Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1366 E. 2022/468 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1366
KARAR NO: 2022/468
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/03/2021
NUMARASI: 2020/713 E – 2021/265 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının “… Mah. İstanbul … … AVM No:… Eyüpsultan/İstanbul” adresinde restaurant olarak faaliyette bulunan … adlı iş yeri olduğunu, davalı şirketten “…” hesap numarası ile davalı şirkete elektrik aboneliği olduğunu, davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkil şirket tarafından 21.09.2020 tarihinde 9.045,00-TL olarak söz konusu borç ödendiğini, ödemeden sonra, davalı şirketin görevlileri tarafından, ödenmemiş 30.813,33-TL’lik elektrik borcu olduğu gerekçesiyle müvekkili şirket aranmış ve 09.10.2020 tarihinde kredi kartı ile … Çağlayan İşletme Müdürlüğü’ne gidilerek 30.831,33-TL’lik borç da ödenmiş olduğunu, icra takibi ve ayrıca davalıya ödenen toplam 39.858,33-TL’lik ödemeden sonra, abone borcu sorgulaması yapılmış ve bu sorgulama neticesinde davacı şirketin; 11.05.2020 fatura tarihli 5.162,26-TL, 31.03.2020 fatura tarihli 13.736,03-TL, 29.02.2020 tarihli 18.189,34-TL olmak üzere toplam 37.087,63-TL borcunun bulunduğu tespit edildiğini, bu faturaların haricinde 16.09.2020 tarihli fatura ile 30.601,48-TL daha borcu görüldüğünü, Covid-19 virüs salgını nedeniyle elektrik sayaçları okunmamış, abonelere geçmiş tüketim ortalamalarına göre fatura tahakkuk ettirilmiş, faaliyeti durdurulan işletmelerin sayaç okumalarının da erteleneceği belirtilmiş ise de davacı şirkete re’sen fatura tahakkuk ettirilmeye devam edildiğini, faaliyet göstermeyen, soğuk hava depolarının dahi kapalı olduğu iş yerinde, bu derece yüksek miktarlarda fatura gelmesinin imkansız olduğunu, durum sebebiyle davalı … A.Ş.’ne, 11.11.2020 tarihli itiraz dilekçesi verilmiş ancak hiç bir sonuç alınamadığını, re’sen tahakkuk edilen faturaların yanı sıra, 16.09.2020 tarihli faturada müşteri grubu kısmında “kaçak” ibaresi bulunduğunu, aylardır hiç kullanılmayan, kapalı olan iş yerine re’sen tahakkuk edilen elektrik faturasında bir de “kaçak” ibaresinin bulunması, aktif tüketim bedeli dışında ek bir mâli yük ve külfet getirdiğinin açık ispatı olduğunu, re’sen tahakkuk ettirilen elektrik borçlarından dolayı müvekkil şirketin elektriğinin kesilmesinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davacının borçlu olmadığının tespiti ile 11.05.2020 tarihli 5.162,26-TL bedelli fatura, 31.03.2020 tarihli 13.736,03-TL bedelli fatura, 29.02.2020 tarihli 18.189,34-TL bedelli fatura ve 16.09.2020 tarihli 30.601,48-TL bedeli faturanın iptaline, faturaların icra takibine konu edilmesinin önlenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava şartı olan arabuluculuk süreci işletilmemiş olup dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davalı şirket kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde; … numaralı tüketim noktasında ödemesi yapılmamış fatura borçları nedeni ile tedarikçi şirket tarafından 30.04.2020 tarihinde elektriğinin kesilerek hizmet alımının durdurulduğu, tüketim noktasında davalı şirket ekiplerince 10.06.2020, 11.09.2020 ve 26.10.2020 tarihlerinde yapılan kontrollerde “borcundan dolayı elektriği kesilen sayacın kullanıma açılarak elektrik tüketildiği” şeklinde tespitleri ile …, … ve … seri numaralı kaçak elektrik kullanımı tespit tutanakları tanzim edildiğini, 11.05.2020 fatura tarihli 5.162,26 TL, 31.03.2020 fatura tarihli 13.736,03 TL, 29.02.2020 tarihli 18.189,34 TL ve 16.09.2020 tarihli 30.601,48 TL bedelli faturaların iptali ile bu faturalardan borçlu olunmadığının tespitini talep etmiş ise de bu faturalar müvekkili şirket tarafından tanzim edilmediğinden talebin muhatabınında müvekkil şirket olmadığını, 16.09.2020 tarihli 30.601,48 