Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1273 E. 2022/291 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1273
KARAR NO: 2022/291
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/03/2021
NUMARASI: 2020/103 E – 2021/265 K
DAVANIN KONUSU: Taahhütname İptali
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının alüminyumdan döküm levha, disk imalatı, her nevi çinko, kalay, kurşun, lehim, silis gibi yardımcı malzeme alımı, satımı, ithalat ve ihracatını yaptığını, davacının ticari faaliyete konu işlerini gerçekleştirebilmek için davalı kurum ile doğalgazın açılmasına yönelik abonelik işlemlerini başlattığını, davalı kurum tekelinde bulundurduğu doğalgaz dağıtımını davacı şirkete yalnızca dava dışı başka bir şirket olan … A.Ş.’nin borçlarını ödemeyi taahhüt ettiğinde gerçekleştireceğini belirttiğini, içeriği ve gerekçesi belli olmayan ancak davacıyı oldukça yüklü bir borç altına sokan belgeyi baskı ve zorla imzalattığını, davacının bahsi geçen belgeyi imzalamaması halinde doğal gaz dağıtımını verilemeyeceğinin söylenerek davacı şirketin ticari faaliyetlerinin durması ve kaybettiği kazanç üzerinden baskı yapıldığını, davacının başvuru talebi doğrultusunda adresteki eski eski şirket olan dava dışı … A.Ş’nin aboneliğinin iptal edilerek doğalgazının kapatıldığını fakat davacıya gaz açılışının verilmediğini, davacıya önceki kullanıcının borçlarının bulunduğunu ve bu borçların üstlenilmesi halinde doğalgaz açılışı verileceğini, davalının bu baskıcı tutumu neticesinde davacının almış olduğu siparişlerin daha fazla gecikmemesi ve ticari itibarının daha fazla zarara uğramaması adına kendisine dayatılan borç sözleşmesini imzalamak durumunda bırakıldığını, davalının ayrıca eski abonenin aboneliğini de iptal ettiğini, bu durumun başlı başına o kullanıcı ile arasında olan ilişkiyi hukuken sonlandırması anlamına geldiğini ve hukuken sonlanmış bir ilişkinin sorumluluğunu başka bir şirket olan davacıya faturalandırmasının hukuka aykırı olduğunu, 13.12.2019 tarihli olarak davacıya zorla imzalatılan taahhütname adı altındaki belgede borcun konusu olarak dava dışı … A.Ş. ile davalı nezdinde düzenlenen … numaralı sözleşmenin belirtildiğini, ayrıca davacının borç altına girilen belgede kefilliğe ilişkin hiçbir hükmün de yer almadığını, davacıya baskı ile imzalatılan bir diğer belgede ise davacının hiçbir belge, dayanak yahut gerekçe gösterilmeksizin salt tutar ve taksit tarihleri yazıları ile 1.606.686,16-TL ile borç altına girdirildiğini, davalının İstanbul sınırları içerisinde doğalgaz dağıtım işi yapan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağlı iştirak niteliğinde bir şirket olup, bu alanda tekel niteliği taşımakta olduğunu ve somut hadisenin yaşandığı sırada da tekel olma vasfını sonuna kadar kullanıp, bu durumdan faydalanarak herhangi bir hukuki neden de göstermeyerek davacı şirketi sorumla tutma yoluna gittiğini, davalı kurumun sözleşme yapma serbestisi ve tekellik özelliğini kötüye kullanıp, kendisine aşırı yararlanma sağladığını, ayrıca davacı ile davalı arasında imzalanan 28.01.2020 tarihli abonelik sözleşmesinde davacıya zorla imzalatılan belgelere değinilmediğini ve davacıya haricen 106 bin TL gibi bir güvence bedeli yansıtıldığını beyanla davacı şirketten baskı altında alınan taahhüdün icraya konu edilmesinin önlenmesi adına teminatsız bir şekilde tedbir kararı verilmesini ve alınan taahhüdün iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı firmanın hisselerinin tamamının kamuya ait olduğunu, 4646 Sayılı Doğalgaz Piyasası Kanunu ve bu kanunun yetkilendirdiği Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan aldığı yetki ile İstanbul’da doğalgaz dağıtım hizmetini ifa ettiğini ve tekel olmadığını, davacı firmanın serbest tüketici olup, herhangi bir dağıtım şirketinden doğalgaz temin edebileceğini, dava konusu tesisatta önceki abonenin davaya göre üçüncü kişi … A Ş. olduğunu, 27/10/2010 tarihinde G100 tipinde sayaç ve 5 tane 37,1 m3/saat tüketimli olmak üzere 10 adet potadan oluşan projesinin onaylandığını ve 03/08/2010 tarihinde gaz açma işleminin yapıldığını, dava konusu iptali istenen borç belgeleri ile borcun davacı tarafından kabulünü takiben 13/12/2020 tarihinde davacı ile kurum arasında doğalgaz kullanım sözleşmesi imzalandığını, ancak gaz açılışının doğalgaz kullanım sözleşmesiyle değil proje ve projeye uygunluk belgesinin düzenlenmesiyle mümkün olabileceğini, davacı işletme için 27/01/2020 onaylanan projenin 12/02/2020 tarihinde yapılan kontrollerinde projeye aykırılıklar tespit edildiğinden, gaz açılışı için uygunluk belgesi düzenlenmediğini, dolayısıyla adreste usulüne uygun bir gaz kullanımı yapılmadığını, uzaktan takipli sayaç ile yapılan kontrolde davacının şu anda gaz kullandığının tespit edildiğini, … A.Ş.’nin 13/12/2019 tarihi itibariyle kurum nezdinde 1.913.175,60-TL borçlu duruma geldiğini, bu süre zarfında borçlarına karşılık taksitlendirme yapılıp, kambiyo senedi alındığını ancak ne senetlerin ne de sonrasında çıkan borçların ödendiğini, abonenin itirazından dolayı sayacın sökülemediğini ve gaz arzının istasyon içindeki regülatörden durdurulduğunu, 07/11/2019 tarihinde firma yetkilisiyle yapılan görüşmeler ve vermiş olduğu davaya konu taahhüt üzerine gazın tekrar açıldığını, borçların ödenmemesi ve taahhütlerin yerine getirilmemesi üzerine 03/12/2019 tarihinde sözleşmenin feshedilerek gaz arzının durdurulduğunu ancak gaz arzının durdurulduğu gün davacının kuruma yeni sözleşme için dilekçe verdiğini, ancak olay kronolojik olarak inceldiğinde davacının aynı alanda faaliyet gösterdiği … A.Ş. ile arasında bir devir sözleşmesi ile veyahut devir işlemi olmasına rağmen bunu gizlemek suretiyle muvazaalı bir işlemle yaklaşık 2 Milyon TL tutarındaki bir borçtan kötü niyetli olarak kurtulmaya çalıştığının tespit edildiğini, davacı şirketin eski işletmenin devamı bir işletme olduğunu, zira davacı ile borçlu … A.Ş.’nin 2018 yılında aynı adreste kurulduğunu beyanla davanın reddini talep etmiştir. Dava, davacı ile davalı arasında doğalgaz abonelik sözleşmesi sırasında, önceki abonenin borcuna ilişkin davacıdan alındığı ileri sürülen alınan taahhütlerin iptali talebine yöneliktir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından davacı şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … Ltd.Şti. unvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin … mah. … sok. No:… Esenyurt/ İstanbul olduğu, şirketin ortak ve son yetkililerinin … ve … olduğu ,ayrıca dava dışı önceki abone şirketin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasına kayıtlı … A.