Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/235 E. 2021/1568 K. 27.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/235
KARAR NO: 2021/1568
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/03/2019
NUMARASI: 2018/779 E – 2019/201 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilince davalı aleyhine başlatılan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. numaralı icra takibine, davalı borçlunun takibin durmasına sebebiyet veren itirazlarının iptali ile takibin devamına, borçlu davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu dükkanın abisinin olduğunu ama kayıtlarının kendisi üzerine olduğunu, bir süre abisinin yanında çalıştığını, abisinin dükkan yeni olduğu için elektrik saatini üzerine alamadığını, kaçak elektrik kullanılmadığını, bir süre sonra abisinin işlerinin kötü gitmesi sebebiyle biriken borçlarını ödeyemediğini, bu sebeple saati de kendi üzerine alamadığını, söz konusu borcun kendisine ait olmadığını belirtmiştir.İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda; ” Davalı asıl borç ilişkisinde taraf olmayıp taraf şirketin ortağı ve yöneticisidir. Takip ve davadaki talebin dayanağı davacı vekilince ön inceleme duruşmasında TTK.nın 553.maddesi olarak açıklanmıştır.TTK 553. maddeye dayanan talep, doğrudan zarar değil dolaylı zarar olup zarar konusu tutarın ancak ilgili şirkete ödenmesi talep edilebilir. Oysa takip ve davada, gerçekleştiği ileri sürülen zararın doğrudan davacıya ödenmesi istenmiş olup, yerleşik hale gelmiş yüksek yargı içtihatlarıyla da kabul edildiği üzere, dolaylı zararın şirket alacaklısına ödenmesi talep edilemez. Davalının dosyaya getirtilen ticaret sicil müdürlüğü ve vergi dairesi kaydına göre dosyanın diğer borçlusu ….San.Tic.Ltd.Şti’nde ortak ve müdür kaydı bulunduğu, bunun dışında tacir ve mükellefiyet kaydı bulunmadığı, davacı kurumdan alınan müzekkere cevabında davacı ile davalı arasında herhangi bir akdi ilişki-abonelik sözleşmesi bulunmadığı, dava dışı ….Ltd Şti’nce davacı idareye kayıtsız ancak takılı sayaçtan kaçak elektrik kullanıldığına dair 2011 ve 2012’de tutanaklar tutulduğu, davalının bu tutanaktan doğan borçlardan sorumlu tutularak hakkında takip başlatıldığı, İİK.ve TTK’ya göre limited şirketlerde ortak ve müdürlerin şirket borcunun tamamından ve şirketle birlikte şahsi malvarlığıyla müşterek-müteselsil sorumlu olduğuna dair herhangi bir hüküm olmadığı, davacı ile davalı arasındaki ilişkinin dayanağı akdi ilişki olmadığı gibi, dava dışı şirketle olan ilişkinin de akdi ilişki olmadığı ve haksız fiil olarak nitelendirilebileceği, dava dışı şirketle davalı farklı kişilikler olmakla haksız fiili işleyenin davalı olmadığı davacının da kabulünde olduğundan, dava dışı limited şirketin borcu varsa bile bu borçtan davalının doğrudan takip başlatılarak şahsi malvarlığıyla sorumlu tutulamayacağı, TTK 553. Maddeye göre ise şirket alacaklılarının şirkete müdür/ortak tarafından verilen zarar varsa bu dolaylı zararın kendilerine ödenmesini talep hakkı bulunmadığı” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.Davacı vekili istinaf başvurusunda özetle; dava konusu borcun dayanağı fatura borcunun doğumunun 6102 Sayılı Yeni TTK döneminde gerçekleştiğini, 6102 Sayılı TTK madde 553’te “…şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan” bahsedildiğini ve yasada doğrudan ve dolaylı zarar ayrımı bulunmadığını, ödeme imkanı olmasına rağmen sorumlulukları kapsamındaki şirket borçlarını ödemeden imtina ederek ve bunun sonucunda ortaklık aleyhine takip yapan müvekkili şirketin alacağını tahsil edememesine neden olan davalının müvekkili şirkete karşı doğrudan doğruya sorumlu olduğunu, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, yöneticinin ödeme imkanı varken kusurlu davranarak borç ödememesinin, TTK 553 maddesine uygulama olanağı vereceğini, yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerektiğini, dosya kapsamında zararın ve davalının ne zaman ne şekilde kusurlu davrandıklarının tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerekirken inceleme yapılmaksızın eksik değerlendirme neticesinde hüküm kurulması hatalı olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.Dava, dava dışı şirketin yöneticileri olan davalıların şirket borçlarını kusurlarıyla ödemedikleri iddiasına dayalı alacağın tahsili istemiyle başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu ise, davacı şirketin zarar görmesi ile ilgili olarak yapmış oldukları eylemlerden dolayı bağlantı olup olmadığı, davacının gerçekten zararının olup olmadığı ve zarar var ise davalıların sorumlu bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.Dosya kapsamından; davacı tarafından davalı aleyhine dava dışı şirketin ödenmeyen gecikmiş enerji bedeli açıklaması ile tahsili istemiyle takip başlatıldığı anlaşılmaktadır.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 553/1. maddesinde “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” ibaresinin bulunmaktadır.İlk derece mahkemesince “TTK 553. maddeye dayanan talep, dolaylı zarar olup zarar konusu tutarın ancak ilgili şirkete ödenmesi talep edilebilir. Oysa takip ve davada, gerçekleştiği ileri sürülen zararın doğrudan davacıya ödenmesi istendiği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de 6102 sayılı TTK’nın 553/1 maddesi uyarınca şirket alacaklılarına karsı verdikleri zarardan sorumlu oldukları düzenlemesi gereğince davalıların borcun ödenmemesi konusunda kusurlarının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu itibarla; davacının istinaf talebini kabulüyle kararın HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla,yukarıda izah edilen şekilde, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/05/2021