Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/349 E. 2020/727 K. 03.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/349
KARAR NO: 2020/727
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/10/2019
NUMARASI: 2019/323 E – 2019/855 K
DAVANIN KONUSU: Kooperatif Genel Kurulunun Toplantıya Çağrılması
KARAR TARİHİ: 03/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş. ile dava dışı S.S. Otomotiv Yedek Parça İthalatçıları ve Toptancıları Konut Yapı Kooperatifi arasında 06.07.2004 tarihinde kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, anılı sözleşme ile İstanbul’da … olarak bilinen projenin imar izinlerinin alınması ve ardından inşaatın yapılarak tamamlanması ve teslim edilmesi kararlaştırıldığını, bu inşaat projesi ile ilgili olarak davalı … ile müvekkil … Limited Şirketi arasında 14.06.2005 tarihli Kâr veya Zarar Ortaklığı Sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin imzalanması ile taraflar arasında adi şirket ilişkisi tesis edildiğini, taraflar arasında … Projesinin tamamlanması konusunda işbirliği yapılacağı öngörülmüş ve tarafların adi şirketteki konumu, yükümlülükleri ve haklarının düzenlendiğini, taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesi dışında ayrıca kanun hükümlerinde de davalı …’nın hesap verme yükümlülüğü düzenlendiğini ancak davalının, gerek kanunun emredici hükümlerine gerek taraflar arasındaki adi şirket sözleşmesi hükümlerine tamamen aykırı olarak, uzun yıllardır müvekkili şirkete hesap verme borcunu ifa etmemekte olduğunu, söz konusu borcunu sürekli bir şekilde ihlal ettiğini, müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkının ihlali sonucunda dava açmadan evvel ihtarname ile müvekkilinin ortağı olduğu adi şirket defter ve kayıtlarının incelenmesinin engellenmesine son verilmesini ve adi şirketin faaliyetleri ile ilgili inceleme ve denetleme hakkının kullanılmasının sağlanmasını talep ettiğini ancak davalı şirketin cevabi ihtarname ile talebi reddettiğini beyan ederek; taraflar arasındaki adi şirket işleri ve dolayısıyla … Projesi kapsamında davalı … tarafından tutulan; özel muhasebe defter ve kayıtlarının, davalının resmi/ticari defter ve kayıtlarının adi şirket işleriyle ilgili kısımlarının, söz konusu kayıtlara ilişkin müstenidatın (faturalar, tahsilat ve masraf makbuzları, havale işlemleri, davalı tarafından satılan ve satılmayan dairelerle ilgili satış, kira dahil her türlü sözleşmeler, tapu kayıtları, projenin uygulanması kapsamındaki işlemler, her türlü senet vs.) belirlenerek ve birer suretinin çıkarılarak kendilerine verilmek üzere mahkemeye sunulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket merkezi “… Mah. … Sok. No:… Üsküdar/İstanbul” adresi olduğunu, mahkemenin davayı görmekte yetkili olmadığını, davanın esasına ilişkin olarak ise adi ortaklıklarda, her ne kadar ortakların bilgi alma ve denetleme hakkı var ise de bu hakkın sınırsız olmayacağının gerek ilgili kanun gerekse de Yargıtay İçtihatları ve doktrinde benimsendiğini, davacının davayı ikame ederek hakkın kötüye kullanılması sınırlarını aştığını, TMK m.2 gereği dürüstlük kuralına aykırı şekilde hareket ettiğini, taraflar arasında tesis edilen adi ortaklık ilişkisine ilişkin birçok hukuk davası, müvekkili şirketin tüm ticari defterleri ve ortaklığa ilişkin tutulmuş kayıtları incelenmek sureti ile karara bağlandığını, birçoğunun da halen derdest olduğunu, bu nedenle davacının, adi ortaklığın kayıt ve evraklarının muhatap tarafından incelenme ve denetlenmesinin engellendiğine ilişkin isnatları gerçek dışı olduğunu, taraflar arasında devam etmekte olan yargılamalardaki her türlü haklar saklı kalmak kaydı ile adi ortaklık sözleşmesi kapsamında inceleme yapabilecekleri ihtaren davacı tarafa bildirildiğini ve davacıya gönderilmiş olan sayısız ihtarnameye rağmen, davacı tarafın, tutanakla imza altına alınacak şekilde hiçbir inceleme yapmadığını ve taraflar arası ortaklık ilişkisini milyonlarca dolar tutarında zarara uğratmış olması sebebi ile kendisinden talep edilen masraf, gider ve katılım paylarını ödemekten de imtina ettiğini beyan ederek; huzurda ikame edilmiş dava dosyasında kesin yetki kuralı bulunduğundan yetkisizlik kararı verilmesini, eğer mahkeme aksi kanaatte ise izah edilen sebepler ve TMK m. 2 çerçevesinde dürüstlük kuralı ile kesinlikle bağdaşmayan işbu kötü niyetli davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından dilekçe teatisinden sonra dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda: “yanlar arasındaki adi ortaklığın kuruluşundan itibaren 10 yılı aşkın süre geçtiği, kuruluş amacına yönelik kat karşılığı inşaat faaliyetini tamamladığı, tasfiye aşamasına geldiği ve taraflar arasında zaten adi ortaklıkla ilgili ihtilafların dava konusu olduğu, bu davalarda adi ortaklık kayıtlarının incelendiği, dolayısıyla TBK’nın 631. maddesi kapsamında ortaklığın faaliyetinin devamı sırasında ortaklık iş ve işlemlerine ilişkin bilgi alma ihtiyacının karşılanmasına ilişkin bir durumun somut olayda bulunmadığı, talebin yasal şartlarının bulunmadığı, adi ortaklığın fesih tasfiyesine ilişkin bir davada zaten anılı hususların inceleneceği” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu karara karşı davacı tarafça kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf başvurusunda önceki iddialarını tekrarla birlikte özet olarak; emredici yasal düzenleme gereğince davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken mahkeme gerekçesinde de yer verdiği yasal düzenlemeyle çelişik ve yasaya aykırı hüküm tesis edildiğini, yasada hiçbir şart aranmadığı halde,mahkemenin yasal şartların oluşmadığından bahsederek talebin reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçeli kararında, taraflar arasında zaten adi ortaklıkla ilgili ihtilafların dava konusu olduğundan ve bu davalarda adi ortaklık kayıtlarının incelendiğinden bahisle talebin reddedildiğini, ancak buna ilişkin bir inceleme yaptığına dair somut bir davadan, mahkeme dosya numarasından bahsedilmediğini, hangi davada hangi kayıtların incelendiğinin somutlaştırmadığını, taraflar arasında görülmekte olan davalardan birinin 2014 yılında açıldığını ve İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde görüldüğünü, diğerinin ise 2013 yılında açıldığını ve İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olduğunu, Türk hukuk sisteminde her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceğinden bu davalarda yapılan incelemelerin 2013- 2014 yılı ile sınırlı olacağı huzurdaki istinafa konu davanın açılma yılının ise 2019 olduğunu, adi ortaklığa ilişkin yapılan düzenlemeler ile yönetici ortağa yılda en az 1 defa hesap vermekle yükümlü tutularak en azından asgari bir sınır getirilmiş ise de ortaklık işlerini inceleme hakkına ilişkin düzenlemelerde asgari veya azami bir sınır öngörülmediğini, yine ne sıklıkta kullanabileceğine veya hangi durumlarda kullanabileceğine ilişkin bir sınırlama da getirilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmede de yönetici ortağın 3 ayda bir ara bilanço düzenlemesi gerektiği kararlaştırıldığını, yönetici ortak yılda en az 1 defa hesap vermediği gibi, 3 ayda bir düzenlemesi gereken bilançoyu da düzenlememekte olduğunu, keşide edilen ihtarnamelere rağmen bu hakkın yönetici ortak tarafından kullandırılmadığının dosya kapsamında izah edildiğini, verilen red kararı ile müvekkilinin ortaklıktan kaynaklanan birçok hakkını engellediği gibi gerekçesinde yer verdiği adi ortaklığın feshi ve tasfiyesine ilişkin davayı açma hakkını kullanabilmesini de engellendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, TBK’nın 631. maddesi uyarınca engellenen denetleme hakkının kullanılması ve adi ortaklıkla ilgili belgelerin suretinin alınması talebine ilişkindir. Adi ortaklıklarda TBK 631. madedsinde ortaklara önemli bir ortaklık hakkı olarak denetleme hakkını tanımıştır. Bu düzenleme şöyledir:“Yönetim yetkisi olmasa bile, her ortağın, ortaklığın işleyişi hakkında bilgi alma, defter ve kayıtlarını inceleme, bunlardan örnek alma ve mali durumu hakkında özet çıkarma hakkı vardır. Aksine sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür ” Doktrinde hakim olan görüşe göre ” denetleme hakkı öyle mutlak bir ortaklık hakkıdır ki, ortak kendisine düşen sözleşmesel yükümlülüklerini, örneğin sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş olsa bile, yine de bu hakkını kullanabilir.. Ayrıca, ortağın denetleme hakkını kullanması bakımından belli bir bilgiyi edinmek hususundaki özel menfaatini ispat etmesine gerek yoktur. Bu itibarla ortak, özel bir ekonomik ve hukuki menfaatini ispat etmesine gerek olmaksızın, denetleme hakkını kullanabilir.Somut olayda, mahkemece dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu karar verilmiştir. Dosyaya sunulan ihtarname ve cevabi ihtarnamelerden davalı tarafça davacı ortağa denetleme hakkının kullandırılmadığı hususu sabittir. olduğundan davacıya denetleme hakkının engellendiğine ilişkin delillerinin sorularak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bunun yanı sıra mahkemece taraflar arasında görülmekte olan davalar ve bu davalarda yapılan bilirkişi incelemeleri nedeniyle denetleme hakkının kullanılması isteminin hakkın kötüye kullanımı olarak değerlendirilmiş ise de karara dayanak dosyaların ve açıldığı tarihler ve inceleme tarihlerin belirtilmediği gibi denetleme hakkının süre ve şarta bağlanamayacağı hususu göz ardı edilmiştir. Açıklanan nedenlerle, dosya kapsamından davacının denetleme ve suret alma hakkının kullandırılmadığı anlaşılmakla davanın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu itibarla; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında; “davanın kabulü ile davacı tarafa dava konusu adi ortaklığa ait defter kayıtlarının inceleme ve örnek alma konusunda yetki verilmesine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Davanın kabulü ile davacı tarafa dava konusu adi ortaklığa ait defter kayıtlarının inceleme ve örnek alma konusunda yetki verilmesine, 2-Alınması gerekli harç peşin olarak alındığından harç konusunda karar verilmesine yer olmadığına, 3-Davacı, kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. göre hesaplanan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 25,30 TL yargılama giderinin ve 44,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının yaptığı toplam 100,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03/09/2020