Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1605 E. 2022/642 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1605
KARAR NO: 2022/642
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/04/2021
NUMARASI: 2016/356 E – 2021/295 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kumaş dokuma / örme işiyle ilgili tekstil alanında faaliyet yürüttüğünü ve … no’lu tesisatın aboneliğini kendi üzerine aldığını, müvekkilinin iş yerine gelen davalı şirket çalışanları tarafından kullandıkları elektrik tesisatıyla ilgili 06/03/2013 tarihinde tutanak tutulduğunu, anılan tutanaklara istinaden müvekkilinin kaçak elektrik kullanıldığından bahisle 2013/04 döneme ait 25.605,70-TL kaçak tahakkuk faturası ve 2013/04 döneme ait 209.311,80-TL kaçak ek tahakkuk faturası tanzim edilerek müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkili tarafından kaçak elektrik tüketiminin söz konusu olmadığı davalı şirkete bildirilmişse de; icra tehditleri ve yapılması muhtemel elektrik kesintisi halinde müvekkilinin işyerinde faaliyetlerine devam etmesinin mümkün olmaması sebebiyle 27/05/2013 tarihinde davalı tarafa toplam 237.116,62-TL ödeme yapıldığını, dava konusu tutanak ve tahakkuklar ile fatura bedellerinin haksız olup kabulü mümkün olmadığından davanın kabulü ile kaçak elektrik kullanıldığından bahisle tahakkuk ettirilen 2013/04 döneme ait 25.605,70-TL kaçak tahakkuk faturası ve 2013/04 döneme ait 209.311,80-TL kaçak ek tahakkuk faturasına istinaden borçlu olunmadığının tespiti ve yapılan fazla ödemenin iadesi için yargılama aşamasında tespit edilecek değere göre ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla yapılan ödemenin şimdilik 10.000.00-TL’lik kısmının ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile birlikte müvekkiline iadesini, davalı tarafın % 20 tazminatla cezalandırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare davasını ıslah ederek toplam 115.945,21 TL tutarındaki bedelden sorumlu olunmadığını ileri sürmüştür. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu adreste müvekkili şirket yetkilileri tarafından 06/03/2013 tarihinde yapılan rutin kontrolde davacının … no’lu tesisatta kullanmış olduğu … Marka … seri no’lu sayaç üzerinde yapılan incelemede sayacın R ve T fazlarından geçen akımın 140 Amper olmasına rağmen sayacın 0,92 Amper akım geçtiğini göstermesi üzerine sayacın incelenmek üzere sökülerek laboratuvara gönderildiğini, bu hususun … no’lu 06/03/2013 tarihli tutanak ile firma temsilcisi … huzurunda düzenlenerek müvekkili … temsilcileri ile birlikte imza altına alındığını, laboratuvar incelemesi neticesi sayacın R ve T fazları esik kayıt yapar hale getirildiği için davacı hakkında kaçak işlemi yapılarak davaya konu 2013/4 dönemine ait 25.605,70-TL kaçak elektrik bedeli ile 2013/4 dönemine ait 209.311,80-TL kaçak elektrik eksik tüketim bedeli tahakkuk ettirildiğini, kaçak elektrik kullanımdan dolayı müvekkili şirket yetkilileri tarafından davacı hakkında yapılan işlemlerin Enerji Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13. maddesine ve 29/12/2005 tarih ve 622 Sayılı EPDK. kararı çerçevesinde kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımını düzenleyen yasal mevzuata uygun olarak tahakkuk ettirildiğinden haksız açılan davanın reddini, borcu sabit olduğu halde sorumluluktan kaçındığı için davacının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Bilirkişi heyetinden alınan raporda yapılan tespitler neticesinde; davalı tarafından düzenlenen tutanak öncesi ve sonrasına ait ortalama tüketimler arasında bariz fark olmasının ayrıca laboratuvar sonuç formunda sayaca müdahale emareleri tespit edildiğinden davacı şirketçe dava konusu dönemde sayaca müdahale edilerek kaçak elektrik kullanıldığını, tutanak öncesinde sayacın en son 08/02/2013 tarihinde okunduğunu, 06/03/2013 tarihli tutanak arasında 26 gün kaçak tahakkukunun yapılması gerektiğini, EPDK 622 Sayılı kurul hükmü gereği fonsuz