Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/426 E. 2021/1882 K. 23.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/426
KARAR NO : 2021/1882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2019
NUMARASI: 2017/411 E – 2019/1210 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 23/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin 2016 yılının Ekim ayına kadar … abone numarası İle davalıdan, Ekim/2016 ayından sonra ise … firmasından elektrik enerjisi satın aldığını, şirket çalışanlarınca 24.04.2017 tarihinde davacıya hizmet alımı süresine ait borcun bulunduğunu bu borcun ödenmemesi durumunda elektriği keseceklerini belirttiklerini, müvekkil şirkete elektrik borcu olduğuna dair herhangi fatura ve tebligat gelmediğini, davalı şirket elektrik sayacının Kasım 2016 ayında sökülerek yerine yenisinin takıldığını ve eski sayacın üzerinde bünyelerinde yapılan incelemede Ekim/2015-Kasım/2016 döneminde elektrik sayacından kaynaklanan hata nedeniyle 27.694,81 TL ek tahakkuk yapıldığını, davalının bu beyanının gerçeği yansıtmadığını, eski sayacın bozuk olması ve bu nedenle eksik tahakkuk yapılmasının söz konusu olmadığını belirterek; işyerinde kullanılan elektriğin kesilmemesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 27.694,81 TL ek tahakkuku yönünden şimdilik 10.000 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, bilahare 28/06/2019 tarihinde ek rapor doğrultusunda talebini 19.870,41-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece verilen enerji kesme işleminin durdurulması için ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının abonesi olduğu … tessata ait … seri nolu … marka sayacın 28/11/2016 tarihinde laboratuvarda yapılan incelemesinde oluşturulan rapora göre sayacın T değerenin T1+T2+T3 ile eşit olmadığı, demand hatası olduğunu, tüketim değerinin hesabı yapıldığını, buna ilişkin bedelin hesaplanması sonucu fatura tanzim edildiğini, fatura bedelinin ödenmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; “Tüketicinin kusuru ile sayacın bozulduğu davalı tarafından ispat edilememektedir. Kaldı ki sayacın sağlıklı kayıt yapmadığı her iki tarafın da kabulündedir. Yukarıda bahsi geçen yönetmelik maddesinde tüketicinin kusuru bulunmaması ihtimalinde hesaplama metodu öngörülmektedir. Kusur konusunda ispat külfeti davalı elektrik idaresi üzerindedir. Ancak bu yönde bir ispat vasıtası dosyaya getirilmiş değildir. Dolayısıyla, 14. Maddenin uygulanmasında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Sayacın incelenmesine de görek görülmemiştir” gerekçesiyle davanın kabulü ile; İİK’nın 72. maddesi uyarınca davacı … abonesi olduğu … nolu elektrik tesisatına binaen kesilen ek tahakkuk bedeli 19.870,41-TL tutarında davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. Karara karşı davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili istinaf başvurusunda özetle;hükme esas alınan bilirkişi raporunun, hukuka ve enerji mevzuatlarına açıkça aykırı olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından dava konusu ek tahakkuka ilişkin hesaplama yapılırken Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nin 14/b-3 hükmü gereğince hesaplama yapıldığını, buna göre tüketicinin varsa aynı döneme ait sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem tüketimlerinin referans olarak alınması gerektiği belirtilerek hesaplama yapıldığını, ancak davacının geçmiş dönemde sağlıklı tüketimin olduğuna dair bir bulgu ve belge bulunmadığını, 4671590 numaralı tesisata ait tüketim şeması incelendiğinde 18.11.2016 tarihinde arızalı sayacın sökülerek 61050585 seri numaralı sayacın takılması ile geçmiş dönemlere özellikle de bilirkişi raporunda muntazam dönem olarak alınan döneme (17.12.2014 ile 30.09.2015) kıyasla tüketimin, birden fahiş bir şekilde artış gösterdiği görüldüğünü, ayrıca eksik tüketim dönemi (24.12.2015 ile 18.11.2016) ile bilirkişi raporunda sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem olarak dikkate alınan dönem (17.12.2014-30.09.2015) tüketimleri arasında fark bulunmaması da bilirkişi raporunda yapılan hesaplamanın sağlıklı ve hakkaniyete uygun olmadığının göstergesi olduğunu, dolayısıyla 17.12.2014 ile 30.09.2015 tarihleri arasının aynı döneme ait sağlıklı ölçülmüş geçmiş dönem olarak esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, sağlıklı tüketim tespit edilmeksizin hesaplama yapılması enerji mevzuatlarına aykırı olduğunu ileri sürmüştür.Dava hukuksal niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca haksız tahakkuk ettirilen elektrik ek tüketim bedelinden ötürü menfi tespit istemine ilişkindir.Dosya kapsamından; davacının iş yerindeki … seri numaralı … marka elektrik sayacının 8/11/2016 tarihinde laboratuvarda yapılan incelemesinde oluşturulan rapora göre sayacın T değerenin T1+T2+T3 ile eşit olmadığı, demand hatası olduğu, sayacın tüketimi eksik kaydettiği, bilirkişi raporuna göre ihtilafsız dönemdeki günlük ortalama tüketimin 337,066 kwh/gün iken ihtilaflı dönemde ortalama 257,119 kwh/güne düştüğü, tüketimde %23,72 azalma olduğu, sayacın tüketimi eksik kaydettiği, bilirkişiler tarafından 17.12.2014-30.09.2015 tarihleri arasındaki dönemin sağlıklı olarak ölçülmüş geçmiş dönem olduğu mütalaa edilmiştir.Buna göre yapılan değerlendirmede Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 14. maddesi uyarınca;sayacın, tüketicinin kusur dışında herhangi bir nedenle doğru tüketim kaydetmediğinin tespiti halinde, tüketicinin aynı döneme ait sağlıklı ölçülmüş geçmiş dönem tüketim tutarları dikkate alınarak bu yoksa tespit tarihinden sonraki tüketicinin ödeme bildirimine esas ilk iki tüketim dönemine ait tüketimlerin ortalaması dikkate alınarak hesaplama yapılacağı düzenlenmiş olduğu ve davacının da sağlıklı ölçülmüş geçmiş dönemine göre hesaplama yapılması nedeniyle istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine,Alınması gereken 1.357,34 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 394,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 962,94TL’nin istinaf eden davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/06/2021