Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/652 E. 2020/557 K. 10.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/652
KARAR NO : 2020/557
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARAR KARAR TARİHİ : 25/02/2020
NUMARASI : 2020/84 Esas
DAVANIN KONUSU : Alacak
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 09/06/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen ara kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:İlk derece mahkemesinde görülmekte olan davada ,davacı vekili dilekçesinde , taraflar arasında yapılan 19.9.2012 tarihli inşaat ortaklık sözleşmesine ve hukuka aykırı davalı tasarrufları sebebiyle müvekilinin başta mahrum kalmış olduğu kâr olmak üzere, sözleşmeye uyulmamasından kaynaklanan tüm zararlarının belirlenmesini, her türlü talep ve dava hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL’nin dava tarihinden işletilecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili, 20/02/2020 tarihli dilekçesi ile , güncel mülkiyet durumunu gösterir son tapu kayıtları incelendiğinde; kat irtifakı kurulan bağımsız bölümlerden; 5, 7, 8, 9, 11, 12, 13 numaralı olanlarının davalı …. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne, 14, 15 numaralı olanların davalı …’na, 17 numaralı bağımsız bölümün ise davalı … ile dava dışı …’na devir ve tescilinin yapılmış olduğunu, yine davalılar adına devir ve tescili yapılan tüm bağımsız bölümler üzerinde münferit ipotek ve hacizler tesis edilmiş olduğunun görüleceğini, ortaklık sözleşmesinin konusunu oluşturan inşaat işinden kaynaklanan ve mahkemece tasfiye edilmesi gereken tüm kazanımların davalılarca paylaşıldığını ve paylaşılmaya da devam ettiğini, davalılar, bu paylaşım sürecinde idarece kendilerine tapu devri yapılan ve herhangi bir mülkiyet kısıtlaması bulunmayan bağımsız bölümler üzerinde, satış da dahil olmak üzere her türlü hukuki tasarrufta bulunabilecek durumda olduklarını, bunun yanında davalıların, ipotek tesis etmek suretiyle iradi, ödemedikleri borçlar sebebiyle cebri yolla sözleşme konusu inşaat işinde ortaklığa düşecek ve dolayısı ile tasfiyeye tabi tutulacak bağımsız bölümleri takyidatlandırdıklarının açıkça görülmekte olduğunu, bu itibarla tasfiyenin konusuz kalabileceği hususu göz önünde bulundurularak, taraflar arasında münakid 19/09/2012 tarihli ortaklık sözleşmesinin konusunu oluşturan, mülkiyeti … ait dava konusu taşınmaz üzerinde inşa edilen yapıda, davalı şirket ile idare arasında akdedilen 13/12/2013 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalı şirkete düşen ve ortaklık sözleşmesi uyarınca ortaklar arasında eşit olarak paylaşılacak olmakla birlikte, halihazırda davalılar mülkiyetinde bulunan ve derdest dava neticesinde mahkemece tasfiye edilecek olan 5, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 17 numaralı bağımsız bölümlerin 3. kişilere devrini önler mahiyette ve yine 3. kişilerin cebri icra işlemlerinden ve davalıların kötüniyetli borçlandırıcı işlemlerinden etkilenilmemesi adına ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.Mahkemece bu talep üzerine, “Davacının ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile; davacı tarafça takdiren 500.000,00- TL (Nakdi ya da kesin ve süresiz teminat mektubu ibrazı) teminat yatırıldığında; İstanbul İli, … İlçesi, .. Mahallesi, … kain, tapunun … ada, … parselinde kayıtlı taşınmaz üzerinde inşa edilen yapıda, 5, 7, 8, 9, 11, 12, 13, 14, 15, 17 numaralı bağımsız bölümlerin, davalılar adına kayıtlı olması halinde, devir ve temlikinin önlenmesi için HMK 389/1 madde uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesine, Aynı taşınmazın cebri icra işlemlerinin yapılmasının önlenmesi yönündeki talebin reddine ” şeklinde 25/02/2020 tarihli ara karar oluşturulmuştur.Mahkemece verilen ara kararını davacı vekili istinaf etmiş olup, esasen tedbir taleplerinin ,davalıların, ipotek tesis etmek suretiyle iradi, ödemedikleri borçlar sebebiyle cebri yolla sözleşme konusu inşaat işinde ortaklığa düşecek ve dolayısı ile tasfiyeye tabi tutulacak bağımsız bölümlerin takyidatlandırıyor olmaları karşısında, 3. kişilerin cebri icra işlemleri ile davalıların kötüniyetli borçlandırıcı