Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1422 E. 2022/1402 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1422
KARAR NO: 2022/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/03/2021
NUMARASI: 2018/460 E – 2021/203 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/05/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 01.04.2016 tedarik başlangıç tarihli, 12 ay süreli, 01.04.2016-01.04.2017 arasını kapsayan elektrik enerjisi satış sözleşmesi yapıldığını, taraflar sözleşme feshetmediğinden 01.04.2017-01.04.2018 arasında da kendiliğinden yenilendiğini, davalının, işyerini iki ay önce bildirmeden tahliye ettiğini, en yüksek iki ayın fatura toplamı 3.702,47 TL+3.482,14 TL= 7,184,61 TL cezai şartı faturası tanzim edildiğini, 862,15 TL icra cezai şart, 129,32 TL faiz ile birlikte toplam 8.176,08 TL ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün … dosya ile 18.12.2017 tarihinde icra takibi başlatıldığını davalının itiraz ederek takibi durduğunu, itirazın iplaline, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmcsine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşme hükümlerinin tamamının genel işlem koşullarını içerdiğini, sözleşmede yer alan maddeler üzerinde davalı ile müzakere yapılmadığını, davalıya keşide edilen faturalara dayanak sayaçlarda okuma ve tahakkuk hataları olduğunu, sözleşmenin bu nedenle haklı olarak feshedildiğini, faturalarda aktif enerji bedeli, yek bedeli, dağıtım bedeli, gecikme bedeli olmak üzere bazı alacak kalemlerine yer verildiğini, talep edilen cezai şart ile faiz miktarının fahiş olduğunu davanın reddine, davacının alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline ile, takibin 7.184,61 TL asıl alacak 862,15-TL cezai şart 129,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.176,08-TL üzerinden devamına, takipten sonra asıl alacağa takip talebindeki gibi faiz uygulanmasına, Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 1.635,21 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı, davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi genel işlem koşulları ile dürüstlük kuralına aykırı olup bu yöndeki itirazlarının dikkate alınmadığı, davacının delillerini yasal süresi içinde sunmadığı yönünde tarafımızca beyanda bulunulmuş ve yeniden delil sunmasına muvafakatlarının olmadığı belirtilmiş olmasına karşın yerel mahkemece bu hususta hiçbir değerlendirme yapılmadığı gibi tanıkları dinlemeden eksik inceleme sonucu karar oluşturduğu, ilk derece mahkemesinin müvekkil şirket iş yerinin 18.10.2017 tarihinde tahliye edildiği yönündeki tespitinin hatalı olduğu, müvekkili şirketin iş yeri “… Mh. … Sitesi, … Yol No:… Zeytinburnu/İstanbul” adresinde iken davacı şirket ile dava konusu abonelik sözleşmesi imzalanmış, 05.09.2017 tarihli Genel Kurul Kararı ile şirkete ait iş yeri “… Mh. … Sk. No:… Bağcılar/İstanbul” adresine taşınmış, anılan adres değişikliği ticaret siciline 11.09.2017 tarihinde tescil edilmiş olduğu, görüldüğü üzere müvekkili şirket iş yerini 18.10.2017 tarihinde taşımamış, taşınma tarihi bundan yaklaşık 45 gün önce gerçekleşmiş olduğu, dolayısıyla davacı kayıtları yanlış olduğu gibi buna dayalı gerekçeli kararın da yanlış olduğu, İlk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olup itirazların değerlendirilmediği, sözleşmeden caymaya ilişkin cezai şart ile icra takibine neden olmaya ilişkin cezai şarta ve bunlara uygulanacak faizlere ilişkin itirazlarının da dikkate alınmamış eksik inceleme ile karar tesis edilmiş olduğu, davalı tarafın talebi üzerine düzenlenen 18.12.2017 tarihli ödeme emrinde asıl alacağa yıllık %54 oranında fahiş oranda faiz tahakkuk