Ş. unvanlı şirket olduğu ve ticaret merkezinin … mah. … sok. … blok No:… Esenyurt/ İstanbul olduğu, şirketin yetkilisinin … olduğu belirlenmiştir. Mahkeme davacı şirketin, İstanbul sınırları içerisinde tek doğalgaz dağıtım işi yapan Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın iştiraki olan davalı şirket ile yaptığı abonelik sözleşmesinin imzalandığı tarih olan 13/12/2019 tarihi ile aynı tarihte önceki abonenin borcuna ilişkin davacıdan taahhüt alınmasının , davacıya aboneliğin ve gaz tedarikinin önceki abonenin birikmiş borcunu üstlenmesi koşuluyla verildiğine kanıt olduğunun tartışmasız olduğu, davacı tarafça itirazı kayıt konulma suretiyle üretiminin ve ticari faaliyetinin durmasını engellemek amacıyla müzayaka halinde taahhütlerin verildiğinin açık olduğu, Doğal Gaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin Müşteri sözleşmesinin sona ermesi başlığı altında yer alan 46/5 maddesinin ikinci cümlesindeki aynı adreste başka abonelerin daha önceki dönemlere ilişkin tüketimlerinden kaynaklanan borçların, yeni aboneden üstlenmesi talep edilemez düzenlemesi gereğince davalı şirketin önceki abonenin birikmiş borcunu yeni abone olan davacı şirketten üstlenmesini talep etmesi ve bu hususta dava konusu taahhütleri almasının yasal mevzuata aykırı olduğu, davacı tarafça davalı şirkete verilen önceki abonenin birikmiş borcuna katılmaya ilişkin 13/12/2019 tarihli 499.090,00-TL bedelli ve 13/12/2019 tarihli 1.606.686,16-TL bedelli taahhütlerin iptali gerektiği gerekçesiyle; “Davacı tarafça açılan davanın kabulü ile; davacı şirket tarafından davalı şirket lehine 13/12/2019 tarihli 499.090,00-TL bedelli ve 13/12/2019 tarihli 1.606.686,16-TL bedelli önceki abonenin borcuna katılmaya yönelik davacı tarafça verilen taahhütlerin iptaline” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; dava konusu gaz kullanılan adresin , sözleşme adresi, … mahallesi, … SOKAK No:… ESENYURT olduğu, dava dosyası kapsamında adreslerin aynı olduğu, aynı tesisat olduğunun sunulan fotoğrafalar ile belli olduğunu ve İstinaf dilekçesi ekinde bunu gösterir belge ve fotoğrafları sunduklarını, …’a ilişkin de İstanbul Ticaret Odası Belgesinin de dosya içerisinde olduğunu, adres olarak … mahallesi, … SOKAK No:.. ESENYURT yazdığını odaya kayıt tarihi ve tescil tarihi olarak 04.06.2018 yazdığını, … aynı adreste sözleşme ile gaz kullandığı sırada aynı adreste … doğalgaz kullanım sözleşmesi imzalamış olarak faaliyet gösterdiğini, bu konuda zerre kadar şüphe olmadığını, bu durumun belgelerle sabit olmasına rağmen mahkemece adreslerin birbirinden farklı olması nedeniyle muvazaanın ispat edilemediğine karar verildiğini,delillerin değerlendirilmesinde isabetsizlikbulunduğunu, kararda yer almayan, dosyaya daha önce usule uygun olarak sundukları lehe olan bir delil daha bulunduğunu, davacının …’a 3.12.2019 tarihinde gaz kesilince abonelik işlemi için geldiğini, kira sözleşmesi başlangıç tarihinin 1.11.2019 olduğunu, (Ek:3-… Kira Sözleşmesi) 07.11.2019 tarihinde … yetkilisi, kira sözleşmesi başlangıç tarihinden sonraki tarihte, …’nın , doğalgaz fatura borçları nedeniyle gaz arzının durdurulmasını engellemek için …’a gelerek hem Hukuk Müdürlüğü hem de Ticari Hizmetler Müdürlüğü ile hukuka icra işlemleri için sevk edilen ve sonrasında tahakkuk eden ancak hukuka sevk edilmeyen fatura borçları için görüşmeye geldiğini,aynı tarihte borç yapılandırılması için hem Hukuk Müdürlüğü hem de Ticari Hizmetler Müdürlüğü ile yeniden yapılandırma konusunda anlaştığını ve ekte sunulan belgeleri imzaladığını.