Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1378 E. 2022/1042 K. 08.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1378
KARAR NO: 2022/1042
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2021
NUMARASI: 2020/968 E – 2021/334 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalının… Kağıthane /İstanbul adresindeki işyeri için ticarethane grubu abonesi olduğunu ve buna dayalı olarak iş yeri için davalıdan elektrik temin ettiğini, 17/04/2016 tarihinde saat 22.00 sıralarında iş yerinin bulunduğu binanın bodrum katında büyük bir yangın çıktığını, elektrik tesisatına ait fazlarda problem oluştuğu şüphesiyle davalıdan tesisatın kontrolünün talep edildiğini, davalı şirket yetkilerince “şikayet” muayenesi yapıldığını, akım trafolarının aşını yükten çatladığının tespit edildiğini, eski sayacın sökül- düğünü, yerine yeni sayaç takıldığını, daha sonra sayacın laboratuvara gönderildiğini ” sayacın bozuk olduğu ve doğru tüketim kaydetmediği ” gerekçesiyle 19/06/2015 – 19/06/2016 dönemleri arası farazi hesaplama ile 64.114,38 TL borç tahakkuk ettirildiğini ancak bunun hukuka aykırı olduğunu , akım trafo- sunun ne sebeple arızalı olduğu ve hangi tarihten beri arızalı olduğunun ortaya konulamadığını, müvekkilinin itirazı üzerine borcun 50.053,00 TL’ye indirildiğini, ancak sıfırlanmadığını, müvekkilinin elektrik kesintisi baskısı altında borcu ödemek zorunda kaldığını beyanla söz konusu tahakkuk nedeniyle borçlu olmadığının tespitini, tahsil edilen ödemelerin iadesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; 21/07/2016 tarihli protokolun 10. ve HMK’nun 17.md. gereğince uyuşmazlığın çözümünde yetkili Bakırköy Mahkemeleri’nin yetkili olduğunu, taraflar ara- sında hukuken geçerli bir sözleşme bulunduğunu ve davacı tarafın sözleşme hükümleriyle bağlı olduğunu, yapılan hesabın EPDK mevzuatına uygun olduğunu, davacının sayaçtaki bozukluktan her ne olursa olsun davacı tarafın sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi’nce: tesis olunan 2017/872 Esas, 2018/617 Karar sayılı ilam ile “davanın reddine” karar verilmiştir. Davacının istinaf talebi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucunda “bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığından bahisle konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulundan EPTHY’nin 14.maddesi gereğince rapor aldırılarak hüküm tesis edilmek üzere” karar kaldırılmıştır.İlk derece mahkemesince bu kez “Davacının menfi tespit davasının kabulü ile davacının, 21/07/2016 tanzim tarihli 31/08/2016 vadeli 38.896,58 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu senedin iptaline, davacının davalı tarafa ödediği toplam 53.596,58 TL bedelin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine” karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı ve davalı tarafından istinaf edilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Eldeki davada menfi tespit ve istirdat taleplerin HMK 110 da belirtilen davaların yığılması şeklinde ileri sürüldüğünü, her iki talep yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tek vekalet ücretine hükmedildiğini, İlk derece mahkemesinin 53.596,58 TL tutarındaki ödeme yönünden ödeme tarihinden itibaren iade kararı verdiğini, ancak ödeme tarihlerinin sadece gerekçe kısmında belirttiğini, kararın hü- küm kısmı icra edildiğinden ödeme tarihlerinin ve miktarının hüküm kısmında belirtilmesi gerektiğini beyanla kararın düzeltilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının aynı döneme ilişkin geçmiş dönem tüketimlerinin hesaplamaya esas alınabilmesi için geçmiş dönem tüketimlerinin sağlıklı veri olması gerek- tiğini, hükme esas alınan bilirkişilerin kurulu güç üzerinden ortalama tüketim hesabı yaptığını, sayaç tü- ketim verileri mevcut iken başka bir yöntemle hesaplama/ kıyas yapılamayacağını, 19/04/2016 tarihli sayaç değiştirme ve tespit tutanağına göre davacının sayacının sayaç ölçü devresindeki akım trafoları kapasitesinin üzerinde elektrik kullanımı nedeniyle çatlayıp deforme olduğunu, dolayısıyla kurulu güç doğrultusunda tüketim gerçekleşmediğini, bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını, itirazlarının giderilmediğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, eksik tüketim sebebiyle düzenlenen faturadan dolayı menfi tesbit-istirdat talebine ilişkin olup davalının ek fatura tahakkuk ettirdiği dönem, 19/06/2015- 