Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/307 E. 2020/322 K. 10.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/307
KARAR NO : 2020/322
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2017
NUMARASI : 2016/688 E – 2017/893 K
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 10/03/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faaliyet konusu işlerini sürdürmek açısından elektrik abonelikleri bulunmakla ve elektrik sarfiyatı nedeniyle düzenli olarak gelen faturalarını ödemekte olduğunu, dosyaya sunulan dönem faturalarında da tespit edileceği gibi müvekkili şirket davalı tarafından kayıp kaçak bedeli altında faturalara tahakkuk ettirilen bedelleri ihtirazı kayıt koyarak ödediğini ve buna karşılık davalı şirkete bedellerin iadesini ihtaren bildirdiğini, ancak müvekkili tarafından ödenen faturalarda kayıp kaçak bedeli nazara alınmaksızın hesaplanan %2 TRT payı, perakende satış hizmet bedeli, PSH sayaç okuma bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, dağıtım bedeli, KDV matrahı adı altında talep edilen meblağların müvekkili şirketten tahsil edilmekte olduğunu, söz konusu bedellerin mevzuata aykırı olup müvekkili şirketin aboneliğinin tesis edildiği tarihten dava tarihine kadar her ay faturalara yansıtılarak haksız olarak müvekkili şirketten tahsil edildiğini belirterek, kayıp kaçak ve sayaç okuma bedellerinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin bu davada taraf ehliyeti-pasif husumeti olmadığını, öncelikle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkili şirketin elektrik üretimi, dağıtım ve tedariki yapan bir şirket olmadığı gibi herhangi bir kurumdan elektrik aboneliği de bulunmadığını, davacının tacir olarak süresi içinde faturalara itiraz etmediğini, davacının geçmişe yönelik 10 yıllık bedellerin ödenmesine ilişkin talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davalı … A.Ş aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine” karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacının istinaf başvurusunun incelenmesi sırasında; davacı vekilinin, vekaletnamedeki feragat yetkisi uyarınca davadan feragat ettiği anlaşılmıştır. Davadan feragat, HMK 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Davadan feragat hüküm kesinleşene dek mümkündür. Davadan feragatin, istinaf başvuru isteğinden feragat yanında daha geniş kapsamlı olduğu açıktır. Zira, istinaf başvuru isteğinden feragat halinde istinaf dilekçesinin reddine karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise davadan feragatin yukarıda açıklanan hukuki niteliği gereği, HMK 310. maddesindeki “feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği” şeklinde düzenleme karşısında, hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebileceği, her ne kadar Yargıtay içtihatlarında, hükümden sonra ortaya çıkan karar düzeltme incelemesine usulen engel oluşturan feragat hakkında bir karar verme yetkisi, hükmü veren mahkemeye ait olduğu belirtilmiş ise de, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihi 20.07.2016 tarihinden sonraki uygulama için geçerli olmadığı, nihayetinde Bölge Adliye Mahkemelerinin, ilk derece mahkemesi kararını düzelterek, yeniden esas hakkında karar verme yetkisi olduğu, esasa ilişkin kararların davayı esastan çözümleyen, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sona erdiren nihaî kararlar olduğu hususu gözetildiğinde, istinaf aşamasında da, davadan feragat değerlendirilerek, bu yönde karar verilebileceği kabul edilmiştir.Davadan feragat, davacının mahkemeye karşı yapacağı tek taraflı bir irade beyanı ile olur. Feragatın geçerliliği için davalı ve mahkeme tarafından kabul edilmesi veya davalının muvafakat etmesine gerek yoktur. Çünkü, davacı, davadan feragat etmekle yalnız davasını geri almakla yetinmemekte, bilakis dava konusu yapmış olduğu haktan vazgeçmektedir. Bu nedenle ve HMK 311/1 maddesinde açık biçimde belirtildiği gibi, davadan feragat, maddi anlamda kesin hüküm gibi sonuç doğurur. Somut olayda; davacı vekilinin sunduğu dilekçede, feragata ilişkin beyanı olduğu, HMK 74. maddesi kapsamında davacı vekiline verilen vekaletnamede, davadan feragat için, özel yetki verildiği, bu bağlamda davacı vekilinin istinaf aşamasında davadan feragat ettiği anlaşıldığından HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; “Davalı ….A.Ş’ye yönelik davanın, feragat nedeniyle reddine” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacı vekilinin istinaf aşamasında davadan feragat ettiği anlaşıldığından HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında;1-Davalı … A.Ş’ye yönelik davanın, feragat nedeniyle reddine2-Alınması gereken 31,40 TL harcın, peşin alınan 59,78 TL’den mahsubu ile bakiye 28,38 TL’nin karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Karar şekline göre, davalı lehine 1.980,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-Davalı tarafından yapılan 27,35 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,6-Taraflarca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine, İstinaf incelemesi ile ilgili olarak;Davacıdan peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesinleşince istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 10/03/2020