Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/774 E. 2021/2078 K. 08.07.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/774
KARAR NO: 2021/2078
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2015/917 E – 2020/66 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 08/07/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; aracılar vasıtasıyla haberdar olduğu … adlı kişinin sahibi bulunduğu Edirne ve İstanbul’daki iki adet gayrimenkulünü satın almak için talip olduğunu, satıcının gayrimenkullerin satışını çocuklarının duymasını istemediği için şimdilik yapamayacağını, İsviçre hükümetine olan çok acil vergi borçlarını ödemesi gerektiğini, bu nedenle paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, gayrimenkullere biçtiği 433.000,00TL kadar senet vereceğini ve 7 aylık süre için tapulara haciz konmasına muvafakat edeceğini söylediğini, 6. ayın sonunda gayrimenkulün satışının gerçekleşebileceğini belirttiğini, davacının bunun üzerine güven duyma adına Noter’in kimlik tespiti yapacağını düşünerek bu kişiden noterden imza sirküleri getirmesini istediğini, kişinin de noterden imza sirkülerini tanzim ettirdiğini, davalı noterin gerçek nüfus cüzdanı sahibi … olmadığını tespit edememesinin dikkat ve özen eksikliği nedeniyle hatalı ve eksik işlem yapmasına ve davacının zararının doğmasına yol açtığını, davalı noterin, imzasını onayladığı meçhul kişinin … olduğunu resmileştirerek, davacıda güven doğmasına yol açtığını, bu nedenle noterlerin yaptıkları işlemlerden doğan zararlardan dolayı kusursuz sorumlu olduğunu, meçhul kişinin imzaladığı senetlere dayanarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas nolu icra takibi başlattığını, icra müdürlüğünde kimlik tespitinde de kusurlu davranıldığını, …’un taşınmazlarına haciz konulduğunu, 433.000,00TL bedelin, 27.10.2011 tarihli 3 adet EFT ile bu kişinin açmış olduğu … A.Ş. Güngören Şubesine gönderdiğini, davalı kurum personelinin böylelikle sahte bir kişinin imzasını kabul ederek icrai işlemleri gerçekleştirdiğini, kusuru ile hatalı işlemin doğmasına ve davacı zararına yol açıtığını, davacının dolandırılmasına sebebiyet verdiğini, bu durumda davalı bankanın da kusurlu olduğunu belirterek davalıların resmi ve güvenilir kurum olmaları ancak gerçekleştirdikleri ihmalleri nedeniyle meydana gelen zarardan kusurları dikkate alınarak şimdilik 20.000,00TL’nin 20.10.2011 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili talebini toplam 200.00 TL ya çıkardığını belirterek eksik harcı ikmal etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu uyuşmazlığın bankacılık işleminden kaynaklandığını, davanın TTK’nin 4/1-f madde, fıkra ve bendi uyarınca, mutlak ticari dava niteliği taşıması nedeniyle Ticaret Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, davacının dava konusu işlemin miktarını net ve kesin olarak bildiğini, bu sebeple belirsiz alacak açmasının mümkün olmadığını, dava konusu işlemlerin 2011 yılının Ekim ve Kasım ayında olduğunu, bu davanın 16.07.2014 tarihinde ikame edildiğini, davacı daha önce İstanbul 26.ATM 2012/267 E. sayılı dosyası ile kusur oranlarının tespiti bakımından tespit davası açtığını, işbu davanın 26.11.2013 tarihinde reddedildiğini, davacı ve aynı zamanda kardeşi olan vekilin lisans mezunu olup serbest meslek erbabı olduklarını meslekleri gereği taşınmazın nasıl alınacağını bilebilecek durumda olduklarını, davacı taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalanması gerekirken bono düzenlediklerini, davacılar bu işlemleri yaparken tamamen basiretsiz davrandıklarını, banka yöneltilen kusur ile zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını, davalı bankanın davacıyı sahteciler konusunda uyarma görevinin bulunmadığını, davacının tapu kütüğünü incelemediğini, inceleme yapılmış olsaydı usulsüz işlemlere maruz kalınmayacağının açık olduğunu, yapılan EFT işlemleri internet bankacılığı üzerinden hesaba yapıldığını, hesap sahibinin İBAN no’ sunun açıkça yazıldığını,davalı bankanın açtığı hesapla davacının iddia ettiği zarar arasında