Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2021/1058 E. 2021/1600 K. 01.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2021/1058
KARAR NO: 2021/1600
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/11/2020
NUMARASI: 2018/1580 E – 2020/738 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 01/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçesinde; müvekkili şirketin sözleşme gereğince davalı şirketten elektrik enerjisi temin ettiğini, davalı şirketin müvekkili şirketin aldığı elektrik enerjisinin miktarlarını ve faturalandırmaya esas bilgilerini sayaç okuyarak belirlediğini, ancak bu sayaç okuma bedeli, sayaç başına sabit bir ücret olması gerekirken, davalı şirketçe tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi ücret olarak tahsil edildiğini, Danıştay 13. Dairesi’nin 06/04/2011 tarih ve 2008/269- 2011/1368 E/K sayılı kararı ile nispi sayaç okuma bedelini iptal ettiğini, bu kararın geçmişe de etkili olduğunu beyanla , fazladan perakende satış hizmet bedeline ilişkin olarak, Asıl davada , 2007 Nisan döneminde 9 adet fatura ile tahsil edilen 7.492,56 TL perakende satış hizmet bedelinin, Birleşen davada;2006 yılı Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık dönemine ilişkin 4 aylık, 2007 yılı Ocak, Şubat, Mayıs, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık dönemine ilişkin 10 aylık 351.307,50 TL perakende satış hizmet bedelinin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili asıl dava ve birleşen cevap dilekçesinde; Öncelikle husumet ve zaman- aşımı davanın esasına ilişkin olarak; müvekkili davalı şirketin tarife ve yönetmelikler kapsamında iş gördüğünü ve EPDK kararları dışına çıkmadığını, davacı tarafından açılan mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce tesis olunan 2014/1270 Esas, 2017/113 Karar nolu 08/02/ 2017 tarihli ilamda “Dosyadaki kanıt ve belgelere, bilirkişi asıl ve ek raporlarına ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin davalı dağıtım şirketinden temin ve tedarik ettiği enerji bedellerinin ödenmesi sırasında asıl ve birleşen davalar yönünden; belirtilen dönemlerde düzenlenen faturalarda PSHB bedelini tüketilen enerji miktarı üzerinden nispi olarak tahsil ettiği, örnek Danıştay Kararlarına göre; PSHB bedelinin TL/ABONE bazında tahsil edilmesi gerektiğinden; davalının ihtilaflı dönemlere ilişkin davacıdan asıl dava itibariyle 7.575,64 TL birleşen dava yönünden; 332.134,39 TL fazla tahsilat yaptığı anlaşıldığından; bu bedellerin davacıya iadesi gerektiğinden; asıl davada talep miktaarı hesaplanan iade miktarından düşük olduğundan; asıl davanın taleple bağlılık ilkesi esas alınarak davanın kabulüne, birleştirilen davada ise; 351.307.60 TL talep edilmekle davanın , hesaplanan 332.134,39 TL üzerinden kısmen kabulü ile fazlaya ait istemin reddine karar verilmiştir. Asıl ve birleşen davalar yönünden davacı, ödeme tarihlerinden itibaren 6831 Sayılı Kanuna göre; gecikme zammı ve KDV’siyle birlikte tahsilini talep etmiş ise de; davacının 6831 Sayılı Yasanın uygulanacağı kamu kuruluşlarından olmadığı gibi; Yargıtay 3.Hukuk Dairesinin bu konudaki örnek son kararlarına göre; istirdat davasında davalının ihtarname ile temerrüde düşürülmesi erektiğinden; bu nedenle davacının ödeme tarihlerinden itibaren hükmolunan alacağa faiz işletilmesi talebi kabul edilmeyerek dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.” denilmiştir. Taraf vekillerinin istinaf talebi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucu tesis olunan 2017/1133 Esas, 2018/1419 Karar nolu 24/10/2018 tarihli ilamda : “Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/10926 E, 2018/ 8303 K sayılı ilamı dikkate alınarak, davaya konu olan yıllar itibariyle EPDK tarafından 875 sayılı kararın eki olan tarifelerin müteakip yıllar için yapılan güncellemeler ile yürürlüğe giren PSH tarifelerinin her biri birer düzenleyici idari işlem sayılmakla bunların yürürlüğe girmelerini müteakiben iptal davasına konu edilip edilmediği ile bu davalar sonucunda iptalinin sağ- lanıp sağlanmadığı EPDK’dan araştırılarak, iptal edilen tarife olduğunda ise ancak bu iptal edilen tarife bakı- mından talebin değerlendirilmesi gerekeceği dikkate alınarak ve 6719 sayılı Kanun ile 6446 sayılı Kanunda yapı- lan değişikliklerin birlikte değerlendirilmesi yapılarak ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanıl- gılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu şekilde bu deliller topla- narak, değerlendirme yapılmamış olduğu ve karar gerekçesinde tartışılmamış olduğundan, davalının istinaf baş vurusunun kabulü