Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/60 E. 2021/1447 K. 20.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/60
KARAR NO: 2021/1447
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/05/2019
NUMARASI : 2016/1253 E – 2019/492 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 20/05/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında, tarafların serbest iradesi ile … Mobil Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanan Abonelik Sözleşmelerine istinaden davalı şirkete hatlar tahsis edildiğini ve kendisine müvekkili şirket tarafından hizmet sağlandığını, davalı – borçlu firmanın, faturadan kaynaklı borcunu süresinde ödemeyi gerçekleştirmemesi üzerine bu kez taraflarınca alacağın tahsilini teminen, İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. sayılı dosyası ile aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı borçlu tarafından yetkiye, takibe, borcun tamamına, faize ve diğer tüm ferilerine haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edildiğini, itiraz üzerine icra takibinin durduğunu, borçlunun yetki itirazının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında imzalanan … Mobil Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesinin Uyuşmazlıkların Çözüm Yeri başlıklı 7. maddesinin yetki sözleşmesi niteliğinde olduğunu, işbu madde ile kurumsal aboneler için İstanbul Mahkemeleri ve İcra Dairelerinin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, taraflar arasında geçerli bir şekilde yapılmış yetki sözleşmesinin mevcut olduğunu, borçlu hakkında sözleşme ile yetkili kılınan yer olan istanbul İcra Dairelerinde takip yapıldığından, borçlunun yetkiye yönelik itirazının reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete sağlanan hizmetlerin karşılığı olarak düzenlenen faturalara ilişkin davalı – borçlu aleyhine girişilen icra takibine yapılan itiraz hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, sonuç olarak, davalının icra dosyasına yaptığı haksız ve mesnetsiz itirazının iptaline, takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin haksız olduğunu ve yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, tebligatların usulsüz olması nedeniyle öğrenme tarihi olan 15/05/2017 tarihinin tebliğ tarihi sayılmasını mahkemece TK md 35’e göre yapılan tebligatın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin adresinin Dilovası/Kocaeli olarak açıkça ilan edildiğini bilahare 03/01/2017 tarihli İstanbul Ticaret Sicil gazetesi’nde müvekkili şirketin merkezinin Gebze’ye taşındığı ve İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ndeki kaydının silindiğinin ilan edildiğini, müvekkili aleyhine yapılan icra takibinin yetkisiz icra müdürlüğünde başlatıldığını, icra takibinin başlatıldığı dönemde takibe itiraz dilekçemizde de belirttiği üzere müvekkilinin adresinin Dilovası/Kocaeli olması nedeniyle yetkili icra müdürlüğü ve mahkemeleri Gebze İcra Müdürlükleri ve Mahkemeleri olduğunu, davacı yanın, taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriğine riayet etmeyerek aylık faturalara ekstra ücretler yüklediğini, şartları ağırlaştırdığını ve sözleşmeyi çekilmez duruma getirdiğini, müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını belirterek, sonuç olarak, davanın reddine ve takibin iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini savunmuştur.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” taraflar arasında Mobil Telefon Hizmetleri Kurumsal Tip Abonelik Sözleşmesi düzenlendiği, abonelik sözleşmesine istinaden davalı şirkete 9 hat tahsis edildiği ancak 8 hatta ilişkin ödenmeyen fatura alacağı takip konusu yapıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, faturalara sözleşme dışında ekstra ücret yüklendiğini gösterir her hangi bir belge sunulmadığı, davacının, sözleşmenin davalı tarafça haksız yere feshedilmesi nedeni ile sözleşmeden kaynaklan ceza-i şart ( cayma bedeli) talep etme hakkı bulunduğu, bu sebeple kurumsal Iphone kampanyası ve sözleşmeden kaynaklı takibe dayanak yapılan faturalardan dolayı davacının takip tarihi itibariyle 8.653,30-TL fatura alacağı bulunduğu, takibe dayanak yapılan faturalarda, ödenmeyen faturalar için aylık % 4 oranında gecikme faizi uygulanacağı belirtilmiş ise de; taraflar arasında yapılan sözleşmede faiz oranı kararlaştırılmadığı, yalnızca son ödeme tarihinden itibaren faiz uygulama hakkı saklı tutulduğundan, davacının avans faizi üzerinden faiz talep etme hakkı bulunduğu, avans faizi üzerinden yapılan hesaplamada davacının takip tarihi itibariyle davalıdan asıl alacak: 8.653,30 TL, işlemiş faiz: 262,49 TL, işlemiş faizin KDV’si: 47,25 TL, işlemiş faizin ÖİV’si : 65,62 TL