Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1131 E. 2022/1087 K. 12.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1131
KARAR NO: 2022/1087
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2020
NUMARASI: 2019/715 E – 2020/783 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es.sayılı dosyası ile borçlu … Ltd. Şti.adına başlatılan icra takibinde İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … talimat sayılı dosyası ile müvekkili davacının eski yetkilisi olduğu üçüncü şahıs … Ltd.Şti.adresinde 09/03/2017 tarihinde davalı tarafından haksız haciz işleminin gerçekleştirdiğini, haksız haciz nedeni ile müvekkili … eski yetkilisi olduğu şirket … Şti.istihkak hakkı savunmasında bulunmuş olup, İstanbul 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/769 Es. 2018/464 Kar. Sayılı dosyası ile istihkak davasının açıldığını, istihkak davasında müvekkili davacının eski yetkilisi olduğu firmanın haklı bulunduğunu, lehlerine karar verildiğini, müvekkili davacının eski yetkilisi olduğu … Şti.iş bu davaya sebep teşkil eden haksız hacizden kaynaklı alacaklarını 01/03/2019 tarihli temlikname ile müvekkili davacıya devrettiğini, temlik alacaklısının alacak hakkını haiz olduğu ve … Şti.tarafından davalı tarafa haciz baskısı altında ödenmek zorunda kalınan 33.189,89 TL ‘ nin iadesi için iş bu davayı açma zorunluluğu hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle davacının alacaklı bulunduğu 33.189,89 TL ‘ nin davalı tarafından ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ; davacının alacaklı olduğu iddiasıyla açmış olduğu 33.189,00 TL’ nin tahsiline yönelik iş bu dava haksız ve kötü niyetli olup reddi gerektiğini, davacının talepleri yönünden taraf sıfatının bulunmadığını, huzurdaki dava istirdat davası olduğu düşünüldüğünde, taraflarına yapılan ödeme Haziran 2018 tarihinde olduğundan dava bir yıllık yasal hak düşürücü sürede açılmadığından reddi gerektiğini, somut olayda haciz baskısı gibi bir durum söz konusu olmayıp davacı ile iş bu davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Es. Sayılı dosyasına yönelik karşılıklı anlaşmaya varılarak protokol imzalandığını, dilekçe ekinde sunmuş oldukları protokolden de anlaşılacağı üzere protokolde davacının imzasının bulunduğunu, davacı iş bu protokole konu senede ve 10.000,00 TL ‘ lik ödemeye yönelik taraflarına borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit ve istirdat davası ikame etmiş olup iş bu dava İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/492 Es.sayılı dosyasından reddedildiğini, davacı ihtirazi kayıt ileri sürmeden parayı ödemiş olup dava açma hakkının bulunmadığını, açıklanan nedenlerle davanın ve davacının tüm taleplerinin reddini, lehlerine tazminata hükmedilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; Temlik eden şirket iş yerinde haciz işleminin 09.03.2017 tarihinde yapıldığı, davacının dava dilekçesinde bahsettiği ödemelerin ise 2018 yılı haziran ayı içerisinde olduğu, bir kimsenin haciz baskısı altında ödeme yapması hayatın olağan akışını uygun olsa da davacı yanın ödemelerinin haciz işleminden yaklaşık 15 ay sonrasına isabet edip, banka hesabına havale yapmak suretiyle ödeme yaptığı, davacının bu havale işlemi sırasında sadece 3.371,64 TL ödeme yönünden ” borçlu … Ltd.şti 2018/20910 e icra dosyasına her türlü dava ihtirazi kayıt ve başvuru hakkım saklı kalmak üzere ” kaydının düşüldüğü dekontta alıcının … İcra dairesi olduğunun yazılı olduğu bu ödemenin kimin borcuna istinaden yapıldığının anlaşılamadığı, davacı tarafından görülen istihkak davasının kesinleşmesinin beklenmediği dikkate alındığında yapılan ödemelerin 3.kişinin borcunu ödeme kapsamında olup, davacı ödediği miktarı borcunu ödediği dava dışı … Ltd. Şti’den talep edebileceği gerekçesiyle ,davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; Haciz baskısı altında vermiş oldukları senetler nedeniyle yaptıkları ödemeyi geri talep ettiklerini, yapılan ödemenin dayanağı senedin haciz baskısı altında verilip-verilmediğinin incelenmesi gerektiği, davalı, senedin takip dosyasına ilişkin protokol kapsamında alındığını ikrar ettiği,. İstanbul B.A.M. 21. Hukuk Dairesi 2018/2177 E.