bir illiyet bağının bulunmadığını, davacı kendi basiretsizliğinin bedelini banka ve devlet kurumlarına yıkma çabası içinde olduğunu, davalı banka kimlik kontrolü yaparak hesap açtığı ve yine ödemeleri de kimlik tespiti ile yaptığını, tüm bu işlemlerin başından sonuna kadar her safhada davacının kusurlu ve sorumlu olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (Edremit … Noterlik) vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının daha önce İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2013/259 esas sayılı davayı açmış olduğu, sorumluluk oranının tespitini istediği, davayı reddettiği, bu nedenle açılan bu davanın kesinleşmiş olması halinde kesin hüküm nedeniyle, aksi halde derdestlik nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, noterlerce belgenin çıplak gözle bakıldığında bir sakatlık olup olmadığı incelendiği, belgedeki bilgilerin ekrandaki bilgilerle aynı olup olmadığının kıyaslandığı, problem olmadığında işlemin yapıldığı, mernis sisteminden sorgulanan kişinin resmi ekrana gelmedğinden belge sadece resim yönünden sahte ise bu sahteliği gösterilecek başka bir bilgi yoksa noterin bu kişinin sahte olduğunu belirlemesi mevcut noterlik mevzuatına göre mümkün olmadığı, kaldı ki davacının gerçek … ile nüfus cüzdanı dikkate alınarak sahtecinin farklı kişiler olduğunu farketmemesinin mümkün olmadığı, davacının taşınmazların tapu kayıtlarından gerekli incelemelerin yapmadığı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapmadığının görüldüğü, kaldı ki imza beyannamesinin bir vekaletname olmadığı, yani bir tüzel kişiliği yükümlülük altına sokan bir imza sürkileri olmadığı, davacının sözlü olarak kandırıldığı, bu nedenle davacının %100 kusurlu olması nedeniyle ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (İstanbul …icra mdlüğüne izafeten) cevap dilekçesinde özetle; …nın İcra İflas Kanununun 5. Maddesinin hükmüne göre sorumlu tutulabilmesi için hangi personelin kusurlu olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiğinin, davacı ise bu hususta sözlü ifadeler kullanarak sorumlu ve kusurlu personeli belirtmediği ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasının incelendiğinde yapılan işlemlerin icra görevlileri yönünden kusurlu ve hatalı olmadığı anlaşılacağından davanın reddine karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Fer’i müdahil sigorta şirketi vekili dilekçesinde özetle; Türkiye Noterler Birliği noterlerin mesleki sorumluluk sigortasını müvekkiline yaptırdığını, davanın davalı noter aleyhine bitmesi durumunda poliçe teminatı kapsamında müvekkilinin de zarar göreceğinden davanın noter lehine sonuçlanmasında müvekkilinin hukuki yararı bulunduğunu belirterek sigorta şirketinin davalı … yanında feri müdahil olarak davaya kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Somut davada sahte nüfus cüzdanı ile noterlikte düzenlenen imza sirküleri gereği davalı bankanın açtığı hesaba imza sirküleri gereği ödenen havalenin tahsili sonrası , davalı bakanlığın ise İİK 5. maddesi uyarınca sorumluluğu ileri sürülerek ödenen taşınmaz bedelinin davalılardan tahsili talep edilmektedir. İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/307 Esas 2015/171 Karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya bu mahkemeye gönderilmiştir. Davalı Noterin 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 162. maddesi gereğince kusursuz sorumlu olduğu, gerekli özeni göstermiş olsa bile, zararın doğmasına engel olamayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabileceği ,ayrıca İcra ve İflas Kanunu 5. Maddesi kapsamında , “İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan idare aleyhine açılacak tazminat davasında, İcra ya da İflas Dairesinde çalışan görevliler tarafından görevleri sırasında gerçekleştirilen olumlu ya da olumsuz bir işlemin mevcut olması, yapılan olumlu veya olumsuz işlemin hukuka aykırı olması,hukuka aykırı olarak gerçekleştirilen işlemin takibin tarafları ya da üçüncü kişiler nezdinde zarar meydana getirmesi ve meydana gelen zarar ile yapılan