işlemlerinden etkilenilmemesi adına, ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir kararı verilmesi olduğu,HMK. 392. madde hükmü karşısında, tasfiye sürecinin gereği olarak ortaklık konusu taşınmazların 3. kişilere devir ve temlikinin önlenmesi mahiyetindeki ihtiyati tedbir kararının, teminatsız olarak verilmesi gerektiği ileri sürülerek ,mahkemenin, ihtiyati tedbir taleplerinin kısmen kabul, kısmen reddine dair 25/02/2020 tarihli ara kararın kaldırılması ile, davaya konu 19/09/2012 tarihli ortaklık sözleşmesinin konusunu oluşturan kat karşılığı inşaat işinde, ortaklığa düşen tasfiyeye konu edilecek olmakla birlikte halen davalılar uhde ve mülkiyetinde bulunan 5,7,8,9,11,12,13,14,15,17 numaralı bağımsız bölümlerin, 3. kişilere devrini önler mahiyette ve yine 3. kişilerin cebri icra işlemlerinden etkilenilmemesi adına ihtiyati haciz zımnında, teminatsız olarak veya dosya kapsamına uygun makul bir teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istenmiştir.Yapılan inceleme sonucunda; mahkemece davanın niteliği gözetilerek ,taşınmaz devirlerinin önlenmesi yönünden tedbir konulmasına karar verilmiştir. Davacının teminatsız olarak tedbir kararı verilmesi gerektiğine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ; ,dava , taraflar arasında düzenlenen 19.09.2012 tarihli inşaat ortaklık sözleşmesinin fiilen ve tek taraflı sonlandırıldığı iddiası ile sözleşmenin ifa edilememesi nedeni ile uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, dava konusu edilen 19/09/2012 tarihli inşaat ortaklık sözleşmesinde; sözleşme konusu inşaat işinde tarafların 1/3 hisse ile eşit oranda ortak oldukları, inşaat işinin resmi işlemlerinin davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti üzerinden yürütüleceği, inşaatın bitiminde gerçek kişi ortakların hisseleri oranında davalı şirketçe tapu devirlerinin yapılacağı kararlaştırılmıştır.Davalı … San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile dava dışı … arasında , mülkiyeti … ait olan …, … Mah. … ada, … parsel no.lu taşınmaz ile ilgili olarak 13.12.2013 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği anlaşılmıştır.Taraflar arasında imzalanan 19/09/2012 tarihli sözleşme içeriğine göre, tarafların, birlikte inşaat yapımı hususunda anlaşmalarıyla bir adi ortaklık ilişkisinin kurulduğu; sözleşmedeki düzenleme ile ortakların ortaklıktaki hisse oranları ile kar payı alacağının (inşaatın bitiminde gerçek kişi ortakların hisseleri oranında tapu devri yapılacağı şeklinde ) kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, taraflar arasındaki ilişki, TBK 620 maddesi ve devamı maddeleri kapsamında, bir adi ortaklık ilişkisi olup,sözleşme içeriğine taraflarca itiraz edilmemektedir.Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ,davacının bu aşamaya kadar adi ortaklığa herhangi bir katılım payı ödediğine ilişkin iddiasının bulunmadığı, diğer ortaklarca kendisinden bu yönde herhangi bir talepte de bulunulmadığı ,dosya kapsamına göre inşaatların davalı şirketçe yapılmaya başlandığı, adi ortaklığın tasfiyesinin sonucu olarak ,davacının tasfiye payının usulünce yapılacak tasfiye sonucunda belirleneceği,bu aşamada HMK nun 392. maddesinde düzenlendiği üzere, tedbir kararının teminatsız verilmesini gerektirecek durum ve koşullar (halin icabı) yönünden ,davacı lehine değerlendirilecek bir hususun bulunmadığı anlaşılmakla ,tedbirin kararda yazılı miktardaki teminat karşılığı verilmesinde usul ve hukuka aykırılık görülmemiştir.Davacı tarafın , “3. kişilerin cebri icra işlemlerinden etkilenilmemesi adına İHTİYATİ HACİZ zımnında” tedbir kararı verilmesi şeklindeki reddedilen talebe ilişkin istinaf sebebinin incelenmesiyle ,yasalarımızda,”ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir” şeklinde bir düzenleme olmadığından, talep, usulüne uygun bir talep olmadığı gibi, 3. kişilerin haklarını kısıtlayıcı şekilde tedbir kararı da verilemeyeceğinden ,mahkemenin red kararında usul ve hukuka aykırılık görülmemiştir.Böylece ,davacının ara karar yönelik istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının, ihtiyeti tedbire ilişkin 25/02/2020 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 09/06/2020