Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1627
KARAR NO: 2021/2086
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2021
NUMARASI: 2021/28 E
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 12/07/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili 14/01/2021 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin belirtilen adreste iplik imalatı alanında fason olarak faaliyet gösterdiğini ve davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen elektrik faturalarını düzenli olarak ödediğini, Dünya genelinde ve ülkemizde yaşanan Covid-19 salgını nedeniyle müvekkilinin işlerinin Nisan , Mayıs , Haziran ve Temmuz aylarında azaldığını, delil listesi ekinde bulunan 2020 yılına ait fatura suretlerinde de bu durumun açıkça görüldüğünü, Davalı şirket tarafından 2020 yılının Aralık ayında kaçak elektrik faturası ve normal tüketim faturası olmak üzere toplam 161.310,85 TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiğini, Dilekçe ekinde bulunan dava konusu fatura suretleri incelendiğinde; işbu faturaların usul ve yasalara aykırı olduğunun açıkça görüleceğini , Faturanın son ödeme tarihi olan 08/01/2021 tarihinden önce, davalı şirkete faturanın düzel- tilmesi yönünde itirazda bulunduklarını, fakat davalı şirketin faturanın son ödeme tarihinden önce mü- vekkilin işyerinde kullandığı elektrik enerjisini kestiğini, Zımnen kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilinin işyerinde bir aylık sürede 161.310,85 TL lik elektrik enerjisi kullanımının fiziken mümkün olmadığını, 11/01/2021 tarihinde gerçekleştirilen arabuluculuk görüşmesi sonucunda uzlaşmanın sağlanamadığını, Davalı şirketin elektrik enerjisini kesme baskısı altında dava konusu faturaları tahsil etmeye çalıştığını, Covid-19 salgını sebebiyle ,tüm dünya ekonomisi ile birlikte Türkiye ekonomisinin de zor günler geçirdiğini, müvekkilinin dava konusu bedeli ödeme gücünün bulunmadığını, elektrik enerjisinin kesilmesi sebebi ile müvekkilinin iş yerini kapatmak durumunda kalacağını beyanla, Öncelikle müvekkilinin iş yerinde kesilen elektriğin tedbiren açılmasını, Yargılama sonunda ,müvekkilinin dava konusu 08/01/2021 son ödeme tarihli 94.947,78 TL bedelli ve 08/01/2021 son ödeme tarihli 66.363,07 TL bedelli iki adet fatura nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile işbu faturaların iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket kayıtlarında yapılan inceleme ile 17/12/2020 tarihinde yapılan kontrolde davacının kullanımında olan … numaralı hizmet noktasında tüketicinin R-S-T fazlarına ait S1 uçlarını çıkartarak sayacı kayıt yapmaz hale getirmek suretiyle nitelikli şekilde kaçak enerji kullanıldığı, davaya konu mahalde sayaca ve ölçü sistemine müdahale ede- rek tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle enerji kullanıldığının tespit edildiği; tespite istinaden Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği m.42/1-c gereği … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanağının tanzim edildiğini, ilgili zapta istinaden 44642 kWh karşılığı olarak 66.363,07TL kaçak tahakkuku ve 100528 kWh karşılığı 94.947,78TL kaçak ek tahakkuku oluşturulduğunu, yapılan kontrollerde tespit ve tahakkukta herhangi bir hatanın bulunmadığının tespit edildiğini, Davacı her ne kadar kaçak elektrik kullanmadığını iddia etmiş olsa da, iddiasını ve tutanakların aksini kanıtlar nitelikte somut delil sunamadığını, Davacı tedbir talepli dava dilekçesinde dava konusu adresteki kesilen enerjinin tekraren bağlanması ve yeniden kesilmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de; söz konusu talebin kabulünün gerek usul hukuku yönünden gerekse de uyuşmazlığın esası yönünden müm- kün olmadığını, davacının yargılama ile elde edilebilecek sonucu ihtiyati tedbir yolu ile sağlamaya çalıştığını, yasal olarak bunun mümkün olmadığını, İş bu davada davacının sunduğu tek taraflı belgelere göre , yaklaşık bir ispat olmadığı gibi müvekkili şirketin dava konusu işlemlerinde haklı olduğunun müvekkili şirketin kayıtlarından anlaşı- lacağını beyanla ihtiyati tedbir talebi ile birlikte davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce 03/03/2021 tarihinde dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu; “dosya kapsamı ve HMK 389. Madde hükümleri değerlendirildiğinde; davacıya ait elektrik enerjisinin kesilmesi halinde davacı açısından ciddi bir zararın doğacağı ve HMK 389. Madde koşullarının oluştuğu” gerekçesi ile”İhtiyati tedbir talebinin, dava değerinin % 20’si oranında nakit Teminat yatı- rılması halinde kabulü ile, teminat yatırılması halinde davaya konu abonelik sözleşmesi kapsamındaki elektrik enerjisinin dava sonuçlanıncaya ve kesinleşinceye kadar kesilmemesine “karar verilmiştir. Davacı taraf mahkemece belirlenen % 20 oranında (32.262,17 TL tutarındaki ) teminatı 08/03/2021 tarihinde mahkeme veznesine yatırmıştır. Davalı vekili 16/03/2021 tarihli dilekçesinde ” dava konusu olayda hakkın elde edilme- sinin zorlaşması veya imkansız hale gelme ihtimalinin bulunmadığını, Mahkemece “doğmuş ve doğacak borçlara ilişkin olarak elektriğin kesilmemesi” yönünde tedbir kararı verilerek müvekkili şirketin alacak tahsilinin engellendiğini, Söz konusu talep ve