işlem arasında illiyet bağının bulunması gerekti,bankaların, ağırlaştırılmış sorumluluğun bir gereği olarak objektif özen yükümlülüğü altında olduğu, hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları, bu sorumluluğu kaldırmaya yönelik sözleşmelerin geçerli olmadığı , 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 20/2’nci (6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) 18/2’nci) maddesi gereğince; tacir, ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerektiği,bankaların adam çalıştıran sıfatı i 818 sayılı BK’nın 55’inci (6098 sayılı TBK’nın 66’ncı) maddesi gereği de sorumlu bulundukları belirtilmiştir.
Eski nüfus cüzdanının veriliş tarihinin 27/03/2006 , veriliş nedeninin kayıp olarak belirtildiği,imza beyanname tarihinin 13/10/2011 tarihinde henüz iptal edilmemiş ancak kayıp kimlik ile Edremit … Noterliği’nin … yevmiye nolu evrakı ile …’un adına çıkarıldığı ,ayrıca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında ise, takibin 14/10/2011 tarihinde başlatıldığı, takibe dayanak üç adet bononun bulunduğu, bonoların keşidecisi davacı … borçlusunun … olduğu, düzenlenme tarihleri 25/08/2011 olan üç adet bononun bedellerinin 250.000,00-TL olduğu, vade tarihini 15/09/2011, 20/09/2011, 25/09/2011 olduğu, takip borçlusu … tarafından 24/10/2011 tarihinde itiraz sürelerinden feragat edilerek borcu kabul ettiği ve haciz konulmasına muvafakat ettiğine dair bonçlunun beyanda bulunduğu ancak icra dosyasında borçlunun kimlik örneğinin bulunmadığı görülmüştür. …’un gerçek nüfus cüzdanının 20/10/2011 tarihinde kayıp açıklaması ile verildiği,davalı bankada açılan hesabın … adına iptal edilen kimlik ile davalı bankanın Güngören Şubesin’den 25/10/2011 tarihinde vadesiz hesap olarak açıldığı, mernis çalışmasının Kasım 2002 olduğu, davalı …’ın ise bu kapsamda kimlik paylaşım sistemine (KPS) 01/03/2007 tarihinde faydalanmaya başladığının belirlendiği,yine 25/10/2011 tarihinde … tarafından 200.000,00-TL, 26/10/2011 tarihinde … tarafından 105.000,00-TL, 26/10/2011 tarihinde davacı … tarafından 128.500,00-TL olmak üzere toplam 433.500,00-TL havalenin sahte hesaba gönderildiği,banka tarafından ise , 25/10/2011 tarihinde 60.000,00-TL 27/10/2011 tarihinde 373.000,00-TL’nin dolandırıcı şahsa nakit olarak ödeme yapıldığı tespit edilmiştir. Dosyada bilirkişi incelemesi yapılmış,farklı bilirkişilerden 3 kez kök ve ek rapor alınmıştır. Mahkeme, doladırıcının noter işleminde her ne kadar henüz geçerli olan kimlik ile işlem yapmış olsa da kimlikte ki fotoğrafla dolandırıcının yüzü arasındaki farkın kimlikteki fotoğrafın incelenmesi halinde fark edebileceğinden, nüfus cüzdanının noterliği iğfal kabiliyeti bulunmadığı, illiyet bağı kesilmediğinden davalı noter … zarardan sorumlu olduğu, davacı noterlikten sunulan imza beyannamesinin ardından davacı tarafından icra takibi başlatılmış olup davacı ise icra müdürlüğü çalışanlarının kusuru nedeniyle davalı … Bakanlığından zararın tazminin talep ettiğinden, icra takibinin 14/10/2011 tarihinde başlatıldığı, dolandırıcının gerçek …’un kimliğinin yenilenmesinden sonra, 24/10/2011 tarihinde takibe itiraz süresinden feragat ettiğini, hacizleri kabul ettiğini beyan ettiği bu işlem sırasında borçlu görünen …’un kimliğinin bir örneğinin dosya içerisine alınmadığı, sistemden kimliğin kontrolünün yapılmadığı, bu hali ile icra müdürlüğü çalışanlarının üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, kusurlu olduğu,icra dairesi görevlilerinin üzerlerine düşen yükümlülüğü yerine getirmiş olsa idi fotoğrafla huzurdaki kişinin yüzünün farklı olduğu fark edilebileceği gibi, kimliğin iptal edildiği de sistemden tespit edilecek ve dolandırıcının fark edilebileceği,dvaa konusu olayda ise dolandırıcının iptal edilmiş (20/10/2011) ve kendisine ait olmayan nüfus cüzdanıyla hesap açtırdığı ve hesaba yapılan ödemeleri yine aynı nüfus cüzdanı ile tahsil ettiği ,banka çalışanının nüfus cüzdanı ile dolandırıcının yüzünü karşılaştırmış olması halinde dolandırıcının fark edileceği hesabın açılmayacağı, davacının hesaba havale