Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1150 E. 2022/374 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1150
KARAR NO: 2022/374
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30/06/2020
NUMARASI: 2018/446 E – 2020/219 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili başlangıçta tüketici mahkemesine verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Büyükçekmece- … Mahallesi- … Caddesi- … Sokak, No:…, … Blok D:… adresinde ikamet ettiğini, ikamet ettiği evi için … abone numarası üzerinden elektrik kullanan bir elektrik abonesi olup, bu abonelikle ilgili borcu bulunmadığını, müvekkilinin ortağı olduğu … Limitet Şirketi’nin Esenyurt- … Mahallesi, ES Karayolu üzeri No:… adresinde kurulu olduğunu, şirketin ticari faaliyetini ortakların anlaşmazlığı nedeniyle fiilen sonlandırıldığını, şirket faaliyetini sürdürdüğü adresteki … no’lu elektrik aboneliğinden kaynaklanan 52.971,57 TL borcu nedeniyle davacı mükellefe ait yukarıda belirtilen adreste kurulu aboneliğini iptal ederek elektriğini borcu olmamasına rağmen kesildiğini, borçlu olan şirketin ayrı bir tüzel kişilik olup, şirket tüzel kişiliğinin şirket borçlarından mal varlığı ile sorumlu olduğunu, şirketin hak ve borçlarından ortakların sorumluluğu bulunmadığını, şirket ortaklarının ancak amme alacaklarına karşı şirketin mal varlığının kalmadığı ve şirket hakkında takibin semeresiz katmasından sonra hisseleri oranında borçtan sorumlu olduklarını, davalı tekel olma avantajını kullanarak yasal dayanağı olmadan davacının borcu olmayan elektrik aboneliğini sonlandırma hakkı bulunmadığını, davalının şirketin borcunu davacıdan talep etmesi ve bunu sağlamak için elektriğinin kesilmesi sözleşme yapma hürriyetinin engellenmesi olup, Anayasaya göre yapılan işlem suç teşkil ettiğini bildirerek, öncelikle davacıya ait … abone numaralı elektrik batimdaki elektriğin tedbiren kullanıma açılması ve davanın devamı müddetince borcu olmadığından kesilmemesi için TEDBİR kararı verilmesine, davacının … numaralı sayaç nedeniyle 52.971,57 TL borcu olmadığının tespitine, yapılan abonelik işleminin iptaline, davalının tek taraflı ve kötü niyetti işlemi nedeniyle davacı ve ailesi mağdur olmuş olduğundan davacının yaptığı işte ve bulunduğu ortamda rencide olmasına sebep olduğundan, davacı ve ailesinin mağduriyeti para ile ölçülmese de 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … Ltd. Şti’ye ait “… mahallesi E-5 züzeri No:… Esenyurt” adresinde 09.09.2011 ve 01.10.2011 tarihlerinde yapılan kontrollerde, abone olmaksızın müvekkili şirkete kaydı olmayan … seri no’lu … marka sayaç üzerinden kaçak elektrik kullanıldığı tespit edilerek “… Ltd. Şti” adına 09.09.2011 tarihinde … ve 01.10.2011 tarihinde … seri no’lu zabıt varakası tanzim edildiğini, ilgili zabıtlar için tutanak tarihlerinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereği … seri no’lu zabıt için 27.442,43 TL ve … seri no’lu zabıt için 941,08 TL bedeller tahakkuk ettirildiğini, ilgili bedeller daha sonra Perakende Komisyonu tarafından iptal edilerek normal fiyat üzerinden yeniden tahakkuk ettirilerek bu tahakkuk neticesinde … seri no’lu zabıt için 11.690,00 TL ve … seri no’lu zabıt için 638,10 TL olarak tahakkuk ettirildiğini, bahse konu … numaralı tesisatta abonesi …’ya ait 13.06.2015 tarihli müvekkili şirket kayıtlarınca yapılan inceleme neticesinde, vadesi geçmiş herhangi bir borcun bulunmadığının tespit edildiğini, söz konusu tesisatta yapılan kesintilerin daha önceki borçların son ödeme tarihinde ödeme yapılmaması sebebiyle yapıldığının görüldüğünü, bu nedenle davacının elektriğinin başka bir abonenin borcu nedeniyle kesilmediğinin açık olduğunu bildirerek, öncelikle davanın müvekkili şirket açısından husumet yokluğu sebebiyle usulden reddine, davacının açmış olduğu haksız davanın esastan reddine, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından; “Tüketici Mahkemesince davacının ev aboneliğine ve manevi tazminata ilişkin talepleri hakkında karar verilmekle davamız konusunun davacının hissedarı olduğu … Ltd. Şti’ne ait … nolu elektrik aboneliğinden kaynaklanan 52.971,57 TL ‘lik borca yönelik menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır. Davacının iddiası şirket borcu nedeniyle evine ait aboneliğe ilişkin elektriğin