Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1371 E. 2022/1287 K. 26.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1371
KARAR NO: 2022/1287
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/10/2020
NUMARASI: 2018/557 E – 2020/471 K
DAVANIN KONUSU: Alacak ve Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin tasarrufunda bulunan … Mahallesi, … – … ve … parsellerde kayıtlı olan taşınmazlar için davalı şirketin onaylayacağı tüm projelerin her türlü üst ve alt yapı işleriyle çevre düzenleme işlerinin yüklenici tarafından yapılması; inşaatlardan elde edilecek bağımsız bölümlerin yüklenici tarafından pazarlanması ve satımı ve bahsedilen bu işlerle ilgili her türlü masrafın yüklenici tarafından karşılanması kaydıyla asgari arsa satış karşılığı … AŞ payı toplam gelirinin sağlanması, garanti edilmesi ve / veya ödenmesi iş ve işlemlerine ilişkin olarak açılan ihale kapsamında, müvekkili şirketler tarafından ayrı ayrı 4.000.000,00’er TL tutarlı geçici teminat mektuplarının ihale makamına sunulduğunu, ihalenin 15/06/2017 tarihinde yapılan ikinci oturumunda ekonomik yönden en avantajlı teklifi veren müvekkili şirketlerin oluşturduğu iş ortaklığının ihaleyi kazandığını; davalı şirketin 01/08/2017 tarihli … sayılı yazısıyla müvekkili şirkete ihaleyi kazandıklarının bildirildiğini; yine davalı tarafından 04/08/2017 gün ve … sayılı yazı ile müvekkili şirketlerin İstanbul … arsa satışı karşılığı gelir paylaşım sözleşmesini imzalamaya davet edildiğini; müvekkili şirketlerin davaya konu ihaleye ilişkin tekliflerin sunulmasından sonraki bir tarihte 03/07/2017 gününde 30113 sayılı resmi gazetede Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından planlı alanlar imar yönetmenliğinin yayınlandığını; yönetmenliğin 71. maddesinin incelenmesinde, ihaleye konu inşaat işleri bakımından emsale esas inşaat alanında başka bir ifadeyle pazarlanabilir inşaat alanında önemli bir miktarda azalma meydana getiren düzenlemelerin yer aldığını; yönetmenliğin yayınlanması ardından müvekkili şirket tarafından 19176 sayı ile ve 10/08/2017 günü davalı şirkete başvuru yapıldığını, ihaleye ilişkin koşul ve kriterlerde yapılan bu mevzuat değişikliği nedeniyle revizyon yapılmasının talep edildiğini ve revizyona kadar geçecek sürede de inşaat süresinin uzatılmasının talep edildiğini, ancak davalı şirketin yönetmenlik hükümlerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte emsale esas inşaat alanında bir değişiklik olmadığı gerekçesiyle taleplerinin 11/08/2017 tarihinde reddedildiğini, sözleşmeyi imzalaması için müvekkili olan şirketlere 15/08/2017’ye kadar süre verildiğini, bu aşamadan sonra davalı tarafın haksız ve uzlaşmaz bir tavır izlediğini, bu sebeple sözleşmenin imzalanamadığını; akabinde davalı şirketin geçici teminat mektuplarını irat kaydederek en uygun ikinci teklifi veren dava dışı bir şirkete ihaleyi verdiğini, bunun tamamen haksız olduğunu, ihale dosyasında sözleşme tasarısının “inşaat alanında değişiklik olması” kenar başlıklı 10. maddesinde, yüklenicinin kusuru ve ihmali dışında emsale esas inşaat alanında azalış olması başlıklı 2. Maddesinde yüklenicinin emsal inşaat alanında azalış olması halinde sözleşmeye devam edip etmeyeceğini bildirmesi gerektiği, böyle bir durumda oranlar aynı kalmak şartıyla şirket ve yüklenici payına düşecek gelirin azalış oranında azaltılacağı, teminat mektubu tutarınında bu azalmadan etkileneceğinin kabul edildiğini, yine aynı maddenin 2.2 bendinde emsal azalışının yüklenicinin kusuruyla meydana gelmesinin sonuçlarıyla düzenlendiğini, bu haliyle dahi teminat mektubunun irat