Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/375 E. 2021/1797 K. 17.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/375
KARAR NO: 2021/1797
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/11/2019
NUMARASI: 2016/654 E – 2019/1121 K
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 17/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …a ait arsada yapılacak inşaat için davacı şirket ile davalı … adına kayıtlı taşınmaz üzerine inşaat yapılması hususunda davalı şirket ile adi ortaklık ilişkisi kurduklarını, 21/03/2011 tarihinde ortakların dava dışı mütaahhit firma ile çeşitli işlerin yapımı konusunda sözleşme imzaladıklarını ayrıca 29/03/2011 tarihinde adi ortaklık sözleşmesi imzalandığını, aynı gün davalı … ile davalı şirket arasında da kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, inşaatın tamamlanıp dairelerin teslim edildiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince adi ortaklığa inşaatın yapımından elde edilen % 50 pay karşılığı 2,5 daire ve dükkanın 1/2 sinin kaldığını, adi ortaklık sözleşmesi gereğince müvekkiline bunun % 50 payının verilmesi gerektiğini ancak ortaklık payına isabet eden 2,5 daire ve dükkanın 1/2 sinin ortaklar arasında bölüşülmediğini halen arsa sahibi adına kayıtlı olduğunu, alacağın tahsili amacı ile gönderilen ihtara cevap verilmediğini ileri sürerek müvekkilinin payı oranında tapu kaydının belirlenerek müvekkili adına tesciline , tescil mümkün olmaz ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydı ile HMK 107 maddesi uyarınca belirlenecek tutarın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılara dava dilekçesi 13.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalılar süresinde cevap vermemişler, bilahare vekilleri vasıtasıyla sundukları cevap dilekçesinde görev ve husumet yönünden itirazda bulunarak davalı …’ın husumetinin bulunmadığını, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin müvekkili şirket ile davalı … arasındaki inşaat sözleşmesi ile ilgisinin olmadığı, adi ortaklıksözleşmesinin hayata geçmediğini, proje aşamasında kaldığını, davacının sermaye koyma borcunu yerine getirmediğini, dava konusu inşaat işine her hangi bir katkısının olmadığını, 21/03/2011 tarihli sözleşmenin de müvekkili şirket ile mütahhit arasında imzalandığını, davacının bu sözleşmeye tanık olarak imza attığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarını kabul etmediğini, davalı … ile 29/03/2011 tarihinde gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladığını, bu sözleşmeye istinaden diğer davalı …Ltd.Şti.nin sahibi olduğu arsada bina inşa ettiğini, davacının açtığı dava ile bir ilgisinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda “Davalı şirket davacı ile aralarında imzalanan adi ortaklık sözleşmesinin davacının sermayeyi koymaması nedeniyle proje aşamasında kaldığını, hak iddia ettiği inşaatın adi ortaklık sözleşmesinin konusu olmadığını savunmaktadır. Bu durumda davacı hak iddia ettiği inşaat konusunda davalı şirket ile aralarında adi ortaklık ilişkisi kurulduğunu HMK 200 m.uyarınca yazılı delille ispat etmek durumunda olup dosyaya sunduğu belgeler yazılı delil başlangıcı niteliğinde de olmadığından davalı tarafça tanık dinletilmesine muvafakat edilmemiş olmakla tanık deliline de dayanamayacağı” gerekçesiyle ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Karar karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; tarafların ilk önce sözlü olarak anlaştıklarını, daha sonra 21.03.2011 günü Müteahhit firma vasfıyla … yetkilisi … ile yapılacak Binanın çeşitli işlerinin yapılması konusunda birlikte sözleşme imzaladıklarını, söz konusu taşınmazda ortaklaşa Kat Karşılığı İnşaat yapımı konusunda taraflar 29.03.2011 günü Kartal … Noterliği’ nde ortaklar arasında 29.03.2011 günlü ve … Yevmiye numaralı Adi Ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, akabinde aynı Noterlikte- 29.03.2011 günü Kartal … Noterliği’ nin … Yevmiye Nolu sözleşmesiyle, Arsa Sahibi … ile … Ltd. Şti. arasında Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, Kartal … Noterliği’ nin 29.03.2011 tarihli … yevmiye nolu Adi Ortaklık Sözleşmesi davacı adına …, davalılardan .