edildiği, söz konusu faiz tutarının fahiş olduğu ve genel işlem koşullarına ve hakkaniyete uygun olmadığının açık olduğu, diğer yandan tedarikçinin yükümlülüklerine uygun davranmadığı, 6446 Sayılı Yasanın Uygulama Yönetmeliğinde “Tedarikçinin Yükümlülükleri” başlığı altında; “(1) Serbest tüketicilere ikili anlaşmala yoluyla elektrik enerjisi ve/veya kapasite sağlayan tedarikçiler aşağıdaki yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır; (a)Serbest tüketiciyi; tüketici hakları, ikili anlaşmalar kapsamındaki ticari seçenekler ve muhtemel riskler ile talep tarafı katılımına ilişkin bilgiler hakkında anlaşma imzalamadan önce yazılı olarak veya elektronik ortamda bilgilendirmek, (2)İkili anlaşmalarda ilgili mevzuata aykırı hükümlere yer verilemez.” hükmü bulunduğu, anlaşmadan önce muhatabını yazılı olarak bilgilendirmekle yükümlü olup anılan bilgilendirme sonrası sözleşme tanzim etmesi gerektiği ,ancak davacı tarafından bu yönde herhangi bir aydınlatma metni tanzim ile imzaya açılmadığı, yasa ve ilgili yönetmelikte emredici hüküm olarak bildirilen bu yükümlülükler davacı tarafından yerine getirilmediği, bu hususta dosyaya herhangi bir belge ibraz edilmediği, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, elektrik abonelik sözleşmesi uyarınca cezai şart talebinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davanın dayanağı olan İstanbul … İcra Dairesinin … esas sayılı takip dosyasında cezai şart alacağından kaynaklanan 7.184,61-TL asıl alacak 862.15-TL icra cezai şart, 129,32-TL takip öncesi işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.176,08-TL takip yapıldığı, borçlunun da süresi içerisinde borca itiraz ettiği, takibin durduğu görülmüştür.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; Taraflar arasında 25/03/2016 imza tarihli, 01/04/2016 tedarik tarihli Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi imzalandığı, 4.2 maddesinde; ” …. Abone sözleşme hükümleri ve/veya borçtan dolayı icra takibine sebebiyet vermesi halinde ödenmeyen her faturanın yüzde on ikisi hukuki ceza bedeli olarak talep edilecektir. ” 4.5 maddesinde; “Abonenin sözleşmenin herhangi bir maddesinden doğan yükümlülüklerini tam olarak yerine getirmemesi halinde, tedarikçinin elektriği kestirme ve sözleşme madde 7.1’deki ceza bedelini talep etme hakkı vardır.” 6.7 maddesinde; ” Sözleşme bitiş tarihinden önce işyeri tahliyesi söz konusu olursa, abone tedarikçiye iki ay önceden yazılı bildirimde bulunma yükümlülüğü olup, bu bildirimi yapmaması halinde tahliye ayından önceki son bir yıl içinde ödemekle yükümlü olduğu en yüksek iki ayın fatura toplamına eşdeğer cezai şart ödeyeceğini kabul ve bayan eder.” 6.8 maddesinde; ” Abonenin sözleşme bitiş tarihinden önce sözleşmeyi bitirmesi işyerini tahliye etmesi veya devretmesi halinde o güne kadar aboneye sağlanan tüm indirimlerin ayrıca faturalandırılarak tahsil etme hakkına sahiptir.” 7.1 maddesinde; “Sözleşmede anılan hallerin dışında, sözleşme süresi içerisinde abone tarafından feshedilemez. Sözleşme bitiş tarihinden önce sözleşmenin abone tarafından fesih edilmesi veya sözleşme süresi içerisinde başka bir tedarikçi tarafında talep edilmesi halinde, abone son on iki fatura dönemi içerisinde ödemekle yükümlü olduğu en yüksek iki ayın fatura toplamı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder. Sözleşmeden kaynaklanan fesih hakları saklı kalmak kaydıyla herhangi bir taraf, işbu sözleşme süresinin dolmasından en az 3 ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceği madde 4.6’daki teminatını tamamlayarak noter kanalı ile bildirmediği takdirde taraflarca sözleşme madde 3.6’daki şekilde standart %1 indirim tarifesi uygulanarak bir yıl daha uzamış kabul edilir. ” şeklinde düzenlenmiştir. Davalı tarafın genel işlem koşullarına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; Bir sözleşmenin 6098 sayılı TBK’nın m. 20 vd. uyarınca genel işlem koşulları denetimine tabi tutulması için kanunda belirtilen ölçütlerin uygulanması gerekir. 