Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1514 E. 2022/548 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1514
KARAR NO: 2022/548
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2017/1254 E – 2021/20 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat
KARAR TARİHİ: 24/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı dosyası ile haksız ve yersiz surette icra takibi başlatıldığını, ilgili icra dosyasından davacıya gönderilen örnek 7 ödeme emri ve 9 adet fatura suretini içeren tebligatın usulüne uygun yapılmadığını, mazbatada belirtilen ve tebliğ yapılan kişinin davacının çalışanı olmayıp usulsüz tebligat nedeniyle davacının takibe itiraz süresini kaçırdığını, icra takibinin kesinleşmesiyle cebri icra tehdidi altında davacının herhangi bir borcunun olmamasına rağmen icra dosyasındaki borcu ödemek zorunda kaldığını,davacının bu şekilde dosya hesabını yaptırmak suretiyle 26.10.2017 tarihinde takip konusu alacağı tüm ferileriyle birlikte ödemek suretiyle dosyayı kapattığını ve 62.666,41.TL ödeme yaptığını, davacının , icra takibinde alacaklı sıfatı bulunan davalı şirkete yaptığı ödemenin davalı nezdinde sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini,davacının davalı şirkete ödenmemiş hiçbir fatura ve sair borcu olmadığını, söz konusu icra takibinin haksız ve mesnetsiz olduğu halde ödeme yapmak zorunda kaldığını, davalı şirket ile davacı arasında 01.07.2016-30.04.2017 tarihleri kapsar şekilde abonelik sözleşmesi imzalandığını, davacının iş yeri için davalı şirket ile yaptığı abonelik sözleşmesi süresince tüketimini yaptığı tüm faturaları ödediğini, söz konusu icra takibine davalı şirket tarafından “24.02.2017 tarih … numaralı 1.712,13TL tutarlı, 20.03.2017 tarihli … numaralı 4.912,05.TL tutarlı, 18.04.2017 tarih … numaralı 4.435,29.TL tutarlı, 18.04.2017 tarih … numaralı 640,46TL tutarlı, 23.05.2017 tarih … numaralı 19.204,13.TL tutarlı, 23.05.2017 tarih … numaralı 9.059,14TL tutarlı,23.05.2017 tarih … numaralı 8.935,90.TL tutarlı ve, 23.05.2017 tarih … numaralı 2.478,64TL tutarlı” 8 adet faturanın dayanak gösterildiğini, davalı alacaklı şirketin bu takip ile mükerrer tahsilat yaptığını ve sebepsiz zenginleştiğini, sundukları ödeme belgelerinin, toplam tüketim miktarının karşılığının fazlasıyla ödenmiş olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek davanın kabulü ile yersiz olarak tahsil edilen 62.666,41.TL’nin davalı şirketten ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari /avans faizi ile birlikte tahsili ile davacıya iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davalı şirket … Satış A.Ş (“…”) yurtiçi elektrik, doğalgaz ve madencilik alanında hizmet veren, ait olduğu sektörün önde gelen kuruluşlarından olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında akdedilen Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi (“Sözleşme”) uyarınca elektrik dağıtım hizmeti sunulduğunu ve bu kullanım ve dağıtım bedelinin ödenmemesi nedeniyle davacı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından bu tutarın icra takibinin başlatılmasından sonra 30.10.2017 tarihinde ödendiğini,davalı şirket kayıtlarına 02.11.2017 tarihinde eklendiğini, İcra İflas Kanunu madde 72 uyarınca, istirdat davasının şartlarından birinin, borçlunun borçlu olmadığı parayı takip sırasında cebir tehdidi altında ödemiş olması olduğunu, bu davalarda, icra takibi sırasında ödenmek zorunda kalınan paranın ödenmesi gerekmediği olgusunun ispat yükünün davacıya düştüğünü, davacı tarafından sunulan makbuzların hepsinin önceki dönemlere ait olduğu ve takip talebinin dayanağı olan faturalara ait bir ödeme olmadığının tespit edildiğini, ödeme yapılmayan faturalar ve fatura numaralarının 24.02.2017 tarih … sayılı fatura, 20.03.2017 tarih … sayılı fatura, 18.04.2017 tarih … sayılı fatura, 18.04.2017 tarih … sayılı fatura, 23.05.2017 tarih … sayılı fatura,23.05.2017 tarih … sayılı fatura, 23.05.2017 tarih … sayılı fatura, 23.05.2017 tarih … sayılı fatura şeklinde olduğunu, davacının aboneliğine ait, 4 adet sayacının bulunduğunu, bu sayaçlara ait ödenmemiş faturaların ödenmesine ilişkin herhangi olumlu bir dönüş alınmaması nedeniyle sözleşmenin ilgili maddeleri kapsamında feshedildiğini, davacının faturalarını ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle sonlandırılması nedeniyle her bir sayaç için ayrı ayrı cezai şart bedelinin de faturalara yansıtıldığını, davacının