Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/50 E. 2020/54 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/50
KARAR NO: 2020/54
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2018
NUMARASI: 2017/1091 E – 2018/1428 K
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 22/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişildiğini, müvekkili …’ın adresine 22/05/2017 tarihinde geldiklerini müvekkili …’a ait 1 adet 10.000,00 TL markasız plastik kırma makinası haczi gerçekleştirildiğini, vergi levhasının bulunduğu ve … adına olduğunu, dosya borçlusu olmadığı halde İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı borcunu ödediğini, müvekkilinin üçüncü kişiye ait olan mallar haczedildiğini taraflarına istihkak davası açıldığını, müvekkilinin üçüncü kişi haciz baskısı altında dosya borcunu ödemek mecburiyetinde kaldığını, müvekkilinin borçlu olmadığı icra dosyası borcunu ödediğini, müvekkil ile borçlu arasında hiç bir organik bağ olmadığının anlaşılacağını, davalı alacaklının müvekkil üçüncü kişi … ile borçlu …’in arasında hiçbir bağın bulunmadığını bildiğini, kötüniyetli olarak hacze giriştiğini, ayrıca yine kötüniyetli olarak, müvekkili cebri icra tehdidi ve baskısı altına bırakarak müvekkilinin borçlu olmadığı bir icra dosyasını müvekkilinin ödemesini sağladığını bu nedenle aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini beyan ederek davanın kabulüne karar verilerek, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraf sıfatı yokluğu ve görevsizlik itirazlarını ilk itiraz olarak sunduğunu, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davacının aktif taraf ehliyeti yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, borcun, borçlu …’in kardeşi … tarafından ödendiğini, istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi olan davanın davacısı …’ın aktif taraf ehliyetinin olmadığını, haciz yapılan adresin borçlunun eski iş yeri adresi olduğunu, borçlu adına mahalde evrak bulunduğu, kardeşinin mahalde hazır olduğu, iştigal konusunun değişmemiş olduğu, istihkak iddia edenin borçlunun eski çalışanı olduğu, muvazaalı işlemler yapılarak hacizlerden korunmayı amaçladıklarını, aslında iş yerinin hala borçluya ait olduğunu çok net bir şekilde gösterdiğini, davacı vekili dava dilekçesinde haksız ve mesnetsiz şekilde iddialarda bulunduğunu, davada ileri sürülen iddiaların tümünün haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, uydurma beyanlar olduğunu, borçlunun işbirlikçisi olan davacı … vekili mesnetsiz iddilarını ileri sürerek alacaklıyı zarara uğratmak için çaba harcadığını, istihkak iddiasının tamamen kötü niyetli olduğunu, davacı vekili dilekçesinde borçlu arasında hiçbir bağ bulunmadığını tekrar ettiğini ancak bunun yalan olduğunu, müvekkilinin üçüncü kişi …’ın şuan eski çalışanı olan …’in işletmeyi müvekkili …’a devrettiğini ve …’in müvekkili …’ın çalışanı olduğunu, 1 yılı aşkın süredir müvekkili üçüncü kişinin yanında çalıştığını, alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik ve danışığa dayalı işlemler yapıldığını ve alacaklıyı zarara sokmak kasdiyle iş yerinin devredilmiş gibi gösterilip alenen mal kaçırıldığının ortada olduğunu ileri sürerek usul yönünden davanın reddine karar verilmesi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “bir takip nedeniyle menfi tespit davasını ve istirdat davasını takip borçlusu açabilir. Takip borçlusu yerine geçerek, üçüncü şahıs konumundaki davacının dava açma ve davayı takip etme yetkisi yoktur. HMK 53. maddesinde dava takip yetkisi düzenlenmiştir. Buna göre dava takip yetkisi, talep sonucu hakkında hüküm alabilme yetkisidir. Bu yetki, kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında maddi hukuktaki tasarruf yetkisine göre tayin edilir. Dava takip yetkisinin bulunması HMK 114/1.e.maddesi uyarınca dava şartıdır. Davacının üçüncü şahıs konumunda olup, takip borçlusunun yerine geçerek istirdat talebinde bulunma ve hüküm alma yetkisi olmadığı” gerekçesiyle davanın HMK’nın 114/1-e ve HMK 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan reddine” karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; borçlu … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibine girişilmiş ve müvekkili …’ ın adresine 22/05/2017 tarihinde gelinerek müvekkiline ait 1 adet 10.000 TL markasız Plastik Kırma Makinası haczedildiğini, haciz mahallinde bulunan …’in, gelinen adresin ve adreste bulunan malların …’a ait olduğunu söylemesi ve dolayısıyla dosya kapsamına istihkak iddiasının girmesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğünce icra dosyası, istihkak iddiasının çözümlenmesi için İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiğini, mahkemesince 7 gün içinde istihkak davası açmakta muhtar olmak üzere takibin devamına karar verildiğini, bu karar henüz tebliğe çıkarılmadan ve hukuki haklarımızı kullanmak için usulünce kararın sonuçlanması beklenmeden alacaklı vekilince müvekkil üçüncü kişinin adresine hemen hacze gelindiğini, müvekkili tarafından haciz baskısı altında aynı gün içinde dosya borcunun ödendiğini, borçlu ile müvekkili üçüncü kişi arasında davalı alacaklının iddia ettiği gibi bir bağ bulunmadığını ileri sürerek ödenen bedelin istirdadına karar verilmesin gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Hernekadar istinaf istemi adli yardım talepli yapılmış ise de davacı vekilinin istinaf harç ve giderlerini yatırdığı görülmüştür. Dava, haciz ve muhafaza baskısı altında ödendiği ileri sürülen paranın istirdatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; dava dışı takip borçlusu aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takip başlatıldığı, takip sırasında davalı-alacaklı tarafından yapılan ilk hacizdeki istihkak iddiasının mahkemesince reddedilerek dava açmakta muhtar sayılmasına karar verildiği, alacaklı tarafından mahcuzların muhafaza altına alınması için yapılan haciz sırasında istenen süre üzerine aynı gün dosya borcunun ödendiği görülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işleri ve tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede altı bent halinde sayılan davalar, ticari dava sayılır. Taraflardan biri, tacir değilse veya tacir olmasına rağmen uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgisi yoksa ticari davanın varlığından söz edilemez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın, ticari dava niteliğinde olmadığı, davanın TTK’da düzenlenen mutlak ticari dava niteliği taşımadığı, nispi ticari dava olarak kabulü için gereken her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmeleri ile ilgili bulunması koşulunun olayda mevcut olmadığı gözetilerek, dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, bu yöne ilişen görev itirazı değerlendirilmeksizin uyuşmazlığın esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 355 ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca karar kaldırılarak, davacının davasının görev nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 355 ve 353/1-a-3 maddeleri uyarınca kararın kaldırılmasına, 1-Davanın İstanbul 7.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsizliği sebebiyle usulden reddine, HMK. 20. maddesi uyarınca süresinde ve talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmek üzere mahkemesine iadesine, 2-HMK. 331/2 maddesi uyarınca süresinde ve talep halinde dosya görevli mahkemeye gönderildiği takdirde yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin görevli mahkemece hüküm altına alınmasına, aksi takdirde mahkemesince değerlendirilmesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.22/01/2020