Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1595 E. 2022/641 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1595
KARAR NO: 2022/641
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/04/2021
NUMARASI: 2021/73 E – 2021/267 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı borçlu hakkında kaçak elektrik kullandığından bahisle kaçak elektrik zaptı tutulduğunu, akabinde toplam 52.291,80 TL tutarında kaçak elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini, bu 52.291,80 TL’lik faturanın son ödeme gününe kadar ödenmemesi üzerine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile davalı borçlu hakkında icra takibi başlatıldığını, borçlunun bu takibe itiraz ettiğini, borçlunun borca sebep olan eylemi gerçekleştirdiğinin tutanaklarla sabit olduğunu, kaçak elektrik kullanma fiilini oluşturmanın 6 ay ila 2 yıl arası hasip cezası gerektirdiğini, bu nedenlerle 52.291,80 TL alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket tarafından dava konusu fatura alacağı için müvekkiline icra takibi yapıldığını ancak müvekkil tarafından icra takibine itiraz edilmesi neticesinde davalı tarafın Bakırköy 15. ATM 2014/133 esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açtığını, görevsizlik nedeniyle Bakırköy 6 AHM’nin 2014/469 sayılı dava dosyası ile kayıt altına alındığını, ancak müvekkili aleyhine açılan davayı takip etmediği için 01/12/2015 tarihinde kesinleştiğini, davacı tarafın 1 yıllık hak düşürücü süre olan itirazın iptali davasında açtığı davayı takip etmeyerek ve süresinde davasını yenilemeyerek itirazın iptali davasını tekrar açma hakkını kaybettiğini, müvekkili şirket tarafından kaçak elektrik enerjisi kullanılmadığını, davacı tarafça tutulan tutanakta yapılan güç hesaplamasında müvekkiline ait işyerinde bulunan elektrik enerjisi ile çalışan cihazların sayı ve nitelikleri tespit yerinde fazladan geçen akımlar ölçülmek suretiyle kurulu güç hesaplandığını, davacı şirket tarafından aylık düzenli olarak elektrik faturası tahakkuk ettirildiğini, müvekkil tarafından 365 gün süre kaçak elektrik kullanılmış olsa idi bu hususun davacı şirket çalışanları tarafından tespit edilmesinin gerektiğini ileri sürerek davanın reddine, davanın esası yönünden de hukuki dayanaklardan yoksun olarak açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” davacı …’ın hazırladığı … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 449,10TL’lik kaçak tüketim faturası ve … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 51.842,70TL’lik eksik tüketim faturasının elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği mevzuatına uygun olduğu, ayrıca faturalar içinde bedeller ve ilgili kesintiler üzerinde yapılan kontrollerde bu bedellerin tahsil edilmesinin 6719 sayılı Kanunun 20. maddesi uyarınca EPDK nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu, bu hali ile davacı şirketin davaya konu alacak talebinde haklı bulunduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile 52.291,80TL’nin davalı takip borçlusunun takibe itirazından sonra açılan itirazın iptali davasının davacı tarafça takipsiz bırakıldığı” gerekçesiyle davanın kabulü ile 22.291,80TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, bilahare 24/09/2018 tarihli tavzih kararı ile kararın hüküm kısmının 1 nolu bendinin 2.fıkrasında hükmedilen miktar her ne kadar bilgisayar hatası nedeniyle 22.291,80 TL olarak yazılmış ise de bu kısmın gerekçede belirtildiği üzere 52.291,80 TL olduğu dosya kapsamı ile gerekçede açıkça belirlenmiş olduğundan, hükmün 1 nolu bendinin 2.fıkrasının “52.291,80TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” şeklinde tavzihine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda “17/12/2020 tarih ve 2019/245 E- 2020/1906 K sayılı kararımızla ” mahkemece verilen tavzih kararı ile tefhim edilen hükümde değişlik yapıldığına göre verilen tavzih kararı usul ve yasaya aykırıdır… Davacının diğer istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, davalı tarafından açılan 28/07/2011 tarihinde menfi tespit davası ikame ettiği, 51.842,70-TL ve 449,10-TL bedelli 2 adet faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinin ileri sürüldüğü, bilirkişi raporunun teminiyle yargılama kapsamında davanın reddine dair karar verildiği, bu kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/18311 esas 2014/2348 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiğinin tespit edildiğine göre 05/04/2016 tarihinde açılan eldeki alacak davası için kesin hüküm oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmeden yargılamaya devam edilerek esasa ilişkin karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçeleriyle davalının istinaf isteminin kabulüyle kararın kaldırılmasına ve dosyanın belirtilen yönlerde değerlendirme yapılarak karar verilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrası ilk derece mahkemesince “…. davacının hazırladığı … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 449,10TL’lik kaçak tüketim faturası ve … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 51.842,70TL’lik eksik tüketim faturasının elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği mevzuatına uygun olduğu, ayrıca faturalar içinde bedeller ve ilgili kesintiler üzerinde yapılan kontrollerde bu bedellerin tahsil edilmesinin 6719 sayılı Kanunun 20. maddesi uyarınca EPDK’nın düzenleyici işlemlerine uygun olduğu anlaşılmıştır…. Yazılı gerekçelerle birlikte ayrıca davalı takip borçlusu tarafından davacı aleyhine ikame edilen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/376 