tacir olduğu dikkate alındığında basiretli bir iş adamı gibi hareket etme zorunluluğunun bulunduğunu, bununla beraber TTK md. 22 uyarınca tacir sıfatını taşıyan borçlular bakımından cezai şartın indirilemeyeceğinin düzenlendiğini, davacı tarafından ödendiği iddia edilen ve bu kapsamda sunulan makbuzların geçmiş dönem faturalarına ilişkin olduğunu, takip konusunun ödendiğine dair ise herhangi bir makbuzun sunulmadığını belirterek haksız ve hukuka aykırı davanın reddine ve HMK’nın “Kötüniyetle veya haksız dava açılmasının sonuçları” başlıklı madde 329 uyarınca takdir edilecek ücretin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyada,davalı alacaklı tarafça davacı borçlu hakkında 24/02/2017 tarihli … numaralı 1.712,13 TL. tutarlı fatura, 20/03/2017 tarihli … numaralı 4.912,05 TL. tutarlı fatura, 18/04/2017 tarihli … numaralı 4.435,29 TL. tutarlı fatura, 18/04/2017 tarihli … numaralı 640,46 TL. tutarlı fatura, 23/05/2017 tarihli … numaralı 8.935,90 TL. ttutarlı fatura, 23/05/2017 tarihli … numaralı 2.478,64 TL. tutarlı faturalara dayalı olarak takip başlatıldığı anlaşılmıştır.Mahkeme, davalı tarafından davacı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe başlandığı, davacı tarafından 26.10.2017 tarihinde 62.666,41 TL olarak ödendiği, iş bu davada ise davacı tarafından bu ödemenin davalıdan ödeme tarihi itibariyle alınmasına ilişkin olduğu, dosya alanında uzman Elektrik ve hesap bilirkişisinden oluşan heyete tevdi edildiği, davacının 26/10/2017 tarihi itibariyle 27.834,41 borçlu olduğu, 34.832,00 TL davacının fazla ödeme yapıldığının tespit edildiği gerekçesiyle; “1-Davanın kısmen kabul kısmen reddine, 2-34.832,00 TL.nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bu alacağa 26/10/2017 tarihinden itibaren ticari faiz işletilmesine, 3-Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafından icra baskısı ve tehdidi altında böyle bir borcu olmamasına rağmen İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takibe başlandığı, davacı tarafından 26.10.2017 tarihinde 62.666,41 TL ödeme yapıldığını,mükerrer tahsilat nedeniyle davalının sebepsiz zenginleştiğini, ek raporda özetle, davacının icra dosyasına 26.10.2017 tarihinde yaptığı ödemelerin, davalı şirket vekili tarafından 02.11.2017 tarihinde ayrı ayrı faturalar itibariyle şirket kayıtlarına yansıtıldığından yanılgıya düşüldüğünün anlaşıldığı, bu nedenle de kök rapordan farklı olarak bu defa mükerrer bir ödeme olmadığı kanaatini bildirme zorunluluğu doğduğunu, davacı aleyhine Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 20.maddesi gereği cezai şart koşulu sadece sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi durumunda getirilebileceğinden, davacının ödenmemiş faturalarının olduğundan bahisle cezai şarttan sorumlu tutulması mümkün olmadığından, dava konusu icra takibine konu edilmiş olan faturalardaki toplam 28.683.22.TL”lik “cayma bedeli” adı altında talep edilen tutarın haksız olduğu kanaatine varılmakla, davacıya ödeme tarihi olan 26.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari/avans faizi ile birlikte toplam 34.832,00.TL’nin iadesi gerektiği görüş ve kanaatine varıldığının bildirildiği,ancak cayma bedellerinin yanı sıra icra takibine konu edilmiş faturaların tahsilinin de yersiz olduğunu,davacının tükettiği enerji miktarı ile yaptığı ödemeler karşılaştırıldığında ödenmemiş bir enerji kullanımının olmadığının açıkça ortaya çıkacağını,bu nedenle dosyaya sunulan beyanlarda kapsamlı bir uzman incelemesi yapılarak abonelik süresi boyunca davacı adına kayıtlı abonelikler bağlamında yapılan toplam enerji tüketiminin saptanarak yapılan ödemelerin tutarlarının bu tüketimi karşılayıp karşılamadığını tespit edilmesinin talep edildiğini,davacıdan tahsil edeilen cayma bedelleri dışında kalan bedeller yönünden istirdat davasının tamamının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının serbest tüketici sıfatını haiz olduğundan aleyhine cezai şart düzenlemesi yapılmasının hukuka uygun olduğunu, her ne kadar yerel mahkeme tarafından oluşturulan gerekçeli kararda Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 20.maddesi uyarınca cezai şartın yalnızca sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi durumunda getirilebileceği ve davacı’nın ödenmemiş faturalarının olduğundan bahisle cezai şarttan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı belirtilmiş ise de, bu yönde hüküm kurulmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu,kararın ortadan kaldırılması gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davacıya 4 ayrı sayaç tahsis edilerek bu sayaçlar üzerinden elektrik enerjisi satışı gerçekleştirildiğini, davacıya ait 3 sayacın 10 ay ve yine davacıya ait 1 sayacın 8 aylık tüketimi bulunduğunu bu tüketimlerin genel toplamı 197.870 kWh olduğunu, 4 sayacın ayrı ayrı tüketimlerinin işbu dilekçe ekinde yer alan detay listeden PMUM ID’leri filtreleyerek Satış(kWh) kısmında görüldüğünü,tüketim miktarı dikkate alındığında davacının “Serbest Tüketici” tanımına girdiğini,mahkeme bilirkişi raporuna itiraz dilekçesini incelemeyerek davacının sıfatını hatalı bir şekilde tespit ederek hukuka aykırı karar tesis ettiğini,davalının davacının faturalarını süresi içerisinde ödememesi sebebiyle sözleşme’yi feshetme ve ceza bedeli faturası kesme hakkına haiz olduğunu, yine davacı taraf tacir sıfatını haiz olduğundan taraflar arasında akdedilen sözleşmede belirlenen cezai şart hukuken geçerli olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili daha sonra ek istinaf dilekçesini de sunmuştur.Ek istinaf dilekçesinde;bu dilekçenin süresinde olduğu belirtilerek ayrıca ,yerel mahkeme kararına dayanak teşkil eden yönetmeliğin yürürlük tarihi 2018 olup dava konusu edilen faturaların 2017 tarihli olduğunu, hatalı yönetmeliğe dayalı karar verildiğini,kararın bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini beyan etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada, davacı tarafça icra tehditi ile ödendiği ileri sürülen takibe konu ödenen faturaların istirdadı talep edilmiştir. Davalı takipte davacının aboneliğine yönelik kullanılan tesisatlardaki ödenmeyen elektrik tüketim bedelleri yanında ,ödenmeyen borç gösterilerek sözleşmenin davalı tarafça haklı feshi sonrası cezai şart talebinde bulunmuş,davalı gerek ödenmeyen tüketim bedellerini ve gerekse cezai şart bedellerini icra tehditi ile ödemiştir.Alınan kök rapor sonrası ek bilirkişi raporunda kök raporda hatalı değerlendirme yapıldığı belirtilerek davacının takip tarihi itibarıyla davalıya ödenmeyen tüketim bedeli olarak 27.834,41 TL borçlu olduğu,davalı tarafça bu konuda mükerrer bir ödeme yapılmadığı ,ancak ödenmeyen faturalar gerekçe gösterilerek sözleşmenin davalı tarafça feshi durumunda cayma bedeli olarak cezai şart alacağının oluşmadığı belirtilerek bu talebe yönelik davacının, 34.832,00 TL fazla ödeme yaptığı ve bu tutarın iadesi gerektiği tespit edilmiştir. Davada takibe konu edilen ve davacı tarafça zamanında ödenmediği için hakkında icra takibi yapılan faturalar yönünden davalının alacaklı olduğu açıktır.Bu bedellerin toplam tutarı ek raporda 27.834,41 TL olarak hesaplanmıştır.Bu tutardan davacı borçlu olduğundan ,bu tutar açısından davacının ödemesi gereken bedel ödendiğinden,ayrıca davacı tarafça mükerrer bir ödeme yapılmadığı belirlendiğinden,davacının buna dair istinaf talebi yerinde değildir.Ayrıca cayma bedeli olarak istenilen cezai şart sözleşmenin haksız feshi halinde talep edilebileceğinden,somut olayda sözleşmeyi davacı değil fatura borcunun ödenmediği ileri sürülerek davalı feshetmiştir.Bu durumda davacının haksız fesih koşulu davada oluşmamıştır.Davalının ödenmeyen faturalar nedeniyle kendisinin feshettiği sözleşme sebebiyle diğer taraftan cayma bedeli olarak cezai şart talep etmesi yerinde değildir.Ayrıca davacının ödemesi gereken tüketim bedeli açısından bilirkişi raporunda ayrıca bir hesaplama yapılmadığı,sadece bu tutarlardan cayma bedelinin indirildiği ek rapor kapsamından anlaşılmakla,davalının belirttiği yönetmeliğin esaslarının hesaplamaya etkisi bulunmadığı gözetilerek davalının istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Hükme dayanak yapılan ek rapor taraf,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bulunduğundan yeni bilirkişi incelemesine gerek olmadığı açıktır. Bu itibarla,ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının ve davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 475,34 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 394,64 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,Davalıdan alınması gereken 2.379,37 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 594,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.784,52 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenler ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/02/2022