(Ek:4-07.11.2019 tarihli … ve … imzalı borç yapılandırma evrakları) böylece bir kez daha gaz arzının durdurulmasının önüne geçildiğini,bu tarihin 07.11.2019 tarihi yani davacı … ile imzalanan kira sözleşmesi sonrası bir tarih olduğunu,bu evrakların sunulduğunu,davacı …un Ticaret Odası Belgesine göre 04.06.2018 tarihinden bu yana bu adreste olduğu fakat … Kira Sözleşmesi başlangıç tarihinin de 01.11.2019 olduğunun görüldüğünü,bu beyan ve delilerin yargılama sırasında dikkate alınmayarak eksik ve hatalı değerlendirme yapıldığını,mahkemenin bu iki şirket hakkında illiyet olmadığı, davacının yeni abone olduğu, eski borçlardan sorumlu olamayacağına karar verdiğini,ancak yargılama sırasında sadece alınan bilirkişi raporunda da irade fesadı ve tüzel kişilik perdesinin kaldırılması kuramı üzerinde durulduğunu, itiraz ve beyan dilekçeleri kapsamında ek rapor alınmadığını, iki şirketin ayrı adres ayrı yetkilileri olduğundan hareketle muvazaanın ispatlanamadığı, BK 201 ve DGPMHY 46/5 çerçevesinde dava konusu taahhütlerin iptaline dair oluşan vicdani kanaate göre davanın reddine karar verildiğini, kabul gerekçesine uygun bir inceleme yapılmadığını,mahkeme kararının aksine, DGPMHY 46/5’e uygun olarak yeni bir abonelik olmadığını, borç ortaya çıkan dönemde dahi, Ticaret Odası Belgesine göre, adreste olan bir davacı bulunduğunu, dava konusu belgelerin BK 201’e uygun olarak borca katılma sözleşmesi olduğu konusunda mahkemeye katıldıklarını, taahhüdün iptalini mümkün kılan bir delil olmadığını,davacının , beyanlarında siparişleri olduğu, gaz arzı sağlaması gerektiği, bu nedenle dava konusu sözleşmeyi imzaladığını ifade ettiğini, davacının basiretli tacir olduğunu,doğalgaz için sözleşmenin de yeterli olmadığını, doğalgaz kullanan makineler açısından projelendirilmesi ve bu projeye uygunluk kontrolünün … görevlisi tarafından yapılması ve gerekli belgenin düzenlenmesi gerektiğini,fiili durumda da sözleşmeyi takiben yapılan kontrolde ek makine tespiti ve bunun proje de olmaması nedeniyle uygunluk belgesi düzenlenmediği ve gaz açılışı yapılamadığını, buna rağmen davacının usulsüz olarak gaz kullanmaya devam ettiğini, davacı açısından fiili olarak siparişleri gerçekleştirmek için gaz yokluğu sorunu da yaşanmadığını, davacının basiretli tacir olduğu , içinde olduğu durumun kendisinden kaynaklı olduğu da nazara alındığında irade fesadı ile sözleşme imzalandığının ortadan kalktığını, davacının 2018 yılından bu yana adreste olduğunun da belgeleri ile sabit ve bu beyanların aksinin çok net bir şekilde ispatlandığını,yine davacı, serbest tüketici olduğundan … dışında da doğalgaz temin edebileceğinden,bu konunun da araştırılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili süre geçtikten sonra ek beyan dilekçesi ve belgeler sunmuş,davacı vekili de istinafa cevap dilekçesinde dava dışı eski abone şirket ile davalı arasında borcun ödenmesine dair protokol imzalandığını ve bu belgeleri sunduğunu bildirmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, davacı ile davalı arasında doğalgaz abonelik sözleşmesi sırasında, önceki abonenin borcuna ilişkin davacıdan alındığı ileri sürülen alınan taahhütlerin iptali talebine yönelik olmakla birlikte uyuşmazlık, daha önceki abonenin borcundan davacının sorumlu tutulup tutulmayacağına ilişkindir. Kural olarak ,abonelik sözleşmeleri tüketici ile satıcı-sağlayıcı arasında yapılır ve bütün sözleşmelerde geçerli olan ‘sözleşmenin nispiliği ilkesi’ gereğince, sözleşme sadece taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurur. Yüksek Yargıtay yerleşik uygulamasına göre; eski kiracının veya mal sahibinin elektrik, su, telefon, doğalgaz abonelikleri nedeniyle önceki aboneye ait olan ödenmemiş fatura bedellerinin