Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/158 E. 2022/78 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/158
KARAR NO: 2022/78
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/09/2020
NUMARASI: 2019/743 E – 2020/481 K
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Alacak)
KARAR TARİHİ: 17/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirket yetkilisi tarafından 07/12/2018 tarihinde … Bankası … Şubesi’ndeki … IBAN nolu hesaptan dava dışı … Ltd Şti’ne EFT yapılmak istenirken sehven yanlış hesap tıklanarak davalı … Ltd Şti’nin … Bankası Topkapı Sanayi Şubesi’ndeki … nolu hesabına 30.000,00 TL para gönderildiğini, davalı … Kağıt ile davacı arasındaki ticari ilişkinin 2016 Ekim ayında son bulduğunu, hiçbir alacak ve borç ilişkisi bulunmadığını, paranın iadesi istemi ile davalı bankaya Bakırköy … Noterliği aracılığıyla 14/12/2018 tarih … yevmiye nolu ihtarnamenin keşide ve tebliğ edildiğini, banka tarafından müvekkili şirkete sözlü olarak “dava- lının hesabının bloke hesap olduğu, hesap sahibi şirket yetkilisinin vefat ettiği, bu nedenle paranın dava yolu ile talep edilmesi gerektiği”nin bildirildiğini beyanla davalı … Tic Ltd Şti hesabına gönderilen 30.000,00 TL’nin ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 18/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesinde ; “alıcı” durumundaki hesap sahibinin iade hususunda verdiği bir talimat olmaksızın, banka tarafından sağlanacak iade “mevduatı engelleme” kapsamına gireceğinden bu işlemin gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını, davacının “alıcı” hesabını yanlış seçmesinde müvekkili bankaya izafe edilecek bir kusurun bulunmadığını, da- vanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı bir dava olduğunu, davacının taleplerini sadece davalı diğer şirkete yöneltmesinin gerektiğini, para gönderiminin Türkiye… Bankası A.Ş nezdinde ki hesaptan gerçekleştirildiğini, dava konusu işlemde müvekkili bankanın bir müdahalesinin bulunmadığını be- yanla davanın reddini savunmuştur. Davalı … Ltd Şti dava dilekçesinin ve duruşma gününü usulen tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır. İlk Derece Mahkemesi’nce: “Davalı … Bankası A.Ş yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, Davalı … Ltd. Şti hakkında açılan davanın esastan REDDİNE” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Davanın öninceleme duruşmasında iki haftalık kesin sürenin delil ibrazı için verildiğini ve kendilerince iki hafta içinde delillerimizin ikame edildiğini ve defter incelemesi için bilirkişi ücretinin yatırıldığını, Defter incelemesine ilişkin ara kararda sadece sürü verildiğini, kesin süre verilmediğini, kesin süreye ilişkin ihtarat da yapılmadığını,04/03/2020 tarihli inceleme gününde pandemi nedeni ile defterlerin ibraz edilemedi- ğini, 08/09/2020 tarihli duruşmada bu yönde beyanda bulundukları ve bilirkişi ücreti 25/12/2019 tari- hinde yatırıldığı halde yeni inceleme günü verilmediğini, yatırılan delil avansının da iade edilmedi- ğini, haksız ve dayanaksız bir şekilde davanın esastan reddedildiğini beyanla kararın kaldırılmasını , yeniden inceleme günü verilerek bilirkişi incelemesi yapılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, Borçlar Kanunu’nun sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacağın tahsili talebine ilişkindir. 6098 sy TBK. m.77/1’e göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı TBK. m. 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. Borç olmayanı rızası ile ödeyen kimse yanlışlığa düştüğünü ispat ettiği takdirde ödedi- ğini geri isteyebilir. Yanlışlık eda ile ilgili olup, edada bulunan da bağışlama irade ve arzusunun bulunmadığını gösteren bir yanılmadır. İspat ile ilgili olarak Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 18/12/2019 tarih ve 2018/7661 E 2019/10265 K sayılı kararında belirtildiği üzere; Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde; gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere, ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimsenin, iddia ettiği olayı ispatlaması gerekir. Eldeki davada; davacı şirket vekili, şirket yetkilisinin 07/12/2018 tarihinde … Bankası Üçyüzlü Şubesi’ndeki … IBAN nolu hesaptan dava dışı … Ltd Şti’ne