Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/460 E. 2021/1871 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/460
KARAR NO: 2021/1871
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2019
NUMARASI: 2016/85 E – 2019/286 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yapmış olduğu hizmetin sanayi alanında olduğunu sanayi sicil belgesinin mevcut olduğunu, yasalar gereği sanayi sicil belgesi olan şirketlere sanayi alanında çalışmaları nedeniyle elektrik faturalarında % 20 indirim uygulamasının zorunlu olduğunu, tüketim miktarının aylara göre değişilik gösterse bile ortalama tüketim miktarının 46.000 TL olduğunu, aralık ayında daha düşük bir fatura gelmesi gerekirken fatura bedelinin 85.531,70 TL olduğunu bu faturayı kabul etmediklerini, müvekkilinin aktif tüketim bedeli 39.307,57 TL iken 17.127,72 TL aktif (+-) bu miktarın alınmaması gerektiğini, 1.585,34 TL perakende satış bedeli, 2.082,44 TL iletim sistemi kullanım bedeli, 8.535,90 TL dağıtım bedeli, 480,81 TL enerji fonu, 961,63 TL TRT payı, 2.404,07 TL BTV gibi alacak kalemleri eklendiğini, bu kalemlerin yasal dayanağının bulunmadığını, faturalara itiraz geldiğini ancak henüz sonuçlanmadığını, enerjinin kesilmemesi için müvekkilinin 11.820,80 TL ödeme yaptığını, öncelikle iş yerinde yürütülen faaliyetlerin aksamaması için bu faturaya dayalı enerji kesintisinin durdurulmamasına ilişkin tedbir kararı verilmesini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava değeri kadar borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın … abone nolu ile iş yeri için 18/11/2015 tarihinde müvekkili şirkete abonelik başvurusu yaptığını, 31/12/2015 tarihli 85.531,70 TL elektrik faturası tanzim edildiğini, tanzim edilen bu faturanın EPDK mevzuatına uygun olarak müvekkili şirket tarafından tanzim edildiğini davacı yanın 06/01/2016 tarihinde dilekçe ile sanayi tipi tarifeye geçilmesi için başvuru yaptığını, başvurudan sonra sanayi tarifesi uygulandığını, verilen tedbir kararının kaldırılmasını, aksi taktirde alacağının % 100 teminata bağlanmasını, davacının açmış olduğu davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; bilirkişi raporlarındaki ” davacı tarafça davalı kuruma yapılan müracaat tarihi 05/01/2016 davacının dava konusu yaptığı fatura dönemlerinden sonradır. Açıklanan nedenlerle dava konusu fatura tarihleri itibariyle davalı kurumun davacı şirkete indirimli tarife uygulamasının beklenemeyeceği.” tespitine göre davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; müvekkilinin davalıdan önce başka bir şirketten elektrik tedarik ettiğini, davalı tarafından 2015 yılı aralık ayında tahakkuk eden 85.531,70 TL tutarındaki fatura hem çok fahiş hem de içeriğinde yasal olmayan pek çok kalem eklendiğini, bu nedenle menfi tespit davası açıldığını, bilirkişi kök raporu ile haklı olduklarının sabit olduğunu, yürürlükteki yasalar gereği de, Sanayi Sicil Belgesi olan şirketlere sanayi alanında çalışmaları nedeniyle elektrik faturalarında yaklaşık %20 indirim uygulanması zorunluluğu da getirildiğini, müvekkilinin bu süreçte elektrik kullanımını arttıracak ekstra hiçbir işlem yapmadığını, işyerinde, kış aylarında elektrik kullanımı her daim düştüğünü, fatura içerine bakıldığında; Aktif Tüketim Bedeli 39.307,57 TL iken, faturada hiçbir açıklama yapılmadan; BTV gibi alacak kalemleri eklendiğini, bu kalemlerin yasal dayanağı bulunmadığını, ilk alacak kaleminin haksız suretle eklenmesiyle diğer kalemlerde bu oranda arttığını, 24.11.2015 tarihinde müvekkilimden, 11.820,80 TL bedel daha tahsil edildiğini, bu ödemenin de yasal dayanağı olmadığını ileri sürmüştür. Dava, davalı tarafça tahakkuk ettirilen faturaların mevzuata aykırı olarak fazla hesaplandığı iddiasına dayalı menfi tespit talebine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 18.11.2015 tarihinde elektrik perakende satış sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça davalı şirkete 05/01/2016 sanayi tipi tarifeye geçilmesi için müracaat ettiği, kök bilirkişi raporunda davalı tarafından faturaya 66520 kwh’lik tüketim eklendiği, bunun gerekçelendirilmediği, bu miktar yönünden davacı şirketin davalı kurumdan 31/12/2015 tarihli fatura için 85.531,70 TL – 60.122,62 TL = 25.409,08 TL tutarında borçlu olmadığı, 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliklerle iletim bedeli gibi belirtilen kalemlere yasal dayanak sağlanmış olduğunu, mütalaa edilmiş, , davacı tarafça davalı kuruma yapılan müracaat tarihi 05/01/2016 davacının dava konusu yaptığı fatura dönemlerinden sonradır. Açıklanan nedenlerle dava konusu fatura tarihleri itibariyle davalı kurumun davacı şirkete indirimli tarife uygulamasının beklenemeyeceğinin mütalaa edildiği, ek raporda ise . 66520 kwh’lik tüketim eklendiği, bunun gerekçelendirilmediği, dava konusu fatura öncesinde davacı adına tahakkuk ettirilen 30.11.2015tarihli fatura içeriğindeki 758,779 kwhlik tüketimin 150 akım trafo oranı ile çarpılması halinde 113.816,85 kwh tüketimin faturaya yansıtılması gerekirken 47.244,097 kwh tüketim yansıtıldığı, 66.572,75 kwh lık ilave tüketim faturasının taleple bağlılık gereği 66520 kwh’lik tüketim eklenmesinin yerinde olduğu mütalaa edilmiştir. Buna göre; iletim bedeli gibi adlar altında faturaya yansıtılan ve bedellerle ilgili 6719 sayılı yasa kapsamında değerlendirme yapılmamış olmasının usul ve yasaya aykırıdır. Fatura bödeli yönünden ise, bilirkişilerin kök raporda ilave tüketimin sebebinin anlaşılamadığı yönnüdeki tespitlerinden sonra davalı tarafça sunulan belgelere göre ilave tüketim hesabının yerinde olduğu yönünde görüş bildirilmiş olması çelişki olarak nitelendirilemeyeceği, tahakkuk ettirilen faturanın mevzuata uygun olduğu, anlaşılmakla bu yöndek iistinaf itirazı yerinde değildir. 27/01/2016 tarihinde dava açıldığı nazara alındığında tüketim karşılığı olmayan bedeller yönünden 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir” düzenlemesi gereği konusu kalmayan davanın esası hakıknda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Açıklanan nedenlerle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında; menfi tespit talebi yönünden davanın reddine, PSH iletim gibi bedeller yönünden açılan davada ise, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, karar HMK 353/1-b-2 maddesi gereği düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1- Menfi tespit talebi yönünden davanın reddine, 2-İletim bedeli gibi tüketim karşılığı olmayan bedeller yönünden açılan davada, konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3- Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin alınan 512,33 TL harcın mahsubu ile artan 453,03 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 4.500,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5- Tüketim karşılığı olmayan fatura bedelleri yönünden açılan davada ise davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği, davacının dava başında haklı olduğu, sonradan çıkan yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi mümkün olmadığından 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yapılan 20 TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf eden davacıya isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf sebebiyle yapmış olduğu 40,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2021