Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1588 E. 2022/1170 K. 19.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1588
KARAR NO: 2022/1170
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2015/1157 E – 2021/350 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 19/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı şirket tarafından “… Mah. … Cad. … Sokak No:.. Bağcılar İstanbul” adresindeki … abone numarasına ilişkin elektrik tüketim bedeli olarak davacıya gön- derilen 12.223,26 TL, 7.602,29 TL, 5.962,26 TL, 2.411,85 TL, 18.441,78 TL, 5.781,38 TL ve 4.959,29 TL tutarındaki borç ihtarlarıyla toplam 57.382,11 TL elektrik borcun bulunduğundan bahisle ödeme talep edildiğini, Davacının sayacın bulunduğu adresi 17/09/2010 tarihinden itibaren iş yeri olarak kul- lanmaya başladığını ve 03/06/2011 tarihinde tahliye ettiğini, davacının söz konusu adreste toplam 5 ay 17 gün faaliyet gösterdiğini, bu durumun davacının kayıtlı bulunduğu Güneşli Vergi Dairesi … numaralı vergi sicil kayıtları ile de sabit olduğunu, Davacının kullandığı döneme ilişkin elektrik borçlarını ödediğini, Davalı şirketin 17/09/2010 tarihinden önceki dönemlere ilişkin elektrik tüketim bedeli talebinin maddi ve hukuki dayanağının olmadığını, Davacının yargılandığı ceza davası sonucunda beraatine karar verildiğini, Davalıya elektrik borcu bulunmamasına rağmen icra takibine maruz kaldığını, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakır- köy .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün… Esas sayılı ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyalarında ilamsız takip yapıldığını, itiraz sonucunda takiplerin durduğunu beyanla … abone numarası nedeniyle davalı şirkete 57.382,11 TL elektrik borcu bulunma- dığının tespitini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu kaçak elektrik kullanımlarının 17/09/2010 öncesine ait olmadığını, Kurum kayıtlarında yapılan incelemeye göre; 06/12/2010 ile 28/05/2011 tarihleri ara- sında 9 adet kaçak tespit tutanağı düzenlendiğini, bu tarihler davacının iddia ettiği kullanım aralığına tekabül ettiğinden davacının o tarihlerde elektrik kullanmadığı iddiasının tamamen yanlış olduğunu, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin madde 13/a hükmüne göre yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi kullanımının “kaçak elektrik kullanımı” olarak addedildiğini, davacının kaçak elektrik kullandığı hususunun kendi beyanlarıyla da sabit olduğunu, Bakırköy 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen beraat kararının karşılıksız yararlanma suçuna ilişkin olduğunu, “kasıt yokluğu” nedeniyle beraat kararı verildiğini, oysa özel hukukta kaçak elektrik kullanımına ilişkin kriterlerin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ile belirlendiğini, Müvekkili kurumun işlemlerinin usul ve yasaya uygun, kaçak tükettim tahakkuklarının yerinde olduğunu beyanla davanını reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: ” 1-Davacının dava dilekçesinde belirtilen takipler yönünden elektrik aboneliğine dayalı olarak takip tarihleri itibariyle 29.075,57 TL (asıl alacak yönünden) borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2- Dosya içerisinde yer alan 09.09.2019 tarihli hesap bilirkişi raporunun hükmün EKİ SAYILMASINA” karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu: Hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacının itirazı üzerine icra takipleri durduğundan davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, İlk derece mahkemesi yargılaması sırasında alınan bilirkişi kök ve ek raporları ile dava konusu tutanak tarihleri itibariyle yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeksizin elektrik tüketil- diğinin tespit edildiğini, Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 13.md gereği bu şekilde tüketilen elek- triğin “kaçak elektrik” tüketimi sayılacağını, fahiş tahakkuk bulunmadığını, İlk derece mahkemesi’nce verilen 17/11/2020 tarihli celse 1 nolu ara karar uyarınca yapılan hesaplamada davacının 47.990,11 TL asıl alacak ile birlikte gecikme faizi ve KDV’sinden sorumlu olacağının bildirildiğini, Hükme esas alınan bilirkişi raporlarında eksik ve hatalı hesaplama yapıldığı gibi davacı talebinden bağımsız değerlendirmeye gidildiğini, başlangıcın 09/11/2010 tarihi değil, davacının iş yerinde faaliyete başladığı tarih olan 17/09/2010 tarihinin baz alınması gerektiğini, Davacının dava tarihi (24/09/2014) itibariyle 57.382,11TL’den borçlu bulunmadığının tespitini istediğini, bilirkişinin ise kök raporunda takip tarihleri (09/11/2010-28/05/2011) itibariyle alacak belirleyip davaya esas değer ile fark oluşturan tutarın menfi tespite konu yapılabileceği sonucuna vardığını, kabul anlamına gelmemekle; bu durum hükme esas teşkil edecek ise tüm takip dosyalarında dava tarihi (24/09/2014) itibariyle kapak hesapları yapılarak aradaki fark için menfi tespit kararı verilebileceğini, aksi halde bilirkişinin farklı tarihler esas alarak yapmış olduğu tespit ve hesap- lamasının hükme esas alınamayacağını, Bu doğrultuda bilirkişi raporlarına itiraz edilmişse de mahkemece itirazlar dikkate alınmaksızın eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, menfi tespit talebine ilişkin olup davacı takip konusu kaçak elektrik bedeli nedeniyle borçlu olmadığını iddia etmektedir. Hukuki yarar yönünden; T.C. Yargıtay (kapanan) 19. Hukuk Dairesi’nin emsal nitelikteki 2017/3602 Esas- 2019/1582 Karar Sayılı 12/03/2019 tarihli ilamında vurgulandığı üzere;”Davalı tarafından davacı aleyhine başlatılan ilamsız takiplerin davacının süresi içinde ödeme emrine itirazı üzerine durduğu, davacının henüz davalı alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılmasını beklemeden menfi tespit istemiyle eldeki bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Yapılan bir icra takibine itiraz üzerine, alacaklı tarafından “itirazın iptali” davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar,itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali  davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun, itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Nitekim söz konusu bu halde, yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, “ takibe itiraz” sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, “itirazın iptali” davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Kaçak işlemi yönünden; Davalının çalışanları tarafından davacının iş yerinde 09/11/2010 -28/05/2011 tarihleri yapılan kontrollerde, ” yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirmeksizin elektrik kullandığı”ndan bahisle davacı hakkında kaçak tespit tutanakları düzenlenmiştir. Kaçak elektrik tespit tutanakları, düzenlendiği tarih itibariyle maddi olgulara ilişkin tespitleri içermekte olup, aksi sabit oluncaya kadar geçerli olan belgelerdendir. Tutanağın aksinin iddia edilmesi halinde bundan kendisine hak bahşeden kişinin aksini ispat etmesi gerekir. (Yargıtay 3. HD 2019/6017 Esas- 2020/3754 Karar nolu, 01/07/2020 tarihli, 2020/2109 Esas- 2020/3340 Karar nolu 24/06/2020 tarihli, 2019/4862 Esas- 2020/305 Karar nolu 16/01/2020 tarihli ilamı) Davacı hakkında Bakırköy 6.Asliye Ceza Mahkemesi’nce karşılıksız yararlanma su- çundan yapılan yargılama sonunda “kasıt yokluğu” nedeniyle beraat kararı verilmiş ise de, davacının belirtilen adreste ” yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirmeksizin elektrik kullanma” şeklindeki eylemi sübuta ermiş olup ceza yargılaması ilkelerine göre suç unsurlarının oluşmadığı yönündeki tespit davacının özel hukuktan doğan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır. Davacı hakkında düzenlenen tutanak ve icra dosyası bilgileri aşağıdaki gibidir: İcra Dosyası Tutanak Tarihi Tutanaktaki Sayaç İşareti Tutanak Seri No Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd …. Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd. … Bakırköy …. İcra Müd. … Bakırköy … İcra Müd. … Kaçak kullanım süresine ilişkin olarak; Davalı vekili 09/11/2010 tarihli tutanak yönünden , kaçak kullanım süresinin başlangıcının 09/11/2010 tarihi değil değil, davacının iş yerinde faaliyete başladığı tarih olan 17/09/2010 tarihinin baz alınması gerektiğini iddia etmektedir. Bilirkişinin kök ve ek raporunda belirtildiği üzere, davacı her ne kadar dava konusu iş yerinde 17/09/2010 tarihinde işe başlamış ise de, 09/11/2010 tarihli tutanak öncesinde işyerinde en son olarak 25/10/2010 tarihinde sayaç okuma işlemi yapılmış, aynı zamanda tesisattaki sayaç sökülmüş, bu tarihe kadar ise davacı adına normal fatura tahakkuku yapılmıştır. Kaçak kullanım başlangıcının 17/09/2010 olarak kabulü halinde 17/09/2010- 25/10/2010 dönem için mükerrer talep gündeme gelecektir. Bu nedenle kayıtlı sayacın kaldırıldığı 25/10/2010 tarihi başlangıç kabul edilerek 09/11/2010 tarihine kadar hesaplama yapılmasında usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir. Davalının dava konusu icra takipleri ile tahsilini talep ettiği alacak tutarı toplam 47.681,68 TL’dir.Elektrik Mühendisi … tarafından yönetmelik hükümleri gözetilerek dü- zenlenen rapora göre tahsili gereken alacak tutarı 18.606,11 TL, menfi tespit talep edilebilecek tutar 47.681,68 TL – 18.606,11 TL = 29.075,57 TL yönünden menfi tespit talep edebileceği, mahkemenin aksi kanaatte olması (takip talebindeki alacağın kabul edilmesi halinde) 47. 681,68 TL asıl alacak + 261,36 Tl takip tarihine kadar işlemiş faiz + 47,07 TL işlemiş faizden ibaret 47.990,11 TL olabileceği belirtilmiştir. Davacı vekili kök rapora itirazlarını içerir 23/09/2019 tarihli dilekçesinde ; bilirkişinin raporunda menfi tespite esas tutarı sadece icra takip dosyalarını esas alarak tespit ettiğini, ancak davacının tükettiği elektrik borçlarını ödediğini, ödemediği bir kısım borcunu da elektrik tüketimine ilişkin borç yapılandırmasından yararlanarak davalı kuruma 6.983,02 TL ödeme yaptığını beyan etmektedir. Davacı vekilinin itirazları doğrultusunda düzenlenen 13/02/2020 tarihli raporda ” davacının söz konusu tahakkuklardan zaten sorumlu tutulması gerektiği, fazladan yapılmış bir tahsilat bulunmadığı” belirtimiştir. Mahkeme kararında dava değeri takip toplamı olan 47.681,68 TL esas alınmış, dava- cının borçlu olduğu 18.606,11 TL’nin mahsubu ile 29.075,57 TL üzerinden davanın kısmen kabulü ve menfi tespit hükmü kurulmuştur . Ancak davacının menfi tespit talebi dava dilekçesi ekinde yer alan 29/01/2014 tarihli borç ihtarnamelerinde bildirilen borca ilişkin olup dava değeri 57.382,11 TL’dir. HMK 26. Md gereğince , davacının talebi doğrultusunda dava dilekçesindeki ihbarna- meler esas alınarak ve dava tarihi itibariyle borç miktarının hesaplanması için önceki bilirkişiden ek rapor alınması, bilirkişi tarafından yapılan hesaplama sonucu borcun daha önce tespit edilenden farklı çıkması halinde, önceki kararın davacı tarafından istinaf konusu yapılmadığı ve bu durumun davalı lehine usuli kazanılmış hak teşkil edeceği gözetilerek hüküm tesisi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle,davalının vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19/04/2022