19/04/2016 tarihleri arasıdır. Dosya içeriğine göre; 17/04/2016 tarihinde, davacının sahibi olduğu “…” adresindeki 4 katlı binanın bodrum katında faaliyet gösteren …San Tic Ltd Şti isimli iş yerinde bulunan baskı makinesine ve bu makineye ait motor ile kurutma motoruna giden kablolarda her hangi bir sebeple ark yapması sonucu kablo izolelerinin tutuşması sonucu yangının başladığı, gelişerek yakındaki kurutma motoruna, baskı makinesine ve iş yerine yayıldığı, 19/04/2016 tarihinde … görevlilerince davacının iş yerinde yapılan kontrollerde trafoların aşırı yükten çatlayıp deforme olduğu tespit edilerek akım trafolarının abone tarafından değiştirildiği, değişim esnasında tamamen dağıldığı ve akım trafolarının laboratuvara sevk edildiği, Yapılan laboratuvar incelemesi sonucu sayacın eksik tüketim kaydettiği tespit edilmekle 19/06/2015 – 19/04/2016 tarihleri arasında toplam 10 aylık dönem için … şirketince gönderilen endekse göre EPTHY’nin 14.maddesi gereğince davacı … adına 126.828 kWh eksik tüketim karşılığı 61.114,38 TL fatura tahakkuk edildiği, davacının itirazı üzerine borcun 50.053,00 TL’na indiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf yapılan tahakkuka itiraz etmektedir. Davalı vekili ise müvekkili tarafından yapılan tespit ve tahakkukların mevzuata uygun olduğunu beyan etmektedirler. 08/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin “Sayacın Hiç Veya Doğru Tüketim Kaydetmemesi Halinde Tüketim Miktarının Tespiti” başlıklı 14.maddesi “(1)Sayacın, tüketicinin kusuru dışında herhangi bir nedenle; … b) Doğru tüketim kaydetmediğinin tespit edilmesi halinde, 1) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın sayaç dışı bir unsurdan kaynaklanması ve bunun dağıtım şirketince yerinde yapılan incelemede, teknik olarak tespit edilmesi durumunda bu tespit dikkate alınarak, 2) Sayacın eksik veya fazla tüketim kaydettiği miktarın elektrik sayaçları tamir ve ayar istasyonlarında teknik olarak tespit edilmesi durumunda söz konusu tespit dikkate alınarak, 3) (1) ve/veya (2) numaralı alt bentlerde düzenlenen tespitin bulunmadığı durumlarda; varsa tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak, hesaplama yapılır ve fark tüketiciye iade veya fatura edilir.” hükmünü içermektedir. Somut olayda, kaçak elektrik kullanım durumu bulunmamaktadır. Sayaç ölçü devresin- deki akım trafolarının kapasitesinin üzerinde elektrik kullanımından çatlayıp deforme olarak yandığı gerekçesi ile aynı büyüklükte yeni akım trafoları ile abone tarafından değiştirilmiştir. 20/04/2016 -30/06/2016 tarihleri arasında tüketimlere göre, ilk bilirkişi tarafından günlük ortalama tüketim 970,806 kwh olarak kabul edilmiştir. Ancak, bilirkişinin günlük tüketime esas aldığı dönem yeni sayaç takıldıktan sonraki dönemdir. Ek tahakkuk hesaplamasında yönetmeliğe aykırı olacak şekilde yeni takılan sayaç tüketim ortalamasının baz alındığı anlaşılmaktadır. Rapor dairemizce hükme elverişli bulunmamış EPTHY’nin 14.maddesinde belirtilen sayacın hiç veya doğru tüketim kaydetmemesi hükmünün olaya doğru şekilde uygulanması, müşterinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri, yoksa sonraki ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması alınarak geçmiş dönem tüketimlerinin hesaplanması, davacının davalıdan isteyebileceği alacak miktarının duraksamasız şekilde tespiti için yeni rapor alınması işaret edilmiştir. Mahkemece dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda dosya İTÜ Elektrik Fakültesi Öğretim Üyesi …’dan oluşan üçlü bilirkişi kuruluna tevdi edilmiştir. Bilirkişi kurulu tarafından dava konusu uyuşmazlık ile ilgili olarak 28/01/2021 tarihinde düzenlenen raporda; “İhtilaflı Dönemde Sayacın Ölçmüş Olduğu Tüketim Miktarı Ve Kurulu Gücü: 18/06/2015-19/04/2016 tarihleri arasındaki 305 günlük ihtilaflı dönemde; sayacın 18/06/2015 tarihindeki endeksi 0.000 kWh, 19/04/2016 tarihindeki endeksi 8697, çarpan 15 olduğundan (8697,000-0,000)x15kWh – 130455 kWh tüketim kaydetmiştir. Davacı şirketin iş yerinin 23/07/2009- 18/06/2015 tarihleri arasındaki kurulu gücü 22 KW, 18/06/2015- 19/04/2016 tarihleri arasındaki ihtilaflı dönemin kurulu gücü 71,66 KW, tespit tarihinden sonraki yeni dönemin kurulu gücü de 141,67 kW olarak tespit edilmiştir. Sayacın Eksik Kaydettiği Tüketimi Eksik Kaydedip Kaydetmediği : Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 