Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1539 E. 2022/550 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1539
KARAR NO: 2022/550
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/01/2021
NUMARASI: 2019/916 E – 2021/34 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan sözleşmesi bulunduğunu,ödemelerin düzenli yapıldığını, davalı tarafça hiçbir yasal gerekçe olmaksızın 04-2019 dönemine ait 18/04/2018 tarihli 172.321,58-TL tutarlı ek elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, ek olarak haksız şekilde tahakkuk ettirilen bedel ödenmek istenmemişse de, davacı şirketin işletmesel anlamda risk almayarak ihtirazi kayıtla ilgili bedeli ödediğini, davalı tarafın hatalı eylem ve işlemlerinden kendi sorumlu olacağından, ek faturayla sözleşmeye aykırı şekilde tahakkuk ettirilen bedelin kabul edilemez olduğunu, davalı tarafın haksız ve hukuka aykırı olarak tahsilat yapıldığını,fazladan ödenen ek fatura bedelinin iadesi istemiyle , fazlaya dair hakları saklı tutulmak ve ileride müdeabih artırılmak kaydıyla şimdilik 10.000-TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; haksız olduğu iddia edilen 2019/04 dönemine ait faturada herhangi bir hata bulunmadığını, davalı şirket tarafından yapılan hesap ve işlemlerin Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’ne ve EPDK kararlarına uygun olduğunu, herhangi bir haksızlık veya hukuksuzluk yapılmadığını, bu hususun davalı şirket kayıtlarından açıkça anlaşıldığı gibi bilirkişi marifetiyle yapılacak inceleme ile de tespit edileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkeme, taraflar arasında Perakende Satış Sözleşmesi akdedildiği, davalı şirket tarafından akım trafosundaki çarpan farkını yanlış uygulayarak hatalı ödeme bildiriminde bulunulduğu, konusunda uzman bilirkişiden alınan rapor ve ek rapor ile davalı şirket tarafından tahakkuk çarpanının 1725 olarak alınması gerekirken tahakkuk çarpanının 01/01/2018-05/02/2019 döneminde sehven 1380 olarak alındığı, davalı tarafından tahakkuk ettirilen 29/04/2019 tarihli faturanın ilgili mevzuat hükümlerine uygun olarak düzenlendiğinin tespit edildiği, düzenlenen raporun dosyadaki delillerle uyumlu, bilimsel ve denetime açık olduğu kabul edilerek, davalı dağıtım şirketinin çarpan hatasına bağlı olarak tespit edilen eksik tüketim bedelini davacıdan talep edebileceği, davacı tarafın dava konusu fatura nedeniyle yaptığı ödemenin iadesini talep edemeyeceği gerekçesiyle; “Davacı tarafça açılan davanın reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalının kendi kusurundan kaynaklı çarpan hatası ve sonucunda davacıya haksız ve hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirdiği ek elektrik faturasını kabul etmediklerinin,davalının basiretli bir tacir gibi davranması gerektiğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davalı tarafça hatalı tespit ve çarpan hesaplaması yapıldığı düşünülse dahi, davalının kendi kusuru göz önüne alınarak BK M.114/2 kapsamında müterafik kusur ve hakkaniyet çerçevesinde davacı şirketin alacağına hükmedilmesi gerekmekte olduğundan, bilirkişi tarafından işbu hukuki esasa dayalı olarak davacı şirketin alacağı yönünden seçenekli olarak her halükarda hesaplama yapılması gerektiğini, yasa gereği 180 gün geriye dönük olarak tüketim bedelinden sorumluluktan bahsedilmekle birlikte, yasa ve yönetmelikte tahakkuk ettirilen ek faturada bahsi geçen ek dağıtım bedelinin tüketiciye yükleneceğinden hiçbir şekilde bahsedilmediğini, ilgili fatura bedelinin içinde davacıya yansıtılan ek