kaydedilemeyeceğinin ve yükleniciye faizsiz iade edileceğinin düzenlendiğini, müvekkili şirketin iradesi değerlendirilmeden ve iradesi yerine geçilerek teminat mektuplarının irat kaydedilmesinin sözleşme tasarısına aykırı olduğunu belirterek , her bir davacı şirket tarafından verilen 4.000.000,00’er TL’lik geçici teminat mektubu bedellerinin paraya çevrilme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, davacılardan … AŞ tarafından yapılan 14.594,99 TL tutarındaki masrafın her bir masrafın yapıldığı tarihten itibaren, kabul edilmemesi halinde ise teminat mektubunun nakde çevrilmesi tarihinden itibaren avans faiziyle davalı şirketten tahsiliyle ….. AŞ’ye ödenmesini, sözleşmenin davalı şirketin kusuru nedeniyle imzalanamamasından dolayı ….. AŞ’nin uğradığı maddi zararın şimdilik 50.000,00 TL’lik kısmı ile 20.000,00 TL’lik manevi tazminatnı 15/08/2017’den itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkili …… AŞ’ye ödenmesine; … AŞ tarafından yapılan 5.734,25 TL tutarındaki masrafın her bir masrafın yapıldığı tarihten itibaren, bunun kabul edilmemesi halinde ise teminat mektubunun nakde çevrilmesi tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsil edilerek …… AŞ’ye ödenmesine; sözleşmenin davalı şirketin kusuru nedeniyle imzalanamamasından dolayı ….. AŞ’nin uğradığı maddi zararın şimdilik 50.000,00 TL’lik kısmı ile 20.000,00 TL’lik manevi tazminatnı 15/08/2017’den itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsili ile müvekkili …… AŞ’ye ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmenliğinde değişiklik yapılacağının inşaat sektöründe olan herkesin bilgisi dahilinde olduğunu, zaten Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 23/03/2017 tarihinde yönetmenlik taslağını web sitesine koyduğunu, bu yolla ilgililere duyurduğunu, davacılarında bu taslaktan haberdar olmamalarının mümkün olmadığını, uyarlama talep edilebilmesi için uyarlamayı doğuran koşulların, sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkmasının gerektiğini, her ne kadar yeni yönetmenlik 03/07/2017 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak önceki yönetmenliğin 01/10/2017 tarihinden itibaren yürürlükten kalkmışsa da, 23/03/2017 tarihinde bakanlık web sayfasında paylaşılan taslak nedeniyle davacı şirketlerin bu değişiklikleri bilmeden sözleşme tasarısını imzaladıklarının kabul edilemeyeceğini, bunun TMK 2/1 gereğince dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığını, kaldı ki, 03/07/2017 tarihli yeni yönetmenlikte de emsal inşaat alanında herhangi bir azalmanın söz konusu olmadığını, bu nedenle yeni mevzuat hükümleri gereğince de davacıların inşaat alanlarında değişiklik olması kenar başlıklı 10. maddesinin “yüklenicinin kusuru ve ihmali dışında emsale esas inşaat alanında azalma olması” başlıklı 2/1. maddesine dayanamayacağını, bu hususlar nazara alınarak davacı şirketlerin sözleşme imzalamaya çağrıldığını ancak gelmediklerini, bu sebeple ihale şartları gereği vermiş bulundukları teminatların irat kaydedilip, ikinci teklifi yapan şirkete ihalenin verildiğini, davacıların açtığı iş bu davanın hukuki bir dayanağı bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Davanın Kısmen Kabulüne, Davacı … Anonim Şirketi yönünden 4.000.000,00 TL tutarlı teminat bedelinin 17/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … AŞ’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, Davacı … AŞ şirketi yönünden 4.000.000,00 TL tutarlı teminat bedelinin 17/08/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı … AŞ’den tahsili ile bu davacıya verilmesine, Her iki davacının da bunun dışındaki fazlaya dair taleplerinin reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili, davalı vekili ve fer’i müdahil … Spor Klübü Derneği istinaf etmiştir. 