14. Maddesindeki; “tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılır” hükme göre hesaplanacaktır. Davacının, aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri 05/06/ 2014- 18/06/2015 tarihleri arasında yer almaktadır. Sayacın 05/06/2014 tarihindeki endeksi 40830 KWh, 18/06/2015 tarihindeki endeksi (793374-10825) kWhz 90162 KWh olup, aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimi 90162-40830 KWh – 49332 kWh, ortalama günlük tüketimi de 49332 kWh/378gün= 130,50 kWh/gün olarak hesaplanmıştır. Aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönemde yani 05/06/2014 – 18/06/ 2015 arasında işyerinin kurulu gücü 22 KW, ihtilaflı dönemde yani 18/06/2015-19/04/2016 arasındaki dö- nemde 71,66 KW olduğundan hesaplanan 130,50 kWh/gün ortalama günlük tüketimin kurulu güçlere göre irca edilmesi diğer bir deyişle aynı baza getirilmesi gerekir. Çünkü, ortalama tüketimler, kurulu gücün düşük olduğu dönemde daha düşük, kurulu gücün yüksek olduğu dönemde daha yüksek olduğundan karşılaştırmanın aynı kurulu güç bazında yapılması gerekmektedir. Bunun için de irca işlemi basit bir orantı ile aşağıda yapılacaktır. 22kW Kurulu güçte; 130,50 kWh/gün, 71,66 KW Kurulu güçte X X=(71,66 kW/22 kW)x130,50 kWh/gün =425,07 KWh/gün . Elektrik sayacının tüketimleri eksik kaydettiği iddia edilen 18/06/2015-19/04/2016 tarihleri arasındaki 305 günlük dönemin tüketim miktarı irca edilen 425,07 kWh/gün ortalama günlük tüketimle hesaplanırsa; (425,07 kWh/gün)x305gün= 129646,35 KWh elde edilir. Elektrik sayacının, aynı dönemde yani 18/06/2015-19/04/2016 tarihleri arasındaki 305 günlük dönemde kaydettiği tüketim ise 130455 kWh olarak tespit edilmiştir. Elektrik sayacının, 18/06/2015-19/04/2016 tarihleri arasında kaydettiği tüketim miktarı olan 130455 kWh, aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş tüketim ortalaması ile hesaplanan tüketim miktarı olan 129646,35 kWh’dan daha fazla olduğundan elektrik sayacının tüketimleri eksik kaydetmediği kanaatine varılmıştır. Teknik Yönden İnceleme Davalı şirketin ekibi tarafından tanzim edilen 19/04/2016 tarihli Sayaç Değiştirme Tuta- nağı’nda; “Yapılan kontrolde akım trafolarının aşırı yükten çatlayıp deforme olup yandığı tespit edildi. Akım trafoları abone tarafından değiştirildi. Laboratuvara sevk edildiği” ve AG Akım Trafosu Test Talep Ve Sonuç Formunda; “Primer sargılar yanık” olduğu belirtilmiştir. Ancak, davalı şirket ekiplerince tanzim edilen Sayaç Değiştirme Tutanağı ve AG Akım Trafosu Test Talep Ve Sonuç Formundaki tespitler hatalıdır. Çünkü, primer sargıları yanık olan akım trafoları işlevini yerine getiremez ve sayaç tüketimleri kaydetmez. Halbuki, sayaç tüketimleri her ay kaydetmiş ve davalı şirket de her ay fatura tanzim etmiştir. Sayacın tüketimleri eksik kaydetmesi de söz konusu değildir. Çünkü, sayacın 18/06/ 2015 -19/04/2016 tarihleri arasında kaydettiği tüketim, aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketim ortalaması ile hesaplanan tüketimden daha fazladır. Davacı Şirketin Borçlu Olup Olmadığı Ve İstirdat Talebinin İncelenmesi Sayaç tüketimi eksik kaydetmediğinden davacı …’ın, davalı …. Satış A.Ş.’nin tahakkuk ettirdiği 50.053,00 TL’den borçlu değildir. Davalı Şirket ile Önceki Bilirkişinin Hesaplarının İrdelenmesi; Davalı şirket ve önceki bilirkişi; Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği 14. Maddesindeki; “Tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimleri dikkate alınarak, yoksa, tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerinin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılır” hükmüne göre; öncelikle Tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimlerini dikkate alarak hesaplama yapacakları yerde tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketim- lerinin ortalaması ile hesaplama yaptıklarından hesaplamaları yönetmeliğe aykırıdır. (Nitekim, İstanbul BAM”’ın kararı da bu yöndedir.) Ayrıca, kurulu güç, ihtilaflı dönemde 71,66 kW, tespit tarihinden sonra 141,67 kW olmasına rağmen, kurulu güçleri irca etmeden hesapladıkları ortalama tüketimle hatalı karşılaştırma yaparak sayacın tüketimleri eksik kaydettiği hatalı sonucuna varmışlardır. Bu yüzden davalı şirket ve önceki bilirkişinin hesaplamalarına ve sayacın tüketimleri eksik kaydettiğine ilişkin tespitlerine ve görüşlerine katılmak mümkün olmamıştır.” denilmiştir. Söz konusu rapor