818 sayılı BK.’ da olduğu gibi 6098 sayılı TBK’da da sözleşme serbestisi ana kural olmakla birlikte, sözleşmelerin geçerliliği için 6098 sayılı TBK’na, sözleşmenin hukuka aykırı genel işlem koşulları içermemesi unsuru getirilmiştir. Hem tüketiciler hem de tacirler için geçerli olan genel işlem koşulları denetimi, sözleşmelerin imzalanması aşamasında daha olumsuz durumda bulunan sözleşmenin tarafını dürüstlük kuralları kapsamında korumaktadır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulları nedeniyle yazılmamış sayılabilmesi için öncelikle, o hükmün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığı tespit edilmelidir. Bu anlamda sözleşmenin tipi, türü ve niteliği önem taşımaz. Sözleşme eşya hukukuna, usul hukukuna veya ticari bir alım satıma, sigorta hukukuna, bankacılık hukukuna vs. ilişkin olabilir. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olabilmesi için ise, anılan hükmün genel işlem koşulunu kullanan tarafça, sözleşmenin kurulmasından önce, tek taraflı olarak, sadece o sözleşme için değil, çok sayıdaki benzer sözleşmelerde kullanmak amacıyla hazırlanmış ve karşı tarafın getirilen bu hükmü müzakere etmesine imkan tanımadan sözleşmenin imzalanmış olması gereklidir. Bir sözleşmedeki genel işlem koşulunun niteliğinin, objektif unsurlara göre belirlenmesi gerekmekte olup, bu hususta tarafların icra ettikleri meslekleri ve sıfatları, tacir veya tüketici olup olmadıkları önem taşımaz. Bir sözleşmenin önceden ve çok sayıda kullanım amacıyla oluşturulup oluşturulmadığını tespitte değişik ölçütler kullanılabilir. Söz gelimi ortada matbu bir metin var ve kullanılan ifadeler soyut ve genel ise, birden fazla sözleşmede kullanma niyetiyle önceden oluşturulduğu kabul edilebilecektir. Diğer sözleşme metinleriyle özdeş ifadeler içermemesi tek başına, o sözleşmenin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulmasını engellemez. Bu noktada aranılacak en temel unsurlardan birisi de, genel işlem koşulunu kullanan tarafın, karşı tarafa bu hükmü, değiştirilmesini engelleyecek tarzda ve o niyetle sunmuş olmasıdır. Mamafih, tek seferlik bir anlaşma için hazırlanan sözleşme metni için genel işlem koşulundan söz etmek mümkün değildir. Genel işlem koşulu niteliğindeki bir hüküm, sözleşmenin taraflar arasında müzakere ve pazarlık sonucu imzalanmış ise, artık ortada hukuka aykırı bir sözleşme hükmünden değil, sözleşme özgürlüğü çerçevesinde, sözleşmede yer alan bireysel bir anlaşma hükmünden söz etmek gerekir. Ancak, bir sözleşmede, bütün hükümlerin tartışılarak sözleşmeye konulduğuna ilişkin kayıt konulması, TBK m. 20/3 uyarınca, onları tek başına genel işlem koşulu olmaktan çıkartmayacaktır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olup olmadığını hangi tarafın ispat etmesi gerektiğine ilişkin TBK da açık bir düzenleme olmamakla birlikte, 6502 sayılı TK 5/3 maddesinden yola çıkılarak, önceden ve çok sayıda kullanmak amacıyla hazırlanmış belirli bölümleri boş olan ve sonradan doldurulan sözleşme hükümlerinin kural olarak müzakere edilmemiş olduğu, aksinin sözleşmeyi hazırlayan tarafça ispat edilmesi gerektiği kabul edilmeli, gerektiğinde bu konuda ticari ve eposta yazışmaları, fakslar, sözleşme taslaklı vs. ispat vasıtalarından yararlanılmalıdır. Bir sözleşme hükmünün genel işlem koşulu niteliğinde olduğunun