Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1306 E. 2022/464 K. 17.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1306
KARAR NO: 2022/464
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2021
NUMARASI: 2020/498 E – 2021/177 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ; Borçlu … tarafından müvekkiline verilen 13/04/2018 tarihli, 90.000,00- TL bedelli, … Kartvizit aslının 13/04/2018 tarihinde düzenlendiğini, taraflar arasında belirlenen vadede borcun ödenmediğini, bu sebepten dolayı borçlu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun haksız ve mesnetsiz olarak dosyada bulunan borca, faize ve takibe karşı 29/06/2020 tarihinde itiraz ettiğini, evrakta bulunan imzanın bizzat borçluya ait olmasından dolayı borçlunun imzaya itiraz etmediğini, davalı taraf ile müvekkili arasında adi ticari sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmeye istinaden müvekkilinin davalı taraftan 17/04/2016 düzenleme tarihli, 250.000,00- TL miktarlı bir adet senet aldığını, bu senedin bedelini nakden ödediğini, bu senedin vadesinde ödenmemesinden dolayı 07/11/2019 tarihinde davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını, ödeme emrinin 15/11/2019 tarihinde bizzat borçluya teslim edildiğini, borçlu şahsın 18/11/2019 tarihinde yani ödeme emri kesinleşmeden bu borcunu ödediğini, bu ödemenin taraflar arasında ticari ilişki olduğunu bizzat gösterdiğini, borçlu tarafın 29/06/2020 tarihinde yapmış olduğu itirazının yerinde olmadığını, tamamen kötü niyetli olarak zaman kazanmak için itiraz edildiğini, taraflar arasında ticari iş sözleşmesi bulunduğundan dolayı dava şartı olan arabuluculuk işlemleri için başvuruda bulunulduğunu, borçlu vekilinin borcun sadece bir kısmını ödeyebileceklerini beyan etmesi üzerine anlaşmama tutanağı tutulduğunu beyanla, davalının haksız ve yersiz olarak yaptığı itirazın iptaline ve takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, borçlunun bankalar nezdinde ki hesaplara, borca yeter miktarda menkul ve gayrimenkulleri ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının haciz, menkullerinin muhafazası için uygun görülecek teminat bedeli karşılığında ihtiyati haciz kararı alınmasına, mahkeme masrafları ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Esenyurt ve çevre ilçelerde inşaat işleri ile iştigal ettiğini, taraflar arasında adi yazılı iş sözleşmesi akdedildiğini, işbu sözleşmeye göre davacının, müvekkiline verdiği 250.000,00 TL’yi tahsil ettiğini, ilk olarak davaya konu kartvizitin arkasına yazılı 90.000,00 TL’yi, daha sonraki bir tarihte de kalan 160.000,00 TL’yi müvekkiline teslim ettiğini, davacının sözleşmede yükümlülük altına girdiği 250.000,00 TL’yi müvekkiline verdiğini ve inşaata başlandığını, inşaatın devam ettiği zaman zarfında meydana gelen papaz olayı nedeniyle dolar kurundaki yükselme, inşaat maliyetindeki artış sebebiyle davacının sözleşmeden caydığını ve davacıya 250.000,00- TL vermesine rağmen bu kez de müvekkilinden 65.000 USD talep etmeye başladığını, müvekkili tarafından sözleşmeye riayet etmesi gerektiği söylenmiş ise de davacının buna uymadığını ve teminat olarak verilen senedi işleme aldığını, icra tehdidi ile karşı karşıya kalan müvekkilinin davacının talep etmiş olduğu meblağın çok üzerinde 314.000,00 TL ödeme yaparak dosyayı kapattığını, davacının müvekkiline toplamda 250.000,00 TL ödeme yapmasına rağmen dolar kurunda ani yükseliş sebebiyle müvekkilinden haksız olarak 65.000 USD almaya çalıştığını, davacının sözleşmeye konu tarihte 65.000 USD’si olduğunu, 13/04/2018 tarihinde dolar kurunun 4.09 TL olduğunu, buna göre de 65.000 USD karşılığı olarak davacının 265.850,00- TL’si olduğunu, bu durumunda davacının müvekkiline toplamda sadece 250.000,00 TL ödeme yaptığını, iddia ettiği gibi fazladan 90.000,00- TL ödeme yapmadığını beyanla huzurda ikame edilen haksız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, kötü niyetli davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ilam vekalet