Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/616 E. 2020/932 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/616
KARAR NO : 2020/932
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/10/2017
NUMARASI : 2015/210 E – 2017/903 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında farklı tarihleri içeren elektrik abone sözleşmelerinin bulunduğunu,davalı şirketin düzenlediği faturalarda hizmet karşılığı olmayan kayıp kaçak, iletim dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmet bedeli, TRT fonu ve bu bedeller üzerinden KDV bedellerinin haksız alındığını beyanla, bu bedeller belirlenerek geriye doğru 10 yıllık olmak üzere şimdilik 5.000,00 TL’nin kesinti tarihlerinden itibaren en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçesinde davanın reddini istemiştir.Mahkemece; davadan sonra 17/06/2016 tarihinde 29745 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa değişikliği ile kayıp kaçak vs bedellerin EPDK nın belirlediği ölçüler dahilinde tahsil edilmesinin hukuka aykırı olmadığını mahkemelerin yetkisinin bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğunu, mahkemelerin bu konuda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkisi sadece dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konuda düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlandığından, bu yasa yürürlüğünden önce açılan davada davacı tarafça tahsilatların EPDK’nın düzenleyici işlemlerine aykırı olduğu yönünde bir iddiası bulunmayıp yapılan tahsilatların haksız ve hukuka aykırı olduğu iddia edilerek bedelin tahsili istendiğinden, usul ekonomisi gereği davanın yargılaması sırasında 17/06/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya getirilen yeni düzenlemeler gerekçe gösterilerek, davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına ,davacı lehine masraf ve vekalet ücreti taktirine karar verildiği görülmüştür.Mahkemenin kararına karşı davacı vekili ile davalı … …. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf dilekçesinde;davacıdan kayıp kaçak bedeli altında yasal olmayan kesintilerin iadesine dair açtıkları davada mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu,kanunların geriye yürümezlik kuralına aykırı davranıldığını, 6719 sayılı yasanın Anayasaya aykırı olduğunu,bu yasanın iptali için Anayasa Mahkemesinde açılan dava sonucu beklenerek karar verilmesi gerektiğini belirterek, kararın bu nedenle kaldırılmasını istemiştir. Davalı … vekili cevap ve istinaf dilekçesinde, davacının haklı olmadığını,ayrıca davası kabul edilmeyen taraf hakkında yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verildiğini, davalı lehine vekalet ücreti taktir edilmediğini, aksine davacı lehine masraf ve yargılama giderine hükmedildiğini beyanla,bu davalı lehine masraf ve vekalet ücretine karar verilmesi talebiyle kararın kaldırılmasını istemiştir.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde ; davanın reddi gerekirken konusu kalmadığına karar verildiğini belirterek,davanın reddine ve bu davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi yönünden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.İstinaf sebepleriyle sınırlı olarak ilk derece mahkemesi kararının incelemesinde; 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır,” hükmünü içermektedir. Hal böyle olunca, dava tarihinden sonra yürürlüğe girmiş bulunan bu yasa değişiklikleri, yürürlük tarihi öncesi dönemde geçerli olan EPDK kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti ve iletim bedelleri ile ilgili olarak açılan ve halen devam eden davalarda da geçmişe etkili olacak şekilde (bu yasa değişikliği öncesinde açılan ve halen görülmekte olan davalarda) uygulanması gereken hükümler içerdiğinden 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. geçici 19. ile 20. maddeleri, iptal edilmedikleri veya yürürlükten kaldırılmadıkları sürece uygulanacaktır. O halde, davalı dağıtıcı şirket, mevcut yasal düzenleme ile dava konusu bedellerin tahsilini talep edebilecektir.6719 sayılı Kanunun yürürlük tarihi 17.06.2016 tarihinden önce kayıp-kaçak bedeline dayalı açılan davalarda, çok sayıda mahkeme, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin Anayasa’nın Başlangıç’ı ile 2., 5., 10., 35. ve 36. maddelerine aykırılık iddialarını ciddi bularak, 14.03.2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Kanunun 26. maddesiyle eklenen geçici 20. maddenin (1) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi için Anayasa Mahkemesine başvurmuştur.Yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın 04.06.2016 yürürlük tarihi gözetildiğinde çok sayıda mahkemenin Anayasaya aykırılık başvurularının, istinafa konu kararın karar tarihi itibariyle yasal karara bağlama süresinin geçtiği ve henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır.Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar (Anayasa m. 152,III; An. Mah. m. 28,IV c,2). Aksi halde, Anayasa Mahkemesine başvurmuş ve onun kararını beklemekte olan mahkeme, beklemeye son vererek, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırabilir. Dolayısıyla, mahkemenin, Anayasanın m. 152, III; Any. Mah.Kuruluş Kn m. 28,IV c,2 gereğince, Anayasa Mahkemesine başvurunun esastan incelenmesini beklemeksizin, yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 4.6.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması ve Anayasa Mahkemesine yapılan başvuruları bekletici mesele yapmaması hukuka aykırı bulunmamıştır. Ancak,Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin benzer davalarda, eldeki davalara yönelik, yürürlüğe giren bu yasa nedeniyle davanın konusunun kalmadığına dair karar verilmesi gerektiği yolundaki emsal 2017/13140 E – 2017/16544 K sayılı ve 2017/13142 E – 2017/16545 K sayılı kararlarındaki gibi davanın konusunun kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi usul ve hukuka uygun bulunarak ,bu yönüyle davacının istinaf talebinin HMK 353/1 b-1.maddesi uyarınca reddi ile ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada; dava açıldığı tarihte davacının, dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davalı taraf lehine masraf ve vekalet ücreti taktir edilmemesine ilişkin karar usul ve yasaya uygun olup bu nedenle davalı lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden davalı … Bepsaş’ın bu konudaki istinaf talebinin de HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince reddine karar vermiştir.Dairemizin 2018/425 E. – 2018/392 K. sayılı kararının davalılarca temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 2018/6385 E., 2020/2290 karar sayılı ilamı ile, “Dosyada davalı …Ş tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcı ve masraflarının yatırıldığına dair makbuz bulunmaktaysa da, Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf incelemesi yapılırken davalı …Ş’ nin istinaf dilekçesi ve harç makbuzu görülmeyip adı geçen davalının ileri sürdüğü sebepler inceleme konusu yapılmayarak, yalnızca davacı ve diğer davalı … ‘nin istinaf sebepleri değerlendirilerek karar verilmiş olması nedeniyle kararın bozulmasına ” karar verilmekle ,usul ve hukuka uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.Davalı … istinaf taleplerinin incelenmesiyle, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 E, 2014/679 K. sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur.Bu itibarla, mahkemece 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından, esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği de gözetilerek, davalı taraf lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi mümkün olmadığından, davalı Bedaş’ın istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davacı ve davalı … ve davalı istinaf taleplerinin HMK 353/1b-1.madde gereği ayrı ayrı reddine karar vermesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçe ile ;Davacı ile davalı … ve davalı … istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine,Davalı …’ten alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL’nin bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacı ve davalı … alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL’nin davacıdan ve bu davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına Temyiz incelemesi sonrası verilen bozma kararı gereği bozma konusunda bir karar verilmek üzere zorunlu olarak duruşma açılması sebebiyle, istinaf incelemesinin duruşmalı yapılması koşulunun oluşmadığı kanaatiyle, AAÜT 17. maddesi uyarınca davalı lehine ayrıca istinaf vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Temyiz incelemesi ile ilgili olarak;Peşin alınan temyiz harcının temyiz edenlere Yargıtay ilamı uyarınca iadesine, Davalıların temyiz sebebiyle yapmış olduğu masrafın üzerlerinde bırakılmasına,Dair hazır olan davalılar vekillerinin yüzlerine karşı davacı vekilinin yokluğunda HMK 353 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 24/09/2020