ile, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, bu açıklamalara uygun yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, davacının istinaf talebinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına” karar verilmiştir. Kaldırma kararımız sonrası ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucu bu kez: “Kaldırma kararı çerçevesinde davaya konu olan yıllar itibariyle EPDK tarafından 875 sayılı kararın eki olan tarifelerin müteakip yıllar için yapılan güncellemeler ile yürürlüğe giren PSH tarifelerinin her biri birer düzenleyici idari işlem sayılmakla bunların yürürlüğe girmelerini müteakiben iptal davasına konu edilip edil- mediği ile bu davalar sonucunda iptalinin sağlanıp sağlanmadığı araştırılmıştır. EPDK’nın 13/03/2019 tarihli yazı cevabında söz konusu dönemde uygulanan kurul kararlarına ilişkin herhangi bir iptal kararı bulunmadığı bildirilmiştir. Davacı vekili Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2019 yılı kararlarında görüş değişikliğine gittiğini, özellikle 19/03/2019 tarihli kararında iptal edilen kararlara istinaden onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkili olacağı vurgulandığı belirtilmişse de bahse konu Yargıtay ilamında açıklanan gerekçeler iptal edilmeyen tarifelerle ilgili olarak sonuç doğurmasına yönelik olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Kararda açıkça vurgulandığı üzere iptal edilen karar geçmişe yürüyerek onunla bağlı bir maliyet arz eden sonuç işlemleri de ortadan kaldıracağını belirtmiş olmakla iptal edilmeyen tarifeler hakkında iptal edilmiş gibi uygulama yapılması gerektiği sonucunu doğurmayacaktır. ” denilerek asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.İstinaf Başvurusu: Hüküm bu kez davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: 875 sayılı EPDK kararı ile kabul edilen tarife metodolojisinin, sayaç okuma ve fatura- landırma bedellerinin karşılığı olan perakende satış hizmet (PSH) bedellerinin tüketilen elektrik mik- tarına oranlanarak tahsil edilmesini düzenleyen, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölü- münün B bendinin Danıştay 13. Dairesi’nin 06/04/2011 tarih 2008/269 E. 2022/1568 K. sayılı kararı ile iptal edildiğini, idari yargının iptal kararları idari işlem/düzenlemeyi geçmişe etkili şekilde hiç yapıl- mamış gibi ortadan kaldırdığından, iptal edilen düzenlemeye dayanılarak fazladan tahsil edilen tutarların iadesinin gerektiğini, bu nedenle davalı dağıtım şirketince müvekkili şirkete düzenlenmiş ve bedelleri müvekkil tarafından ödenmiş faturalar içerisinde fazladan tahsil edilmiş PSH bedelleri açılan işbu davanın açıldığını, İade talebinin ilk aşamada Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1270 Esas ve 2017/113 Karar sayılı ilamı ile haklı görüldüğünü, ancak kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2018 tarih 2017/113 E. ve 2018/1419 K. sayılı ilamı ile kaldırıldığını, kaldırma kararında istinaf mahkemesinin benzer bir başka dava hakkında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nce verilen 2017/10926 Esas ve 2018/8303 Karar sayılı ilamını esas aldığını, 875 sayılı EPDK kararının ek tariflerin müteakip yıllar için yapılan güncellemeler ile yürürlüğe giren PSH tarifelerinin ayrı bir düzenleyici işlem olduğu belirtilerek bunlar hakkında iptal kararı olup olmadığının araştırılması ile 6719 sayılı yasayla yapılan değişikliklerin değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek kararın kaldırıldığını ve dosyanın yerel mahkemeye iade edildiğini, Oysaki 875 sayılı EPDK kararı ile kabul edilen tarife metodolojisi, tarifelerin ne şekilde hesaplanacağını düzenlediğini, tarife metodolojisinin kabulünden sonra çıkarılan tarife kararlarının ise, metodolojide belirlenen hesaplama/formüllerde kullanılacak birim bedellerinin güncellendiğini, dola- yısıyla tarife kararlarının dayanağını tarife metodolojisi olup, tarife metodolojisi iptal edildikten sonra, tarife kararlarının tek başına uygulanmasının olmadığını, bu nedenle tarife kararlarının ayrıca iptaline gerek bulunmadığını, Ayrıca 6719 sayılı yasal düzenleme ,iş bu davanın idari yargının iptal kararına dayanıyor olması ve her halde yasanın ilgili hükmünün de Anayasa Mahkemesince iptal edilmiş bulunması karşı- sında, fazladan alınmış PSH bedellerinin iade edilmesinde herhangi bir hukuki engel bulunmadığını, Nitekim Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi de kaldırma kararı sonrasında, davanın reddi için bu gerekçeye dayanmadığını, bu hususun, sonraki tarihli mahkeme kararlarında ayrıntılı olarak tartışıldığını ve PSH bedellerinin iadesi