Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1155 E. 2022/250 K. 03.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1155
KARAR NO: 2022/250
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2019/410 E – 2020/597 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 03/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket çalışanının sevhen 28.03.2018 tarihinde … Bankasına ait internet bankacılığı üzerinden … abone numaralı üçüncü bir şahsın 9.826,25 TL sı tutarındaki faturasını davacı şirket hesabı üzerinden ödediğini, 27.03.2018 ila 02.04.2018 tarihleri arasında yurt dışı ve şehir dışında bulunan şirket yetkilisinin, bu durumun kısa sürede farkına vararak hemen iptal etmek için bankayı aradığını ama bankanın iptal edemeyeceğini, firmaya başvurması gerektiğini söylediğini, müvekkili şirket yetkilisinin de 12.04.2018 tarihinde davalı şirkete başvuru yaparak ödemenin hatalı yapıldığını belirterek ödemenin iade edilmesini talep etmişse de; davalı şirketin başvuru esnasında “ihtirazi kayıtla ödeme yapılmadığından ödemenin şahsın rızası veya hilafıyla yapıldığının yetkili merciler tarafından tespit edilmesi halinde işlem yapılacaktır.” şeklinde cevap verdiğini, ancak davalı şirketin müvekkile konu ile ilgili uzunca bir süre dönüş yapmadığını, telefonla davacı kurumla iletişime geçildiğinde ihtirazi kayıt ile ödeme yapılmadığı için müvekkile ödeme yapılmayacağı bilgisi verildiğini belirterek tüm bu nedenlerle davalıya yapılan yanlış ödeme tutarı olan 9.826,25 TL’nin iadesinin yazılı olarak talep edildiği tarih olan 12/04/2018 tarihinden itibaren kanuni faiziyle birlikte ödemeye mahkum edilmesine, yargılama masrafları ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yana ait banka hesabı üzerinden internet bankacılığı kullanılarak bir başka aboneye ait fatura borçlarının ödenmesinin müvekkili şirketin sorumluluğunu doğurmayacağını, kaldı ki bir an için sebepsiz zenginleşme söz konusu olabileceği düşünülse dahi; dava konusu fatura borcunun ödenmesinin müvekkili şirket açısından değil, lehine ödeme yapılan … açısından sebepsiz zenginleşme oluşturacağını, dolayısıyla huzurdaki davada müvekkili şirkete yöneltilebilecek bir husumet bulunmadığından işbu davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, ileri sürülen 3. kişi adına internet bankacılığı ile ödeme işleminde, gerçekten bir yanlışlık varsa bunun tarafları başta lehine ödeme yapılan 3. kişi ve ilgili banka olduğunu belirterek izah olunan ve re’sen gözetilecek nedenlerle davacının açmış olduğu haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “davacı tarafın kendi ticarethanesine ait elektrik kullanımına ait ödeme yapacakken internet bankacılığı üzerinden başka bir abonenin ödemesini yaptığı, bu konuya ait dekontların bulunduğu, bu suretle ödemenin iade edilmesi gerektiği, ödemenin davalı uhdesine geçtiği, davacı tarafa 3.kişiyi bulma yükü yüklenemeyeceği ve davacı tarafın kendi hatası nedeniyle faiz talep edemeyeceği” gerekçeleriyle husumet itirazlarının reddi ile davanın kısmen kabulüne, 9.826,25-tl’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, bakiye taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda önceki savunmalarını tekrarla birlikte özetle; davacı tarafından yapılan ödemelerin tamamının internet bankacılığı kullanılmak suretiyle yapıldığını, asli sorumlunun davacının kendisi olduğunu, kullanılan ödeme sisteminde, davacının cep telefonuna tek kullanımlık bir şifre mesajı geldiğini ve bu şifrenin banka çalışanı dahil kimseyle paylaşılmaması uyarısı bulunduğunun bilindiğini, tek kullanımlık şifrenin güvenliğinden davacının kendisi sorumlu olduğunu, abonelik esaslı işlerinde, 3.kişilerin ödeme yapmasının sıklıkla görülen bir durum olduğunu, gerek nakdi ödemelerde gerekse diğer yollarla yapılan ödemelerde ödeyenin kimliğini araştırmak gibi bir uygulama bulunmadığını, mahkemece dinlenen davacı şirket muhasebecisi/ tanığı …, bir kısım ödemeleri yapmak için kendisine talimat verildiğini, talimatta yazılan faturaları ödediğini beyan ettiğini, tanık beyanı ile de sabit olduğu üzere muhasebeciye ödeme talimatı şirket içerisinden verilmiş olup; ödemelerde herhangi bir karışıklık olmadığının açık olduğunu, müvekkili şirketin iktisabının da, elektrik kullanımından kaynaklı faturaya yani bir sebebe dayandığını, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 83, “Borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü değildir.” kuralı gereğince fatura borçlarının üçüncü şahıslar tarafından ödenmesi de borcu sona erdirdiğini, borçlunun bu durumu bilmesine de gerek olmadığını, yapılan her ödeme karşılığında davalı müvekkili şirketin bir faturadan doğan alacağının azalması sebebiyle, sebepsiz olarak zenginleştiğinden de söz