Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/32 E. 2020/28 K. 17.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/32
KARAR NO : 2020/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI : 2016/428 E- 2019/639K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 17/01/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davalı şirkette 11 adet aboneliği olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, aboneliklere ait 10 yıllık geriye dönük faturalara yansıtılan, tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedelleri (KDV) gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü 11 adet faturaya ait bedellerden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik belirsiz alacak olarak 50.000,- TL’nin faizi ile birlikte davalı taraftan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Sözkonusu kararı davacı vekili ve davalılar vekilleri istinaf etmiş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiğini, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, alınan bedellerin hangi miktarda olduğunun açıkça görülebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğinin bilinmesinin hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, alınan haksız kalemler üzerinden KDV tahsilatı yapıldığını ileri sürmüş, kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili ve … vekili istinaf dilekçelerinde özetle, dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğunu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiğini, kararda aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketlerin yasaya aykırı tahsilatları bulunmadığını ileri sürerek , kararın kaldırılmasını istemişlerdir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Anılan yasanın bazı maddelerinin Anayasaya aykırılığı iddiasına ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın yürürlük tarihi gözetildiğinde 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na 04/06/2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı bulunmamıştır. Kaldı ki 28/12/2017’de Anayasa Mahkemesi bu konudaki muhtelif mahkeme başvurularını reddetmiş olup, Anayasa Mahkemesince anılan yasanın eldeki davalara da uygulanacağına ilişkin hükmü iptal edilmediğinden davalı tarafın bu bedelleri maliyet unsuru olarak talep edebileceği hususu kesinleşmekle, bu yönlere ilişkin davacı istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Davalıların istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece “dava konusuz kaldığından; esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi ve HMK 331/1 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve bu kapsamda maktu vekalet ücretinin haksız tarafa yükletilmesinde usul ve hukuka aykırlık bulunmamaktadır. Çünkü davacının, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden, davalıların bu yöndeki istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ancak istinafa konu kararda, davacı tarafça peşin yatırılan ve karar sonrası iadeye konu olan karar harcı da dahil edilerek yargılama giderinin davalılardan alınmasına dair hüküm kısmının, mükerrer tahsilata yol açacağı ve davacının iadesine karar verilen bakiye harç miktarı kadar zenginleşmesine yol acacağı anlaşılmakla, bunun usul ve hukuka uygun olmadığı anlaşılmış ve davalıların istinaf talebinin kısmen kabulü ile hükmün 3 bendi çıkartılarak, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca yerine “Davacın yaptığı toplam 859,60 TL yargılama giderinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine” ibaresi hükme eklenerek yeniden esas hakkında aşağıda yazılı şekilde karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, B-Davalıların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile, HMK 353-1-b-2 maddesi uyarınca karar düzeltilerek, yeniden esas hakkında; 1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin yatan 85,39 TL harçtan mahsubu ile geriye kalan 40,99 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacının yatırdığı 44,40 TL peşin harç, 4.30 TL vekalet harcı,6.80 TL baro pulu,0,75 TL dosya,813,60 TL bilirkişi ücreti-posta masrafı olmak üzere toplam 869,65 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı taraf vekille temsil olduğundan AAÜT uyarınca takdir olunan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davalıların yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 7-Gider avansının harcanmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine, Sair istinaf sebeplerinin reddine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davalılardan peşin alınan istinaf karar harcının, istekleri halinde ilk derece mahkemesine iadesine, Harçlar Yasası gereğince davacıdan alınması gerekli 44,40 TL karar ve ilam harcının peşin alınan 341,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 297,10 TL’nin istinaf eden davacıya talebi halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davalı …’ın istinaf aşamasında yaptığı 54,50 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.17/01/2020