TL bedelli fatura 09.10.2020 tarihinde ödenmiş olduğundan huzurdaki davaya konu edilmesinde davacının hukuki yararı bulunmadığını, elektriğin tedarikçi şirket tarafından kesildiği dönemde, davacının elektriğini açarak kullanması sebebiyle hakkında kaçak elektrik kullanımına ilişkin tutanaklar tanzim edilmiş ve tahakkuk yapıldığını ancak dava konusu edilen faturalardan yalnızca 16.09.2020 tarihli ve 30.601,48 TL bedelli fatura müvekkil şirket tarafından kaçak elektrik kullanımına istinaden tanzim edildiğini, HMK 393’üncü madde hükmü gereğince ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalktığı yönünde hüküm tesis edilmesini, aksi halde tedbir kararının kaldırılmasını, usuli itirazları dikkate alınarak huzurdaki davanın usulden reddine, haksız ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” dava itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı gösterilen … A.Ş dağıtım şirketi olup, … abonelik tesisi ile perakende satış yapmakla iştigal etmektedir. Gerek dava tarihi gerek fatura ve tutanak tarihinde dava dışı … ile davalı …’ın ayrı bir tüzel kişiliğinin bulunduğu ve ayrı tüzel kişilik olarak faaliyet sürdürdükleri açıktır. Dava konusu faturaların … tarafından tanzim edildiği, kaçak elektrik faturasına ilişkin olmadığı bu halde yanlış hasma dava açılması maddi hata veya bir yanılgı olarak değerlendirilemeyeceği, ayrıca davacı tarafından davalının itirazına rağmen tarafta iradi değişiklik yönünde yargılama sırasında herhangi talepte de bulunmadığı dikkate alındığında, her iki şirketin ayrı tüzel kişiliği bulunduğundan, somut olayda dağıtım şirketi olarak husumet düşmediği kabul edilmelidir. Tüm bu açıklamalarla dava dilekçesi ekindeki dava konusu faturaların dahi … tarafından yapıldığı anlaşılmakla, davalı şirkete husumet düşmediği” gerekçeleriyle davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; davanın fatura bedellerinin icra takibine konu edilmemesi ve müvekkilin borçlu olmadığının tespiti ile faturaların iptaline ilişkin menfi tespit davası olduğunu, davanın 21.12.2020 tarihinde açıldığını, müvekkili ile dava dışı … Elektrik arasında 29.01.2021 tarihli elektrik enerjisi satış sözleşmesi imzalandığını, husumet yönünden yanlış hasma açılan bir dava söz konusu olmadığını, – Mahkemece tensip 7 numaralı ara kararıyla fatura dekont ve örneklerinin okunaklı hali dosyaya sunulduktan sonra ihtiyati tedbir talebinin değerlendirileceği belirtildiğini, 30.12.2020 tarihli ara kararla da söz konusu faturalarla ilgili ihtiyati tedbir talebinin kabul edildiğini, aynı faturalarla ilgili davanın reddi kararını verilmesinin çelişki olduğunu,- Davalı … A.Ş. Farklı faturalarla ilgili İstanbul … İcra Dairesinin … E. Sayılı ve Gaziosmanpaşa … İcra Dairesi … E. Sayılı dosyaları ile icra takibi başlattığını, davalı …’in müvekkiline karşı icra takiplerinde husumet yöneltebildiğini,- Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 21.09.2020 tarih E. 2020/3160 K. 2020/4428 sayılı kararında ” tedarikçi konumunda olan dağıtım şirketi … ile pazarlayıcı konumunda olan perakende satış şirketi … abonelere karşı müştereken ve müteselsilen sorumludur.” dendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; mahkemece esasen doğru karar verilmiş ise de dava konusu talepler yönünden eksik hüküm tesis edildiğini, davaya konu 11.05.2020 fatura tarihli 5.162,26-TL, 31.03.2020 fatura tarihli 13.736,03-TL ve 29.02.2020 tarihli 18.189,34-TL bedelli faturalar şeklinde ifade edilmiş olan faturaların dava dışı … A.Ş. tarafından tahakkuk ettirildiği ve taleplerin muhatabının müvekkil şirket olmadığının anlaşıldığını, dava dışı … tarafından düzenlenen yukarıdaki faturalar haricinde; davacı taraf Müvekkil … A.