anlaşılması halinde, genel işlem koşullarının üç aşamalı denetime tabi tutulması gerekir. Söz konusu denetim aşamaları; yürürlük (kapsam) denetimi, yorum denetimi ve içerik denetimidir. İçerik denetimi aşamasında, sözleşme hükmünün dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve karşı tarafın şartlarını ağırlaştırdığının tespiti halinde, genel işlem koşulu niteliğindeki bu hükmün, yürürlük denetiminden farklı olarak, Kanunun emredici hükmüne açık aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz sayılması gerekir. Yukarıda, TBK’nın 20-25. maddelerinde genel işlem koşulu denetimine ilişkin ilkelere yer verilmiş olup, bu ilkeler doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin genel işlem koşulu denetimine tabi tutulması ve sözleşme hükmünün bu nitelikte olduğunun tespiti halinde, bu hükmün yazılmamış sayılması gerekmektedir.Somut olayda ,yukarıdaki kriterlere göre yapılan değerlendirme sonucunda , mahkemenin de gerekçesinde açıklandığı üzere cezai şart ve bunun miktarı sözleşme serbestisi cerçevesinde taraflarca serbestçe belirlenebilecek olup, mahkemece ancak TBK’nın 182, 26 ve 27. maddeleri uyarınca sözleşmenin cezai şarta ilişkin hükümlerine müdahale edilebileceği de gözetilerek , cezai şarta ilişkin sözleşmedeki hükmün, genel işlem şartı olarak nitelendirilebilecek bir düzenleme olmadığı değerlendirilmiş,bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Mahkemece ,yargılamada iki farklı elektrik mühendisi bilirkişilerden kök ve ek raporlar alınmıştır. İlk rapora itiraz üzerine alınan 2.Raporda ; Elektrik Mühendisi bilirkişinin (…) kök raporunda özetle; sözleşmesinin “abone tarafından fesih edilmesi veya sözleşme süresi içerisinde başka bir tedarikçi tarafında talep edilmesi halinde, abone son on iki fatura dönemi içerisinde ödemekle yükümlü olduğu en yüksek iki ayın fatura toplamı kadar cezai şartı tedarikçiye ödemeyi kabul eder” işbu sözleşme süresinin dolmasından en az üç (3) ay önceden sözleşmenin yenilenmeyeceğini Madde 4.6’daki teminatını tamamlayarak noter kanalı ile bildirmediği taktirde taraflarca sözleşme Madde 3.6’da ki şekilde standart %l indirim tarifesi uygulanarak bir yıl daha uzamış kabul edilir” şeklinde açıklanan 7.1. Maddesi’ni ihlal ettiği, bu bağlamda davalıya yine bu maddede açıklanan hüküm kapsamında, 7.184,61 TL’lik “Asıl Alacak” için 06/12/2017 son ödeme tarihli “Ceza Faturası”nın düzenlendiği, 14/03/2013 tarihli ve 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında EPDK tarafından hazırlanan yönetmeliklerle içerikleri belirlenen ve …’a iletilmek üzere Davacı Şirket tarafından tahsil edilen bedellerin (YEK Bedeli, Piyasa Maliyetleri Bedelleri gibi); Davalı Tüketici’nin Davacı Elektrik Şirketi’nin portföyüne dahil olduğu 2016/09-….-2017/08 dönemleri sürecindeki elektrik tüketimleri, ilgili aylarda … tarafından belirlenen, birim maliyetler ile çarpılarak bulunduğu, bu kapsamda hazırlanan faturaların davalı şirkete tahakkuk ettirildiği, neticeten ödenmeyen toplam “8.176,08 TL Dava Esas Değeri” için, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas, sayılı dosyası ile, davacı şirketin; davalı şirket aleyhine, “7.184,61 TL Fatura Bedeli (Asıl alacak)” , “862,15 TL İcra Cezai Şart” , “129,32 TL Takip Öncesi Faiz” = 8.176,08 TL’lik alacağa icra takibi başlattığını belirtmiştir. Ek Raporda özetle; davalı tarafından sözleşme Madde 6.7’de açıklandığı şekilde feshedilmediği için, sözleşmenin 7.1. Maddesine göre, kendiliğinden yenilendiğini ve madde 3.6 açıklandığı üzere standart %1 indirim tarifesi uygulanarak 1 yıl daha geçerli hale geldiğini, ancak bu süreç içerisinde davalı tarafın işyerini sözleşmede