Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/814 E. 2020/1412 K. 09.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/814
KARAR NO: 2020/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/11/2017
NUMARASI: 2015/263 E – 2017/902 K
Birleşen İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/264 Esas sayılı dosyasında;
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 09/11/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, herhangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, toplam 113.210,20 TL’nin avans faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada(2015/264 E.) davacı vekili dava dilekçesinde ;taraflar arasındaki sözleşme gereği tahsil edilen faturalarda faturalarda kayıp kaçak, vs adı altında haksız tahsilat yapıldığını belirterek şimdilik 20.000 TL alacağın işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, 6446 sayılı EPDK’nın verdiği yetki ile bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararlarının ve belirlediği tarifelerin tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin talep edilemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine ,davacı lehine asıl ve birleşen davada ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili ile … şirketi vekili ve ayrıca katılma yoluyla davalı … vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; EPDK tarafından gelir ve tarife kapsamında düzenlenen ve tüketicilerden tahsil edilen bedellerin iadesi talebiyle yapılan başvurularda ve açılan davalarda tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygun olup olmadığının yanı sıra uyuşmazlıkla ilgili diğer mevzuat hükümlerini de gözetmeleri adil yargılanma yapılmasının bir gereği olduğunu,Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereği davanın kabulü gerektiğini beyan ederek kararın kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; hiçbir kusuru olmayan ve davanın açılmasına da sebebiyet vermeyen davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, davacı taraf, kendisinden tahsil edildiği dönemde de yönetmelik ve EPDK kararlarına uygun olarak ödemekle yükümlü olduğu tutarların iadesini istemiş olup, davasında da aslında baştan beri haksız olduğunu beyan ederek kararın bozularak lehe vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesini istemiştir. Katılma yoluyla … vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında hakkaniyet ve zararların paylaşımı anlamında herkesin yaptığı masrafın üzerinde bırakılması gerektiğini, bu yönüyle yargılama gideri konusunda verilen kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı … katılma yoluyla istinafına rağmen istinaf harçlarını yatırmaması nedeniyle Dairemizin istinaf kararı ile dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi sonrası mahkemenin muhtırası ile istinaf harçlarını yatırması üzerine dosyanın dairemize gönderildiği görülmüştür. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve maktu vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Bu sebeple mahkemece davanın reddi yerine “dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama gideri ve maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve hukuka aykırılık oluşturmaktadır. Davalıların istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, mahkemece 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle asıl ve birleşen dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği de gözetilerek, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalıların istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalıların istinaf taleplerinin asıl ve birleşen davalar yönünden HMK 353/1b-1.maddesi gereği ayrı ayrı reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin ise asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı kabulü ile karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, bu konuda yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden “Asıl ve birleşen dava yönünden ayrı ayrı dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına,yine asıl ve birleşen davada ayrı ayrı davacı lehine yargılama gideri ile karar tarihindeki maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline” dair aşağıdaki şekilde yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; A)Davalıların istinaf taleplerinin asıl ve birleşen davalar yönünden HMK 353/1b-1.maddesi gereği ayrı ayrı reddine, B) Davacı vekilinin istinaf talebinin asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı kabulüne ve karar HMK 353/1b-2.madde gereği düzeltilerek yeniden esas hakkında; Asıl davada, a–Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, b-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.933,35-TL harçtan mahsubuna, fazla alınan 1.878,95 TL harcın istek halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, c-Davacının yapmış olduğu 59,10-TL ilk gider, 1.000-TL bilirkişi, 328-TL tebligat ve müzekkere gideri olmak üzere toplam 1.387,10-TL. yargılama gideri ile 54,40 TL harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e-Taraflarca yatırılan gider/delil avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleşince taraflara iadesine, 2-Birleşen davada a-Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, b-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının, peşin alınan 341,55-TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.287,15 TL harcın istek halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, c-Birleşen davada davacı tarafça yapılan 196,00 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, d-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, e-Taraflarca yatırılan gider/delil avanslarının kullanılmayan kısımlarının karar kesinleşince taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davacıya isteği halinde iadesine, Davalı … A.Ş.’den alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin istinaf eden bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalı …’tan alınması asıl ve birleşen dava için alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına ve istinaf eden bu davalı üzerinde bırakılmasına, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 184,15 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/11/2020