Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/407 E. 2021/2313 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/407
KARAR NO: 2021/2313
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2019
NUMARASI: 2017/486 E – 2019/920 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 20/09/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 14/01/2017 tarihinde davalı şirket çalışanlarınca, müvekkilinin işyerinde yapılan kontroller sonucu “T fazına ait S1 ucunun çıkık olduğu” gerekçesiyle Kaçak/Usulsüz Elektrik Kullanım Tespit Tutanağı düzenlendiğini ve 21.502,56 TL tutarlı enerji bedeli faturasının tahakkuk ettirildiğini, ancak sayacın bulunduğu panonun tamamen son teknoloji üretilen davalıya ait tirifize pano içinde yer aldığını, bu panonun özel donanımlı şifreli anahtarı davalı şirket yetkilisinde bulunduğundan başka kişiler tarafından açılmasının mümkün olmadığını, panoda zorlama ve bozulmada olmadığını, akım ucunun çıkmış olmasının müvekkili firmadan kaynaklanan bir durum olma- dığını, müvekkilinin sayaca müdahale ederek tüketimi kayıt etmesini önleyecek bir müdahalesinin bulun- madığını, tutanağın maddi gerçeğe uygun olmadığını, tahakkukun da yasal dayanağının bulunmadığını beyanla davacının davalı tarafça tahakkuk edilen 21.502,56 TL enerji bedeli nedeniyle borçlu olma- dığının tespitine, elektriğin kesilmemesi için ödenen 5.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte istirdadına, enerjinin kesilmemesi yönünde tedbir kararına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden davanın reddinin gerektiğini, 14/01/2017 tarihli tutanağın sayaç hakkında yapılan teknik inceleme ve laboratuvar muayenesi sonrası düzenlendiğini, dağıtım şirketince düzenlenen tutanakların içeriğinin doğruluğunun karine olarak kabul edilmesi gerektiğini, ispat yükünün aksini iddia eden tarafa ait olduğunu, davacının tutanakla tespit edilen kaçak enerji tüketiminin ve buna göre yapılan tahakkuk bulunduğunu ve yapılan tahakkukun tamamen yasal olduğunu, mevzuata uygun olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi’nce: “her ne kadar dava konusu kaçak/usulsüz kullanımı tespit ederek tahakkuk bildirimini düzenleyen davalı şirket ise de, davalı şirketin sadece dağıtım şirketi olduğu, bu tahakkukun tahsilat kısmının ise ayrı bir tüzel kişilik olan … AŞ tarafından yapıldığı” gerekçesiyle “Davanın pasif husumet yokluğundan reddine” karar verilmiştir. İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Müvekkili davacı hakkında, dava konusu Kaçak Elektrik Tutanağına dayanarak 21.502,56 TL kaçak elektrik bedeli tahakkuk ettirildiğini, davacının kapanan elektriği açmak üzere 13/02/2017 tarihinde borcunu taksitlendirdiğini, taksitlendirme sırasında 5.000,00 TL nakit ödediğini, bakiye 17.352,38 TL için de, 5 taksit yapıldığını ayrıca toplam borç için 17.352,38 TL bedelli bir adet teminat senedi alındığını, Davanın açıldığı tarihte takip bulunmadığını, ancak iş bu dava açıldıktan sonra müvekkili aleyhine (… tarafından) takip başlatıldığını, müvekkilinin haciz tehdidi altında takip konusun borcun tamamını ödediğini, bu nedenle menfi tespit davası olarak açılan davanın istirdatta dönüştüğünü, ıslah yolu ile taraf değişikliği mümkün olmaması nedeniyle dava açıldığı şekli ile devam edildiğini, davalı … ile … A.