Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1535 E. 2022/635 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1535
KARAR NO: 2022/635
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2021
NUMARASI: 2018/1077 E – 2021/303 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/03/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı ile 26.07.2016 tarihinde imzalanan protokolden kaynaklı toplam 34.880,00 TL alacağının ödenmediğinden davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyası sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi yaptığını, davalının süresi içerisinde borca ve tüm ferilere itiraz ederek, takibin durduğunu, taraflar arasında imzalanan protokol konusunun davalının, müvekkili şirkete ait işletmesinde düzenlenecek etkinliklerde, müvekkili şirket müşterilerinin tercihleri doğrultusunda fotoğrafçılık hizmeti verilmesi olduğu, müvekkili tarafından davalıya düzenlenen faturaların davalıya teslim edildiği ve davalının bu faturalara itiraz etmediği, ayrıca taraflar arasında 18.01.2018 tarihinde müvekkili tarafından, davalıya gönderilen 31.12.2017 tarihi ile mutabakat mektubunda olumlu cevap verilerek icra takibindeki borç tutarı yönünden mutabakata varıldığını ifade ederek, öncelikle müvekkili şirket alacağının temini amacıyla davalıya ait menkul, gayrimenkul mallar ile 3. Kişilerdeki hak ve alacaklarının haczine, itirazın iptali ile takibin devamını, davalının %20’tan aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve etmiştir. Davalı vekili süresinde olmayan cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen protokol gereği, davacı işletmesinde gerçekleştirilen organizasyonda hizmetler karşılığında organizasyon başına 2.500,00 + KDV ödeme yapıldığını, Protokolün 5.4. maddesinin “…iş bu protokolün imza tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde … fotoğrafçılık, …a 50.000,00 TL ödeme yapacak, iş bu ödemeden … tarafından kesilen faturalar mahsup edilecektir…” hükmü gereğince 01.07.2016 tarihinde davacı şirket müdürü …’e imza karşılığı elden 50.000,00 TL ve 09.08.2016 tarihinde banka havalesi ile 50.000,00 TL iki kez mükerrer toplam 100.000,00 TL avans ödemesi yapıldığını, müvekkili tarafından 01.07.2016 tarihinde nakden yapılan avans ödemesinin davacı cari hesabına işlenmemiş olduğundan, anılan ödemenin işlenmiş olması halinde müvekkilinin davacıdan alacaklı konumuna geçeceğini, davacının, dava dilekçesinde yapılan ödemenin davacı tarafça ikrar edildiğini, ancak ödemenin peştamaliye bedeli olarak verildiğinin iddia edildiği ve söz konusu iddianın protokol 5.4. maddesi gereği avans ödemesi olarak yapıldığını, ayrıca taraflar arasında 01.07.2016-31.12.2017 tarihleri arasında gerçekleşen ticari ilişkiye veya faturalara herhangi bir itirazlarının bulunmadığını, davacıya ödenen 50.000,00 TL avans ödemesinin ticari defterlerinde kayıt etmediği ve kötü niyetli davrandığından müvekkilinin borçlu göründüğünü ifade ederek davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; “Tarafların bilirkişi tarafından incelenen davaya konu dönemi kapsar ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olarak tutulduğu ve bu itibarla lehlerine delil vasfı taşıdığı, Davalı şirketin Olumsuz (Negatif) Mutabakat Formu ile mali anlamda davacının, 31.12.2017 tarihi ile 32.450,00 TL bakiyede mutabık olduğunu beyan ettiği, davacının mutabakat mektubuna davalının olumlu cevap vermesi ile davacının ticari defter ve kayıtlarına göre 34.880,80 TL alacaklı olduğunun işli olduğu, ve davacının ticari defter ve kayıtlarında davalı tarafından ikinci kez yapılan 50.000.00TL lik ödemenin kayıtlı olmadığının anlaşıldığı, 01/03/ 2021 tarihli bilirkişi raporuna göre; davalının incelenen ticari defter ve kayıtlarına göre; davalının davaya konu bahsi geçen 50.000.00 tl lik ödemeyi 25.12.2017 tarihinde ticari kayıtlarına alarak 15.119,20 TL davacıdan