Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/697
KARAR NO : 2020/1708
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/03/2020
NUMARASI : 2019/202 E – 2020/186 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından faturaya dayalı (elektrik tüketim faturası) alacağa dayanarak takip başlatıldığını, borçlu şirket icra dosyasına itiraz ettiğini, itirazdan sonra zorunlu arabuluculuk kurumuna başvuru yapıldığını, karşı taraf anlaşmaya yanaşmadığını, bunun üzerine davayı açtıklarını, davalı şirket ile müvekkili şirket ticari ilişkinin mevcut olduğunu, taraflar arasında Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye bağlı olarak davalı şirket elektrik kullanıldığını, davalı tarafın tacir olduğunu, söz konusu elektriği kendi ticari işletmesinde kullandığını, davalı tacir elektrik tüketimi yaptığını, 04/12/2018 tarih ve … numaralı 02/01/2019 tarih ve … numaralı faturaları ödemediğini, davalı imzaladığı sözleşmedeki sözüne uymayıp faturalarını ödememesi basiretli tacir ilkesiyle bağdaşan bir davranış olmadığını, kaldı ki, davalı şirket tahakkuk ettirilen faturaya 8 günlük sürede itiraz etmediğini, davalının borca itirazının iptalini takibin devamına karar verilmesini, borca haksız olarak itiraz ettiğini, müvekkili şirketin alacağın likit olması nedeniyle borçlunun % 20’den aşağı olmamak üzere icra-inkâr tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, müvekkili şirketin alacağının likit bir alacak olduğunu, davalının yaptığı haksız itirazının iptalini, takibin devamını, davalı tacirin %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK’nın 6. maddesi gereği genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğunu, müvekkilinin yerleşim yeri … Mahallesi … No: … Sultangazi/ İstanbul adresi olduğunu, yetkili mahkeme İstanbul Çağlayan Adalet Sarayı Mahkemelerinin yetkili olduğunu, yetkisizlik nedeniyle davanın reddini talep ettiklerini, davaya bakmakta görevli Tüketici Mahkemeleri olduğunu, davaya bakmaya görevli mahkemelerinin Tüketici Mahkemeleri olduğunu, görev itirazında bulunduklarını, davacı fatura takibi yaptığı İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında müvekkili tarafından yapılan itirazın iptali davası olduğunu, açılan davanın haksız ve dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili ile alacaklı arasında bir sözleşmenin bulunmadığını, dava dilekçesinde sunulan sözleşme de müvekkili adına atılan imza müvekkilin el ürünü olmadığını, sözleşme nedeniyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, davacı şirket müvekkilinin izni ve onayı olmadan ve müvekkilinin … ile olan abonelik ilişkisi devam ediyorken müvekkilinin aboneliğini kendi bünyelerine taşıdıklarını, davacı müvekkilinin izni ve onayı olmadan yaptığı abonelik sözleşmesi ve taşıma nedeniyle kendine fahiş fiyatlandırma yoluyla haksız kazanç sağlamaya çalıştıklarını, davacı şirketin saat ölçümünün hatalı ve yapılan fiyatlandırmanın fahiş olduğunu, davacı şirket tarafından davaya konu faturalarda müvekkile çıkarılan kullanım ve fiyatlandırma miktarının çok fahiş olduğunu, kabülünün mümkün olmadığını, davacı şirket tarafından davaya konu faturalarda müvekkile çıkarılan kullanım ve fiyatlandırma miktarının fahiş olduğunu, kabulünün mümkün olmadığını, müvekkilinin her ay kullandığı elektrik miktarı aynı ortalama da olduğunu, davaya konu faturalar için yapılan ölçümlerin hatalı ve yapılan fiyatlandırmanın fahiş olduğunu, müvekkilinin diğer faturaları incelediğinde bu hususun görüleceğini, hatalı ölçüm nedeniyle kullanılan saat dava dışı … şirketi tarafından incelendiğini, inceleme sonucunda haklılıklarının ortaya çıkacağını, alacak miktarı likit ve belirlenebilir olmadığını, davacı şirketin saat ölçümünün hatalı ve yapılan fiyatlandırmanın fahiş olduğunu, bu nedenle kullanılan saat … şirketinde inceleme olacağını, davacının alacak miktarının likit ve belirlenebilir olduğu iddiası dayanaktan yoksun olduğunu, bu nedenle davacının icra inkar tazminatı talebinin reddini talep ettiklerini, davanın usul yönünden reddini, mahkeme aksi kanaatte ise davacının haksız ve kötü niyetli davasının esastan reddini, müvekkili lehine alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Mahkeme tarafından; somut olayda genel yetki kurallarının uygulanması gerektiği, davalının süresinde mahkememizin yetkisine itiraz ettiği, davalının yerleşim yeri Sultangazi/İstanbul olup söz konusu adresin İstanbul (Çağlayan) Adliyesi yetki sınırları içerisinde olduğu anlaşılmakla söz konusu davada İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, dosyanın karar kesinleştiğinde süresinde talep halinde yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir. “Mahkememizin yetkisizliğine,yetkili mahkemesinin İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğuna” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında akdedilen sözleşme ile İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili kılındığı, ödenecek borç para borcu olup götürülecek borçlardan olduğundan ve müvekkilin merkez adresi İstanbul Yakası olduğundan yine yetkili mahkemeni İstanbul Anadolu Mahkemeleri olduğunu, eğer davalının ikametgahı kabul edilse dahi adresi Sultangazi olduğundan yine yetkili mahkeminin İstanbul Adliyesi olmayacağı belirtilerek Mahkeme kararının kaldırılması talep edilmiştir.HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu;Dava, abonelik sözleşmesi sonucu ödenmediği iddia edilen işyeri elektrik borcu nedeniyle düzenlenen faturaya dayalı takibe vaki itirazın iptali talebidir.Uyuşmazlık, taraflar arasındaki davaya yetkili mahkemenin belirlenmesidir, ancak görev kamu düzeninden olduğundan taraflarca ileri sürülmese dahi mahkeme tarafından resen dikkate alınmalıdır.6102 sayılı TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir.6102 sayılı TTK’nın 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir.TTK’nun 19. maddesinde “Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır” hükmü bulunmaktadır.Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır.Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği 18 Ekim 2019 tarihli müzekker cevabı ile davalının Esnaf Odasına kayıtlı olduğu ve bu kaydın halen devam ettiği bildirilmiştir. Ticaret Sicil Müdürlüğünden gelen yazı cevabı ile davalının gerçek kişi ticari işletme kaydı bulunamadığı bildirilmiştir. Gelen müzekkere cevapları ile davalının tacir olmadığı ve esnaf kaydını olduğu bu hali ile görev kamu düzeninden olduğundan öncelikle görev hususunun incelenmesi gerekmekte olduğundan mahkeme konusunda görev konusunda bir karar verilmesi gerektiğinden davacının/ davalının istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Tarafların istinaf talebinin kabulü ile HMK 353/1-a-3 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına ve görev konusunda karar vermek üzere İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinde iadesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 01/12/2020