1-Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, teminat mektuplarının haksız olarak paraya çevrildiğinin tesbit edildiğini, teminat mektupları ile ilgili olarak yaptıkları masrafların belgelerinin dava başında ibraz edilmesine rağmen, dosyada bu hususta delil bulunmadığından bahisle bankaya ödedikleri komisyon bedeli hakkındaki zararlarına ilişkin taleplerinin reddedildiğini, davalı Şirket, ilgili mevzuat hükümlerinde yapılan değişikliklerin sorumlusu olmasa da mevzuat değişikliklerin getirdiği sonuçları yok saymaktan ve müvekkili şirketlerle müzakere süreçlerini yürüterek sözleşme ilişkisinin devamını sağlamamaktan bizzat ve doğrudan sorumlu olduğu, nitekim müvekkili Şirketler tarafından ikame edilen davanın sebebinin de davalı Şirketin söz konusu haksız tutum ve davranışları neticesinde katlanmak zorunda kaldığı maddi yükümlülüklerin tazmini ile sözleşme görüşmelerinde duyulan güvenin boşa çıkması nedeniyle yoksun kalınan karın, manevi zararın tazmini oluşturduğu, bu sebeple, yerel mahkeme kararında ve hükme esas bilirkişi raporunda davalı Şirketin kusurlu olduğu tespit edilerek teminat mektubu tutarlarının iadesine kanaat getirildiği halde davalı Şirketin müvekkili Şirketler nezdinde doğan maddi ve manevi zararlardan sorumlu olmadığının kabulünün hukuken ve mantıken mümkün olmadığı, en nihayetinde taraflar arasındaki Sözleşme Tasarısına göre müvekkili Şirketlerin emsal azalışı nedeniyle sözleşmeyi ifa etmeseydi bile teminat mektupları davalı Şirket tarafından irat kaydedilmeyecekken, sözleşmeyi imzalamaktan imtina ettiği gerekçesiyle mektupların irat kaydedilmesinin evleviyetle sözleşme ve hukuka aykırı olduğu, bunun sonucunda müvekkili Şirketlerin hem maddi zarara hem de Bankalar nezdinde yaşanan ticari itibar kaybı ve piyasada işe devam edilmemesi sebebiyle oluşan olumsuz algının etkisiyle manevi zarara uğradığı, sözleşme sorumluluğu hükümlerine göre ekonomik açıdan en avantajlı teklif sahibi ve ihaleyi kazanan müvekkili Şirketlerin uğradıkları tüm zararların davalı Şirket tarafından faiziyle tazmini gerektiği, mahkemenin açıklanan beyan ve itirazları doğrultusunda ek rapor alarak müvekkili Şirketlerin yoksun kaldığı kar talebi yönünden inceleme yapması gerekirken, haklı davanın kısmen reddine karar vermesinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla , davanın kısmen reddi kararının kaldırılarak , taleplerinin tamamı yönünden kabulüne karar verilmesi istenmiştir. 2-Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; usul yönünden ; davanın belirsiz alacak davası olarak ikame edilemeyeceğine yönelik itirazların ilk derece mahkemesince hiçbir şekilde dikkate alınmadığı, Esas yönünden; uyuşmazlığa konu olayın bilirkişi raporu alınmaksızın taraflar arasında geçerlilik ihtiva eden tek belge olan Teklif Alma Şartnamesi’nin incelenmesiyle çözülebilecek nitelikte olup, mahkemenin eksik incelemede bulunduğu, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı şirketler’in taleplerini dayandırdığı Taslak Sözleşme’nin taraflar arasında bağlayıcı olduğunun kabul edildiği senaryoda dahi davacı şirketler’in Taslak Sözleşme uyarınca talepte bulunma hakkı bulunmadığı, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda Taslak Sözleşme’nin 10.maddesine atıfta bulunulmuşsa da ilgili maddeye ilişkin detaylara yer verilmediği, yine kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için dahi Taslak Sözleşme’nin taraflar arasında geçerli bir