alacaklı olduğunun işli olduğu ve bu halde davacıya herhangi borcun bulunmadığı anlaşılmış olup taraflar arasındaki sözleşmede hava parası veya peştamaliye hakkında bir düzenleme bulunmadığı, makbuz karşılığı ödenen 50.000,00 TL’nin peştamaliye-hava parası olamayacağı ve tarafların başkaca davranışları veya hukuki ilişkisi olmadığından yapılan 50.000,00 TL ödemenin avans niteliğinde olduğunun anlaşıldığı, buna göre taraflar arasında başkaca ilişki bulunmadığından ticari teamül hükümleri uyarınca da ödenen paranın hava parası olarak nitelendirilemeyeceği ve avans ödemesi olarak kabulünün gerektiği ayrıca davalı şirket yetkilisi …’ın 07/10/2020 tarihli alınan beyanında; ‘davacının iddia ettiği gibi 50.000,00 TL’lik bedelin hava parası olarak verilmediğini, 50.000,00 TL’yi bizzat kendisinin davacı tarafa teslim ettiğini ve bu miktarı sözleşmeye istinaden peşinat olarak verdiğini beyan etmiş olup, bu durumda yapılan ödemenin sözleşmeye istinaden avans ödemesi olarak kabulüne göre davalının davacıya herhangi bir borcunun olamayacağı bilirkişi raporu ve davalı şirket yetkilisinin alınan beyanı ile sabit olup mahkememizce de yukarıda açıklanan nedenlerle davalı yanca yapılan ödemenin avans ödemesi olarak yapıldığı kanaatine varılarak; davacının davasında haklı olmadığı anlaşılmakla; hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda; davanın reddine davacı alacaklı takibi başlatmada haksız ve kötü niyetli bulunmakla alacağın %20’si oranındaki 6.976,16 TL kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine dair karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak, – Davalı Şirket, yasal süre içinde cevap dilekçesi sunmadığını, yasal/ticari defterlerini süresi içinde bilirkişi incelemesi için ibraz etmediğini, davalının delillerinin değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece davalı şirket beyanlarını, delillerinin hükme esas alındığını, müvekkili delillerini defterlerini değerlendirmeye almadığını, kök bilirkişi raporu ile davacı müvekkil şirket’in haklılığı tevsik edildiğini, mahkemece varsayıma dayalı ek raporun hükme esas alındığını, ek raporun denetime elverişli olmadığını, davalı şirketin ticari defterleri başta VUK olmak üzere, devamında TTK ve HMK’na aykırı olduğunu, davalının talebi ve iddiası olmamasına rağmen “kötü niyet tazminatı”na hükmedildiğini, yeni bir heyetten rapor alınması ve Kök-Ek Rapor arası çelişkilerin, soyut varsayımları giderilmesi taleplerinin gerekçe göstermeksizin reddedildiğini, davacı müvekkil şirket yetkilisi isticvaba davet edilmediğini, yemin delili değerlendirmeye alınmadığını, davalı şirketin,18.01.2018 tarihinde Borç Bildirim Mutabakatı (Cari Hesap Mutabakatı) imzalayarak 32.450-TL borçlu olduğunu kabul ettiğini, yargılamasında, bu belgeyi ikrar ettiğini, takibine itiraza dayanak yaptığı sözde “avans” ödemesini, tam 1,5 (birbuçuk) yıl sonra ticari defterlerine işlediğini, davalı şirketin bor ikrar imzasının, bu sözde “avans” ödemesinin kendi defterlerine işlenmesinden sonra tarihli olduğunu, sözde“avans” ödemesi diye iddia ettiği ödemenin, peştemaliye bedeli olduğunu, her şeyden evvel, Ek Bilirkişi Raporunda 25.12.2017 tarihinde davalı tarafından ticari defterlerine işlenen tutarın “41.669,20-TL” olarak işlendiğini, yani itiraza konu belgedeli 50.000,00.-TL’nin işlenmediğini, aradaki 8.330,80.-TL’ninse “cari hesap farkından dolayı 8.330,80.