kesildiğinden bahisle menfi tespit davasıdır. Davalı şirket davacının evine ait elektriğin şirket borcu nedeniyle değil, önceki dönem eve ilişkin faturaların geç ödenmesinden kaynaklandığını savunmuştur. Alınan bilirkişi raporuna göre şirket aleyhine idareye kaydı olmayan sayaçtan elektrik kullanmak nedeniyle tutanak tutulduğu, belli bir miktar borcu bulunduğu anlaşılmıştır. Şirket tüzel kişiliği borcundan dolayı ortaklara rücu edilmesi mümkün değildir. Ortakların sorumluluğu sadece ortaklığa karşı ve esas sermeya payı ile sınırlıdır. Kanun, ortaklarla limited şirket alacaklıları arasında bir ilişki kurmamıştır. Ancak bunun TTK 529-530-531-532 maddelerindeki belli istisnaları konulmuşsa da olayımzda böyle bir durum bulunmamaktadır. Bu haliyle davacının ortağı olduğu şirketin elektrik borcundan dolayı şahsi sorumluluğu olmasa da davacının bu aşamada HMK 114/1-h maddesi gereği dava açmakta hukuki yararı yoktur. Zira evine ait aboneliğe ilişkin elektriğin şirket borcuna istinaden kesildiği sabit olmamakla birlikte şirket aleyhine yürüyen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … ve Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … takip nolu dosyalarında da taraf değildir. Keza davacının aleyhine takip yapıldığı yönünde bir iddiası da yoktur. Yine davalının şirket borcuna istinaden davacıya yönelik resmi bir yazı veya tahsile ilişkin ihtarı da bulunmamaktadır. Buna göre bu aşamada davacının davayı açmakta hukuki yararı olmadığı” gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; davacı tarafından ikame edilmiş olan davanın dava dilekçesinde yalnızca müvekkili şirket … A.Ş.’nin davalı olarak gösterildiğini, görevsizlik kararı sonrasında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesince, davalının tespitinde maddi bir hataya düşüldüğüne karar verilerek müvekkil şirket … A.Ş. (…) davadan taraf olmaktan çıkarılarak davanın … A.Ş. (…) ‘ye karşı devam ettiğini, taraf olmaktan çıkarılan müvekkili şirket …, bu yanılgının tespitine kadar davayı takip ettiğini, HMK m.124/4 son cümlesi lafzına göre lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. Uyuşmazlık ise, davalı olmaktan çıkartılan … lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekip gerekmediği hususundadır. 6100 sayılı HMK’nın 124/4 maddesinde, dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceği, bu durumda hâkimin, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmedeceği düzenlenmiştir. Somut olayda, davacı davasını … A.Ş. Hasım gösterilerek dava açılmış, tüketici mahkemesinde görevsizlik kararı öncesi bu davalı tarafından cevap dilekçesi sunulmuş, mahkemece de gerekçeli kararda “Öncelikle dava dilekçesinde ve Tüketici Mahkemesinde davalı olarak gösterilen … A.Ş’nin davada hasım olarak yanlış gösterildiği anlaşılmakla, yargılama sırasında HMK 124/3 maddesi gereğince bu eksiklik giderilmiş, davalı … A.Ş hasım durumuna getirilmiştir” denmek suretiyle hasım değişikliği yapılmıştır. Şu halde, 6100 sayılı Kanun’un 124/3. maddesi gereğince taraf değişikliği sonucu davasını gerçek şirkete yöneltmiş, davalı hasım olmaktan çıkarılmış ise de lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve asaya uygun değildir. Bu itibarla, ilgili 3. kişinin istinaf isteminin kabulüyle HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden, hüküm fıkrasının düzeltilmesi ve ilgili 3. kişi … lehine vekalet ücreti taktirine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-İlgili 3. kişi …’ın istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; 1-Davanın dava şartı yokluğundan reddine, 2-Karar tarihine göre alınması gereken 54,40 TL harcın peşin alınan 904,62 TL harçtan mahsubu ile bakiye 850,22 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-HMK 124/3 maddesi uyarınca ilgili 3. kişi … A.Ş. lehine 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile ilgili kişiye verilmesine, 4-Davalı … A.Ş. kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davacı tarafından yatırılan ve artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 7-Karar kesinleştiğinde taraflarca yatırılan artan gider ve delil avansından arta kalan kısım var ise yatıran tarafa iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 26,00 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/02/2022