verilen karar Medeni Kanunu’nun 2 inci maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğurduğunu, böyle bir sonuç hukuken korunamayacağını, Nasıl ki ihtiyati tedbir yoluyla hiçbir karşılık alınmadan bankaya kredi verme, sağlayıcılara mal teslim etme, işçilere çalışma yükümlülüğü yüklenemiyorsa, kiraya verenlere ya da elektrik, doğalgaz ve su gibi hizmetleri sağlayanlara, bu edimlerinin ücretsiz yerine getirme yükümlülüğü yükle- nemeyeceğini, Mahkemece bazı hizmetlerin tekel niteliği kabul edilerek, sözleşme yapma zorunluluğunun bulunması, tekel hizmetlerinin bedelsiz verilebileceği şeklinde yorumlanmış olsa dahi davacının diğer elektrik perakende şirketlerinde de elektrik temin etme seçeneğinin bulunduğunu, Mahkemeda ihtiyati tedbir kararının devam etmesi kanaati hasıl olursa, tedbir kararının ‘davaya konu tahakkuklar ile sınırlı olmak üzere dava sonuçlanıncaya kadar elektrik kesme işleminin ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına’ şeklinde düzenlenmesini, aksi halde davacı borçlunun ihtiyati tedbir kararı nedeni ile elektriğinin kesilmeyeceği güvencesi ile dönem borçlarını ödemeden elektrik kullanmaya devam edeceğini beyanla HMK’un 396 ıncı maddesi doğrultusunda ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalının itirazı ile ilgili olarak mahkemece yapılan inceleme sonucu 20/05/2021 tarihinde tesis olunan ara karar ile “davacıya ait elektrik enerjisinin kesilmesi davacı açısından ciddi bir zararın doğmasına sebebiyet vereceğinden ve HMK 389. Madde koşulları oluştuğundan ihtiyati tedbirin kaldı- rılmasına ilişkin itirazın reddine, ancak davalı vekilinin ihtiyati tedbirin davaya konu alacakla sınırlı olmak üzere devamına” karar verilmiş,29/05/2021 tarihinde taraf vekillerine usulen tebliğ edilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Ara karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bir tür hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin uyuşmazlık öncesinde veya uyuşmazlık sürecince talep sahibinin talep ettiği hakkını ileride açacağı veya devam eden bir davanın sonunda elde etmesinin sağlanması amacıyla geliştirilmiş bir hukuki güvence sistemi olduğunu,bu hukuki güvence/ koruma karşı tarafın tasarruf hakkını sınırlandıran bir koruma olduğundan alelade bir talep üzerine tedbir kararı verilmemesi gerektiğini, 6100 sayılı HMK m .389’da açıkça “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” denildiğini, kanun lafzında “verilebilir’’ hükmü yer aldığından bu şartların varlığı başlı başına ihtiyati tedbir kararı sonucunu doğurmayacağını, Dava konusu olayda hakkın elde edilmesinin zorlaşması veya imkansız hale gelme ihtimalinin bulunmadığını , ayrıca davacının iddialarını doğrular yönde yaklaşık bir ispat vasıtası ileri süremediğini, Yerel Mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle müvekkili şirketin mevcut ve gelecekteki haklarının açıkça ihlal edildiğini beyanla ilk derece mahkemesince “tedbirin kaldırılması talebinin reddi” yönünde verilen kararın kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 72.md ne dayalı olup davacının iş yerinde kesilen elektriğin açılması yönünde ihtiyati tedbir talebini ve esasa ilişkin olarak da menfi tespit talebini içermektedir. Mahkemece HMK 389 md gereğince ,tedbir talebinin kabulüne ve teminat karşılığında kesilen elektriğin açılmasına karar verilmiştir. Davalının itirazı üzerine yapılan inceleme sonucu “tedbirin kaldırılması talebinin reddin, ancak verilen tedbirin dava konusu faturalar ile sınırlandırılmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili , somut olayda davacının hakkını elde edilmesinin zorlaşması veya imkansız hale gelme ihtimalinin bulunmadığını , ayrıca yaklaşık ispat koşulunun yerine getirilmediğini, mahkeme tarafından verilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle müvekkili şirketin alacağına kavuşmasının engellendiğini , bu durumun hukuken korunamayacağını beyanla ilk derece mahkemesince verilen kararın kazdırılmasını talep etmektedir. HMK 389 ve devamı maddelerine göre;mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hallerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir. Somut olayda , dava konusu yerin işyeri olması, davaya konu fatura borcunun ise işyerine ait bulunması nedeniyle, isteme konu faturalar nedeniyle elektriğin kesilmesi halinde davacının telafisi güç zararının oluşabileceği hususunda “yaklaşık ispat”ın gerçekleştiği, tedbir kararı verilmesi için “tam ispat” koşulunun aranmayacağı, HMK 389. maddesinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi yönünden gerekli şartların somut olayda mevcut olduğu, davanın İİK 72 md ne dayalı menfi tespit davası olmasının HMK 389 md gereğince tedbir kararı verilmesine engel teşkil etmediği ve tedbirin dava konusu fatura borcu ile sınırlandırıldığı ayrıca uyuşmazlığı esastan çözücü özellik arz etmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, mahkemece verilen ihtiyati tedbir ve tedbire itirazın reddi kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı tespit edilmekle HMK 353/1-b-1 md gereğince davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından tekrar alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 12/07/2021