- 2018/3119 K. sayılı kararı ile borçlu firma ile haciz ile mağdur edilen firmaların farklı firmalar olduğuna karar verdiği, davalının dahi savunması olmayan bir hususa (protokolün takip dosyası ile ilgisi olmadığına..) yerel Mahkemece yorum ile varılması ve bu gerekçe ile yaptıkları ödemenin borçlu şirket adına yapılmış bir ödeme olduğuna kanaat getirilmesinin kabul edilemeyeceği, davalının tarihsiz protokolün hangi başka nedenle düzenlendiğini mevcut ikrarı hilafına ispat etmiş midir ki kabul ile davanın reddine karar verilmiş olduğu, İstanbul B.A.M. 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/2177 E. – 2018/3119K. sayılı kesin hükümü ve davalının kesin delil mahiyetindeki ikrarı dikkate alınmaksızın aleyhe bir kabul ile karar tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu, haciz baskısı altında alınan senede belli bir vade konması ve o tarihte ödenmesi hayat akışına aykırı olmadığı halde , bu durumun aleyhe karar gerekçesi yapıldığı, kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , dava dışı şirketçe haciz baskısı altında ödendiği iddia edilen ve davacıya temlik edilen paranın icra dosyası alacaklısından tahsili istemine ilişkindir. Görev yönünden inceleme; Dosyadaki bilgi ve belgelere göre; davada alacağın temliki iddiasına dayanılmaktadır. Eldeki dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra açılmıştır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Yine, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı şirketin tacir olduğu açık ise de, davacı gerçek kişinin “tacir” sıfatını taşıyıp taşımadığı belli değildir. Sistem sorgulamasında davacının vergi kaydı bulunmadığı görümüştür. Davacının, alacağı temlik eden şirketin eski yöneticisi olduğu dosyada beyan edilmiştir. Dosyada davacının tacir olup olmadığına ilişkin bilgi ve belge bulunmamaktadır.Bu sebeple, mahkemece davada görevli olup olmadığının usulünce araştırılması, Ticaret Odasından tacir kaydı bulunup bulunmadığı,kaydı varsa hangi iş kolu ile ilgili olduğu,buna göre davanın ticari dava niteliğinde olup olmadığı ve davada mahkemenin görevli olup olmadığının tesbiti ile, mahkeme görevli olduğu takdirde yargılamaya devam edilmesi, aksi takdirde Asliye Hukuk görevli olduğundan görevsizlik-dava şartı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken,bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile esasa girilerek karar verilmesi hukuka ve usule aykırı görülmüştür. Kabule göre de; Dava haciz baskısı altında ödendiği iddia edilen paranın icra dosyası alacaklısından tahsili istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, davalı tarafından dava dışı borçlu … Ltd. Şti. hakkında yapılan icra takibinde 09.03.2017 tarihinde … mah … sok … Kadıköy adresinde haciz yapıldığı, haciz uygulanan üçüncü şahıs … Ltd.Şti şirket yetkilisi tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, alacaklı vekili tarafından istihkak iddiasının kabul edilmediği, davacı tarafından istihkak iddiası ile açılan davada mahkemece davanın reddine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. HD’nin 25.12.2018 tarih 2018/2177 E-2018/3119 K sayılı kararı ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacı yanın istihkak iddiasının kabulüne, hacizlerin kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı taraf, davacının temlik aldığı alacakla ilgili olarak, haciz baskısı ile değil imzalanan protokol nedeni ile ödeme yapıldığını beyan etmiş, imzalanan protokol suretini ibraz