Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/214 E. 2020/393 K. 16.04.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/214
KARAR NO: 2020/393
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/06/2019
NUMARASI: 2016/551 E – 2019/599 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 16/04/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; abone olan davacıdan, davalı tarafça düzenlenen elektrik faturalarında, her hangi bir tüketim karşılığı olmayan, kayıp kaçak bedeli gibi bir kısım adlar altında tahakkuk ettirilen ve haksız olarak tahsil edildiğini ileri sürdüğü bedellerden, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 9.000,00 TL’nin faizi ile birlikte davalılardan tahsili ile davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri ayrı ayrı cevap dilekçelerinde özetle; elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak ve diğer bedellerin perakende satış tarifesinin bir unsuru olarak faturalarda yer aldığını, bu bedellerin belirlenmesi için alınan EPDK kararının tüm tüzel ve gerçek kişileri bağladığını, kanuni zorunluluklar gereği tahsil edilen bedellerin iadesinin istenemeyeceğini beyanla, davanın reddini talep etmişlerdir. Birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 E. sayılı dosyasına ilişkin, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, personel satış hizmet bedeli personel sayaç okuma bedeli, iletişim sistemleri vs bedellerinin eklenmesi suretiyle geriye doğru 10 yıllık sürede davacıdan fazladan alındığı ileri sürülen KDV tutarından şimdilik; 1.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren değişken reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 E. sayılı dava dosyası bu dosya ile birleştirilerek, yargılamanın İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/551 E.sayılı dosyası üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle asıl dava ve birleşen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili ve davalılar vekilleri istinaf etmiş olup, davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; birleşen dosyada talep edilen KDV iadesinin EPDK kararlarının sadece şeklen incelenebileceği ve yargı konusu olamayacağında dair kanun maddesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesine karşılık karara gerekçe yapıldığı, dava açmakta haksız olunamayacağından bahisle yerel mahkemece davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına ilişkin kararın yerinde olmadığı, usul açısından sözlü yargılama günü vermeden duruşmada sözlü yargılamaya geçilerek hüküm verilmesinin kanun gereği zorunlu hakların açıkça çiğnendiğini gösterdiği, Anayasanın 90/5 maddesi gereği ve göndermesiyle AİHS 1. madde ve 1. madde 2. cümle, 2. madde 6/1 fıkra vb. düzenlemeler gereği davanın AHİM içtihatlarına göre çözümlenip çözümlenemeyeceğine dair rapor alınması gerekirken bunun yapılmadığı, hukuka aykırılık iddiaları gözetildiğinde, yargılama açısından Anayasa Mahkemesi süreç ve kararıyla, esas mahkemesini bağlayıcılığının ortadan kalktığı, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, Mahkemenin yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı yasanın Anayasa’ya aykırılığı ile ilgili olarak yapılan başvuruların sonuçlanmasını beklenmediği, dava açmakta haklı olmaları sebebiyle, davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmemesinin usul ve hukuka aykırı olduğu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüş, kararın kaldırılması, davanın kabulüne karar verilmesi istenmiştir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 Sayılı Yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiği gerekçesiyle öncelikle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kabul şekline göre de kararda asıl dava ve birleşen dava yönünden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine asıl dava ve birleşen dava yönünden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, kararın bu yönlerden hatalı olduğu istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüş, kararın kaldırılması istenmiştir. Davalı … vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu bedellerin 6719 sayılı yasanın yürürlüğünden önceki mevzuata göre da alınması gerekli bedeller olduğu, sözkonusu yasanın bu duruma sadece açıklık getirdiği, ilk derece mahkemesinin, birleşen davanın açıldığı tarihe dikkat etmediği, 6719 sayılı kanun öncesinde mi sonrasında mı açıldığı hususlarında inceleme yapmadan karar verdiği gerekçesiyle, işbu hatalı, usule aykırı mahkeme kararı kaldırılarak öncelikle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kabul şekline göre ise de, kararda asıl dava ve birleşen dava yönünden aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması ve kendileri lehine asıl dava ve birleşen dava yönünden yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının hukuka aykırı olduğu, müvekkili şirketin yasaya aykırı herhangi bir tahsilatı bulunmadığından yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı, kararın bu yönlerden hatalı olduğu istinaf sebepleri olarak ileri sürülmüş, kararın kaldırılması istenmiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. Davacının, sözlü yargılamaya ilişkin istinaf incelemesi sonucu; dosyada, son hüküm celsesinde tüm tarafların bulunduğu ve mahkemenin dava ile ilgili son beyanlarında, tarafların son beyanlarını bildirdikleri, süre taleplerinin olmadığı dikkate alındığında, bu istinaf sebebinin sonucu ve özellikle hukuki dinlenilme hakkı ile ilgili olumsuz bir sonuca yol açmadığı değerlendirilmiş, bu istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Bu bağlamda yapılan inceleme sonucunda; asıl davada dava konusu edilen kayıp kaçak, dağıtım, PSH, sayaç okuma, iletim bedelleri olarak faturalara yansıtılan kısımların yasaya aykırı olarak yansıtıldığı ve hiç alınmaması gerektiği ileri sürülerek bu dava açılmış ise de davanın açıldığı 13/05/2016 tarihi itibarıyla mevzuatta değişiklik yapan 6719 sayılı yasa ile 6446 sayılı yasaya ilave edilen hükümlerle, faturalara yansıtılan