kararlaştırılan şartlara uymadan tahliye etmiş (…’ın 21/05/2015 tarihli belgesinden görüldüğü üzere, Davalı tarafın tahliyesi 18.10.2017 tarihinde yapılmıştır) ve kendisine, sözleşmenin 4.5. maddesinde gereğince, cezai şart faturası tahakkuk ettirildiğini, davalı şirketin tahakkuk hatasına ilişkin yaptıkları itiraz; “şikayetli elektrik sayacı muayene raporu”na göre, başka bir adresteki … No’lu Abone Numarası için olduğunu, iş bu dava konusu faturalar davalının başka bir adresteki … No’lu Aboneliğine ait olduğunu, sözleşmenin 4. Maddesinde “Toplam Satış Bedelinin nasıl formüle edileceği” belirtilmiş ve tüm faturalarda YEK bedelinin talep edilebileceği açıkça kararlaştırıldığını, neticeten kök raporda değişikliğe gidilmediği bildirilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 2. bilirkişi raporu denetime elverişli ve mevzuata uygun olmakla,mahkemece hükme esas alınmasında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığından ,bu yöne ilişkin istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir. İcra takibinde talep edilen gecikme faizine yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; Mahkemece : abonelik sözleşmesinden kaynaklı uyuşmazlıkta her bir faturanın son ödeme günü belli ve muayyen olduğuna göre, abonelik sözleşmesinde faturanın zamanında ödenmemesi hakkındaki madde hükümlerine göre her bir fatura alacağına son ödeme tarihinden itibaren 6098 sayılı TBK’nın madde 117. maddesi gereğince faiz işletilmesi gerektiği, kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2016/13741 Esas 2018/2639 Karar sayılı emsal ilamı) Ancak :taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 4.2. Maddesinde ; enerji bedeli ile ilgili fatura tutarının sözleşmede belirtilen sürede ödenmemesi halinde ,tedarikçinin ödenmeyen fatura tutarına aylık % 5 gecikme zammı uygulanacağı düzenlenmiştir.Takip konusu fatura enerji bedeline ilişkin olmadığından sözleşmenin bu maddesindeki “gecikme zammının” talep edilmesi mümkün bulunmamaktadır.Uygulanacak faizin , taraflar tacir olduğundan avans faizi olması gerektiği anlaşılmakla ,davalının istinaf talebinin bu sebeple kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında, aşağıda yazılı olduğu şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1- Davanın KABULÜ ile; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyasına davalı borçlu tarafından yöneltilen itirazın iptaline ile, takibin 7.184,61 TL asıl alacak 862,15-TL cezai şart 129,32-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.176,08-TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesine, 2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olduğundan %20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatı 1.635,21 -TL’nın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine 3-Alınması gereken 558,50-TL harcın, peşin alınan 98,75-TL harçtan mahsubu ile bakiye 459,75-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 35,90-TL başvurma harcının ve 98,75-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan 1.902,50-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 maddesi gereğince 4.080,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 8-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının 6100 sayılı Yasanın 333.maddesi ile Yönetmeliğin 207.maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra hesap numarası bildirilmiş ise elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle; hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı kalan paradan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak yazı işleri müdürü tarafından iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.10/05/2022