Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1536 E. 2022/636 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1536
KARAR NO: 2022/636
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2021
NUMARASI: 2020/743 E – 2021/327 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 14.08.2020 tarihinde sehven aralarında halen hiçbir ticari ilişki bulunmayan davalı şirkete 71.224,12 TL tutarında ödemeyi banka havalesi yoluyla yaptığını, yanlışlığı fark ettiği anda dava dışı banka ile görüştüğünü, bankanın davalı şirketin banka hesabı üzerinde kamu hacizleri ve bloke olduğunu şifahen bildirdiğini, davalı şirketin banka hesaplarının blokeli olması nedeniyle de hataen ödenen bedelin iadesi alınamadığını, davalının borca batık bir şirket olduğunu ileri sürerek … Bankası A.Ş. … IBAN numaralı hesabı üzerine tedbir konulmasına, dava sonunda 71.224,12 TL’lik bu bedelin iadesine, bedelin iadesi mümkün değil ise, 71.224,12 TL’nin ticari faizi ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;davacı ile ticari ilişkileri olmadığını, paranın maddi hata ile hesaplarına geçtiğini, kendilerinin hesap blokesi nedeni ile ücreti iade edemediğini, ücretin iadesine muvafakat ettiklerini belirtmişlerdir. İhbar olunan SGK vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Davalı tarafça dava kabul edilmiştir…davanın terditli talep yönünden kabul nedeni ile kabulüne karar vermek gerekmiş, HMK’nun 312/2.maddesi uyarınca davalının, davanın açılmasına kendi hâl ve davranışıyla sebebiyet vermemiş ve cevap dilekçesinde davayı kabul etmiş olması nedeni ile davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdir olunmayarak yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar vermek gerekmiştir. …Davacının asıl talebi olan paranın banka hesabından kendisine iadesi yönündeki talebi yönünden; davacı tarafça davalının banka hesabına gönderilen 14/08/2020 tarihli 71.224,12 TL tutarlı para gönderme işleminin internet bankacılığı yolu ile EFT yöntemi ile gönderilmiş olduğu, işlemin tamamlanarak söz konusu paranın davalının kendi banka hesabına geçtiği ve bu paranın artık davalının mal varlığına dahil olup gerek para transferini yapan (gönderici) bankanın gerekse para transferi yapılan (alıcı) bankanın bu para üzerinde tasarruf yetkisinin ortadan kalktığı, davalının malvarlığına giren paranın banka tarafından yeniden davacının hesabına gönderilmesinin talep edilemeyeceği, kaldı ki davalının banka hesabı üzerinde hacizler bulunduğu ve hacizlerin geçerliliğini ortadan kaldıracak ve haczi sonuçsuz bırakacak şekilde karar verilemeyeceği kanaatine varılarak davacının paranın bankadan tekrar kendi hesabına iadesi yönündeki talebi mahkememizce haksız bulunmuş ve sadece terditli talebi olan paranın davalıdan tahsili yönünde hüküm kurmak gerekmiş ve netice itibariyle davanın kabul nedeni ile kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle 1-Davanın KABULÜNE, Davacının banka hesabındaki paranın hesaplarına iadesine yönelik asıl talebinin REDDİNE Davacının terditli olarak talep ettiği alacak talebinin davalının kabulü nedeni ile kabulü ile 71.224,12 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkil’in güvenlik hizmetleri aldığı dava dışı … A.Ş. (“…”) tarafından … fatura numaralı ve 30.07.2020 tarihli 71.224,12 TL bedelli Temmuz ayı güvenlik hizmet bedeli faturası tanzim edildiğini, müvekkilinin fatura bedelini dava dışı …’a ödediğini düşünerek hataen Davalı …’e ödediğini, müvekkili ile davalı arasında devam eden hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, ödemenin hatalı yapıldığını, mahkemece asıl talep olan banka hesabındaki paranın iadesi taleplerinin reddine ilişkin gerekçenin hatalı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’nun 77. ve devam maddeleri uyarınca sebepsiz zenginleşme kapsamında paranın müvekkiline iadesi gerektiğini, ilgili bedelin dava dışı … tarafından tanzim edilen fatura tutarı ile birebir aynı olduğunu, bu hususun bile yapılan ödemenin hataen yapıldığını açıkça ortaya koyduğunu, mevcut durumda hataen ödendiği aşikâr olan 