dağıtım bedelinden davacının sorumluluğu olmadığını,davalı şirket tarafından ilgili dönemde düzenlenen 172.321,58 TL tutarında ek faturanın davacıya ağır bir ekonomik külfet getirdiğini,ancak davacının o dönem elektriğin kesilebileceği endişesiyle ilgili bedeli ihtirazi kayıtla zor şartlar altında ödediğini,ek raporda itirazlarının değerlendirilmediğini, seçenekli bir hesaplama yapılarak iddialarının kabulü halinde ne kadar bir tazminata hükmedileceğinin hesaplanması gerektiğini, Yargıtayın yerleşik kararlarıyla sabit olduğu üzere, konuyla ilgili müterafik kusur esasına göre değerlendirme yapıldığı göz önüne alındığında tarafımızın her halükarda karşı tarafın kusuru doğrultusunda fazla ödeme yaptığı ve alacağa hak kazanacağının ortada olduğunu,sonuçta itirazlarını karşılar şekilde dosyanın yeniden hesaplama yapılmak üzere, özellikle alacak talebinin tamamının kabul edilmese dahi en azından davalının kusurundan kaynaklı olarak ortaya çıkan fark sebebiyle müterafik kusur yönünden bir hesaplama yapılmak üzere, yeni bir bilirkişi heyetine dosyanın tevdii gerekirken aksi yönde davanın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde,davada davacı 10.000,00 TLlık kısmi dava açmış isede,bilirkişi raporunda davacının fatura bedelinin tamamından sorumlu olduğunun belirlendiği,bu durumda davalı şirket lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu,fatura miktarının belli olduğunu,bu nedenle AAÜT 5/2. maddesi dikkate alınarak fatura bedeli olan 172.321,58 TL üzerinden nisbi ücrete hükmedilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada ,davalı tarafça 04-2019 dönemine ait yapılan ek tahakkuk bedelinin haksız olduğu ileri sürülerek imdilik 10.000,00 TL lık ödemenin iadesi talep edilmiştir. Alınan kök ve ek bilirkişi raporunda ,davalı şirket tarafından tahakkuk çarpanı 1725 olarak alınması gerekirken, sehven tahakkuk çarpanının 01.01.2018-05.02.2019 tarihleri arasında 1.380 olarak alınmış olduğu,dava konusu uyuşmazlığın, ilgili yönetmelik kapsamında incelendiğinde, 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa dayanılarak hazırlanan ve 30.05.2018 tarihli 30436 sayılı resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin Faturalarda ve faturalandırmaya esas unsurlarda hata tespiti başlığı alımda 36. Maddesinde;”(1) Bu madde kapsamındaki hatalar: çarpan Aatoı, sayacın hatalı okunması ve tüketim miktarının hatalı hesaplanmasına bağh dağıtım şirketi kaynaklı ya da yanlış tarife ile diğer bedellerin hatalı hesaplanmasına bağh tedarikçi kaynaklı hatalardır. Mükerrer ödeme bildirimi de bu fıkra kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, dağıtım şirketi veya ilgili tedarikçi tarafından hatalı tespitte bulunulduğu sonucuna varılması halinde; yapılan hatalı tecilin giderilmesine ilişkin yapılacak işlemin dağıtım şirketinin ve/veya tedarikçinin lehine olması durumunda, tüketim miktarının hesabında esas alınacak sürenin doğru bulgu ve belgenin bulunması halinde 180 günü, bulunmaması halinde ise 90 günü aşamayacağını, tüketici tarafından ödenecek tutarın tüketim miktarının hesabında esas alınacak süre içerisindeki ay sayısı kadar eşit taksitler halinde ödeneceğini, taksitlendirme yapılması halinde vade farkı alınmayacağını, tüketicinin talebi olması halinde peşin olarak ödeme yapılabileceğini, bu bent kapsamında yapılacak hesaplamalarda ve taksitlendirmede gecikme zammı uygulanmayacağını, yapılan hatalı tespitin giderilmesine ilişkin yapılacak işlemin tüketicinin lehine olması durumunda, tüketimdeki farklar, gecikme