tarifenin 1.5 katı ile çarpılarak kaçak enerji hesaplaması mevzuatı gereği davacı şirketin 18.935,94TL kaçak tahakkuktan sorumluluğunun bulunduğunu, kaçak ek tahakkuk hesabının yine mevzuata uygun olarak tutanak tarihinden bir yıl geriye dönük hesaplamasının yapılabileceği ve buna göre 10/02/2012-08/02/2013 tarihleri arasında ek tahakkuk hesaplanması gerektiğini, bu hesaplama neticesinde davacı şirketin 97.036,35 TL ek tahakkuktan sorumlu olduğunu, mahkememizce alınan 16/11/2018 tarihli bilirkişi raporu ile aynı doğrultuda görüşlerinin olduğunu ancak mevzuatta davacının kaçak tahakkuku döneminde ödeme yaptığı TL bedellerin değil de kwh tüketim düşülerek TL’ye çevrilmesi gerektiğinden bahisle farklılığın çıktığını, davalı kurumca 234.917,50 TL tutarlı kaçak ve ek tahakkuk toplamı tespit edilmişse de; yapılan tespitlerle davacının sorumlu tutulması gereken kaçak tahakkukun 18.935,94 TL ve 97.036,35 TL ek kaçak tahakkukun olmak üzere toplam 115.972,29 TL’den sorumluluğu olduğu, talep edilen 234.917,50 TL’den davacının sorumlu olduğu tutar çıkartıldığında davacının 118.945,21 TL’den sorumlu olmadığı yönünde rapor sunulmuştur. Davacı vekilince 15/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi sunularak 2016 yılında açmış olduğu davada fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davayı 10.000,00 TL üzerinden açtığı, alınan rapor ile haksız şekilde tahakkuk edilen toplam 115.945,21 TL tutarındaki bedelden sorumlu olunmadığından davanın 108.945,21 TL arttırmak suretiyle ıslah harcını mahkememize yatırdığı anlaşılmıştır. Belirtilen nedenlerle davacının sayaca müdahale edilerek kaçak elektrik kullanıldığı sabit olmakla davalının tahakkuk ettiği fiyatın fazla olduğu, davalı kurumun kaçak ve ek kaçak tahakkuku toplamı olarak 115.972,29 TL tahsil etmesi gerekirken 234.917,50 TL tahakkuk yaptığı, mahkememizce tespit edilen borç miktarı olan 115.972,29 TL mahsup edildiğinde davacıdan 118.945,21 TL fazla tahsilat yapıldığı anlaşılmakla davanın kabulü ile, davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen toplam 234.917,50 TL kaçak tüketim bedelinin 115.972,29TL’lik davacının sorumlu olduğu, kalan kısmın davacıdan fazla ödeme olarak alındığı ve sorumluluğu bulunmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından ödenmiş olan 118.945,21-TL’nin ödeme tarihi olan 27/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden şartları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur.” gerekçeleriyle (1)Davanın kabulü ile; 118.945,21-TL’nin ödeme tarihi olan 27/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, (2)Şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özet olarak; davacının sorumluluğunun sözleşmesel bir sorumluluk değil, haksız fiil sorumluluğu olduğunu, hem kısmi dava hem de ıslah edilen kısım ile ilgili zamanaşımı itirazlarının mahkemece sözleşmesel sorumluluk hükümlerine göre değil, haksız fiil sorumluğu hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğini, – Davacının istirdat talep ettiği bedelin dava tarihi olan 01/04/2016 tarihinden itibaren değil de, ödeme tarihi olan 27/05/2013 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davacıya iadesine karar verilmesi de, dava tarihinden önce temerrüt gerçekleşmediği için hatalı olduğunu, – Hükme esas raporda bilirkişinin tesisin kurulu gücü ve günlük çalışma süresi üzerinden kaçak tahakkuku hesaplaması yaptığını, dosya kapsamındaki durumun, sayacın bozulması veya sayacın devre dışı bırakılması gibi bir işlem olmadığını, üç fazlı ölçüm yapan sayacın, iki fazına müdahale edilerek; bu fazlarda eksik kayıt yapılmasının sağlandığını, sayaç sağlam olmasına karşın sayacın oransal olarak %73,3 oranında eksik kayıt etmesi gibi durum söz konusu olduğunu, sayacın ne kadar eksik kayıt yaptığı biliniyorken, tesisteki kurulu güç üzerinden kayıp tüketim hesabı yapmanın doğru olmadığını, kaçak kullanım süresiyle ilgili sürenin yönetmelikte belirtilen süre kadar