Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/62 E. 2020/50 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/62
KARAR NO: 2020/50
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2019
NUMARASI: 2018/1307 E – 2019/989 K
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin verdiği dava dilekçesinde özetle; 08/05/2017 tarihinde, davacının … santraline ait muhtelif kabloların, davalı …’a ait enerji kablolarının yanması sonucu, hasarlandığı davacı şirketin zarara uğradığı sözkonusu olayla ilgili olarak müvekkili şirket çalışanları tarafından hasar tespit tutanağı düzenlendiği, hasarın giderildiği, ancak davalı tarafından zararın rızaen ödenmediği ileri sürülerek 4.497,69 TL tazminatın olay tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın ticari nitelikte olmadığını, dava konusu talebin haksız fiilden kaynaklandığını, davada görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu beyanla görevsizlik kararı verilmesini, davalı şirket ile davacı arasında ticari bir ilişki olmaması ve haksız fiil hükümlerine göre talepte bulunulması nedeniyle avans faizi istenemeyeceği, ayrıca iddia edilen zarar ile davalı şirketin herhangi bir ilgisinin bulanmadığı beyan edilerek, davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, 4.497,69 TL’nin 08/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davalı vekili istinaf etmiş olup, davanın ticari nitelikte olmadığını, dava konusu iddianın haksız fiilden kaynaklandığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, avans faizi istenemeyeceğini, davalı şirketin oluşan zararla herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, 08/05/2017 tarihinde belirtilen adreste herhangi bir çalışma bulunmadığını,bu sebeple iddia edilen zararın meydana gelmesinde davalı şirkete bir kusur yüklenemeyeceğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı tarafça ileri sürülen istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda;dava, tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı tarafça mahkemenin görevli olmadığı ileri sürülmüş ise de , davanın tarafları tacir olup, TTK.nun 4. ve 5. maddeleri uyarınca haksız fiilden de doğsa ,tacirler arası ticari işletmeyi ilgilendirdiğinden ,dava ticari dava olmakla ,mahkeme görevli olduğundan bu yöne ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafın davada avans faizi istenemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin incelenmesiyle, yukarıda açıklandığı üzere dava, tacirler arası haksız fiil nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup, davacı, tazminatın hasar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini istemiştir. 3095 sayılı Kanun’un 2/3. maddesi uyarınca gerçek veya tüzel kişi tacirler arasında haksız eylem dâhil her türlü nedenden kaynaklanan alacaklarda istek halinde T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı avans oranında temerrüt faizine hükmedilmesi gereklidir. Bu sebeple, davanın niteliği, tarafların sıfatı ve yukarıda açıklanan hukuksal olgu dikkate alındığında haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren avans faizine hükmedilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Nitekim ,Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin, Esas No: 2016/10816, Karar No: 2018/6621 sayılı emsal kararında da aynı ilkeler vurgulanmıştır. Davalı tarafın diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle, davalı tarafça zararın meydana geldiği yerde herhangi bir çalışma yapmadıkları ve zararla ilgilerinin bulunmadığı ileri sürülmüşse de, somut olayda herhangi bir çalışma sebebiyle oluşan zarar iddiası bulunmayıp, mevcut kabloların tutuşup yanmasından zararın oluştuğu iddia edilmektedir. Zarara yol açan kabloların bakım ve kontrol görevinin davalı şirkete ait bulunduğu açıktır. Ayrıca ,itfaiye raporu ile yangının çıkışı ve oluşunun bu kablolardan kaynaklandığı sabittir. Yargılamada dinlenen davacı tanığı da olayın bu sebepten meydana geldiğini doğrulamıştır. Mahkemece yargılamada alınan elektrik mühendisi bilirkişi raporunda, olayın davalıya ait kabloların yanmasından kaynaklandığı, davalının bakım eksikliğinin bulunduğu, olay sebebiyle davalı şirketin %100 kusurlu olduğu tesbitiyle ,hasar ve işçilik miktarı hesaplanmıştır. O halde , olaya ve oluşa uygun düşen, denetime elverişli bilirkişi raporu ile tesbit edilen davacı zararının ,olayda sorumluluğu bulunan davalıdan tahsiline karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davalı tarafın yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 307,20 TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan 76,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 230,45 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2020