… Ltd. Şti. adına şirket yetkilisi ve aynı zamanda davalı … tarafından imzalandığını ve ortaklığın konusunun inşaat ve taahhüt işleri, gayrimenkul alımı satımı olarak belirlendiğini, Kartal … Noterliği’ nin 29.03.2011 tarihli … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi davalı … ve davalı şirket adına yetkilisi … tarafından imzalanmış olup konusu İstanbul Kartal İlçesi, … Mah. … Mevkii … Ada, … Parselde kayıtlı taşınmaz olduğunu, 21.03.2011 tarihli “… Daire Karşılığı İş Yapım Sözleşmesi…” başlıklı sözleşmede de yüklenici sıfatıyla …, müteahhit firma olarak … ve … imzalarını taşımakta olup, İstanbul Kartal İlçesi, … Mah. … Mevkii … Ada, … Parsel inşaatı için düzenlendiğini, adi ortaklık sözleşmesinin konusunun inşaat taahhüt işleri ve alım satımı olduğunu ve taraflar arasında adi ortaklık süresi içerisinde dava konusu taşınmazdan başka bir taşınmaz yapılmamış olduğundan taşınmazın adi ortaklık hükümleri dâhilinde yapılmış olduğunun sabit olduğunu, sözleşmede inşaatın yapılmasından elde edilen %50 paya 2,5 daire ve dükkânın ½ ‘si pay olarak kaldığını, söz konusu Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin tamamlanması neticesinde Adi Ortaklık payına isabet eden 2,5 daire ve dükkânın ½’ si ortaklar arasında bölüşülmemiş olup, tapular arsa sahibi …’ ın adına kayıtlı olduğunu, dava dilekçesinde taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispatı açısından tanık deliline dayanmalarına rağmen mahkemece bu taleplerinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, mevcut taraflar arasında imzalanan Kartal … Noterliği’ nin 29.03.2011 günlü ve … Yevmiye numaralı Adi Ortaklık Sözleşmesi, Adi Ortaklık kapsamında çeşitli firmalara iş yapıldığını gösteren bilgi ve belgeler dikkate alındığında; tanık dinletme talebimizin reddi yönündeki karar yerinde olmadığını, adi ortaklık kapsamında söz konusu taşınmazın inşaat için … A.Ş.’ den çimento alımı yapıldığını, davalı tarafın bu hususta “… Davacı yönünden beton alımına iştirak ettik…” yönündeki savunması taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin ispatı bakımından ikrar niteliğinde olduğunu, taraflar arasında adi ortaklık süresi içerisinde dava konusu taşınmazdan başka bir taşınmaz yapılmamış olduğundan taşınmazın adi ortaklık hükümleri dâhilinde yapıldığının sabit olduğunu, söz konusu inşaatın çerçeve ve camları konusunda … firması ile yapılan 10.05.2013 tarihli sözleşmede; “… …Ltd. Şti. ve …Ltd. Şti. Kartal projesi ortaklığı ile … Ltd. Şti. arasında düzenlenmiş olduğu, inşaata PVC kapı ve pencerelerin … firmasının 7000 seri altın meşe renkli profil olacağı, camların 4+16+4 çift cam olacağı kararlaştırılıp profilleri dosyaya sunulmuş ve bu firmadan gelen cevapta da sözleşmedeki işin yapıldığı ve ücretinin alındığının yazılı olduğu, 11.09.2019 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda da; davaya konu binada kullanılan PVC kapı ve pencerelerin sözleşmede belirtildiği şekilde 7000 seri altın meşe renkli profil ve doğramalara takılan camların ise 4+16+4 çift cam olduğunun saptandığını, ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisi nedeniyle tapu iptal ve tescil, bu talep kabul edilmez ise alacak talebine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümü, davacı tarafından dayanılan adi ortaklık sözleşmesinin hukuki tanımı, kurulma aşaması ve ispatında toplanmaktadır. Adi ortaklık; iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir(TBK md 620/1). Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (katılım paylarını) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Buna göre adi ortaklığın unsurları; kişi, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba (affectio societatis), katılım payı (sermaye) ve sözleşme bağı şeklinde belirtilebilir.