sözleşme olduğu varsayılsa bile davacı şirketler’in sözkonusu maddede açıklanan prosedürü takip etmesi gerekeceği, Somut olay incelendiğinde, davacı şirketler’ce emsale esas inşaat alanında azalmaya yol açtığı iddia edilen yeni Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği (“yönetmelik”) 03.07.2017 tarih ve 30113 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış olup, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü altında bulunan davacı şirketler’in yönetmelik’ten en geç yayımlandığı tarihte haberdar olduğunun kabul edilmesi gerektiği, Yönetmelik’in yayımlanması üzerine, davacı şirketler, Yönetmelik’in emsale esas inşaat alanında azalmaya yol açtığı iddiasıyla -ki emsale esas inşaat alanında azalma olmadığının gerekçeli kararda açıkça belirtildiği- müvekkili şirket’e 10.08.2017 tarihli ve 19176 sayılı yazıyla başvurmuş ve ihaleye ilişkin koşul ve kriterlerde revizyon talep etmiş olduğu, davacı şirketler’in iddialarını dayandırdığı ve bilirkişi raporu’nda hukuka aykırı bir şekilde geçerli addedilen Taslak Sözleşme’nin yukarıda açıklanan hükümleri uyarınca, yüklenici eğer işe devam etmeyecekse emsale esas inşaat alanında meydana gelen azalmayı en geç 20 gün içinde müvekkili şirket’e bildirmek zorunda olduğu, dolayısıyla bu senaryoda davacı şirketler’in en geç 23.07.2017 tarihinde müvekkili şirket’e bildirimde bulunması gerektiği, ancak somut olayda bu sürenin geçirildiği, daha da ileriye giderek bu süreye uyulduğu varsayımında dahi, davacı şirketlerin , Taslak Sözleşme’ye dayanarak ihale şartlarında uyarlama talep edebileceklerini iddia etseler de , yüklenicinin ancak işe devam etmeyi tercih etmesi halinde emsale satış oranında meydana gelen azalış oranında asgari arsa satışı karşılığı şirket payı toplam geliri azaltılacak ve bu azalış karşısında yüklenicinin talep etmesi halinde azalan yüklenici payı toplam gelirine karşılık gelen kesin teminatın iade edilebileceği, Davacı şirketler tarafından ihale konusu işe Taslak Sözleşme’nin imzası reddedildiği için başlanmamış olup, müvekkili şirket’e bu nedenle kesin teminat mektubu da sunulmadığı, tüm bu kabul anlamına gelmemekle birlikte Taslak Sözleşme’nin geçerli olduğunun varsayıldığı senaryoda dahi somut uyuşmazlığa uygulanamayacağı oldukça açıkken, bu maddeyi referans alarak gerekçesiz bir şekilde tanzim edilen bilirkişi raporu’nun hükme esas alınmasının hukuka aykırılık teşkil ettiği, ilk derece mahkemenin eksik inceleme yaptığı, davacı şirketler’in taraflar arasında geçerli bulunan şartname hükümleri uyarınca herhangi bir talepte bulunup bulunamayacağını değerlendirmeden en temel hukuki prensiplerle çelişen bilirkişi raporu’na dayanarak hüküm tesis ettiği, hükme esas alınan bilirkişi raporu’nda, davacı yanca herhangi bir talep olmamasına rağmen, yetki sınırları aşılarak projenin brüt alanında meydana gelecek olan farkın da hesaplandığı, davacı tarafından bilirkişilere hangi kat planlarının gösterildiğinin dahi açıklığa kavuşturulmadığı, tüm hesaplamaların bir varsayım üzerinden yapıldığı, Diğer yandan, davacı şirketlerce imzalanmamış Taslak Sözleşme’ye dayanarak uyarlama talep edilmesinin basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne aykırılık teşkil etmesi bir yana, ilgili yargıtay içtihadı uyarınca bu yöndeki talebin Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi uyarınca dürüstlük kuralını da ihlal edeceği, ihale sonuçlandıktan sonra ihale şartlarında değişiklik talep edilmesinin diğer firmalar yönünden açıkça haksızlık teşkil edeceğinin açık olduğu, bilirkişi raporu’nda yetki sınırları aşılarak satışa esas brüt inşaat alanına ilişkin yapılan hesaplamaların oldukça soyut ve anlaşılmaz nitelikte bulunduğu, davanın bütünüyle reddedilmesi gerekmekteyken hatalı bir şekilde davanın kısmen kabulüne hükmedilmesinin usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. 