Ş. aynı kurum içinde yalnızca yaptıkları görev itibariyle iç işleyişinde ayrışıma gittiklerini, her iki şirket de aynı sermaye grubuna ait olduğunu, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava; İİK 72 maddesine dayalı menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir. Dosya içeriğine göre; davalı … çalışanlarınca 04/01/2017 tarihinde, … ihbarına istinaden davacının … Mah … Sk No…. adresindeki iş yerinde yapılan kontrollerde davacı abonenin sayacının T fazına ait ait S1 ucunun çıkık olduğu tespit edilmekle kaçak/usulsüz elektrik kullanım tespit tutanağının düzenlendiği, tutanakta “bağlantının düzeltildiği, enerjinin kesilmediği, sayacın … panosunda bulunduğu” hususunun belirtildiği, tutanağın iş yerinde bulunan … ve davalı çalışanlarınca imza altına alındığı, tutanağa sayacın durumuna ilişkin fotoğrafların eklendiği, davacının sayacı üzerinde laboratuvar incelemesinin yapıldığı, buna göre iş bu davaya konu borç tahakkukunun yapıldığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece dava konusu ödemenin …’a yapıldığı ve açılan davada …’ın husumet sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; Davalı …’ın Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun 02/04/2004 tarihli 2004/22 sayılı ka- rarı gereğince özelleştirme kapsamına alındığı ve elektrik dağıtım sektöründe faaliyet gösterdiği, EPDK’nın 12/09/2012 tarih 4019 sayılı kararı gereğince dağıtım faaliyeti ile perakende satış faaliyetlerinin ayrıştırıldığı ve ayrı tüzel kişiliklen altında yürütülmesinin kararlaştırıldığı, bu kapsamda …’tan ayrı olarak 13/12/2012 tarihinde … şirketinin kurulduğu, bölünme bilançosunun hazırlandığı, keyfiyetin ticaret şirketinde ilan edildiği anlaşılmakta ise de, Yargıtay 3 Hukuk Dairesi’nin 2018/3295 E, 2018/6127 Karar nolu 30/05/2018 tarihli ilamında da belirtildiği üzere, bölünme sözleş- mesinin iç ilişkiyi ilgilendireceği, davalı …’ın davacı ile yaptığı abone sözleşmesinin tarafı olarak akdi sorumluluğunun devam ettiği, bölünme sözleşmesi ile sorumluluğunun ortadan kalkmayacağı tartışmasızdır. Diğer yandan davacıya bölünme sözleşmesi imzalandıktan sonra abonelikten kaynaklanan hak ve alacakların hangi şirkette kaldığını takip etme gibi bir edim yüklenemeyecektir. Davalı …’ın açılan davada pasif husumet sıfatı bulunmaktadır. Davalının bu yöndeki itirazları yerinde olmadığı gibi mahkemece davanın pasif husumet sıfatı yokluğu nedeniyle reddi de hukuka aykırıdır. Buna göre; mahkemece taraflarca gösterilen delillerin toplanması, menfi tespit ve istirdat talebine konu icra dosyasının celbi ile tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Dosyaya ibraz olunan ve Prof Dr … tarafından hazırlanan 19/01/2018 tarihli rapor ile “davacının kullandığı … nolu tesisattaki sayaca müdahale ederek sayacın eksik göstermesini temin ettiği ve bu şekilde kaçak elektrik kullandığı, söz konusu kaçak elektrik kullanım nedeniyle ödemesi gereken bedelin 9.172,08 TL olduğu, davacı tarafça yapılan 5.000,00 TL tutarındaki ödemenin mahsubundan sonra bakiye 4.172,08 TL borcun kaldığı” tespit edilmiştir. Davacı vekili 23/03/2019 tarihli ıslah dilekçesiyle “ödenmesi gereken borcun 9.172,08 TL olarak tespit edildiğini, ancak bu faturadan dolayı 12.400,08 TL ile icra vekalet ücreti ve icra masrafını fazladan ödediğini” beyanla 12.400,08 TL ile bu miktara isabet eden icra vekalet ücreti ile icra masra- fının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Ancak dosyada davacıdan haksız olarak tahsil edilen ve iade edilecek asıl borç, faiz, veka- let ücreti, icra masrafı vs ilişkin net bir tespit ve hesaplama bulunmamaktadır. Bu yönüyle de dava dosyası hüküm vermeye elverişli değildir. Mahkemece; yukarıda belirtilen esaslar dahilinde davacıya iadesi gereken tutar yönünden hükme, denetime elverişli rapor alınması ve hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tespit edilen eksiklikler yeniden yargılama gerektirdiğinden HMK 353/1-a-6 md gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.20/09/2021