olduğunu, tüketim ortalamalarından oluşan grafiğe göre kaçak kullanımın uzun yıllardır yapıldığının anlaşıldığını, kaçak hesabında gösterilemeyen reaktif bedellerinin de eksik faturalandırmasına sebebiyet verildiğini, test masası ile müdaha edilmiş sayaç arasındaki hata oranının ölçülmüş olmasının ve bu verinin tahakkukun sağlıklı hesaplanmasını sağladığını, böyle bir sağlam veri var iken; halen burada, kurulu güç üzerinden hesaplama yöntemi kullanılarak; kaçak tüketim miktarı hesaplaması yapılması ve bir neticeye ulaşılmaya çalışılmasının , bilirkişinin hesabında olduğu gibi hatalı sonuçlara ulaşılmasına neden olacağını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, kaçak elektrik tahakkukları nedenine dayalı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; 14/06/2006 tarihli abonelik sözleşmesi bulunduğu, tesisata ait mahalde davalı kurum tarafından 06/03/2013 tarihinde yapılan kontrolde müdahaleli olduğu iddia edilen … marka … seri nolu sayacın sökülmek suretiyle … marka … seri nolu sıfır sayaç takıldığı, bu tarihte kaçak elektrik kullanıldığının tespit edilerek, davacı şirket adına 25.605,70 TL kaçak tahakkuku ve 209.311,80 TL ek tahakkuk tanzim edildiği, davacı şirketin 07/05/2013 tarihinde kuruma itirazı bildirir dilekçe sunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece bilgisine başvurulan ilk bilirkişinin raporunda; davalı tarafından tanzim olunan tutanak laboratuvar raporu ve dosya münderecatına göre dava konusu mahalde Elektrik Tarifeleri Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve E.P.D.K. kararlarına göre kaçak elektrik enerjisi tüketildiğini, tüketilen kaçak enerji bedelinin vergiler dahil 25.603,13-TL kaçak elektrik bedeli ve 198,163,15-TL eksik tüketim bedeli olmak üzere toplam 224.255,28-TL olduğunu elde edilen kaçak tüketim bedelinin davalı tarafından davacıya tahakkuk ettirilmesinin uygun olduğu mütalaa edilmiştir. İkinci bilirkişi ise raporunda; 06/03/2013 ile 08/02/2013 arasındaki 26 gün için kaçak tüketim hesabı için ve 10/02/2012 arasındaki 363 gün için de eksik tüketim lıcsabı yapılması gerektiğini, kurulu gücün baz alınarak kullanım faktörü çarpımı sonucunda elde edilen 80 kW üzerinden hesaplamalar yapılacağını, dosya kapsamındaki belgelerden davacının üç vardiya çalıştığı anlaşıldığını, dolayısıyla hesaplamalarda günlük çalışma saati olarak 600/30=20 saat/gün olarak baz alınacağını, kaçak tüketim bedeli hesaplanırken ise ilgili tarihte uygulamada olan tek terimli aktif enerji bedelinin 1,5 katı ile çarpılarak kaçak tahakkuk bedeli hesaplanacağını, 06/03/2013 ile 08/02/2013 arasındaki 26 gün kaçak tüketim için toplam 18.935,94-TL – 08/02/2013 – 10/02/2012 arasındaki 363 gün eksik tüketim hesabı için 173.320,76-TL olarak hesaplanabileceğini, 02/2012’den 02/2013’e toplam tahakkuk miktarının 85.401,10-TL olduğunu, bu miktar tenzil edildiğinde tahakkuk ettirilmesi gereken eksik tüketim tahakkukunun 87.919,66-TL olabileceğini, tahakkukların tenzili sonucu davacının 85.401,10-TL eksik tüketim bedelinden sorumlu olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir. Bilirkişilerin ek raporlarında da benzer şekilde görüş bildirdikleri anlaşılmaktadır. Rapor arasındaki çelişki nedeniyle mahkemece bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti raporunda ;”…laboratuvar sonuç formunda sayaca müdahale emareleri tespit edildiğinden davacı şirketçe dava konusu dönemde sayaca müdahale edilerek kaçak elektrik kullanıldığına kanaat getirildiğini, kendi kanaatlerinin dosyaya sunulan 16/11/2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda olup mevzuatta davacının kaçak tahakkuku döneminde ödeme yaptığı TL bedeller değil de kWh tüketim düşülerek TL’ye çevrilmesi gerektiği belirtildiğinden 16/11/2018 tarihli rapor ile sunmuş oldukları heyet raporu arasında fark çıktığını, davacı vekilinin kaçak kullanım süresinin 90 günü geçemeyeceğine dair itirazının sadece kaçak tahakkuku için geçerli olduğunu, şayet