Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/38 E. 2020/61 K. 23.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/38
KARAR NO : 2020/61
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/11/2019
NUMARASI : 2019/769 D.İş. E. – 2019/790 K
DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 23/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili D.İş tedbir istemli dilekçesinde özetle; davacının 1983 yılından buyana … abone numarası ile, ticari vasıflı elektrik abonesi olduğunu, yaklaşık 4-5 yıl önce … ekiplerince davacının elektrik saatinin periyodik değişim kontrol ve muayene amacı ile söküleceği ve laboratuvarda inceleneceği söylenerek, söküldüğünü yerine başka bir elektrik saati bağlandığını, sökülen elektrik saatinden aradan geçen uzun süreye rağmen henüz inceleme gerekçe gösterilerek herhangi bir bildirim yapılmadığını, elektrik saatinin … tarafından değiştirilmesine rağmen yasal mevzuata aykırı olarak bağlanmış olmasından dolayı bu kezde kaçak kontrol ekipleri tarafından fahiş tutarlarda kaçak elektrik faturaları kesilmeye başlandığını, davalı şirket …’ın müvekkile haksız ve fahiş olarak elektrik faturaları tahahhuk ettirdiğinin mahkeme tespiti ile belirlendiğini, İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/146 esas ve 2019/436 karar sayılı ilamı ile 14.975,15 TL.lik fatura bedelinin mahkemece belirlenen bilirkişilerce 1.690,93 TL olarak düzeltildiğini beyanla, bu kez 109.722,50 TL para istendiğinden bahisle, dava bitinceye kadar yeni tahahkuk edecek faturaların ödenmesi koşulu ile tedbir kararı verilmesini, borcun zaman aşımına uğramış bölümlerinin tespitini bu tutarların iptalini, dava masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Tensiben mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebine konu yargılamaya matuf olduğundan reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı istinaf etmiş olup özetle; çiçek üretim ve satışı ile meşgul olduğunu, 1983 tarihinde ticari vasıflı olarak abone olduğunu, davalının kaçak elektrik faturası tahakkuk ettirdiğini ve ödemediğini ileri sürerek, 11/11/2019 tarihinde işyerindeki elektrik saatini sökerek götürdüğünü ve işyerindeki çiçekler sulanamadığından dolayı kurumaya başladığı ve büyük zararın söz konusu olduğunu, davalının eyleminin iktisadi olarak büyük çöküntüye sebebiyet verdiğini, arabuluculuk yasal unsur haline geldiğinden dolayı esas mahkemesinden tedbir istemine engel oluşturduğunu, ihtiyati tedbirde yasanın aramış olduğu yaklaşık haklılık kanıtlayan delillerin dosyaya sunulduğunu, İstanbul Anadolu 5.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/146 E.-2019/436 K.sayılı ilamı ile davalının tahakkuk ettiği 14.915,00 TL faturanın mahkemece 1.690,93 TL olarak düzeltildiğini, bunun da kaçak elektrik faturasının fahiş düzenlendiğinin ispatı olduğunu, yaklaşık delil beyanı yeterli olduğundan abonenin haksız kaçak işleminden kurtulması ve normal elektrik faturası tahakkukuna geçmesi için tedbir olarak, haksız olarak kesilmiş olan elektrik aboneliği yeniden geçerli sayılarak davacının yeniden abone sıfatıyla işlem yapabilmesi için dava bitene kadar yeni tahakkuk edecek faturaların ödenmesi koşuluyla teminatlı yada teminatsız olarak ihtiyati tedbirin reddine yönelik kararın kaldırılmasını ve tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davacı tarafın istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; talep konusu uyuşmazlık; Elektrik Abone Sözleşmesinden kaynaklanan ihtiyati tedbir isteğine ilişkin bulunmaktadır. D.İşten talepte bulunulmuştur. İhtiyatı tedbirin şartları 6100 Sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Bu yasa hükmüne göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbirde asıl olan, ihtiyati tedbire esas bir hakkın varlığı ve bir ihtiyati tedbir sebebinin bulunmasıdır. HMK’nın 390/3. maddesine göre, tedbir talep eden taraf, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Burada sözü edilen ispatın ölçüsü ise, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralının uygulanmasında hakim, iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan hakime geniş bir takdir alanı bırakmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Kanun’un öngördüğü ölçüde ispat edilememişse veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerektiriyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. HMK’nın 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ise hakim, ihtiyati tedbire davanın her aşamasında karar verebilir. İstinafa edilen değişik iş kararın “tedbirin uyuşmazlık konusu olmayan şeye yönelik olarak istendiği, ayrıca taraflar arasında daha önceden açılmış bir davanın bulunduğu, talep dilekçesinin içeriğinde sunduğu beyanlarından başka herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya eklenmediği, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı, tedbir talebinin içeriğinin yargılamayı gerektiriyor olması da dikkate alındığında yasal koşulları oluşmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine “şeklinde gerekçelendirmiştir. Yukarıda ihtiyati tedbire ilişkin yapılan açıklamaları ışığında; her ne kadar dava konusu olayın yargılamayı gerektiriyor olması tedbir verilmesine engel teşkil etmez ve tedbir uyuşmazlık konusu olmayan şeye yönelik istendiğinde de, uyuşmazlık konusu olan hususa ilişkin taraflarca karşılıklı sunulan verilere göre yaklaşık ispat delilleri çerçevesinde hak ve menfaat dengesine göre tedbir verilmesine engellemez ise de, somut olay dilekçesi ve ekleri dikkate alındığında davaya konu yapılan 39.319,00TL miktarın ne olduğuna dair ve bu borca ilişkin tahakkuk yada faturasal anlamda bir delil ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Kanun’un öngördüğü ölçüde davacı vekili dilekçe ekinde iddiasını yaklaşık da olsa ispata yönelik delil sunmadığından ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı da usul ve yasaya uygun olmakla, davacının bu hususlara ilişkin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasasına göre alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 23/01/2020