Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/12 E. 2022/161 K. 24.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/12
KARAR NO: 2022/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2018
NUMARASI: 2015/248 E – 2018/54 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 24/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında enerji satışına ilişkin abonelik sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin davalı tarafından sağlanan elektrik tüketiminin karşılığı olarak tahakkuk ettirilen fatura bedellerinin ödendiğini, anılan fatura bedelleri içeriğinde kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli gibi yasal olmayan ve tüketilen enerjinin karşılığı olmadığı için faturaya yansıtalamayacak kalemlerin bulunmasının yanında; yine TRT payı, enerji fonu, Belediye Tüketim Vergisi eklenerek fazla hesaplama yapıldığının anlaşıldığını, haksız ve hukuki dayanağı bulunmadığı halde müvekkiline ait faturalara eklenen bu kalemleri ödeme sorumluluğunun bulunmadığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 228.875,85 TL ‘nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli ve sayıç okuma bedeli gibi kalemlerin hukuki dayanağı bulunmadığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu kalemlerin müvekkili tarafından ilgili mevzuat ve … tarifeleri gereğince tahsil edildiğini, söz konusu tahsilatın müvekkilinin de aralarında bulunduğu lisans sahibi şirketler tarafından zorunlu olduğunu, lisans sahibi şirketlerin kendi insiyatifleriyle bu tarifeler üzerinde değişiklik yapamayacağını, tarifede yer almayan bir bedeli tahsil edemeyecekleri gibi tarife kapsamında düzenlenmiş bir bedeli tahsil etmekten imtina de edemeyecekleri ve bu bedelleri, her uzlaşma dönemi sonunda periyodik olarak ilgili dağıtım şirketlerine ödeyecekleri şeklinde ilgili mevzuatın açık hükümleri bulunduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; yargılama sırasında 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren) 6719 sayılı Kanunla yapılan değişiklikler kapsamında; davacının yeni yasal düzenlemeye göre ancak tarifelerin yanlış uygulandığı ve tarifeye göre alınması gerekenden farklı ve fazla bir miktarda ilaveler yapıldığı iddiasının bulunup bulunmadığı hususu davanın sonuçlandırma şekli açısından önemli bulunduğu, bu hususta davacı yana verilen sürede davacı yan 07/12/2015 tarihli dilekçe ile alınması gereken oranlardan daha fazla oranda kayıp kaçak, iletim bedeli, trt fonu vs isimler altında ödeme alındığı yönünde davasının dayanağını somutlaştırmış olmakla yeni yasanın da cevaz verdiği bu hususta bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, kullanılan eenrjinin kullanıldığı dönemki geçerli tarifeye göre faturalar incelendiğinde faturaların EPDK onaylı tarifeye uygun olduğu, fazladan ve istirdadı gereken bir bedel bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine,davacının değiştirdiği dava konusunda haksız çıktığı nedenle ücreti vekaletten ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle;her davanın açıldığı tarihteki yasal düzenlemelere göre açıllaağı ve görüleceği, müvekkili şirketin , o tarihteki yasal düzenlemeler uyarınca huzurdaki davayı açmış olduğu ve büyük bir ihtimal ile davanın kabulüne dair hüküm kurulacak iken yargılama esnasında yasa değişikliği yapılması sonucunda davanın konusuz kaldığı, davanın açılmasında müvekkili şirketin herhangi bir kusuru yokken ve davanın açılmasına sebebiyet veren davalı şirket aleyhine üvreti vekalete hükmedilmesi gerekirken lehine ücreti vekalete hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyet kurallarına da açıkça aykırı olduğu, Ayrıca anılan yasa çıktıktan sonra mahkemeye sunulmuş bir talep veya dilekçe bulunmadığı gibi değiştirilen dava konusu da bulunmamadığı, Mahkemenin gerekçesinde, 07.12.2015 tarihli dilekçede davanın konusunun değiştirildiğinden bahis edilmiş ise de aslında dava dilekçesinin (2 numaralı) talep kışmı ile anılan 97.12.2015 tarihli dilekçenin sonuç kısmının birebir aynı olduğu, dava dilekçesinde değiştirilen birtalep bulunmadığı, ayrıca 07.12.205 tarihli dilekçenin dahi 17.06.2016 gün ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 6719 sayılı yasadan önce olduğu,taleplerinin “Elektrik Piyasası Kanununun Tarifeler, Tüketicilerin Desteklenmesi, Özelleştirme, Kamulaştırma ve Arz Güvenliği Tarifeler ve Tüketicilerin Desteklenmesi” başlıklı 17. maddesinde yapılan yeni düzenleme tarihinden önceki dönemleri kapsadığı, bu bağlamda Anayasa Mahkemesi kararları, TC Anayasası ve hukukun temel ilkeleri dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesinin herhangi bir yasal dayanağı yoktur. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 22.12.2011 tarih, 2010/7 E. ve 2011/172 K. sayılı ilamında da görüleceği üzere hukukun temel ilkelerinden “yasaların geriye yürümezliği ilkesi” vurgulanarak Anayasaya aykırı olan yasa değişikliğinin iptal edildiği, bu nedenlerle davanın kabulüne dair hüküm kurulması gerekirken, davanın reddine dair kurulan hüküm, usul ve yasaya açıkça aykırı olduğu ileri sürülerek, kararın kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. Yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinden sonra Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı değildir. İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davanın 04.03.2015 tarihinde açıldığı, yargılama sırasında geçmişe de etkili hükümler getiren 6719 sayılı yasa yürürlüğe girmiştir.Davacının talebi kayıp kaçak gibi bir kısım bedellerin haksız alındığı ve TRT payı, Enerji Fonu, … gibi bir kısım fatura kalemlerinin ise aktif enerji bedeli (çıplak tüketim miktarı) üzerinden alınması gerekirken, yukarıda açıklanan kayıp kaçak gibi bir kısım haksız alaak kalemleri de eklenerek hesaplandığından, bu fatura kalemlerinin fazla alındığı iddiasına dayalıdır.Davacının kayıp kaçak gibi fatura kalemlerine ilişkin talebi yönünden ,dava dilekçesindeki iddia; bunların haksız olarak alındığı ,hiç alınmaması gerektiği yönündedir.mahkemece ,yasa değişikliği yürürlüğe girdikten sonra ,davacı tarafın uygunluk denetimi yapılması yönünden talepleri olup olmadığı hususunda açıklama istenmiş ve davacı taarf buna göre beyanda bulunmuş ise de, davacı taarfça maddi vakıalar yönünden usulünce yapılmış bir ıslah bulunmadığından,davacı taarfın bu nitelikte olmayan yazılı beyanı ile davayı değiştirdiğinin kabulü yönündeki mahkemenin kabul ve gerekçesi hatelı olmakla,bu kabule göre kurulan hüküm ve ferileri de buna bağlı olarak hatalı olmuştur. Davacı tarafın dava dilekçesindeki talebi değerlendirildiğinde, dava sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, bu alacak kalemleri yönünden dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle,kayıp kaçak ve diğer bir kısım maliyet kalemleri yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına,davanın başındaki haklılık durumu dikkate alınarak, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Davacı tarafın diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle; 3093 sayılı TRT Gelirleri Hakkında Kanun’un 4/c maddesi ile 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 37. maddesi hükümleri de gözetilerek, TRT payı, Belediye Vergisi vs.nin aktif tüketim üzerinden alınması gerektiği ,giydirilmiş bedel üzerinden alınamayacağından, yargılamada alınan bilirkişi raporunda ,bu kalemler yönünden yapılan hesaplamada aktif tüketim üzerinden alınması halinde oluşan Enerji Fonu, TRT Payı,… fark toplamı 16.770,99 TL olarak hesaplanmıştır. Yukarıda açıklanan gerekçeye binaen, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında; ” kayıp kaçak ve diğer bedeller yönünden dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı vekille temsil edildiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca takdir edilen maktu vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesine,TRT payı vs yönünden talebin kısmen kabulü ile 16.770,99 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulü ile istinaf konusu karar HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek yeniden esas hakkında;1-Kayıp kaçak bedeli, iletim bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli ile ilgili talep (212.104,86 TL) konusuz kaldığından bu hususta esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,2- Davacının TRT payı, Enerji Fonu, … ile ilgili talebinin kısmen kabulü ile 16.770,99 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Alınması gereken 1.113,10 TL karar ve ilam harcının davacı taraftan peşin alınan 3.908,63 TL’den mahsubu ile bakiye 2.795,53 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine, 4-Davacıdan alınan 1.113,10 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacının yargılama sırasında yapmış olduğu 875,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki AAÜT uyarınca konusuz kalan talep yönünden 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin ve kabul edilen alacak miktarı üzerinden 5.100,-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,davalı masrafının üzerinde bırakılmasına, 8- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıran taraflara ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 40,50 TL istinaf giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 24/01/2022