olmak üzere toplam: 9.028,66 TL alacaklı olduğu ” gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin asıl alacak: 8.653,30 TL, işlemiş faiz: 262,49 TL, işlemiş faizin KDV’si: 47,25 TL, işlemiş faizin ÖİV’si : 65,62 TL olmak üzere toplam: 9.028,66 TL miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, Takip tarihinden itibaren asıl alacak tamamen ödeninceye kadar değişen oranlarda avans faiz ile faizin %18 KDV, %25 ÖİV uygulanmak suretiyle takibin devamına, Asıl alacak miktarı olan 8.653,30 TL’nin %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle; takibin yetkisiz icra müdürlüğünde yapıldığını, davacının taraflar arasında imzalanan sözleşme içeriğine riayet etmeyerek aylık faturalara ekstra ücretler yükleyerek şartları ağırlaştırdığını ve sözleşmeyi çekilmez duruma getirdiğini, müvekkilinin davacı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, dosyada alınan bilirkişi kök raporuna itiraz ettiklerini, bunun üzerine dosya ek rapor için aynı heyete tevdi edildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kök rapor ve ek raporun usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmenin şartlarının ağırlaştırılmış olması ve sözleşmenin çekilmez hal almış olması fatura bedellerindeki fahiş yüksekliklerin bilirkişi tarafından değerlendirilmediğini, tarafların ticari kayıtları/defterlerinin bilirkişi tarafından incelenmediğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, ticari nitelikteki hizmet sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; taraflar arasında 10 Haziran 2015 tarih ve … sayılı Kurumsal Abone Kurumsal Tek Fatura ve ekindeki her bir GSM hattına ait ayrıntılı fatura detayında davalıya ait 9 adet GSM hattının (…) için sözleşme imzalandığı, sözleşmede ödemelerde gecikme ya da cayma durumunda uygulanacak faiz oranı net bir rakam şeklinde belirtilmediğini, faturada “..son ödeme tarihinde ödenmeyen fatura tutarına aylık % 4 gecikme faizi uygulanmaktadır ..” ibaresi bulunduğunu, sözleşmenin davalı tarafça haksız yere fesih edildiğini, bu yüzden Kurumsal iphone Kampanyası ve diğer sözleşmelerden kaynaklı davaya sebep alacak miktarının 05.04.2017 tarihli sorguda 8.653,30 -TL olduğunun anlaşıldığını, davalı yanın takip tarihinden itibaren davacı yana herhangi bir ödeme yapmadığını, sözleşme şartlarının ağırlaştığını ve faturalara sözleşme dışında ekstra ücret yüklendiğini gösterir bir belge de sunulmadığı anlaşılmaktadır.01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uyuşmazlıkla ilgili “Sözleşmeden doğan davalarda yetki “ başlıklı 10. maddesi “Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir” hükmünü, “yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesi “Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.” hükmünü, aynı Kanun’un 448.maddesi gereğince kanun hükümlerinin tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı hükmünü ihtiva etmektedir.HMK m. 17’nin ikinci cümlesine göre, “taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır”. Bu hükme göre, yetki sözleşmesi (veya yetki şartı) yapan taraflar, aksine bir düzenleme yapmamışlarsa, dava sadece yetki sözleşmesinde kararlaştırılmış olan mahkemede açılabilir. Diğer bir deyişle, aksi belirtilmediği sürece HMK, yetki sözleşmesinde gösterilen mahkemenin münhasır yetkili mahkeme olacağını kabul etmiştir. Bu şekilde yapılmış olan yetki sözleşmesinin münhasır yetkili olacağı madde gerekçesinde de açıkça belirtilmiştir. Görüldüğü üzere, taraflar, salt bir münhasır yetki sözleşmesiyle, kanunun öngörmüş olduğu genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisini kaldırmış olmaktadırlar. Taraflar, bu sonucun ortaya çıkmasını istemiyorsa, yani genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisinin devam etmesini istiyorlarsa yetki sözleşmesinde bunu ayrıca belirtmek zorundadırlar. Buna göre, münhasır yetki sözleşmesinden kasıt, tarafların yetki sözleşmesi ile kararlaştırılan mahkemeden başka bir mahkemede dava açılamaması üzerinde anlaşmalarıdır.Taraflar arasındaki sözleşmede yetki şartının bulunması nedeniyle davalının yetki itirazı yerinde görülmemiştir.Davalının diğer istinaf itirazları yönünden yapılan değerlendirmede ise, hükme esas bilirkişi raporunda davalı tarafça faturalarda aylık faturalara ekstra ücretler yüklediğini, şartları ağırlaştırdığını ve sözleşmeyi çekilmez duruma getirdiğine yönelik iddiasının açıklanmadığı ve ispat edilemediği anlaşılmaktadır.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 616,74 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 154,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 462,56 TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 20/05/2021