3-İhbar olunan /müdahil vekili istinaf dilekçesinde ; davacı tarafın basiretli bir tacir gibi davaranmadığı,sözleşme imzalamaktan haksız şekilde kaçındığı,tüm taleplerin reddi gerektiği ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, alacak ve tazminat talebine ilişkindir. Somut olayda ; ihaleden sonra davalı tarafça davacı tarafın sözleşmeye davet edildiği, davacı tarafın sözleşme imzalanmaya gelmediği,bu sebeple imzalanmış bir sözleşme bulunmadığı ,Sözleşme Tasarısı başlıklı belgenin mevcut olduğu iddia ve beyan edilmiş,Taslak Sözleşme ibraz edilmiştir. Bilirkişi raporundaki hesaplamalar ,bu Taslak Sözleşme esas alınarak yapılmıştır. O halde; uyuşmazlığın çözümünde, Sözleşme Tasarısı başlıklı belgenin hukuki niteliğinin ve bağlayıcılığının irdelenmesi gereklidir.Mahkemece bu yönde gerekçede herhangi bir değerlendirme yapılmadığı gibi, bilirkişi raporunda da bu yönde inceleme bulunmammaktadır. Yargılamada bilgisine başvurulan bilirkişi kurulunca tanzim edilen raporda; ihaleye esas şartnamenin dosyada görülmediği beyan edilmiştir. Oysa ki davacı vekilince verilen ve dava dilekçesinin ekleri konulu yazı ekinde bilirkişi raporundan önce ,16/05/2018 tarihinde ihale şartnamesinin CD ortamında sunulduğu beyan edilmiştir.Sözkonusu ihale şartnamesinin de dosyada bulunduğu gözetilerek ; tarafların hak ve yükümlülükleri noktasında uyuşmazlığın çözümü yönünden değerlendirilmesi gereklidir. Diğer yandan; İhale tarihi 15/06/2017 olup, bu tarihten sonra gerçekleşen Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmenliğinde değişiklik yapılacağın dair Taslak ” Çevre ve Şehircilik Bakanlığının internet sitesinde” 23/03/2017 tarihinde yayınlanmıştır. İlk derece mahkemesince davacıların yönetmelik’in yürürlük tarihine kadar yapı ruhsatı alıp işe başlayabileceği hususunun ,sözkonusu Yönetmelik hükümleri yürürlüğe girmeden evvel Davacıların yapı ruhsatı almasının mümkün olup olmadığının aynı Yönetmelik’in “Yürürlükten kaldırılan yönetmelik” başlıklı 70.maddesi,“Yürürlük” başlıklı 71.maddesi ve Yönetmelik’in Geçici 3.maddesi hükümlerine göre ; davacı şirketlerin ihale konusu işi, ihale tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine tabi olarak yapabilme imkanının olup olmadığı bilirkişi raporunda irdelenmemiş,mahkeme kararında değerlendirilmemiştir. Ayrıca Mahkemece “davacıların talep ettiği maddi tazminat kalemlerinden bir tanesinin de ihale nedeniyle yapmış bulundukları masraflara ilişkin olduğu ancak bu masrafların belgelendirilemediği ” şeklinde gerekçe ile bu yöndeki davacılar talebi reddedilmiştir. Oysa ki ; davacı taraf bu yöne ilişkin delillerini davanın başında ibraz ettiğini istinafında ileri sürmüştür.Dava dilekçesinin deliller listesi bölümünde 3. sırada bu husustaki masraf belgelerine delil olarak dayanılmıştır. Dosya kapsamı itibarıyla,…’a ait dekontların 16/05/2018 tarihinde (mavi şeffaf dosya içinde ) ibraz edilmiş olduğu tesbit edilmiştir.Buna rağmen bu delillerin dosyada bulunmadığı gerekçesiyle değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan ve esaslı deliller olduğu anlaşılan delillerin mahkemece ve bilirkişi kurulunca incelenmesi ,mahkemece karar gerekçesinde değerlendirilmesi ve yine açıklanan eksik hususlar yönünden uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmakla ,tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 26/04/2022