etmiştir. Sunulan tarihsiz ; dava dışı … Ltd.ile ile davalı … arasında “Protokol” başlığı ile düzenlenen belgeye göre, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasındaki borçlu … şirketinin dosya borcu hakkında tarafların anlaştığı, borca mahsuben 29.874,00 TL bedelli 01.06.2017 vade ve 03.05.3017 düzenleme tarihli ,borçluları davacı ile … şirketi olan senedin verildiği , senedin ödenmesi halinde dosya borcunun ödenmiş kabul edileceğinin imza altına alındığı anlaşılmıştır. Tarihsiz protokolün atıf yaptığı senedin düzenleme tarihi olarak 03.05.2017 tarihinin yazılı olduğu göz önüne alındığında, mahkemece protokolün en erken bu tarihte düzenlendiğinin kabul edilmiştir. Dava dilekçesinde ödendiği beyan edilen 13.06.2018 tarihli 20.000 TL, 13.06.3018 tarihli 9.813,00 TL ve 22.06.2018 tarihli 3.376,89 TL’ye düzenlenen protokolde atıf yapılmadığı, ayrıca davacı tarafından 11.11.2017 tarihinde “… borca mahsuben ” açıklaması ile 10.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.Davalı taraf bu ödemenin 6.000,-TL sini … şirketinin 2017/7490 sayılı dosya borcuna sayılarak bu dosyanın infaz edildiğini,4000,-TL lik kısmının ise aynı borçlu şirketin 2017/7490 sayılı dosya borcuna sayıldığı bildirilmiştir.Bu dosya borcuna mahsuben ayrıca senet verildiği beyan edilmiştir. Dava dışı … Ltd.Şti ile davacı arasında yapılan 01/03/2019 tarihli ” Temlikname” uyarınca ; İstanbul 3. İcra Hukuk mahkemesinin kararının , İstanbul B.A.M. 21. Hukuk Dairesi’nin 2018/2177 E. – 2018/3119K. sayılı kararı ile kaldırıldığı, kaldırılan ilam sebebi ile ödenen tutarların,teslim alınmış ancak ödenmemiş olan senedin ve maddi manevi tazminat alacaklarının eski temsilcisi olan davacıya temlik etmiştir. Alacağın temliki sözleşmesi, protokolden sonraki tarihte yapılmıştır. Protokol uyarınca ,dava dışı şirkete İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasındaki borcuna mahsuben 29.874,00 TL bedelli 01.06.2017 vade ve 03.05.3017 düzenleme tarihli senedin verildiği , senedin ödenmesi halinde dosya borcunun ödenmiş kabul edileceğinin imza altına alındığı anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde ödendiği beyan edilen 13.06.2018 tarihli 20.000 TL, 13.06.3018 tarihli 9.813,00 TL ve 22.06.2018 tarihli 3.376,89 TL’ye düzenlenen protokolde atıf yapılmadığı, ayrıca davacı tarafından 11.11.2017 tarihinde “… borca mahsuben ” açıklaması ile 10.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Davacının havale işlemleri sırasında sadece 3.371,64 TL ödeme yönünden ” borçlu … Ltd.şti 2018/20910 e icra dosyasına her türlü dava ihtirazi kayıt ve başvuru hakkım saklı kalmak üzere ” kaydının düşüldüğü dekontta alıcının … İcra dairesi olduğunun yazılı olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafça cevap dilekçesinde ; davacı iş bu protokole konu senede ve 10.000,00 TL ‘ lik ödemeye yönelik taraflarına borçlu olmadığına ilişkin menfi tespit ve istirdat davası ikame etmiş olup iş bu dava İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/492 Es.sayılı dosyasından reddedildiğini bildirimiştir. Dosya içerisinde icra takip dosyaları bulunmamaktadır.(Uyap sureti aynı mahkemenin başka dosyası içine gönderilmiş olup,bu dosyadaki icra dosyası uyap suretinin taraflarla ilgisi yoktur) Ayrıca İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/492 Es.sayılı dosyası celp edilmemiş ve incelenmemiş,bu dava ile igili tesbit edilmemiştir.Açıklanan eksikliklerin giderilmesi gerektiği de değerlendirilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda açıklanan şekilde mahkemenin görevli olup olmadığı yönünden araştırma ve değerlendirme yapılması ve görevli değilse sonucuna göre karar verilmesi , mahkeme görevli olduğu takdirde ise yukarıdaki eksikliklerin giderilmesi ile yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/04/2022