yapamayacağı zararının doğmayacağı, bu hali ile illiyet bağının mevcut olduğu, kaldı ki hesaptan paranın çekilmesi halinde de banka çalışanın kusurlu olduğu kimlikteki fotoğraf ile talep edeni karşılaştırmadığı, ayrıca KPS sisteminden kontrolün banka tarafından yapılmadığı, yapılmış olsa idi nüfus cüzdanının iptal edilmiş olduğunun tespit edilebileceği, davacının yapılan tüm bu işlemlerde dolandırıcı ile defalarca işlem yapmış olmasına rağmen kimliğini incelemediği, incelemiş olsa idi fark edebileceği, yine tapu kayıtlarını incelemediği, incelemiş olsa idi tapudaki fotoğraf ile kimlikteki fotoğraf arasındaki farkı fark edebileceği veya her ne kadar taşınmaz satış vaadi ile işlem yapmak gibi bir zorunluluğu bulunmasa da taşınmaz satış vaadi sözleşmesi yapmış olsa idi zararının doğmayabileceği, nazara alındığından kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermediğinden %60 kusurlu olduğu, dolandırıcının noterlikte ve icra müdürlüğün de tek seferde işlem yaptığı, oysa bankada hesabın açılması ve paranın tahsili konusunda ayrı ayrı işlemler yaptığı, bankanın hem hesabın açılmasında kendisinden beklenen özen yükümlülüğünü yerine getirmediği hem de hesaba yapılan ödemenin tahsilinde özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle diğer davalılara göre daha ağır kusurlu olduğu, bu hali ile davalı noter ve davalı bakanlığın %10 diğer davalı bankanın ise %20 kusurlu olduğu,davacının belirsiz alacak davası açabileceği,toplam zararın 433.500,00-TL olduğunun kabulü ile davacının dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak tarafların kusur oranları ve zarar tarihi 25/10/2011 tarihi olduğu gerekçesiyle ;”Davanın kısmen kabulü ile; 43.350,00-TL’nin davalı …’den tahsili ile davacıya verilmesine, alacağa 25/10/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,43.350,00-TL’nin davalı … Bakanlığın’dan tahsili ile davacıya verilmesine, alacağa 25/10/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine,86.700,00-TL’nin davalı …den tahsili ile davacıya verilmesine, alacağa 25/10/2011 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya dair istemin reddine” karar vermiştir. Mahkemenin kısa kararlarında zuhulen davalıya verilmesine dair kısmın maddi hata düzeltimi ile hükümde davacıya verilmesine şeklinde düzeltildiği anlaşılmıştır. Kararı davacı ve davalılar vekilleri istinaf etmiştir. Davalı … vekili ,davacı … vekili,davalı … vekili ,davalı … vekili istinaf dilekçelerini sunmuş,ihbar olunan … ise banka hesabı açılırken … adına elektrik faturası sunulduğundan davanın kendilerine ihbar edildiğini,kendilerine kusur yöneltilmediğini istinafa cevap dilekçesinde bildirmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;davacı hakkında % 60 müterafık kusur verilerek hüküm kurulmasının yerinde olmadığını,alınan farklı raporlarda farklı müterafık kusur indirimleri belirlenmesine rağmen %60 kusur indiriminin fazla olduğunu belirterek kararın bu yönüyle kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı Noter … vekili istinaf dilekçesinde ,olayda notere atfedilecek kusur olmadığını,noterlik işleminde özen ve dikkat gösterildiğini,kimlik paylaşım sitesinde fotoğraf bulunmadığından karşılaştırma yapılamadığını, ibraz edilen kimliğin iğfal kabiliyetinin bulunduğunu,notere yöklenen kusur oranını kabul etmediklerini,illiyet bağının olayda kesildiğini,kusurun davalı banka görevlilerinde olduğunu,davacının da zaten olayda kusurlubulunduğunu,bu nedenle davalı noter hakkındaki davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde(icra müdürüne izafeten )zarar görenin icra müdürlüğü işlemini icra hakimliğine şikayet hakkı varken davacının bu konuda başvurusu olmadığını,İstanbul’daki yoğun iş yükü ve işin yürütümündeki çaba gözetelirek İİK 5.madde kapsamında memur sorumluluk ve kusurundan bahsedilemeyeceğini,eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde;davalı bankaya olayda %20 kusur izafesini kabul etmediklerini,olayda kusursuz sorumluluk esasına göre noterin sorumlu olduğunu,kronolojik sıraya göre eski kimlikle önce