ücretinin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” Taraflar arasında akdedilen 17/04/2018 tarihli sözleşmenin konusunun davalı tarafından yapılacak olan inşaatın bitirilip satılmasından sonra davacının ödemiş olduğu bedel nispetinde kar payı almasına ilişkin olduğu, bu sözleşme kapsamında davacının, davalıya 250.000,00 TL ödeyerek karşılığında davalının, davacıya aynı miktarda senet düzenleyerek verdiği, davacı tarafın dava ve takip konusu ettiği miktarın davalının bir dairenin maliyetinin 70.000,00 TL – 80.000,00 TL civarında, satışın minimum 180.000,00 TL ve üzerinde, ayrıca iyi kar payı olduğuna, birlikte çalışabileceklerine ilişkin vaatlerine güvenerek sadece 1 daire satışı için anlaşılması üzerine verildiğinin, aynı gün içerisinde davacının oğlunun 3 ayrı banka şubesinden çekmiş olduğu toplamda 90.101,00 TL’nin 90.000,00 TL’sinin davalıya verilmesi üzerine davalının dava ve takip konusu edilen bedelin yazdığı kartviziti düzenleyerek davacıya verdiğinin iddia edildiği, davalı tarafından ise taraflar arasında akdedilen 17/04/2018 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafından verileceği kararlaştırılan 250.000,00 TL’nin önce 90.000,00 TL daha sonra 160.000,00 TL verilerek yerine getirildiği savunularak davalı tarafından davacıya düzenlenen 90.000,00 TL bedelli kartvizitin davacının sözleşme kapsamında kararlaştırılan 250.000,00 TL’ye hasren yaptığı 90.000,00 TL’lik ödemeye dayandığının iddia edildiği, buna göre davacı tarafından davalıya 90.000,00 TL verildiği, bunun karşılığında ise davalı tarafından davacıya 90.000,00 TL bedelli kartvizitin düzenlendiği ve davalının bu bedelin sözleşme kapsamında ödendiğini belirtmiş olduğu ve davacının da sözleşme kapsamındaki miktarın ödendiğini kabul ettiği nazara alındığında dava ve takip konusu edilen bedelin iddia edildiği şekilde yani taraflar arasında akdedilen 17/04/2018 tarihli sözleşme kapsamında davacı tarafından davalıya verildiği sabit olan 250.000,00 TL’den ayrı olarak davalıya verildiğinin ispat külfetinin davacı üzerinde olduğu, davacının oğlu tarafından 3 ayrı banka şubesinden çekilen miktarlara ilişkin dekontlar sunularak çekilen toplamda 90.101,00 TL’nin 90.000,00 TL’sinin davalıya verildiği iddia edilmiş ise de bu husun dava ve takip konusu miktarın sözleşmede belirlenen bedelden ayrı olarak davacı tarafından davalıya verildiği hususunu ispatlamaktan uzak olduğu, söz konusu işlem davalıya ödenen miktarın ispatına ilişkin olmayıp sadece davacının oğlu … tarafından yapılan para çekme işlemine ilişkin olduğu, bunun dışında söz konusu bedelin buna dair açıklama yapılmak suretiyle davalıya havale edildiğine ilişkin bir özelliğinin bulunmadığı, yapılan işlemin davacının oğlu … tarafından alelade bir para çekme işlemi olmaktan öteye gidemediği ve bu haliyle davacının iddialarını ispatlayamadığı, uyuşmazlık miktarı dikkate alındığında bu hususa ilişkin tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı, davalı tarafından cevap dilekçesine ekli olarak sunulan ve davacı tarafından aksi inkar ve ispat edilemeyen whatsapp kayıtlarına göre de dava ve takip konusu miktarın sözleşmede belirlenen bedel kapsamında davacı tarafından davalıya verildiğinin sabit olduğu, zaten her iki tarafın da telefon kayıtlarına delil olarak dayandığı, davacı tarafın iddialarının ispatı bakımından dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” gerekçesiyle davanın REDDİNE karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; icra takibinde borçlunun borca , faize ve takibe karşı itiraz ettiğini, evrakta bulunan imza itiraz etmediğini, davalı ile müvekkilli arasında mevcut dosyadan farklı olarak yapılmış bulunan, adi ticari iş sözleşmesinin mevcut olup bu sözleşmeye istinaden müvekkilinin davalı taraftan 17.04.2016 düzenlenme, 17.04.2018 vade tarihli , 250 .000,00 TL miktarlı bir adet senet almış olduğunu, bu senedin bedelini müvekkillinin davalıya nakden ödediğini senedin vadesinde ödenmemesinden dolayı 07/11/2019 tarihinde davalı