Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/311 E. 2020/815 K. 15.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/311
KARAR NO: 2020/815
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/07/2019
NUMARASI: 2018/1104 E – 2019/638 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;davaya konu adi ortaklık sözleşmesi ile kurulmuş olan adi şirkette davacının TBK 631.madde kapsamında ortaklık işlerini inceleme hakkının himayesi ile dava tarihine kadar TBK 622.maddesine göre kazanç paylaşılmasına dair hak kazandığı alacaklarının belirsiz alacak davası ile belirlenerek şimdilik yasal faiziyle birlikte adi ortaklıktan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde, davanın reddini istemişlerdir. Mahkemece verilen görevsizlik kaarının davalı taarfça istinaf edilmesi üzerine ,Dairemizce ” İşbu davanın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, bu nedenle davacının TTK hükümleri ve adi ortaklığa konu sözleşme kapsamında tacir sıfatına haiz olup olmadığı araştırılarak, tacir olması halinde uyuşmazlığın çözümünün ilgili yasa hükümleri de gözetildiğinde Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi içinde olduğu, tacir sıfatını haiz olmadığında ise uyuşmazlık 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerekirken,mahkemece görevli mahkemenin tayininde gerekli ve zorunlu bir husus olduğu halde bu deliller hiç toplanmadan ve karar gerekçesinde hiç değerlendirilmeden verilen karar sebebiyle davalı şirketin istinaf talebinin kabulüne, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine” karar verilmiştir. Mahkeme, anılan kararımız uyarınca, Ticaret Odası ve Ticaret Siciline yazılar yazılarak yapılan araştırma sonucunda; “davacı gerçek kişinin TBK kapsamında düzenlenen adi ortaklığa ilişkin olarak davalılardan ( iki davalı gerçek kişi ve bir davalı şirkettir) talebi bulunmakla; davanın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarından ve çekişmesiz yargı işlerinden olmadığı, ayrıca tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın TTK 4. maddesinde düzenlenen TBK’da açık ve net bir şekilde belirlenen hususlardan da olmadığı gerekçesiyle, “Mahkemenin görevsizliğine, açılan davanın usulden reddine, HMK 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde taraflardan birinin usulen başvurusu halinde dava dosyasının görevli İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine” karar vermiştir. Mahkemenin bu kararına karşı davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; davacının teknoloji ve iletişim ürünlerinin pazarlanması alanlarında faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası ticaret şirketleri bünyesinde, pay sahibi ve üst düzey yönetici sıfatıyla yer almış gerçek bir şahıs olduğunu, bu ifadenin TTK 12/1 .madde kapsamındaki tacir tanımına uyduğunu, Asliye Ticaret Mahkemesince görevsizlik kararı verilmeden önce, Türk Ticaret Kanunu’nun maddeleri uyarınca davacının tacir olma vasfı araştırılarak, karar verilmesi gerektiğinin Yargıtay tarafından da çeşitli kararlarda belirtildiğini, uyuşmazlığın çözülmesi hususunda Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğuna karar verilmeden önce Asliye Ticaret Mahkemesinin, tarafların tacir olup olmadıkları ve ihtilafın ticari nitelik taşıyıp taşımadığı hususunu detaylı şekilde araştırmakla yükümlü olduğunu, bu hususta mahkemenin gereken incelemeyi yaptırmadığını beyanla, hukuka ve usule aykırı olduğunu belirttiği görevsizlik kararın kaldırılmasıni istemiştir. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Başkanlığının, 2015/1830 E., 2017/4738 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere “Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisi olup, bu durumda göreve ilişkin usul hükümleri uygulanır”. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görev itirazı yapılmış ise veya yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip, karara bağlamalıdır. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında ise; davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklıktan kaynaklanan alacağa ilişkin olduğu, bu haliyle davacının TTK hükümlerine göre, adi ortaklığa konu sözleşmeler de dikkate alınması suretiyle, tacir sıfatını haiz olmadığı anlaşılmakla , uyuşmazlık 6502 sayılı Kanun kapsamında kalmadığından, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak davanın görülmesi gerektiği,bu sebeple verilen görevsizlik kararında usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla ,davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 10,-TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, İstinaf yargılama giderinin istinaf eden … üzerinde bırakılmasına İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/09/2020