Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/818 E. 2021/2796 K. 25.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/818
KARAR NO: 2021/2796
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/09/2017
NUMARASI: 2016/891 E – 2017/815 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/10/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı … A.Ş. arasında 23/09/1991 tarihli … numaralı abonelik sözleşmesi akdedildiğini, davalının sözleşmeden kaynaklanan borcu ödememesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı nedeniyle takibin dur- duğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamını, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yük- lenmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 01/01/2005 dönemine ait borcun zamanaşımına uğradığını, eski aboneye ait borç nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacının sözleşme tarihi olarak belirttiği 23/09/1991 itibariyle müvekkilinin kiracı olmadığını, o dönemdeki kiracının kim olduğunun araştırılmadığını, müvekkilinin ilgili taşınmazdaki kiracılığının 2007 yılında başladığını, borç müvekkiline ait olmadığından takibe itiraz edildiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce:”zamanaşımı nedeniyle davanın reddine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Müvekkili kamu tüzel kişisi olup dava zamanaşımının tüzel kişi veya kurumun dava açma /veya emir verme konusundaki yetkilinin “OLUR”u ile başladığını, eldeki dava yönünden dava açmaya yetkili İSKİ Genel Müdürlüğü’nün 07/01/2014 tarihinde OLUR verdiğini, takibin 15/05/2015, davanın 01/08/2016 tarihli olduğunu, alacağın zamanaşımına uğramadığını beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 md ne dayalı itirazın iptali talebine ilişkindir. Bilindiği üzere özel hukukta teknik bir kavram olan zamanaşımı, bir hakkın kazanılmasında veya kaybedilmesinde kanunun kabul etmiş olduğu sürenin tükenmesi anlamına gelmektedir. Zamanaşımı, hakkın ileri sürülmesini engelleyici nitelikte olup, alacak hakkı alacaklı tarafından, kanunun öngördüğü süre ve koşullar içinde talep edilmediğinde etkin bir hukuki himayeden, başka bir deyişle, dava yoluyla elde edilebilme olanağından yoksun bırakılmaktadır. Diğer bir anlatımla zaman aşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” hâline dönüştürmekte ve dolayısıyla alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırmaktadır. Zamanaşımına uğrayan alacağın tahsili hususunda Devlet kendi gücünü kullanmaktan vaz geçmekte, böylece söz konusu alacağın ödenip ödenmemesi keyfiyeti borçlunun iradesine bırakılmaktadır. Ancak belirtmek gerekir ki, alacağın salt zamanaşımına uğramış olması onun eksik bir borca dönüşmesi için de yeterli değildir; bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def’ide bulunması gerekir. Zamanaşımı def’i, davalının aslında var olan bir borcunu özel bir nedenle yerine getirmekten kaçınmasına olanak veren bir haktır. Bu hakkı kullanıp kullanmamak tamamen borçluya kalmıştır. Diğer bir anlatımla, davalı tarafından zamanaşımı def’i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için kanunun öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hâkim bunu kendiliğinden göz önüne alamaz (6098 sayılı TBK m. 161) Bu itibarla, zamanaşımı savunması ileri sürüldüğü zaman, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu da incelemesi mümkün değildir. (Hukuk Genel Kurulu 2017/11-149Esas 2019/49) Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra, borçlunun veya alacaklının bazı eylem ve işlemleri zamanaşımı süresinin işlemesini haklı olmaktan çıkarabilir ya da yeniden bu sürenin başlaması sonucunu doğurabilir. İşte bu hallerde zamanaşımının durması ve kesilmesinden söz edilebilir. Zamanaşımını kesen sebepler BK’nın 133-136. maddelerinde ( TBK. m.154-157) düzenlenmiş olup, BK’nun 133/2.(TBK. 154/2) maddesi uyarınca borçlu aleyhine icra takibi başlatılması halinde, zamanaşımı süresi kesilir ve alacağın takibine ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlar. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/9113 Esas, 2019/5468 Karar nolu ,17/06/2019 tarihli ilamı) Somut olayda, mahkemece;dava konusu faturanın 01/01/2005 tanzim 03/01/2005 son ödeme tarihli faturadan kaynaklandığı, icra takibinin yapıldığı 15/05/2015 günü itibariyle alacağın zamanaşımına uğradığından bahisle reddine karar verilmiştir. Ancak uyuşmazlık su aboneliği sözleşmesinden kapsamında tahakkuk edilen faturaya dayalı olup 10 yıllık zamanaşımı süresi kamu kurumlarında dava açılmasına emir vermeye yetkili makamın öğrenme gününden (olur vermesi tarihli) itibaren işlemeye başlar (HGK 25.06.2013 tarih ve 2003/4-422 E, 2003/439 K ). somut olayda dava açmak üzere emir vermeye yetkili makam İSKİ Genel Müdürlüğü’dür. Davacı vekili istinaf dilekçesinde , İSKİ Genel Müdürlüğü’nün 07/10/2014 tarihinde “OLUR” verdiğini iddia etmiş ise de, fiziki dosya ve UYAP ortamında yapılan incelemede 07/10/ 2014 tarihli bu OLUR yazısının dosya içinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre, mahkemece İSKİ Genel Müdürlüğü’nün eldeki dava ile ilgiline zaman OLUR verdiğinin araştırılması, davacı tarafa buna ilişkin bilgi ve belgelerini sunmak üzere süre ve imkan veril- mesi ,bundan sonra OLUR tarihinden itibaren takip tarihine kadar zamanaşımının dolup dolmadığının tespit edilmesi, zamanaşımı süresi geçmiş ise davanın zamanaşımı yönünden reddi, zamanaşımı süresi geçmemiş ise davanın esasına girilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, HMK 353/1-a-6 md gereğince tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/10/2021