bu bedellerin maliyet unsuru olarak faturalara yansıtılmasının yerinde ve gerekli olduğu düzenlenmiş ve bu düzenleme eldeki davalara ve icra takiplerine uygulanacak şekilde geriye yürütülmüştür. Bu düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığı yolundaki muhtelif mahkemelerin yaptığı başvurular sonucunda, Anayasa Mahkemesince 2017 yılının Aralık ayında bu başvuruların reddine karar verildiği, dolayısıyla bunların maliyet bedeli olarak faturalara yansıtılmasının yasaya uygun olduğu, eldeki davalara da uygulanacağı kesinleştiğinden, ana davada, talebin sadece bu bedellerin hiç alınamayacağına ilişkin olduğu dikkate alınarak, taleple bağlılık kuralıda gözetilip, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasal değişiklik sebebiyle asıl dava yönünden konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına dair hükümde her hangi bir aykırılık görülmediğinden bu kısma yönelik davacı ve davalıların istinaf başvurularının reddine karar vermek gerekmiştir. Yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Davacının, lehine vekalet ücreti takdiri gerektiği yolundaki istinafı yönünden yapılan incelemeye göre ise; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 gün, 2009/18-421 E., 2009/526 K. sayılı ilamında belirttiği üzere, “Dava tarihinde davasında haklı olan davacının sonradan yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olmadığından, davacı lehine masraf ve vekalet ücretine” hükmedilmesi gerekir. Somut davada, asıl dava yönünden davacı lehine masraf ve vekalet ücreti takdir edildiği anlaşılmıştır. Buna ilişkin istinaf başvurularının reddi gerekmiştir. Davalıların birleşen davaya ilişkin istinaf başvurularının incelenmesinde ise, ana davada dava konusu yapılan ve faturalara yansıtılan bedellerin haksız alınması sebebiyle birleşen davada yasa gereği alınan KDV tutarının fazladan alındığı, bu bedellerin alınması haksız olduğu için, bu bedeller üzerinden alınan KDV’nin iadesi istenmektedir. Birleşen davanın açılış tarihi 12/06/2017 olup, 6719 sayılı yasayla 6446 sayılı yasada yapılan geriye etkili düzenlemelerin yürürlük tarihi 17/06/2016’dır. Dolayısıyla mahkemenin birleşen davaya ilişkin davanın açılış tarihini göz ardı ederek, asıl davadaki talep gibi değerlendirerek, birleşik davanın açıldığı tarih itibarıyla, KDV iadesinin mevcut mevzuat çerçevesinde iadesinin mümkün olmadığı, asıl davada dava konusu edilen bedellerin maliyet unsuru olarak faturalara yansıtılmasının yerinde olduğuna dair mevzuatta yapılan değişikliğin yapılış tarihinin, birleşik davanın açılış tarihinden önce olması sebebiyle, birleşik davadaki talebin konusuz kaldığından söz edilemez. Açıklandığı üzere birleşik dava tarihinden önceki yasal düzenlemeyle, birleşen davada konu edilen fazla KDV alacağı, asıl davada konu edilen maliyet bedelleri dahil edildiği için dava konusu yapılmakla, birleşen davada, açıldığı tarihindeki mevzuat uyarınca maliyet bedeline dahil edilen alacakların, KDV alacağına konu edilmesi yerinde ve doğru görüldüğünden kararın birleşik dava açısından red olması gerektiği halde mahkemece bu dava hakkında da konusuz kaldığından bahisle karar verilmesi yasal düzenlemeye uygun bulunmamış, davalıların bu kısma ilişkin istinaf başvurularının kabulü ile birleşen davaya yönelik yasaya ve hukuka aykırı görülen hükmün HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesiyle yeniden “birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 E. sayılı dava dosyasındaki talebin reddine” dair karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının asıl ve birleşen davaya yönelik istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davalılar … ve …’ın asıl davaya yönelik istinaf başvurularının, HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davalılar … ve …’ın, birleşen İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/554 E. sayılı dosyasına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile, birleşen davaya ilişkin hükmün, HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca düzeltilmesi ile yeniden esas hakkında;
ASIL DAVA YÖNÜNDEN; 1-Asıl davanın esası hakkında karar tesisine yer olmadığına, 2-Yatırılan 185,10 TL’nin karar tarihi itibariyle alınması gereken 44,40 TL harcın mahsubu ile kalan 140,70 TL fazla harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine, 3-Asıl davada davacı tarafından yapılan toplam 2.670,85 TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine, 4-Davacı taraf lehine karar tarihinde yürülükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı taraftan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
BİRLEŞEN DAVA YÖNÜNDEN; 1-Birleşen İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/554 E. sayılı dosyasında, davacının davasının reddine, 2-Alınması gereken 44,40 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiye 13,00 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacının birleşen dava için yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalının birleşen dava için yapmış olduğu yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar lehine takdir edilen 1.000,00 TL vekalet ücretinin, davacıdan alınıp davalılara verilmesine, 6-Yatırılan delil/gider avans bakiyelerinin, karar kesinleşince taraflara iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Davacıdan asıl ve birleşen davaya yönelik, alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, Davalılar … ve …’dan asıl davaya yönelik, alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,00 TL’nin davalılar … VE …’dan ayrı ayrı alınarak hazineye irat kaydına, Davacının istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Davalılar … VE …’ın asıl davaya yönelik istinaf yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, Davalılardan birleşen davaya yönelik peşin alınan istinaf karar harcının istinaf eden davalılara isteği halinde iadesine, Davalıların birleşen davaya yönelik istinaf yargılama giderleri olmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.16/04/2020