edilemeyeceğini, 3.kişi adına rızaen ödeme yapılarak sonradan iadesinin istenmesi müvekkili şirketten haksız kazanç sağlama anlamına geldiğini, mahkemece 08.01.2020 tarihli ara kararı ile “bilirkişi incelemesi yapılmasına” karar verildiğini, ancak Mahkemece mevcut ara kararından rücu edildiğine dair herhangi bir karar verilmeksizin ve bilirkişi incelemesi yapılmaksızın dosyada hüküm tesis edilmesinin HMK madde 27’de yer alan “hukuki dinlenilme hakkının açık ihlali olduğu gibi, verilen karar sürpriz nitelikte bir karar olduğunu, davanın kısmen kabulü kısmen reddine karar verilmiş olmasına rağmen; lehimize vekalet ücretine hükmedilmemesi de usule ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür. Dava, 28/03/2018 tarihinde … Bankasına ait internet bankacılığı üzerinden dava dışı üçüncü kişinin 9.826,25-TL tutarındaki faturasının davacı tarafından sehven ödendiği, bu sehven ödeme nedeniyle yapılan ödemenin ödeme tarihinden itibaren faiziyle birlikte davacıya ödenmesi talebidir. Dosya kapsamından, davacı tarafından 28.03.2018 tarihinde dava dışı …’ın elektrik aboneliğine ait 5 farklı faturası nedeniyle toplam 9.826,25 TL ödemenin davacı şirket tarafından internet bankacılığıyla ödenmiş olduğu konusunda ihtilaf yoktur. Sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir. Bu genel açıklamadan sonra sebepsiz zenginleşmenin gerçekleşmesi için aranan şartların açıklanmasında yarar görülmüştür. Birinci şart; taraflardan birisinin malvarlığında bir eksilmenin vukubulmasına karşı, diğerinin malvarlığında bir çoğalmanın gerçekleşmiş olmasıdır. Bir malvarlığındaki eksilme, aktifin azalması ya da pasifin çoğalması şeklinde olabileceği gibi, aktifin çoğalmasına ya da pasifin azal- masına engel olma yoluyla da gerçekleşebilir. İkinci şart; sözü edilen eksilme ile çoğalma arasında bir illiyet bağının bulunmasıdır. Üçüncü şart, yine sözü edilen azalma ile çoğalmanın haklı bir sebebe dayanmamasıdır. Dördüncü şart; vukubulan iktisabın (çoğalmanın) sebepsiz iktisap kuralları dışında, özel bir hukuk kuralına dayanılarak iadesi mümkün olmamalıdır. Zira böyle bir imkan varsa artık sebepsiz iktisap kuralları değil, sözü edilen özel kurallar uygulanır. İadenin; istihkak davası, haksız inşaat sebebiyle tazminat davası, sözleşmenin ifası davası, sözleşmeden dönme sebebiyle iade davası, vekaletsiz iş görmeye dayanan iade davası gibi yollarla gerçekleştirilmesi mümkünse, artık sebepsiz iktisap kurallarına başvurulamaz (Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, Borçlar Hukuku Genel Hüküm- ler, 7.Baskı, İstanbul 1993, s. 734-738). Bu tür işlemlerde amaç; davalının edindiği çoğalma sonucu, tüm malvarlığında meydana gelen artışın iadesinden ibarettir. Taraf sıfatı, bir başka deyişle husumet ehliyeti; dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Sıfat, bir maddi hukuk ilişkisinde tarafların o hak ile ilişkisinin olup olmadığının belirlenmesi anlamına gelir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, aktif husumeti, davalı sıfatı ise pasif husumeti karşılayacak şekilde kabul edilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise, davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veye kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Taraf sıfatı bu anlamda, defi değil itiraz niteliğinde olup; taraflarca süreye ve davanın açılmasına bakılmaksızın her zaman ileri sürülebileceği gibi taraflar ileri sürmemiş olsa bile mahkemece resen nazara alınmalıdır. ( Kuru, Baki- Arslan, Ramazan – Yılmaz, Ejder : a.g.e.,s. 231-232 ; Üstündağ, Saim; Medeni Yargılama Hukuku, Alfa Basım Yayım Dağıtım, İstanbul 1997, s. 307) Şu halde, davacı tarafça dava dışı aboneye ait 5 farklı faturanın internet bankacılığı ile ödendiği, söz konusu faturaların var olan bir borca dayalı olduğu, davalının bu faturalara dayalı alacağının olduğu, zenginleşmesinden bahsedilemeyeceği nazara alındığında davacı tarafça sebepsiz zenginleşemeye ait iddiaların dava dışı aboneye yöneltilmesi gerektiği, davalıya husumet yöneltilemeyeceği gözetilerek davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Bu itibarla; davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın reddine, 2-Alınması gereken 80,70 TL harcın davacı tarafından yatırılan 167,83 TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatırılan 87,13 TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, 3-Davalının yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden, A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımın ilk derece mahkemesince taraflara iadesine, İstinaf İncelemesi İle İlgili Olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davalıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yaptığı 25,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.03/02/2022