Adi ortaklık sözleşmelerinin kuruluşu bakımından, ortakların esaslı noktalarda uyuşması gerekir (TBK md 2/1). Eş söyleyişle, ortakların şahsı, müşterek amaç, müşterek amaç uğruna birlikte çaba, katılım payının türü ve kapsamı, ortaklık açısından esaslı unsurlar olup, bunlarda uyuşulması ortaklık sözleşmesinin kurulması için yeterlidir. Ortaklar, ikinci derecedeki noktalarda uyuşmamış olsalar bile, ortaklık kurulmuş sayılır. Adi ortaklık sözleşmesi yazılı yapılabileceği gibi sözlü de yapılabilir. İhtilaf halinde, bu ortaklığın var olduğunu ileri süren kişi, iddiasını, HMK’nın 200. maddesi gereğince senetle ispat etmelidir. İlk derece mahkemesince kabul edildiği üzere Kartal …Noterliğinin 29/03/2011 tarihli … yevmiye no.lu adi ortaklık sözleşmesi davacı adına …, davalılardan …Ltd.Şti.adına şirket yetkilisi ve aynı zamanda davalı … tarafından imzalanmış olup ortaklığın konusu inşaat ve taahhüt işleri, gayrımenkul alım satımı olarak belirlenmiştir, ortakların payları %50’şer orandadır, ortaklığın temsili müşterek imza şeklinde kararlaştırılmış olup, ortaklığın adresi … Mah. … Cad. N:… Kartal/İSTANBUL olark imzalanmış olup adi ortaklık ilişkisi kurulmuş bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi hükmü uyarınca; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlamakla yükümlüdür. Türk Borçlar Kanunu’nun 639.maddesinde, ortaklığın sona erme sebepleri gösterilmiştir. TBK’nın 639. Maddesine göre ortaklık; “1. Ortaklık sözleşmesinde öngörülen amacın gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız duruma gelmesiyle. 2. Sözleşmede ortaklığın mirasçılarla sürdürülmesi konusunda bir hüküm yoksa, ortaklardan birinin ölmesiyle. 3. Sözleşmede ortaklığın devam edeceğine ilişkin bir hüküm yoksa, bir ortağın kısıtlanması, iflası veya tasfiyedeki payının cebrî icra yoluyla paraya çevrilmesiyle. 4. Bütün ortakların oybirliğiyle karar vermesiyle. 5. Ortaklık için kararlaştırılmış olan sürenin bitmesiyle. 6. Ortaklık sözleşmesinde feshi bildirme hakkı saklı tutulmuş veya ortaklık belirsiz bir süre için ya da ortaklardan birinin ömrü boyunca kurulmuşsa, bir ortağın fesih bildiriminde bulunmasıyla. 7. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde, her zaman başkaca koşul aranmaksızın, fesih istemi üzerine mahkeme kararıyla.” sona erer. Buna göre yapılan değerlendirmede, bilirkişi raporuyla tespit edildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin imzalanmasından sonra sözleşmede öngörülen amacın gerçekleşmesine yönelik ilişkinin başlamadığı, davacı tarafça yapıldığı ileri sürülen işlere ait sunulan belgeledir ortaklığın kurulduğu iddia edilen adresteki inşaatla ilgili olmadığının da saptanmış olduğu, sunulan bu belgelerin bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulünün mümkün bulunmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı görülmektedir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerektiği tespit edilmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/06/2021