Ş. tarafından düzenlenen 16.09.2020 tarihli 30.601,48 TL bedelli faturadan da borçlu olmadığının tespitini talep ederek bu meblağı da dava değeri olarak gösteri dilekçesini harçlandırdığını, belirtilen 4 adet fatura dava konusu edilmişken yerel mahkemece kurulan hükümde 16.09.2020 tarihli 30.601,48 TL bedelli fatura yönünden hüküm tesis edilmediğini, -Davacı taraf, 11.09.2020 tarihli … seri numaralı kaçak elektrik zaptından tahakkuk eden 16.09.2020 tarihli 30601,48 TL tutarındaki faturayı gecikmiş gün faizi ile beraber 09.10.2020 tarihinde 30813,33-TL olarak ödemiş olmasına rağmen menfi tespit talepli asıl davasına konu ettiğini, fatura ödenmiş olduğundan menfi tespite konu edilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, asıl davaya bu yönde cevap vermelerinden sonra davacı tarafın bila tarihli ıslah dilekçesi ile söz konusu faturanın asıl davaya sehven dahil edildiğini, asıl davayı işbu fatura olmayacak şekilde ıslah ettiklerini beyan ettiğini, bu beyanın faturanın menfi tespiti talebinden vazgeçilmiş olması davanın ıslahı değil, davadan kısmi feragat hükmünde olduğunu,-Bu kapsamda davacı tarafından feragat edilen 30.601,48 TL üzerinden vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava, davalı tarafça hatalı tahakkuk ettirildiği iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Davacı vekili 09.02.2021 tarihli ıslah dilekçesiyle 16.09.2020 tarihli faturanın başka bir fatura olduğu düşünülerek dava açılırken sehven söz konusu faturanın da eklendiğini, 11.05.2020 tarihli … tahakkuk numaralı 5.516,74-TL’lik fatura, 31.03.2020 tarihli … tahakkuk numaralı 14.659,01-TL’lik fatura ve 29.02.2020 tarihli … tahakkuk numaralı 19.389,86-TL’lik fatura olmak üzere toplam 39.565,61-TL borç için menfi tespit taleplerinin devam ettiğini beyan etmiştir. Dosya kapsamından, dava konusu faturaların incelenmesinde; 29/02/2020 tarihli 16.030,40-TL, 31/03/2020 tarihli 12.324,40-TL, 11/05/2020 fatura 4.733,30-TL bedelli faturaların dava dışı … A.Ş. tarafından düzenlendiği, bu husussun faturalardan da anlaşıldığı, cevap dilekçesine göre dava dışı şirket tarafından 30.04.2020 tarihinde elektriğinin kesilerek hizmet alımının durdurulduğunun belirtildiği, davaya konu üç faturanın bu tarih öncesinde tahakkuk etmiş olduğu, bu haliyle bu faturalar nedeniyle davanın dava dışı …’a yönlendirilmesi gerekirken …’ın husumet yöneltilmesinin hatalı olduğu, bu faturalar nedeniyle davacının istinaf isteğinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Davalının istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise; davacı tarafın ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde belirttiği 16.09.2020 tarihli 30.601,48 TL tutarındaki fatura yönünden davayı geri alıp almadığı, feragat edip etmediği hususları anlaşılamamaktadır. Bu fatura yönünden dava dilekçesinde talep olmasına rağmen karar verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde yargılamaya hakim olan ilkelerden “taleple bağlılık ilkesi” düzenlenmiş olup buna göre Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Yine aynı kanunun 297. maddesi uyarınca mahkeme tarafından hüküm fıkrasında asıl ve yardımcı taleplerin hepsi hakkında açık ve tereddüte yol açmayacak şekilde karar verilmesi gerekir. Mahkemece taleplerden biri hakkında olumlu veya olumsuz hiçbir karar verilmemiş olması durumunda hakkında karar verilmemiş olan talep, zımnen reddedilmiş sayılmaz. Zira bu talep hakkında ortada olumlu veya olumsuz bir mahkeme kararı yoktur. Bu nedenlerle, tarafların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile kararın kaldırılmasına, 30.601,48 TL bedelli fatura yönünden olumlu-olumsuz istinaf incelemesine konu olabilecek şekilde karar verilmek üzere dava dosyasının mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların kamu düzeni ile gözetilerek istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edenlere isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/02/2022