Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1165 E. 2022/253 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1165
KARAR NO: 2022/253
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/11/2020
NUMARASI: 2016/1083 E – 2020/517 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı firmanın …- … ile davalı şirket arasında davalı şirket adına kayıtlı … plaka nolu … marka … model aracın parça değişimi işlemleri de yapılmak suretiyle tamiratının yapılması hususunda 2016 yılı Haziran ayında anlaşma sağladığını, davalı şirkete ait aracın faturada ayrıntılı olarak yazılı olan parça değişim ve tamir işlemlerinin davacı tarafından davalının işyeri olan … Sanayi Sitesi … Kısım … Sk No:…-… Maslak Sarıyer/İstanbul adresinde 2016 yılı Haziran ayında gerçekleştirdiğini, sözleşme gereği yapılan iş ve işlemlere ait 18.08.2016 tarih … Seri nolu 37.415,00 TL bedelli faturanın üzerinden mutabakat sağlanmasının ardından ilgili faturanın 20.08.2016 tarihinde davalı şirkete tebiiğ edildiğini, davalı şirket tarafından motorlu taşıtın teslim alınmasından imtina edilmekle birlikte fatura içeriğinden ilişkin mutabık kalınan fatura bedelinin davacıya ödenmediği gibi süresi içerisinde fatura ve muhteviyatına itiraz da edilmediğini, davalı tarafından faturanın kayıtlara alındığını, davalı şirketin mali müşavirliği ile davacı şirketin mali müşavirliği arasında 30.09.2016 tarihinde BA-BS formu mutabakatının da yapıldığını, davacının alacağının ödenmesi ve aracın davalı şirket tarafından teslim alınması amacıyla davalıya hitaben Beyoğlu … Noterliğinin 07.11.2016 tarih, … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, tüm bu nedenlerden dolayı fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelîkle davalı şirket adına kayıtlı … plaka nolu aracın kaydına ihtiyati tedbir zımnında ihtiyati haciz konulmasını, davacının 37.415,00 TL alacağının ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin Hukuk Mahkemeleri Kanunu ile getirilen düzenlenmeye uygun olmadığını, davalı şirket aleyhine ikame olunan davanın basit yargılama usulüne tabi olduğu, yürürlükte bulunun hukuk muhakemeleri kanunun 119. ve 121. maddeleri gereğince davacının dayandığı tüm delilleri ile iddia edilen her bir vakıanın hangi delille ispat edileceğini, tanık isim ve adresleri ile tanıkları ne hususta dinleteceğini açıklayarak davalı tarafa dava dilekçesi ile birlikte tebliğ ettirilmesi gerektiğini, ayrıca davalıya tebliğ olunmayan ve bu nedenle de inceleme imkanı bulunmayan belgelere karşı da cevap haklarını saklı tuttuklarını, davacı yanın taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini talep ettiklerini, davacı yanca tanzim edilen dava dilekçesi ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik … plaka nolu aracın parça değişimi suretiyle tamiratının yapılması işleminden doğan 37.415,00 TL alacağın ticari faizi ile tahsili talebinde bulunulduğunu, ancak iş bu huzurdaki davanın hukuka aykırı olduğundan kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını, şöyle ki dava konusu faturanın kendilerine tebliğ edilmediğini, davacı yanca davalı şirket ile 18.08.2016 tarih, … seri nolu 37.415,00 TL bedelli fatura üzerinden mutabakat sağlanmasının ardından ilgili faturanın 20.08.2016 tarihinde tebliğ edildiğinin iddia edildiğini, davacının tek taraflı olarak davalı şirkete bedeli neye göre belirlendiği belli olmayan davalı şirkete tebliğ edilmemiş fatura kestiğini, söz konusu faturanın ve alacağın bu nedenlerden dolayı davalı tarafından kabulünün mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; ” davalı şirket adına kayıtlı aracın davalı işyerine bırakılmış olması, davalı adına düzenlenen fatura, faturaya itiraza rastlanmadığı gibi mutabakat olması, davacı tarafından davalıya çekilen ihtarname, aracın davacı işyerinden çalışır vaziyette alındığının haciz tutanağında belirtilmesi hususları bir arada değerlendirildiğinde tarafların aracın tamiri hususunda anlaştıkları ve davacı tarafından edimin yerine getirildiği anacak davalı tarafından ödeme yapılmadığı sonucuna varılmıştır.Zira davalı taraf ticari defterlerini de sunmamış olup aksi de davalı tarafından ispat edilememiştir. Davalı zamanaşımı definde bulunmuş ise de fatura tarihi, ihtarname ve dava tarihi nazara alındığında zamanaşımı talebinin yerinde olmadığı” gerekçeleriyle davanın KABULÜNE, 37.415,00 TL’nin 15/11/2016 olan dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davaya konu faturanın müvekkili şirkete tebliğ edilmediğini, faturanın tebliğ edilmesi halinde taraflar arasında böyle bir ilişki olmadığından söz konusu faturanın davacıya iade edilecek olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında yapılan