Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/47 E. 2020/57 K. 22.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/47
KARAR NO : 2020/57
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/09/2019
NUMARASI : 2018/504 E – 2019/890 K
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Abone Sözleşmesi)
KARAR TARİHİ : 22/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı İstanbul Anadolu 4.Tüketici Mahkemesinin 2017/268 esas sayılı dosyasına verdiği 04.04.2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; haberi olmaksızın 4 adet GSM numarasının kendi adına açılmış olduğunu E-Devlet sistemine giriş yaptığında farkettiğini, bu hatların kapatılmasını ve bu hatların sebep olduğu borçların silinmesini istediğini, Tuzla İlçe Hakem Heyetinin 14.03.2017 tarih ve … karar sayılı kararına itiraz ettiğini beyan ederek adına açılan hatların kapatılmasını, borçlarının silinmesini, maddi ve manevi zararının karşılanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekilinin 22/09/2018 tarihli talep açıklama dilekçesinde özetle; davacı adına davalı şirketin 4 adet GSM hattının bulunduğunu, bu hatlara ait şimdilik tespit edilebilen 2.495,90 TL ve 9,54 TL tutarlarında borç çıkarıldığını, söz konusu hatlara ilişkin abonelik sözleşmelerinin davacı tarafından akdedilmediğini belirterek, dava konusu hatların müvekkiline ait olmadığının tespitini, bu hatlar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; husumet itirazı ile esas hakkında ise davalının haklı ya da haksız herhangi bir eyleminin bulunmadığını, davalının dahili olmayan bir eylem neticesinden sorumlu tutulamayacağını, bildirilen hatlara ilişkin sözleşmelerin kimlik ve vergi tahakkuk fişi fotokopileri alınarak davacının şahıs şirketi adına düzenlendiğini, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, davacının zararını ve davalının kusurunu ispatlaması gerektiğini savunarak, öncelikle davanın husumet ve görev itirazları yönünden reddini, aksi takdirde haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini talep etmiştir. İstanbul Anadolu 4.Tüketici Mahkemesi 2017/268 esas 2017/911 sayılı 01.11.2017 tarihli kararı ile “görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine, dosyanın bu davaya bakmaya görevli İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine” şeklinde görevsizlik kararı vermiştir. İlgili dosya İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/504 esas sayısını almış ve yargılama sırasında davacı vekili 14/10/2018 tarihli talep açıklama dilekçesi sunmuş ve ilgili dilekcçede özetle; davacı müvekkilinin küçük işletme sahibi olduğunu ve davacı adına davalı şirketin 4 adet GSM hattının bulunduğunu bunun hiç birinin müvekkilince alınmadığını, bu hatlara ait şimdilik tespit edilebilen 2.495,90 TL ve 9,54 TL tutarlarında borç çıkarıldığını, söz konusu hatlara ilişkin abonelik sözleşmelerinin davacı tarafından akdedilmediğini belirterek, dava konusu hatların müvekkiline ait olmadığının tespitini, bu hatlar nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Bu kez bu mahkemece, “mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,” karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. İstinaf dilekçesinde; davacı, şahıs şirketinin var olduğu dönemde aynı zamanda esnaf olarak kuaförlük yapmakta olup, kendisinin esnaf kaydı olmasının doğal olduğunu, ancak işbu dava ile davacının esnaflık durumunun bir ilgisi olmayıp, dava konusu GSM hatlarının, davacının sahibi olduğu şahıs şirketi adına çıkartıldığını, söz konusu davada her iki tarafta tacir olup, davanın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğunu, davacının dönemsel olarak aynı zamanda esnaflık yapıyor olmasının bu durumu değiştiremeyeceği, mahkemenin gerekçesinin haksız olduğu beyanıyla, davanın görevli olan Ticaret Mahkemesine iadesini aksi takdirde görevli mahkemenin tespitini istemiştir. Dava; davalı telefon operatörü tarafından davacı adına abonelik ilişkisi kurulmadan açılan hatların kapatılması, bu hatlardan doğan borçlar yönünden menfi tespit ve tazminat istemlidir. TTK’nun 4.maddesinde ise ticari davalar tanımlanmıştır. Anılan maddenin 1.fıkrasında “her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; bu Kanunda…”sayılan davaların ticari dava olduğu öngörülmüştür. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir” hükmünü içermektedir. 26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı yasanın 2.maddesinde, “6102 sayılı Kanun’un 5.maddesinin başlığı” 2. ticari davalar ve çekişmesiz yargı işlerinin görüleceği mahkemeler” şeklinde, 1. fıkrasında yer alan “davalara” ibaresi ise davalar ve ticari nitelikteki “çekişmesiz yargı işlerine” şeklinde 3.ve 4. fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. şeklinde düzenlenmiştir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Mahkeme duruşma yapmadan, yani taraflara tebligat yapıp onları dinlemeden dosya üzerinden de görevsizlik kararı verebilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda bu davada davacının gerek kendi beyanı, gerekse gelen ticaret odası ve esnaf oda kayıtlarından küçük işletme sahibi, esnaf olduğu TTK’nın aradığı ve düzenlendiği şartlarda tacir olmadığı sabit olduğundan, görevli mahkemenin, Asliye Ticaret Mahkemesi değil genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle, ilk derece mahkemesince görevsizlik nedeniyle HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine şeklinde karar verilmesi yasaya ve usule uygun bulunmuştur. O halde; davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi kıyasen uygulanarak ve 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/01/2020