Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/639 E. 2021/1896 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/639
KARAR NO: 2021/1896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2020
NUMARASI: 2018/182 E – 2020/49 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin 2013 yılında serbest tüketici olarak otel iş yerinin elektirik enerjisini davalı şirketten almaya başladığını, imzalanan sözleşme uyarınca birim satış fiyatı üzerinden %22 indirim yapılması gerektiğini, davacı şirket tarafından davalının … Bankası Güneşli Kurumsal/İstanbul şubesindeki hesabına 11/03/2013 tarihinde 11.000 USD yatırıldığını, davacı şirket tarafından yapılan incelemede hangi indirimlerin uygulandığının davalı şirkete sorulduğunu ancak davacı şirkete herhangi bir bilgi verilmediğini, davacı şirketin bu durum üzerine Elektrik Piyasası mevzuatından kaynaklanan haklarından dolayı tedarikçi şirketini değiştirdiğini, davacı tarafından kullanılan elektrik enerji bedellerinin davalı şirkete ödendiğini, bu nedenle 11.000 USD güvence bedelinin iadesi için Üsküdar … Noterliğinin 10/09/2015 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesinin gönderildiği, yasal süre içerisinde ödeme yapmayan davalı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu bildirmekle davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin devamına, asıl alacağın %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında yapılan sözleşmenin 4. Maddesi uyarınca taraflardan birinin 3 ay önceden fesih bildiriminde bulunmaması halinde sözleşmenin birer yıllık dönemler halinde uzayacağı düzenlendiği, tarafların bu yönde bir bildirimi olmadığından sözleşmenin birer yıllık dönemler halinde uzadığını ve 2015 yılına gelindiğinde sözleşmenin sona erme tarihi olan 31/03/2015 olduğunu, bu durumda davacının sözleşmenin yenilenmesini istememesi durumunda 3 ay önceden fesih bildiriminde bulunması gerektiğini ve sözleşmenin 1 yıllık süre ile uzatılmayacağını ihtar etmesi gerektiğini ancak davacının davalı şirkete herhangi bir bildirimde bulunmadan 01/12/2015 tarihinde başka bir tedarikçi firması ile anlaştığını ve haksız şekilde sözleşmenin fesih edildiğini, sözleşmenin erken fesh edilmesi üzerine davalı şirketin erken fesih tazminatı yansıttığını, davalının zarara uğradığını, davacının yolladığı ihtarname ile erken fesih tazminatı bedellerini kabul etmediğini bildirmekle ödeme yapmadığını, davalının davacıdan 46.543,99 TL alacağının bulunduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17/10/2017 tarihli 2016/1073 Esas ve 2017/951 K.sayılı dosyasından verilen yetkisizlik kararı üzerine yargılamaya devam edildiği görülmüştür. İstanbul Anadolu … İcra Daire’sinin … sayılı takip dosyasında davacı şirketin 1 USD = 3,01 TL olmak üzere 33.154,46 TL harca esas değer, 11.000 USD ve 14,77 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 11.014,77 USD’nin davalıdan tahsiline dair yapılan ilamsız takibe itiraz üzerine takibin durdurulduğu anlaşılmıştır. Dava güvence bedelinin iadesine dair yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir. Mahkeme,davacının sözleşme kapsamında vermiş olduğu teminatın iadesini istediği,,davalı ise sözleşmenin fesih başlıklı 4. maddesi kapsamında süre bitiminden önce sözleşmenin yenilenmemesi halinde 3 ay önceden feshin ihbar edilmediğini ve yenilenen sözleşmenin süresi bitmeden feshedilmesi sebebi ile erken fesih tazminatı yansıtıldığını yine 7.1.4 uyarınca haksız fesih sebebi ile borç bakiyesi bulunan davacının güvence bedelinin iadesini talep edemeyeceğini, l0. maddesi kapsamında ihlal halinde 15 günlük süre verilerek ihlalin giderilmemesi halinde feshin mümkün olacağını bildirerek fesih yapılmadığını bu sebeplerle davacının talebini kabul etmediğini bildirdiğini,davacı sözleşmenin 4. ve 10. maddeleri kapsamında feshi ihbar öneli olmaksızın davalıdan alımı kestiğinden davalı, davacıdan sözleşmenin süresi dolmadan önce fesihten kaynaklı zararlarını talep edebileceği, davalının bildirdiği erken fesih cezası adı altında sözleşmede bir hüküm tespit edilemediğinden davalının sadece erken fesihten kaynaklı zararlarını talep edebileceği,alınan heyet raporunda sözleşme süresi sonuna kadar elde etmekten mahrum kaldığı kar olarak mali tablolarında belirlenen satıştan kaynaklı kar oranına göre 978,31 TL olduğu, bu tutarın üzerinde tanzim ettiği ve kayıtlarında tespit edilen ceza faturaları sebebi ile görünen borçtan değil, kar kaybı tutarı mahsubu sonrası kalan güvence bedeli olan 10.678,63 USD nın iade ile sorumlu olacağı ve güvence bedelinden davalının mahsup edebileceği tutardan kalan 10.678,63 USD için takip tarihine kadar 3095 4/a kapsamında 11,70 USD faiz işletilmesi gerekeceği ,alacağın likit olduğu gerekçesiyle; “Davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasındaki takibin 10.678,63 Dolar asıl alacak ve 11,70 Dolar işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.690,33 Dolar üzerinden devamına, asıl alacak 10.678,63 dolara takip tarihinden itibaren davacının talebini aşmamak üzere 3095 sayılı kanunun 4-a maddesi gereğince faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olan 2.135,72 Doların davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar vermiştir. Kararı davalı vekili istinaf etmiştir..