bir mutabakat bulunmadığını, söz konusu bu belgenin delil olarak kabul edilebilemeyeceğini, taraflar arasında herhangi bir yazılı anlaşma olmadığını, davada faturanın tek başına delil olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığını, fatura içeriğinden dava dilekçesi ile haberdar olmaları sebebi ile yaptıkları inceleme neticesinde, fatura içeriğinin de yetersiz olduğunu, fatura düzenlenmesi için taraflar arasında mutlaka hukuki ilişkinin bulunması gerektiğini, faturanın düzenlenebilmesi için satıcı tarafından, müşteriye bir malın satılmış olması veya bir hizmetin verilmiş olması gerektiğini, taraflar arasında böyle bir hukuki ilişki vs bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile, bir an için müvekkili şirket aracının parça değişimi ve tamiratına ilişkin işlemin yapıldığı düşünülse dahi, müvekkili şirketten parça değişimi ve tamir bedeli olarak istenilen tutarın fahiş olduğunu, dava konusu işlemin ticari bir iş olmadığını, söz konusu fatura tebliğ edilmediğinden temerrüt gerçekleşmediğinden faiz istenebilmesi ve ticari faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, davalıya ait aracın davacı tarafça tamir edildiği düzenlenen faturanın ödenmediği iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. Dava, TBK 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesine dayalı araç tamir alacağı istemine ilişkindir. Eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda işin yapılıp teslim edildiğini ve iş bedeline hak kazanıldığını kanıtlama yükü yükleniciye, iş bedelinin ödendiğini ispat külfeti ise iş sahibine düşer. Davacının genel kurallar içinde davalıya ait aracı tamir ettiğini kanıtlaması gerekir. Dosya kapsamından; vergi dairesinin 25.12.2019 tarihli cevap yazısı ekindeki, davalı şirkete ait 2016 yılı BA Formunda; dava konusu davacı …-… firması tarafından tanzim edilen 18.08.2016 tarih … nolu 37.415,00 TL bedelli faturaya ait herhangi bir kayda rastlanılmadığının bildirildiği, davacı şitket tarafından tanzim edilen dava konusu faturanın, davacı tarafından BS Formu ile vergi dairesine beyan edilmiş olduğu, söz konusu faturanın davalı tarafından ise vergi dairesine beyan cdilmemiş olduğu anlaşılmaktadır. Mali müşavir bilirkişi tarafından ” dosyaya sunulan …@hotmail.com ile …@hotmail.com e-posta adresleri arasında yapılan 30.09.2016 tarihli e-posta yazışmalarında; 2016-08 dönemi BA BS formu için 1 adet KDV hariç 31.707,63 TL faturaya ait mutabakat yapılmış olduğu görülmektedir” şeklinde mütalaada bulunulmuş ise de davalı şirket adına mali müşavirin fatura konusunda mutabakatta bulunma yetkisinin değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Faturanın gönderimine ilişkin davacı tarafından dosyaya sunuları … Kargo firmasına ait 18.08.2016 tarihli fatura üzerindeki Âlıcı bilgisi: … A.Ş. olduğu, 20.08.2016 tarihinde adrese teslim edildi bilgisinin mevcut olduğu, buna göre faturanın davalı şirket harici dava dışı üçüncü kişiye tebliğ edildiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Tüm bunlara göre yapılan değerlendirmede; taraflar arasında araç tamirine dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı sabittir. Davalı, davacının iddiasını inkar etmiş olup;davacı,iddiasını ispat için fatura,posta alındı belgesini delil olarak göstermiştir. Fatura; tek taraflı ve davacı tarafından düzenlenmesi her zaman mümkün olan bir belgedir, bu nedenle, davacının iddiasını ispat için yeterli değildir.Bu durumda ;ön sorun olarak, akdin varlığını ispat yönünden davacıya olanak tanınması gerektiği ve yine davaya konu olayda, miktar itibariyle tanık dinlenemeyeceğinin de mahkemece gözetilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, öncelikle ispat yükünün davacı yüklenicide olduğunun dikkate alındığında taraflar arasında akdi ilişkinin ispatına yarayan yazılı bir sözleşme bulunmadığı, davalı şirket yetkililerince yapılan bir mutabakat metninin de sunulamadığı, davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığı, akdi ilişkinin varlığının tespit edilemediği gözetilerek davanın redidne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Bu itibarla, davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kararın kaldırılarak yeniden esas hakkında aşağıdaki şekilde davanın reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafından yatırılan 638,96 TL peşin harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 558,26 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 3-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.612,25 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımın ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 31,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022