zammı ile birlikte, tüketicinin talebi halinde nakden ve defaten en geç 3 iş günü içinde, diğer hallerde mahsuplaşmak suretiyle ilgili tüketiciye iade edileceği, mahsuplaşmayı içeren ödeme bildiriminin düzenlenme tarihine kadar gecikme zammı uygulanacağı, tüketimdeki farkların, kullanım dönemindeki tarifeler üzerinden hesaplanacağı, yapılan tüketim hesabı dönemi içinde kalan, varsa daha önce yapılmış tüketim miktarlarının tenzil edileceği, önceden ödenmiş olan bedellerin, faturaya yansıtılmayacağı, bu madde kapsamında tespit edilen tüketimdeki farklar sebebiyle, “dağıtım şirketi ile tedarikçi arasında yapılması gereken işlemler hakkında 37 nci maddenin dokuzuncu fıkra hükümleri uygulanır.” hükmüne yer verildiği, davalı şirket tarafından faturalarda çarpan hatası yapıldığı dikkate alındığında, ilgili yönetmelik kapsamında davalının, çarpan hatasını uyguladığının tespit edildiği tarihten geriye dönük 180 günlük elektrik kullanımına ilişkin eksik tüketim tutarını gecikme zammı alınmadan davacıdan talep edilebileceğinin anlaşıldığı, davalı şirket tarafından davaya konu faturada ek tüketim miktarının 284.788 kWh alındığının tespit edildiği, ilgili yönetmelik maddesi uyarınca hesaplanan ek tüketim miktarı ile davacı tarafından faturaya yansıtılan ek tüketim miktarının örtüştüğünün görüldüğü, ilgili Yönetmelik uyarınca, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve EPDK Elektrik Faturalarına Esas Tarife Tabloları dikkate alınarak eksik tüketim toplamının KDV dahil 180.494.20 TL hesaplandığı, davalı tarafından davacı yana tahakkuk edilen dava konusu 29.04.2019 son ödeme tarihli fatura toplam bedelinin 172,321.58 TL olduğu ve söz konusu fatura bedelinin davacı lehine olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davalının, çarpan hatasını uyguladığının tespit edildiği tarihten geriye dönük 180 günlük elektrik kullanımına ilişkin eksik tüketim tutarını gecikme zammı alınmadan davacıdan talep edilebileceği açıkça tespit edildiğinden,dava konusu uyuşmazlığa ilişkin ek tüketim miktarının 284.788 kWh olarak belirlendiği ve bu doğrultuda hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır. Hükme dayanak kök ek raporlarda ek fatura ve tahakkuk konusunun çarpan hatasından kaynaklı eksik tüketim tespitine ilişkin olduğu ve geriye doğru 180 günlük uygulamanın ilgili yönetmelik hükümlerine uygun belirlendiği anlaşılmakla,davacı taraf kullandığı tüketim bedelini eksik ödediğinden,çarpan farkından kaynaklanan ek tüketim bedelini de ödemek zorundadır.Bu noktada davalı yönünden müterafık kusur olduğu söylenemez.Bu doğrultuda müterafik kusur iddiası değerlendirilemez. Bilirkişi raporu taraf,mahkeme ve Yargıtay demetimine elverişli,ilgili mevzuat ve yönetmelik hükümlerine uygun bulunmuştur.Yeniden bilirkişi incelemesinin davaya katkısı olmayacaktır. Ayrıca davacı şimdilik kaydı ile 10.000,00 TLlık bedel üzerinden istirdat davası açtığından, harcı yatırılan dava değeri yönünden reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde aykırılık bulunmamıştır.Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygundur.Tarafların istinaf talepleri yerinde değildir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacının ve katılma yoluyla davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve katılma yoluyla davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 230,30 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 149,60 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, Davalıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2022