EFT yapmak istediğini, yanlış hesap tıklanması nedeniyle sehven davalı .. Ltd Şti’nin … Bankası Topkapı Sanayi Şubesi … nolu hesabına 30.000,00 Tl para gönderildiğini, … Şti ile 2016 yılından beri hukuki ve ticari ilişkisinin ve her hangi bir borcunun bulunmadığını, keşide olunan ihtarname ile bankadan iade talebinde bulunduklarını, ancak ilgili banka tarafından “paranın gönderildiği hesabın blokeli hesap olduğu, hesap sahibi şirket yetkilisinin vefatı nedeniyle paranın dava yolu ile istenmesi gerektiği” yönünde cevap verildiğini beyanla söz konusu paranın davalı taraftan tahsilini talep etmektedir. Davalı bankanın paranın yanlış gönderilmesinden kaynaklanan bir sorumluluğu bulun- madığı gibi sebepsiz zenginleşmesi de söz konusu olmadığından açılan davada bankanın pasif husu- metinin bulunmadığına dair mahkeme tespiti yerindedir. Dava konusu olayda internet bankacılığı vasıtasıyla gönderilen para dava dışı … şirketi’nin hesabına girmiş olup yersiz bir ödeme mevcut ise adı geçen sebepsiz şekilde zenginle- şeceğinden iade yükümlüsü davalı … Şti’dir. Davacı tarafça delil olarak dayanılan banka dekontu ile davacı şirketin… Bankası’ndaki kayıtlarının tetkikinde, davacı şirketin Üçyüzlü /İstanbul Şubesi’ndeki … IBAN nolu hesabından 07/12/2018 günü saat 10:24:33 itibariyle internet bankacılığı vası- tasıyla dava dışı …Tic. Şti’nin … Bankası A.Ş. ‘deki … nolu hesabına “cari hesaba mahsuben ” açıklaması ile 30.000,00 TL para gönde- rildiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf bu paranın hesabın yanlış seçilmesi nedeniyle sehven gönderildiğini iddia etmektedir. Mahkemece , 24/12/2019 tarihli ön inceleme duruşmasında , davacı şirket ile davalı … Şti arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı hususunun tespiti için” tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde 04/03/2020 Cuma günü, saat 14:00 ‘de ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına , takdir olunan 800,00 TL bilirkişi ücreti ile 57.00 TL tebligat giderinden ibaret 857,00 TL delil/gider avansının iki haftalık kesin süre içinde davacı tarafça mahkeme veznesine yatırılmasına, aksi takdirde bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacakları hususunda davacı tarafın ihtarına “, duruşmanın 05/05/2020 tarihine bırakılmasına karar verilmiş, ara kararda belirtilen 857,00 TL avans 25/12/2019 tarihinde süresi içinde mahkeme veznesine yatırılmıştır. 04/03/2020 tarihinde ise “davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmasına ve usule uygun olarak yapılan tebligata rağmen tarafların hazır olmadığı, yerinde inceleme talebinin de bulun- madığı” gerekçesiyle inceleme yapılamadığına dair tutanak düzenlendiği ,05/05/2020 tarihli duruşmanın COVİD-19 Virüs salgını kapsamında alınan tedbirler nedeniyle yapılamadığı, duruşmanın tutanak ile 08/09/2020 tarihine ertelendiği, Davacı vekilinin 08/09/2020 tarihli duruşmadaki beyanında “bilirkişi inceleme gününe ilişkin sürenin kesin süre olmadığı”ndan bahisle yeniden inceleme günü verilmesini istediği ancak mahkemece talebin yerinde görülmediği, aynı celsede “davanın reddine ” dair kısa kararın açıklandığı anlaşılmıştır. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2020/2509 E., 2020/3239 K. Nolu 22.06.2020 tarihli ilamında vurguladığı üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Delil İkamesi İçin Avans ” başlığı altında düzenlenen 324. maddesinde; “(1)Taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahke- mece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Taraflar birlikte aynı delilin ikamesini talep etmişlerse , gereken gideri yarı yarıya avans olarak öderler. (2) Taraflardan birisi avans yükümlülüğünü yerine getirmezse, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde talep olunan delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılır. (3) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği dava ve işler hakkındaki hükümler saklıdır. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır. 6100 sayılı HMK’da öngörülen süreler , nitelikleri bakımından, taraflar için ve mah- kemeler için konulmuş süreler olmak üzere ikiye, taraflar için konulmuş süreler ise; kanunda belirtilen süreler ve hakim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler; ka- nun tarafından öngörülmüş cevap süresi , temyiz süresi gibi süreler olup bu süreler kesindir. Bir işle- min kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı mahkemece resen gözetilir. Hakimin tespit ettiği süreler ise kural olarak kesin değildir. (Kuru, Baki/ Arslan Ramazan/ Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 6100 sayılı HMK’ya göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s.749) Hakim, kendi tayin etmiş olduğu süreyi, 6100 sayılı Kanunun 90/2’nci maddesine gö- re iki tarafı dinledikten sonra haklı nedenlere dayanarak, azaltıp çoğaltabilir ve bu sürenin, kesin olduğuna da karar verebilir. (HMK m.94/2). Hakimin verdiği sürenin kesin olması için ya hakimin kesin olduğunu belirtmeksizin verdiği ilk sürede işlemin yapılmaması nedeniyle ilgili tarafın yeniden süre talep hakkının varlığı karşısında, bu talep üzerine hakimin verdiği ikinci sürenin kanundan kaynaklanan şekilde kesin olması (HMK 94/2); ya da hakimin tayin ettiği ilk sürenin kesin olduğuna karar vermiş olması gerekir. Kesin süre verilmesinin temel amacı, tarafların davayı uzatıcı ve hükmü geciktirici tutum ve davranışlarını önlemektir. Hak kaybına yol açmak gibi ağır hukuki sonuçlar doğuran kesin süre kurumunun hakim tarafından dikkatli, duyarlı bir şekilde kullanılması gereklidir. (HGK’nın 28/04/2010 gün, 2010/2-221/241 E.K.) Kesin süreye ilişkin ara kararının verilmesiyle karşı taraf lehine usulü kazanılmış hak doğmaktadır. Başka bir deyişle; ister kanun, ister hâkim tarafından tayin edilmiş olsun, kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlemin, bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesi olanaklı değildir. Öte yandan; 6100 sayılı HMK’nın 94. maddesi uyarınca kesin sürenin hukuki sonuç doğurabilmesi için, buna ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması, taraflara yüklenen yükümlülüklerin neler olduğunun ve her… için yatırılacak ücretin hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklanması, miktarının net olarak belirlenmesi gerekir. Ayrıca verilen sürenin amacına uygun, yeterli ve elverişli olması, kesin süreye uymamanın doğuracağı hukuki sonuçların açık olarak anlatılması ve tutanağa geçirilmesi, bunlara uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedileceğinin açıkça bildirilmesi suretiyle ilgili tarafın uyarıl- ması gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır. Somut olayda; mahkemece 24/12/2019 tarihli celsede davacıdan yatırılması istenilen bilirkişi ücreti, HMK’nın 324. maddesi uyarınca delil ikame avansı niteliğinde olup, bu avansın süre- sinde yatırılmamasının hukuki sonucu, delile dayanan tarafın o delilden vazgeçmiş sayılmasıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, davacı taraf mahkemece 857,00 TL olarak belirlenen bu delil avansını 25/12/2019 tarihinde (süresi içinde) yatırmıştır. Bilirkişi incelemesi için tayin olunan 04/03/2020 tarihinde ,davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırıldığı ancak tarafların hazır olmadığı, yerinde inceleme talebinin de bulunmadığı” gerek- çesiyle inceleme yapılamadığına dair tutanak düzenlenmiş ve takip eden duruşmada yeniden ince- leme günü verilmesine ilişkin talep reddedilmiş ise de, davacı tarafın belirlenen delil avansını süresi içinde yatırdığı ,bilirkişi incelemesine ilişkin talepten vazgeçildiğine dair bir beyanın olmadığı, bilir- kişi ara kararını içerir 24/12/2019 tarihli ön inceleme duruşma tutanağının tetkikinde, sadece bilirkişi ücretinin yatırılmasına ilişkin … nolu ara kararın 2 haftalık kesin süre içerdiği ve buna ilişkin ihtarat yapıldığı, ticari defter ve kayıtların ibrazı ile ilgili 8 nolu ara kararda kanun veya hakim tarafından belirlenmiş her hangi bir kesin süre bulunmadığı gibi buna ilişkin ihtaratın da bulunmadığı tespit edilmekle , davacı tarafın bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına dair mahkeme kabulü usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Buna göre, mahkemece davacı ile davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmak üzere yeniden gün tespiti, bu hususta kesin süre verilerek uyulmaması halinde oluşacak sonuçlarının hatırlatılması, oluşacak sonuca göre karar tesisi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/01/2022