dairemizin kaldırma kararında belirtilen usulde yeterli teknik incelemeyi içerdiğinden hükme ve yargısal denetime elverişlidir. Dosya içeriğine göre davacının söz konusu tahakkuk nedeniyle davalıya borçlu olmadığı tespit edilmekle yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte iadesine ve davalıya verilen senedin iptaline dair hükümde isabetsizlik görülmemiştir. İstirdat hükmü açısından; İlk derece mahkemesince verilen hükmün ikinci bendinde davacının davalı tarafa ödediği toplam 53.596,58 TL bedelin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tah- sili ile davacıya iadesine karar verilmiş ise de, ödeme tarih ve tutarı kararın gerekçe kısmında belirtilmiş olup hüküm kısmına ayrıca yazılmamıştır. HMK 297/2 maddesinde; “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” denilmiş olup ilk derece mahkemesince istirdata dair 2 nolu fıkrada hangi tutardaki ödemenin hangi tarihten itibaren iade edileceğinin yazılmaması infazda tereddüte sebebiyet verdiğinden hükmün; “2-Davacının davalı tarafa ödediği toplam 53.596,58 TL bedelin, ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizleri ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine” şeklinde yazılan ikinci bendinin; HMK 353/1-b-2 md gereğince ; “2-Davacının davalı tarafa ödediği toplam 53.596,58 TL bedelin, 14.700,00 TL’sinin 21/07/2016 tarihinden, 4.675,28 TL’sinin 30/09/2016 tarihinden, 4.643,88 TL”sinin 30/09/2016 tarihinden, 4.750,68 TL’ sinin 27/10/2016 tarihinden, 4.825,03 TL’ sinin 29/11/2016 tarihinden, 4.899,38 TL’sinin 28/12/2016 tarihinden, 4.976,21 TL’sinin 27/01/2017 tarihinden, 5.048,07 TL’sinin 27/02/2017 tarihinden, 5.122,43 TL’ sinin 28/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine ,” şeklinde düzeltilmesi gerekir. Vekalet ücreti açısından; Davacının, aynı davalıya karşı olan birbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslîlik–ferîlik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde ileri sürmesine davaların yığılması denir (HMK. Mad.110). Eldeki davada, davacı birçok talebini, tek bir dava dilekçesi ile talep etmekte ise de, bu talepler birbirinden bağımsız olmadığından davaların yığılmasına ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. Buna göre davacı lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur. İlk derece mahkemesince davacı lehine 53.596,58 TL dava değeri üzerinden hesaplama yapılarak 7.767,56 TL ücret takdiri gerekirken hatalı rakam üzerinden hesaplama yapılması usul ve yasaya aykırı bulun- makla hüküm bu yönden düzeltilmelidir. Açıklanan nedenlerle davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davacının menfi tespit davasının kabulü ile davacının, 21/07/2016 tanzim tarihli 31/08/2016 vadeli 38.896,58 TL bedelli senet nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespiti ile bu senedin iptaline, 2-Davacının davalı tarafa ödediği toplam 53.596,58 TL bedelin, 14.700,00 TL’sinin 21/07/2016 tarihinden, 4.675,28 TL’sinin 30/09/2016 tarihinden, 4.643,88 TL”sinin 30/09/2016 tari- hinden, 4.750,68 TL’ sinin 27/10/2016 tarihinden, 4.825,03 TL’ sinin 29/11/2016 tarihinden, 4.899,38 TL’sinin 28/12/2016 tarihinden, 4.976,21 TL’sinin 27/01/2017 tarihinden, 5.048,07 TL’sinin 27/02/2017 tarihinden, 5.122,43 TL’ sinin 28/03/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya iadesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.661,18-TL karar harcından mahkememiz veznesine yatırılan 915,30TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 2.745,88.-TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından yatırılan 29,20.-TL başvurma harcı ve 915,30.-TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 5-Davacı tarafından dosyada yapılan toplam 3.085,80.-TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davalı tarafından dosyada yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.767,56 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 8-Davacı tarafından dosyaya yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleşince ve HMK 333. maddesi uyarınca ilgili tarafa iadesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalıdan alınması gereken 3.661,18 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 915,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.745,89 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 76,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/04/2022