aleyhine Büyükçekmece … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasıyla takip başlatıldığını,borçlunun 18/11/2019 tarihinde yani ödeme emri kesinleşmeden bu borcunu ödediğini, bu ödemenin de taraflar arasında ticari faaliyetlerin olduğunu bizzat gösterdiğini, davalının senede istinaden yapılan bu ödeme içerisinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/498 Esas numaralı dosyasına konu edilen alacak miktarını da kapsadığını öne sürüldüğünü, – Mahkemece davaya konu edilen ” … Kartvizit” aslını dahi incelemek için istemediğini, davalı tarafın sunmuş olduğu tanık listesini duruşma günü hazır etmesine rağmen tanıkların dinlenilmediğini, tanıkların dinlenmemiş olmasının hukuki dinlenme hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, -Davalı tarafın 60 yaşından büyük olup ömrünün yarısını ticaret yaparak geçirdiğini, yapmış olduğu iş itibariyle çek ve senetlerle yüzlerce sözleşme yaptığını, iddia etmiş olduğu 250.000 TL borcuna istinaden 250.000 TL senet ve ayrıyetten 90 bin TL kendisine ait evrakın arkasını imzalayıp vermesinin akıl ve mantığa sığmayacağı gibi hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, -Davalı taraf ile müvekkili arasında imzalanan senet 17/04/2016 tarihine ait olup … kartvizitinin arkası 13/04/2018 tarihinde imzalandığını, imzalanan kartvizitin tarihi de göz önünde bulundurulduğunda senet ile farklı tarihlerde imzalandıklarının görüldüğünü, dosya kapsamında taraflar arasında akdedilen sözlemenin içeriği incelendiğinde, davalı tarafın beyan etmiş olduğu 160.000 TL VE 90.000 TL’nin sözleşmenin hiçbir maddesinde yer almadığını, talep ettikleri 90.000 TL lik alacağın daha önceden tahsil ettikleri 250.000 TL ye tamamlamak için 160.000 TL tamamen uydurma olup 250.000 TL nin tamamlanması için davalı vekili tarafından uyarlandığını, – Müvekkilinin oğluna ait bulunan, davalıya verilen miktarla uyuşan, … kartvizitinin evrakının imzalandığı güne ait banka hesaplarından çekilen paraların , davalı tarafa verilmediğini beyan etmiş olup her hanği bir inceleme ve araştırma yapmaksızın bu yönde karar verildiğini, davalı taraf bu parayı aldığını kabul ve ikrar etmesine rağmen bu miktarın davalı tarafa verildiğini kanıtlar nitelikte olmadığını göz önünde bulundurarak hatalı bir karar verildiğini ileri sürmüştür. Dava, daire satışı için davacıya verilen paranın iade edilmediği iddiasıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, takibe ve davaya dayanak kartvizitin ön yüzünde “… İnşaat … ve telefon numaraları ile satılık daireler ” yazılı olduğu arka yüzünde ise “… den 13.04.2018 tarihinde 90.000,00 TL para aldım …” yazılarının ve imzanın bulunduğu, imzanın davalı-borçlu tarafından inkar edilmediği görülmektedir. Davacı dava dilekçesinde ve takip talebinde kartvizitte yazılı bedelin ödeme nedenine değinmemiş, cevaba cevap dilekçesinde ise 90.000,00 TL’nin sadece bir daire satışı için ödendiğini ileri sürmüş, davalı ise bu bedelin 17.04.2018 tarihli sözleşmede belirtilen 250.000,00 TL olarak verilen paranın bir kısmı olduğunu savunmuştur. Sözleşmeye konu 250.000,00 TL bedelin inşaat sözleşmesi gereği kar payı olarak verileceğinin kararlaştırıldığı ve bu miktarın davalı tarafından davacıya ödendiği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf dava konusu bedelin sözleşme harici daire satışı için verildiğini yazılı belge ile kanıtlayamamıştır. Davalı ise bu bedelin bahsi geçen 250.000,00 TL içinde olduğunu savunmuştur. Bu savunma vasıflı ikrar niteliğinde olup davacının verilen bedelin daire satışı için verildiğini ispat yükü altındadır. Şu halde davacı tarafça iddiasına konu daire satışı için yazılı belge sunulmadığı, yemin deliline de dayanılmadığı gözetildiğinde davasını ispatlayamadığı, davacı tarafça sunulan belge nedeniyle tanık deliline de dayanılabilecekken tanık delili gösterilmediği nazara alındığında mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygundur. Bu itibarla; ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/02/2022