gerektiği yönünden içtihat oluştuğunu, Zira Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin de, istinaf mahkemesi kararında bahsi geçen ilamından sonrasında bu görüşünden döndüğünü, bu hususta gerek bozma kararına karşı verilen direnme kararlarını onadığını, gerekse de ilk görüşün hatalı olduğunu açıkça belirleterek bozma kararlarını karar düzeltme yolu ile kaldırdığını, O kadar ki, istinaf mahkemesi kararında alıntılanan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2017/ 10926 E. ve 2018/8303 K. sayılı bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada neticesinde Yargıtay, davanın kabulü ile PSH Bedellerinin iadesi gerektiğine karar verdiğini, Keza Yargıtay’ın sonraki tarihte verdiği tüm kararlarında, PSH bedellerinin iadesi gerektiğine hükmettiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin bu yerleşen içtihadına uygun olarak İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin de iş bu dava ile ilgili verdiği kaldırma kararı sonrasındaki tüm karar- larında PSH bedellerinin iadesine karar verdiğini, Tarife kararlarının ayrıca iptal edilmesine gerek bulunmaksızın PSH bedellerinin iadesinin gerektiği, 6719 sayılı yasanın da PSH bedellerinin iadesine engel bir hükmünün bulunmadığı hususunun Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’nin içtihatları ile kesinlik kazandığını, Bu husustaki uyuşmazlık, kesin bir suretle açıklığa kavuşmuş olmasına, tüm ısrarlı itiraz- lara ve sunulan çok sayıdaki kesinleşen emsal karara karşın yerel mahkemece ‘ her ne kadar Yargıtay’ın 19/03/2019 tarihli kararında, Danıştay kararı ile iptal edilen kararın, ilgili tasarruflara etkili olacağı belirtilmiş ise de, Danıştay kararının iptal edilmeyen tarife kararları ile ilgili sonuç doğurmayacağı” gerekçesi ile PSH bedellerinin iade edilemeyeceğine hükmettiğini, Tüm bunların yanı sıra, müvekkilinin, aynı tarife döneminde düzenlenmiş başkaca bir faturası için, yine aynı mahkemede açtığı davasının kabul edildiğini ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen karar ile PSH bedellerinin iadesine hükmedildiğini, Tarafları, konusu aynı ve fakat talep konusu faturası aynı tarife dönenimin farklı bir ayı olan davada mahkeme, kesinleşen kararına aykırı hüküm verdiğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun (EPDK) 875 sayılı kararı ile 01/09/2006 ila 31/12/2010 tarihleri arasındaki geçiş döneminde Perakende Satış Hizmet (PSH) tarifesinin kWh bazında belirlenmesine ilişkin 20 Dağıtım Şirketi İçin Gelir Gereksinimi Hesaplaması ve Tarife Metodolojisinin, Geçiş Dönemi Tarife Uygulamaları başlıklı II. Bölümünün (B) bendinin Danıştay tarafından iptal edilmiş olması nedeniyle, anılan dönemde davacı şirket tarafından davalı şirkete elektrik tüketim bedelleri ile birlikte ödenen PSH bedellerinin istirdadı istemine ilişkindir.Uyuşmazlık ile ilgili olarak ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında , Danıştay’ın iptal hükmü gözetilerek , davalı şirket tarafından davacıdan fazla olarak tahsil edilen PSH bedelleri tespit edilerek buna göre asıl davanın tamamen, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. Söz konusu karar ile ilgili olarak dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonucu; Yargıtay 3. HD’nin 2017/10926 E., 2018/8303 K. Nolu 11/09/2018 tarihli ilamına atıf yapılmış, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, EPDK ‘nın 875 sayılı kararının eki olan PSH tarifelerinin de birer idari düzenleyici işlem olduğu ve iptal edilmediği sürece uygulanması gerektiği işaret edilerek, EPDK’dan iptal edilip edilmediklerinin araştırılması,iptal edilmiş ise davacı talebinin değerlendirilmesi 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliklerin de gözetilerek sonucuna göre kara verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Yerel mahkemece kaldırma kararımız doğrultusunda EPDK’na müzekkere yazılmış, söz konusu PSH tarifelerinin iptal edilmediği bildirilmekle davacının talebinin reddine karar verilmiştir. Kaldırma kararımız sonrasında Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararlarında görüş deği- şikliğine gidilmiş, emsal nitelikteki 2020/11303 Esas, 2021/3330 Karar nolu 30/03/2021 nolu ilamında ; “… Hukuka aykırı bulunan idari işlemler hakkında idari yargı yerlerince verilen iptal kararları; iptal edilen karara istinat eden, onunla doğrudan doğruya alakalı tasarruflara da etkilidir. Bu suretle iptal hükmü; iptal edilen karara dayanan, onunla bağlı bir mahiyet arzeden sonuç işlemleri de ortadan kaldırmak suretiyle geçmişe yürümektedir. İptal kararlarının bu özelliği, dava konusu idari