-TL eksik işlenmiştir” ifadelerin yer verildiğini, bu varsayımın hiçbir dayanağı delili yer almadığını ileri sürmüştür. Dava, taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi nedeniyle doğan cari hesap alacağının tahsili talebiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; arasında akdedilen 26.07.2016 tarih protokol gereği, davacı işletmesinde gerçekleştirilen organizasyonlarda hizmetler karşılığında organizasyon başına 2.500,00 * KDV ödeme yapıldığı, Protokolün 5.4. maddesinin “..kiş bu protokolün imza tarihinden itibaren 3 iş günü içerisinde … fotoğrafçılık, …’a 50.000,00 TL ödeme yapacak, iş bu ödemeden … tarafından kesilen faturalar mahsup edilecektir.” düzenlemesinin bulunduğu, davalı tarafından 01.07.2016 tarihinde davacı şirket müdürü …’e imza karşılığı elden 50.000,00 TL ve 09.08.2016 tarihinde banka havalesi ile 50.000,00 TL m 100.000,00 TL ödeme yaptığını savunmakta, davacı ise bu ödemenin peştemaliye bedeli olduğunu ileri sürmektedir. Dosyanın incelenmesinde davacının dava dilekçesinde delil olarak davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarını da gösterdiği, üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiği, mahkemece bilirkişiye yerinde inceleme yetkisi verildiği, davalıya defterlerini sunma konusunda verilen kesin süre olmadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir. Taraflar arasındaki sözleşme tarihi 26.07.2016 olup, davalı tarafından 01.07.2016 tarihinde davacı şirket müdürü …’e imza karşılığı elden yapılan 50.000,00 TL ödemenin sözleşme tarihinden önce olduğu, sözleşme imzalanmadan avans ödemesi yapılamayacağı, sözleşmenin 5.4 maddesinde protokolün imza tarihinden itibaren 3 iş günü içinde 50.000,00 TL avans ödemesinin yapılacağının kararlaştırıldığı, bu durumda önce yapılan ödemenin kabulü durumunda bu ödemenin protokolde yer alması gerektiği, davacı şirkete ait 18.01.2018 tarihli hesap mutabakatında “şirketimizde bulunan cari hesaplarımızda 31.12.2017 tarihi itibariyle 32.450,00 TL borç bakiyesi vermektedir.” Bakiyede mutabık olmadığınız takdirde bir hesap ekstresinin tarafımıza gönderilmesini rica ederiz. “ mutabakatı bulunmaktadır. Davalı şirket ise Olumsuz (Negatif) Mutabakat Formu ile mali anlamda davacının, 31.12.2017 tarihi ile 32.450,00 TL bakiyede mutabık olduklarını beyan ettikleri birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça yapılan ödemenin avans ödemesi olduğunun ispatlanamadığı gibi mutabakat formunda da alacağın kabul edildiği gözetildiğinde mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu itibarla davacının istinaf isteminin HMK’nın 353/1-b.2 madedsi gereğince kabulüyle kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüyle davalının İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E sayılı dosyasına yaptığı itirazın 32.450,00 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, davalının Mutabakat Formunda kabul ettiği borca itiraz etmesi ve alacağın likit olması nedeniyle davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın kısmen kabulü ile davalının İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın 32.450,00 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, 2-%20 oranında hesaplanan 6.490,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3- Alınması gereken 2.216,65 TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 421,28 TL nin mahsubu ile bakiye 1.795,37 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacının yatırdığı 421,28 TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafça yapılan 1.200,00 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesaplanan 1.116,00 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 6-Davalının yargılama sırasında yapmış olduğu 700,00 TL yargılama giderinin kabul-red oranına göre hesaplanan 49,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,7-Davacı vekille temsil edildiğinden kabul edilen kısıma göre karar tarihindeki AAÜT uyarınca 5.100,00 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınıp davcıya verilmesine, 8-Davalı vekille temsil edildiğinden reddedilen kısıma göre karar tarihindeki AAÜT uyarınca 2.430,80 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmı karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadeine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 75,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/03/2022