İstinaf dilekçesinde;davalının sözleşmeyi belirlenen usule aykırı olarak haksız feshettiğinin kök raporla belirlendiğini,bu durumda davalı zararının karşılanması gerektiğini,davacı zararının güvence bedelinden karşılandığını,bilrkişi raporunda davalı zararının hatalı hesaplandığını,yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini,ayrıca davacı zararının bilirkişi incelemesi ile belirlenebileceği karşısında alacağın likit olmadığı ve icra inkar tazminatına da hükmedilmemesi gerektiğini belirterek davanın reddine,aksi taktirde bilirkişi incelemesi yapılmak üzere kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Emsal Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere ,depozito (Güvence Bedeli), 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na hazırlanmış olan 25.09.2002 tarih ve 24887 sayılı Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği’nin 26. ve 27.maddesi hükümlerince tahsil edilmektedir. İlgili Yönetmeliğin 26/1.fıkrasında; “perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi, kullanım yerinin değişmesi ve/veya perakende satış sözleşmesinin sona ermesi veya sözleşmenin feshi halinde, müşterinin elektrik enerjisi tüketim bedelini ödememesi ihtimaline karşılık olarak, borcuna mahsup edilmek üzere…” şeklinde belirtildiğinden,bu durumda güvence bedeli müşterinin borcunu ödememe ihtimaline karşılık talep edilmektedir. Aynı yönetmeliğin 26/4. fıkrasında; “perakende satış sözleşmesinin feshi veya sona ermesi durumunda perakende satış lisansı sahibi tüzel kişi, nakden tahsil edilen güvence bedelini, tüm borçların ödenmiş olması kaydıyla güncellenerek, talep tarihinden itibaren en geç üç iş günü içerisinde ilgili gerçek veya tüzel kişiye iade eder.” hükmü bulunmaktadır. Başka bir ifade ile ilgili abonenin sözleşmesinin sona ermesi ve tüm borçlarının ödenmiş olması halinde iadesi gereken bir teminat olarak belirtilmektedir. İlk bilirkişi raporunun …’den alındığı,eksik kayıtların tamamlanmasını talep ettiği ön rapor sonrası aynı bilirkişiden alınan kök raporda davacıya sözleşme ile belirtilen indirimin sağlanmadığı ve davacının 67.489,96 TL fazla ödeme yaptığı ve depozitonun aynen davacıya iade edilmesi gerektiği belirlenmiştir. Daha sora bu bilirkişi yanına eklenen mali müşavir bilirkişinin katılımıyla davalı ticari defterlerinin ve taraflar arasındaki sözleşmenin incelenmesiyle alınan ek raporda ise ,sözleşmenin zamanından önce feshi sebebiyle davacının sözleşmede bulunmadığından sözleşme kaynaklı cezai şart talep edemeyeceği,sadece kar kaybı isteyebileceği belirtilerek kar kaybı sebebiyle davacı zararının 312,37 USD olduğu ve bunu aşan şekilde 10.678,63 USD nin takibe kadar işlemiş faiz tutarı olan 11,70 USD ile birlikte davacıya iade edilmesi gerektiği hesaplanmış,mahkemece bu son ek heyet raporu doğrultusunda hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Mahkemece,davacının sözleşmenin süresinden önce ihbar yapılmadan feshi sebebiyle davalının zararının 312,37 USD olduğu kabul edilmiş isede konuya ilişkin benzer Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere, güvence bedelinin abonenin sözleşmesinin sona ermesi ve tüm borçlarının ödenmiş olması halinde iadesi gereken bir teminat olarak değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Bu durumda sözleşmeyi sonlandırarak güvence bedeli talep eden davacının davalıya sözleşme nedeniyle kullanım kaynaklı ödenmemiş fatura borcu bulunmadığı açıktır. Sözleşmede cezai şarta dair hüküm olmadığı,buna rağmen sözleşmenin erken feshi sebebiyle davalı taraf kar kaybından kaynaklanan alacağı bulunduğunu,bu alacağının ödenmediğini iddia ederek güvence bedelini ödemediğini cevap dilekçesinde bildirmiştir. Ancak davalının açıkca takas ve mahsup talebi olmadığı gibi,davalının iddia ettiği alacağına dair karşı yada başkaca açılmış bir alacak davasının bulunmadığı da anlaşılmıştır. O halde,ilgili yönetmelik hükümleri gereği , davacının sözleşmenin sona ermesi sonrası davalıya kullanım kaynaklı ödenmeyen fatura borcu bulunmadığından,güvence bedelinin tamamının davacıya iadesi gereklidir. Mahkemece güvence bedelinin tamamının iadesi yerine kısmen iadesine karar verilmiş isede bu konuda davacı istinafı bulunmaması karşısında davalı aleyhine değerlendirme yapılmamıştır. Ayrıca güvence bedeli alacağı likit ve belirlenebilir olduğundan,haksız itiraz sebebiyle davalı hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de aykırılık görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar verilmesi gerekmektedir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 2.198,36 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 549,59 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.648,77 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2021