tutanak öncesinde son 1 yıl içerisinde kaçak kullanım tespit edilirse (tüketimlerden) kaçak ek tahakkuku EPDK 622 Sayılı Kurul Karar hükümleri gereği tanzim edilebileceğini, davalı şirketin sayacın eksik kayıt ettiği oransal değer üzerinden kaçak ve kaçak ek tahakkuk tanzim ettiğini, tutanak tarihi itibariyle oransal değer üzerinden yapılacağına dair hüküm bulunmadığını ve EPDK 622 Sayılı Kurul kararı hükümlerine riayet edilerek hesaplama yapıldığını, tutanak öncesi ve tutanak sonrası tüketimler kıyaslandığında %53,3 oranında fark tespit edildiğini, fazladan ödenen tutarın 118.945,21 TL olduğu, ödeme tarihinin 27/05/2013 olduğu ve dava tarihine kadar 38.114,51 TL avans faizi hesaplandığını, davacı şirketin davalı kurumca talep edilen 234.917,50-TL tutarındaki kaçak ve kaçak ek tahakkuk toplam tutarının 115.972,29-TL tutarından sorumlu tutulması gerektiğini, davacı şirketin 118.945,21-TL menfi tespit talebinin olabileceğini yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir. Bilirkişi raporunun mevzuata uygun olduğu anlaşılmakla davalının sübuta yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalının zamanışımına yönelik istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede; somut olayda; davacı ile elektrik hizmeti sunan davalı şirket arasında, davacının işyerinde kullandığı elektrik hizmetine ilişkin abonelik sözleşmesi imzalanmıştır. Davacının sözleşme hükümlerine aykırı olarak kaçak elektrik kullandığı yönündeki tespit nedeni ile davalı davaya konu bedeli talep etmiş, davacı da bu bedeli ödemiştir. Davacı bu dava ile sözleşme hükümlerine aykırı bir davranışının bulunmadığını ileri sürerek, ödediği bedeli geri istemektedir. Bu itibarla, taraflar arasında imzalanan sözleşmeden sonra sözleşmeye aykırı davranıştan kaynaklanan uyuşmazlığın; haksız fiil kurallarına göre değil, sözleşme hukuku çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kuşkusuzdur. Bu nedenle, mahkemece; TBK’nın 146 ncı maddesinde öngörülen on yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması usul ve yasaya uygundur. Faiz türü yönünden istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; TBK nın 117. maddesine uygun ihtarname veya temerrüt doğuracak başka bir delil sunulmadığı için davada faiz başlangıcının dava tarihi olarak kabulü gerekirken ödeme tarihi olarak faiz başlangıcının belirlenmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu itibarla; davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında faiz başlangıç tarihi düzeltilmek ve hükmün diğer yönlerinin aynen muhafaza edilerek aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1- Davanın kabulü ile; 118.945,21-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 2- Şartları oluşmayan tazminat talebinin reddine, 3- Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 8.125,14-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 170,78-TL ve ıslah harcı olarak yatırılan 1.852,02-TL harçtan mahsubu ile bakiye 6.102,34-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 4- Davacı taraf duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden, AAÜT uyarınca yapılan hesaplama neticesinde 15.249,79-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 5- Davacı tarafından yapılan 29,20-TL başvuru harcı, 170,78-TL peşin harç, 1.852,02-TL ıslah harcı, 3.600,00-TL bilirkişi ücreti, 346,70-TL posta, tebligat ve müzekkere masraflarından oluşan toplam 5.998,70-TL yargılama masrafının davalıdan tahsil edilerek davacı tarafa verilmesine, 6- Davalı tarafından yapılan 300,00-TL yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7- Dosyada kullanılmayan bakiye gider avansının HMK.’nın 333. ve HMK yönetmeliğinin 47/1 maddeleri uyarınca karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa ödenmesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mah- kemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 31,50 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2022