yeni aboneden talep edilmesi mümkün değildir. O halde davacının davalı ile dava konusu işyerindeki faaliyetini sürdürmek için doğalgaz abonelik sözleşmesi imzalanması şartı olarak, davalı tarafça önceki abonenin borçlarının ödenmesi taahhüdünün ileri sürülmesi yerinde değildir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Yine 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.” Anılan maddeler uyarınca herkes iddiasını ispat etmekle mükelleftir. İspat yükü davalıda olup, iddianın yazılı delille ispatı HMK 200. maddesi gereğidir. Davacı; yeni abonelik tesisi isteminin işlerin yürütümünün sağlanması yönünden dava dışı 3.kişinin borçlarının ödenmesi taahhüdünün verilmesinden sonra yapıldığını,bu taahhüdün davacı tarafça verilmek zorunda kalındığı,bu açıdan 3.kişinin borçlarından sorumlu tutulmasına dair davalı talebinin hukuka aykırı olduğunu iddia etmiş, davalı ise, gerek davacının abonelik tesisinin abonelik ve proje onayına bağlı olduğu gibi, davacı şirket ile dava dışı borçlu şirket arasında işletme devri olduğunu, borçtan kurtulmak amacı ile işlemin muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür. Muvazaa, mülga 818 sayılı BK’nun 18. maddesinde ve olay tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6098 sayılı yasanın 19. maddesinde düzenlenmiş olup, yasa metninde “ Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradelerinin esas alınacağı” belirtilmiştir. Muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören 3. kişiler tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir.Davalı, dava konusu abonelik üzerinden doğalgaz kullanımından yararlandırılan dava dışı önceki abonenin borçlarının ödenmemiş olması nedeniyle alacağının bulunduğunu ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapıldığını, kendisinin zarara uğradığını ileri sürebilir. Somut olayda, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında muvazaalı bir işlem olup olmadığının tespiti açısından belirtilen şirketlerin ticaret sicil kayıtları celp edildikten sonra incelenmesinde, davacıdan önce abonelik tesis edilmiş dava dışı şirket ile davacı şirketin kurucu/ortaklarının farklı kişiler olduğu,eski abonenin taşınmazdan ayrıldığı, davacının yeni kira sözleşmesi ile aynı iş yerini kullanmaya devam ettiği tespit edilmiştir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre , abonelik sözleşmesi yapmak isteyen davacı ile önceki kiracı arasında organik bağ olduğuna dair yeterli kanıt bulunmadığı, davacının, önceki kiracı gibi kirayı verenle imzaladığı sözleşmenin önceki kiracı ile organik ilişki olduğunu göstermeyeceği gibi eskiden kalma kısmi tabela vs gibi hususlarının da tek başına devri ispatlayamadığı,davacı ile önceki abonenin aralarında işletmenin devrini gösterir belge, kayıt mevcut olmadığı, bu durumda dosyadaki delillerin, davacı ile borçlu konumdaki önceki abonenin arasında fiili ve hukuki bağı ortaya koyacak yeterlilikte bulunmadığı, bu sebeple muvazaa iddiasının davalı tarafça ispatlanamadığı belirlenmiştir. Davalının dava konusu işyerinin davacıya mavazaalı olarak devredildiği konusundaki iddiası yazılı delillerle ispatlanamamıştır. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 143.845,57 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35.961,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 107.884,17 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 361.madde uyarınca gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/02/2022