esas, 2013/96 karar sayılı dosyası UYAP üzerinden celp edilmiş olup anılı dosya kapsamında davalı tarafça 51.842,70-TL ve 449,10-TL bedelli 2 adet faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinin ileri sürüldüğü, bilirkişi raporunun temini ile yargılama kapsamında davanın reddine dair karar verildiği, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2013/18311 esas, 2014/2348 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davacının huzurdaki davaya konu alacak istemine dayanak faturaların önceki bir tarihte dava konusu yapıldığı menfi tespit davasının reddedilmesi karşısında borcun varlığının (davaya konu fatura bedelleri yönünden davalının borçlu olduğunun) kesin hükümle tespit edildiği anlaşılmıştır. Bu hali ile davacı şirketin davaya konu alacak talebinde haklı bulunduğu anlaşılmakla; davanın kabulü ile 52.291,80-TL’nin davalı takip borçlusunun takibe itirazından sonra açılan itirazın iptali davasının davacı tarafça takipsiz bırakılması nedeni ile mahkememiz dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.” gerekçeleriyle 1-Davanın KABULÜ ile, 52.291,80-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı tarafça bir önceki kararın hüküm kısmındaki 22.291,80 TL lik kısma yönelik olarak istinaf yoluna başvurulmadığını, dolayısıyla davayı zımnen kabul anlamına gelmeksizin davacı taraf açısından davanın 22.291,80 TL üzerinden kabulü kesinlemiş ve müvekkil açısından müktesap hak oluşmuş olduğunu, mahkemece 22.291,80 TL üzerinden karar verip reddedilen kısım üzerinden ise lehlerine dava vekalet ücreti takdir etmesi gerekirken bu hususlar gözetilmeden gözetilmeden karar verildiğini, davanın görevsiz mahkemede görüldüğünü, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevine girdiğini, mahkemece istinaf kararı üzerine yeniden yargılama yapılması kararının gereklerini yerine getirilmediğini, 27.12.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre tekrar karar oluşturulduğunu, davalı delillerinin değerlendirilmediğini, müvekkilinin kaçak elektrik kullanmadığını, işyerinde fason olarak çalışmakta olup,işyerinde çalışma saatleri ve yıllık çalışma zamanları değişiklilik gösterdiğini, bilirkişi tarafından bu hususların dikkate alınmadığını, raporun usul ve yasalara aykırı olarak ve hüküm kurmaya elverişli şekilde oluşturulmadığını ileri sürmüştür. Dava; kaçak elektrik kullanımından kaynaklı tahakkuk ettirilen 52.291,80-TL’nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsili istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; davalı- takip borçlusu tarafından davacı aleyhine ikame edilen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/376 esas, 2013/96 karar sayılı dosyasında, davalı tarafça 51.842,70-TL ve 449,10-TL bedelli 2 adet faturadan dolayı borçlu olmadığının tespiti talebinin ileri sürüldüğü, bilirkişi raporunun temini ile yargılama kapsamında davanın reddine dair karar verildiği, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2013/18311 esas, 2014/2348 karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Yüksek Yargıtay 3. HD 2021/282 E – 2021/2334 K sayılı kararında belirtildiği üzere, HMK’nın 204. maddesi de benzer şekilde, “İlamlar ile düzenleme şeklindeki noter senetleri, sahteliği ispat olunmadıkça kesin delil sayılırlar.” düzenlemelerini içermektedir. Kesin delil, yanları ve hakimi bağlayan, bu tip delillerle kanıtlanan olayın hukuksal doğru olarak kabul edilmesi gereken delillerdir. Hakimin kesin delilleri takdir yetkisi yoktur. Bu biçimde ispatlanan hususu doğru kabul etmek zorundadır. Hukukumuzda kesin deliller sınırlı olup bunlar, ikrar, senet, yemin ve kesin hükümdür (Hukuk Genel Kurulu’nun 14.11.2012 gün ve Esas:…, Karar:… sayılı ilamı). Taraflar arasında görülen ve kesinleşen dava dosyasındaki davacının hazırladığı … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 449,10TL’lik kaçak tüketim faturası ve … nolu 17/06/2011 son ödeme tarihli 51.842,70TL’lik eksik tüketim faturasının elektrik piyasası tüketici hizmetleri yönetmeliği mevzuatına uygun olduğu ve davalının borçlu olduğu husussu kesinleşmiş olmakla davalının sübuta yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir Davalının diğer istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, davaya konu yerin ticarethane tarifesine tabi olduğu, Yüksek Yargıtay 3. HD’nin: 2019/1440 E-2019/10200 K sayılı kararında “… kaçak elektrik tutanağında abone grubunun ticarethane olarak belirlendiği, davacı tarafından dava dilekçesinde davaya konu yerin ticari işletme olduğunun belirtildiği görülmektedir. Davacı tarafın davaya konu işletmeye dair beyanları kendisini bağlamaktadır. Davalının da ticari işletme olması sebebiyle görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur.” denmektedir. Buna göre davaya konu yerin ticarethane olması nedeniyle göreve ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Tavzih kararına yönelik ise, davalı tarafça da ilk karar üzerine verilen tavzih kararına karşı istinaf sebebi belirtilmemiş, kararın tebliğ edilmediği ileri sürülmüştür. Mahkemece tavzih kararının kabulü üzerine dairemizce resen değerlendirme yapıldığı, tavzih kararı il eilk hükmün düzeltilerek ortadan kaldırıldığı davacı tarafça istinaf edilecek hüküm kalmadığı, bu haliyle de ilk hükmün kesinleştiğinden bahsedilmesi mümkün olmadığı açıktır. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 3.572,05 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 894,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.678,00 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/03/2022