noterde imza beyannamesinin çıkartıldığını,sonra … hakkında icra takibi yapıldığını,icra takibindeki borcun borçlu … tarafından hacizlerin kabul edildiği,süreden feragat edildiği daha sonra ise bankada hesap açıldığı,havale gönderildiği ve havale edilen paranın çekildiğini,raporlarda çeşitli kusur oranları belirlendiğini,davalı bankaya birden fazla işlem yapıldığı gerekçesiyle mahkemece %20 oranında kusur verildiğini,hesap tarihine kadar taşınmaz satış işleminin gerçekleştirilmediğini,sadece 1 eftnin davacı tarafça yapıldığını,diğer 2 havalenin 3.kişi … tarafından açıklama yapılmadan yapıldığını,dava dışı 3.kişi …’in gönderdiği paraların bu davanın konusu olmadığını,illiyet bağının kesildiğini,raporlar arasında mübayenet bulunduğunu,davacının olayda ağır kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davada davacının harici sözlü taşınmaz sözleşmesi kapsamında dava dışı … olarak kendini tanıtan ve imza sirküleri sunan bu kişiye havale olarak gönderdiği paranın kayıp kimlikle imza beyannamesi çıkaran noterden,yine kayıp kimlikle banka hesabı açan ve hgönderilen havaleleri ödeyen bankadan,dava dışı … imzası ile verilen senetlerin tahsili için yapılan icra takibinde,borçlu olduğunu belirten kişinin sürelerden feragat ederek taşınmaz üzerine koydurduğu haciz sırasında kimliğin örneğini dosyaya almayan ve kimlik kontrolu yapmayan icra müdürüne izafeten …ndan zarar olarak tahsili talep edilmiştir. Dosyada 3 kök 3 ek rapor alınmış,son rapor gereği davacı yaptığı işlemlerdeki kontrolsüz süreci nedeniyle %60 müterafık kusurlu bulunmuş,davalı banka kayıp kimlik nedeniyle işlem yapıldığı,yenileme nüfus cüzdanını araştırması gerektiği ve fotoğraf kayıtlarının da kimlikte incelenmesi gerektiği belirtilerek %20,davalı noter ise kayıp nüfus cüzdanı ile yapılan işlemde bu hususun dikkate alınmadığı,fotoğraf incelemesi yapılmadığı,dikkat ve özen gösterilseydi imza beyannamesi işlemi yapılamayacağı gerekçesiyle %10, Adalet Bakalığı ise icra takibinde borçlu beyanı alınırken takipte kimlik kontrolü yapılmadığı,kimlik sureti alınmadığı için %10 oranında kusurlu bulunmuş,mahkeme de bu rapor doğrultusunda hüküm kurmuştur. Hükme dayanak bilirkişi raporundaki kusur tespiti açısından değerlendirmeler yerinde olduğundan,mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Davalı Noter noterlik kanunu 162.madde gereği kusursuz sorumludur.Davalı banka yine bankalara güven ilkesi gereği ağırlaştırılmış ölçüde ve adam çalıştıran açısından kusursuz sorumludur.Ayrıca … ise, icra müdürlüğündeki takipte sürelerden feregat ederek taşınmaza haciz koyduran borçlu olduğunu belirten kişinin kimlik kontrolünü yapmadığı ve takip dosyasına kimlik sureti almadığı için İİK 5.madde gereği çalışanların zararından sorumludur. Dava konusu paranın davacı tarafça tek havale,dava dışı davacı kardeşi … tarafında ise 2 ayrı havale şeklinde gönderildiği anlaşılmakla birlikte ,havale gönderen …’in, ilk havalesinin davacının havalesinden bir gün önce,sonraki havalesinin ise davacı ile aynı gün ilgili hesaba gönderildiği,…’in hem davacının kardeşi ve hemde sunulan 28/12/1998 tarihli vekaletname ile davacının 1998 yılından beri vekili olduğu,buna göre davacı yararına havale gönderdiği kabul edilmelidir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının ve istinaf eden davalıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalıların istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 455,00 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 395,70 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,Davalı …’den alınması gereken 5.922,47 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.063,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.859,47 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalı …’den alınması gereken 2.961,24 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 3.015,63 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 54,39 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalı … harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/07/2021