71.224,12 TL’nin müvekkiline iade edilmemesinin hukuk mantığı ile uyuşmadığını, sehven yapılan bir ödeme söz konusu olup, ilgili ödemenin İhbar Olunan nezdinde borçlu sıfatına haiz davalı şirkete ait olmadığının açık olduğunu, dolayısıyla davalıya ait olmayan bir bedelin müvekkiline iade edilmemesine karar verilmesi hakkaniyetli olmadığını ileri sürerek hataen ödenen 71.224,12 TL tutarındaki bedelin müvekkil şirkete davalı şirket banka hesabından direkt iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 17.05.2021 tarihli ek istinaf dilekçesinde özetle; yargılama süresince gerek yazılı gerekse de sözlü olarak belirttikleri üzere davalı şirketin batık durumda olması nedeniyle hataen ödenen bu bedelin iade alınması fiilen mümkün olmadığını, davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, yargılama gideri ve karar harcının davalı üzerinde üzerinde bırakılması gerektiğini, mahkemece karar harcının haksız bir şekilde müvekkili üzerinde bırakıldığını ileri sürmüştür. Davacı vekiline kararın 05.05.2021 tarihinde tebliğ edildiği ek istinaf dilekçesinin süresinde sunulduğu görülmüştür. Davada, davacı tarafından davalıya havale yoluyla gönderilen paranın sebepsiz zenginleşme kurallarına göre tahsili talep edilmektedir. Dava, hukuksal nitelikçe sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı alacak istemi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Sebepsiz zenginleşme, bir kimsenin mal varlığının geçerli (haklı) bir sebep olmaksızın diğer bir kimsenin mal varlığı aleyhine çoğalması (zenginleşmesi) demektir. Sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak talep edilebilmesi için, borçlunun mal varlığından bir başkasının aleyhine olarak bir zenginleşme meydana gelmeli, zenginleşme ve zenginleştirici olay arasında illiyet bağı bulunmalı ve zenginleşme haklı bir sebebe dayanmamalıdır. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Sebepsiz zenginleşme bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı geri verme borcu altındadır. TBK’nın77/1 maddesine göre; zenginleşen başkasının malvarlığından veya emeğinden haklı bir sebep olmaksızın elde ettiği zenginleşmeyi geri vermek zorundadır. Geri verme borcunun konusu ve kapsamı; TBK’nın 79 ve 80’de “aynen geri verme ilkesi”ne göre düzenlenmiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında, davalı şirketin sebepsiz zenginleşme sonucu elde ettiği miktarı iade etmekle yükümlü olduğu açıktır. Somut olayda, davalı şirketin hesapları üzerinde ihbar olunan SGK’nın hacizleri bulunması nedeniyle paranın davacıya iade edilemediği, paranın davacının hatası üzerine davalının banka hesabına internet yoluyla havale edildiği, davalıya ait hesapta bulunan para üzerinde bulunan hacizler nedeniyle haciz alacaklılarının taraf olmadığı davada hesaptaki paranın iadesi yönünde hüküm kurulamayacağı, paranın davalı hesabına geçmesi yoluyla sebepsiz zenginleşenin davalı olduğu, esasen bu hususun davalının da kabulünde olduğu, davalının bu hatayı kabul ettiği, ancak davadan önce parayı iade etmemeyle dava açılmasına sebebiyet verdiği gözetildiğinde yargılama gideri ve vekalet ücretine ilişkin hükmün usul ve yasaya uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik hükmün düzeltilmesi ve hükmün diğer bentlerinin aynen muhafazası ile aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Davanın KABULÜNE, Davacının banka hesabındaki paranın hesaplarına iadesine yönelik talebinin REDDİNE Davacının terditli olarak talep ettiği alacak talebinin davalının kabulü nedeni ile kabulü ile 71.224,12 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 4.865,32-TL karar harcından yatırılan 1.216,33.-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 3.648,98.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yatırılan peşin 1.216,33 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacının yapmış olduğu 38,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille ettirdiğinden 10.059,14 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 86,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2022