Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/374 E. 2021/1721 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/374
KARAR NO: 2021/1721
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/11/2019
NUMARASI: 2017/967 E – 2019/1165 K
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 10/06/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde;davacı …’un hakkında 01/08/2016 tarihinde dava konusu kaçak elektrik tutanağı tutulan gayrimenkulü işyeri olarak kullanmak üzere yengesi … adına kiraladığını, daha sonra elektrik aboneliği yapmak üzere yengesi … adına davalı kuruma 17/08/2016 tarihinde mücaat ettiklerini, ancak işlemlerin uzun sürmesi nedeniyle davalı taraf yetkililerince davacıya sayaçtan geçirmek koşulu ile elektrik enerjisi kullanabileceğinin söylendiğini, bunun üzerine davacının abonesiz sayaç takılarak elektrik enerjisinin kullandığını, davalı şirket görevlilerince 27/10/2016 tarihinde kaçak elektirik tutanağı düzenlendiğinin ve bu tutanağın icra takibine konulduğunu belirterek borçlu olmadıklarının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; borcun yasal şekilde tesis edilmemiş sayaçtan geçirilerek mevzuata aykırı bir şekilde elektrik enerjisi kullanımına ilişkin olduğunu, bu hususun 27/10/2016 tarihinde davalı şirket yetkilileri tarafından yapılan denetlemede ortaya çıktığını, bu nedenle davacı hakkında icra takibi başlatıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davada, davacının kaçak elektrik nedeniyle yapılan takipte borçlu olmadığının tespiti talep edilmiştir. Mahkeme, davacının sözleşme yapmadan ve davalı şirkete kayıtlı olmayan sayaçtan elektrik enerjisi kullanmış olduğunun 27/10/2016 tarihli kaçak elektrik tutanağı ile tespit edildiğini, Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 26,30,28 ve 29.maddeleri kapsamında kayıtsız sayaçtaki tüketim endeksinin kabul edilemeyeceği ve ilgili maddeler çerçevesinde yapılan bilirkişi incelemesi sonrası alınan bilirkişi raporunda ; iş yerinin kira başlangıç tarihi 01/08/2016, tespit tarihi 27/10/2016 olmakla 87 günlük kaçak kullanım süresi tutanak tanıklarınca 34 kW olarak tespit edildiği,bu rakam ve 9,6 saatlik çalışma ile ayrıca 28.madde uyarınca 0,60 ile çarpımı neticesinde kaçak tüketim enerji miktarı 17038,08 kWh olarak aktif tüketim ve ferilerinin hesaplandığı,tatil günlerinin bu süreden düşülemeyeceği,davalı tahakkuku ile aradaki farkın davalının kaçak kullanım süresini 87 yerine 97 gün olarak hesaplamasından kaynaklandığı, davacının toplam borcunun 10.216,60 TL olarak belirlendiği,asıl alacak tutarı olan dava konusu edilen 18.403,70 TL.dan çıkartıldığında davacının 8.730,29 TL borçlu olmadığı gerekçesiyle;”Davanın kısmen kabulü ile; “İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takip dosyasında (davanın asıl alacak tutarı 18.403,70-TL olarak açıldığı da nazara alınarak) enerji bedeli yönünden aşkın 8.730,29-TL bedel nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya dair istemin reddine, kötü niyet sabit olmadığından tazminat talebinin de reddine” karar vermiştir. Kararı davacı vekili ile davalı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde;davacının kullandığı kayıtsız sayaç endesklerinin faturalandırmada kullanılmamasının yerinde olmadığını,kaçak kullanım süresinin hesabında resmi tatil günlerinin indirilmesi gerektiğini,ayrıca davacıdan kayıp kaçak vs kalemler altında tahsilat yapılamayacağını,dava konusu yerin ütü paket işi yaptığı,tüm güç ile ara vermeden 87 gün çalışsa bile yinede kaçak tahakkukundaki miktarda elektrik tüketimi yapamayacağını,bilirkişi rapornuda emsal enerji föylerinin dikkate alınmadığını,gecikme zammı ve kdv eklenmesinin hatalı olduğunu,kötüniyet tazminatı taleplerinin haksız reddedildiğini belirterek, davanın tümden kabulü ile kötüniyet tazminatına karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde;bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı olduğunu,bilirkişinin hesaplamaya esas kanun maddesinin hatalı olduğu ve hükmün bu nedenle hatalı verildiğini,ilgili yönetmelik 29.maddede hesaplama sisteminin belirtildiğini,42.maddede ise kaçak tüketimin ve sürenin hesaplama hatalı olduğundan diğer ferilerin de hatalı olarak hesaplandığını,eksik inceleme yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi için kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Davacının, abone olmadan kendisinin taktığı sayaç ile elektrik kullandığı açık olduğundan eylemin kaçak elektrik kullanıma ilişkin olduğu kabul edilmelidir.Bu nedenle ilgili yönetmelik 26.madde kapsamında kaçak elektrik kullanım süresi kira başlangıç tarihi 01/08/2016, tespit tarihi 27/10/2016 arasında 87 günlük olarak değerlendirilmelidir.Ayrıca kök ve ek raporda , davacının kayıtsız sayacındaki verilerin güvenilirliği açısından dikkate alınmaması ve yönetmelik 28.maddeye göre doğru tüketimi kaydetmiş sayaç varsa buna göre , yoksa ihtilafsız dönem,o da yoksa kurulu gücün 0,60 ile çarpımı ile bulunan bağlantı gücü ve ortalama çalışma saatine göre hesaplama yapılır hükmü gereği hesaplama yapıldığı,kaçak sürenin hesabında tatil günlerinin tenziline dair yönetmelikte hüküm bulunmadığı,yönetmelik 29.maddede ticarethane olan yerler yönünden abone olanlar için çalışma saati 8 saat ,olmayanlar için %20 fazlası ile günlük 9,6 saat çalışma süresi hesaplandığı,yine yönetmeliğin 30.maddesinde kaçak enerji bedelinin hesaplanmasında 1,5 katı ceza uygulaması da yapıldığı ,iletim bedelinin dağıtım bedeline gömülü olduğu tarih itibarıyla bu kalem yönünden ayrıca hesaplama yapılmadığı,diğer feri hesaplamaların da yapıldığı,davalının tahakkuk hesabında 87 gün yerine 97 gün üzerinden kaçak süresi baz alındığı için hesaplamada fark oluştuğu belirlendiğinden,alınan kök ve ek bilirkişi raporunun ilgili yönetmelik ile mevzuat hükümlerine uygun ,taraf ,mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle özellikle ek raporda tarafların kök rapora itirazları da etraflı bir şekilde yönetmelik çerçevesinde irdelenerek açıklanmıştır.Yeni bilirki incelemesi yapılmasının bu bağlamda uyuşmazlığın çözümüne ayrıca bir katkısı olmayacaktır. Mahkemenin kararı usul ve hukuka uygun bulunmuştur. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince verilen kararda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacının ve davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının ve davalının istinaf başvurularının HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalıdan alınması gereken 596,36 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 149,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 447,27 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/06/2021