tasarruftan önceki hukuki durumun sağlanması gereğinden kaynaklanmaktadır. Dosya kapsamına göre; davalı şirketin, EPDK’nın, Danıştay tarafından iptal edilen düzenleyici işlemi esas alarak.. ila.. tarihleri arasındaki geçiş döneminde tanzim ettiği faturalar ile elektrik abonesi olan davacı şirketten, tüketilen enerji miktarı (kWh) üzerinden PSH bedeli tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca ilk derece mahkemesince; EPDK’nın düzenleyici işleminin Danıştay tarafından iptal edildiği, buna bağlı olarak geçmişe etkili olarak ortadan kalkan düzenleyici işlem nedeniyle davalı şirket tarafından geçiş döneminde tahsil edilen PSH bedellerinin davacı şirkete iade edilmesi gerektiği gözetilerek, tarafların delil ve karşı delillerinin değerlendirilmesi suretiyle ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekir” denilerek “davanın tümden reddi” yönündeki mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Dairenin 2020/11303 Esas, 2021/3330 Karar nolu 30/03/2021 tarihli, 2019/6165 Esas, 2020/6142 karar nolu 27/10/2020 tarihli ilamları da bu yöndedir.Yargılama sırasında, 17/06/2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yü- rürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı kanun’un 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanun “17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş olup kayıp/ kaçak,dağıtım bedeli, iletim bedeli, PSH ve sayaç okuma bedeli gibi bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiş, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen;Geçici madde 19 ile “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü, Geçici madde 20 de ise “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Ancak 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nda 6719 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler EPDK’nın halen yürürlükte olan düzenleyici işlemleri hakkında uygulama alanı bulacaktır. Bu nedenle, anılan yasa değişikliklerinin, somut olay bakımından bir etkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahke- mesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-b-2 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirmediğinden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin kabulüyle HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince karar kaldırılarak yeniden esas hakkında; A- Asıl davanın kabulüne, 7.492,56 TL alacağın 18/06/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahisili ile davaycıya ödenmesine, 1- Alınması gereken 511,81 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 128,00TL peşin harcın mahsubu ile 383,81 TL nispi karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 2- Davacının yatırdığı 128,00 TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3- Davacı tarafça yapılan 79.912,20-TL yargılama masrafının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin asıl dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine, 5- Kullanılmayan gider avanslarının, kararın kesinleşmesini müteakip ilgililerine iadesine, B- Birleşen davanın Kısmen Kabulüne, 332.134,39 TL alacağın dava tarihi olan 31/03/2015 tarihinden itibaren işleyen avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak ile davacıya ödenmesine, Fazlaya ilişkin talebin reddine, 1- Alınması gereken 22.688,10-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.999,46-TL peşin harcın mahsubu ile 166.688,64-TL nispi karar ve harcının davalıdan alınarak hazineye irad kaydına, 2- Davacının yatırdığı 5.5999,46-TL harcın davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3- Davacı tarafça yapılan 781,00-TL yargılama masrafının kabul ve red oranına göre hesaplanan 738,38 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davalı tarafça yapılan 100,00-TL yargılama masrafının kabul ve red oranına göre hesaplanan 5,46 TL davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 31.699,41-TL nispi vekalet ücretinin birleşen dosya davalısından alınarak davacıya verilmesine, 6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan hüküm tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ne göre kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin birleşen dosya davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7- Kullanılmayan gider avanslarının, kararın kesinleşmesini müteakip ilgililerine iadesine, 8- Kullanılmayan gider avanslarının, kararın kesinleşmesini müteakip ilgililerine iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde iadesine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 94,30 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/06/2021