Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1710 E. 2021/159 K. 26.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1710
KARAR NO : 2021/159
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/09/2020
NUMARASI : 2020/624 E – 2020/534 K
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket
KARAR TARİHİ: 26/01/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile … Ortaklığında davalı …’nin hisse payının davacı …’ye devredildiğinin tespiti, …. A.Ş.’nin, … iş ortaklığında hisse payının son bulması sebebi ile iş ortaklığı adına hiçbir temsil yetkisinin kalmadığının tespiti ile bu sebeple iş ortaklığından … A.Ş.’nin temsil yetkisinin ve … A.Ş.’nin İş ortaklığındaki temsilcisi …’nin temsil yetkisinin sonlandırılmasına karar verilmesini, dava süresince iş ortaklığının üstlendiği işin devamlılığı adına …. A.Ş.’nin iş ortaklığındaki temsil yetkisi için geçici süre müvekkili …’nin kayyum olarak atanmasını, mahkeme tarafından işbu taleplerinin kabul görmemesi halinde …. A.Ş’nin imza yetkisi için iş ortaklığına mahkemenin tayin edeceği bir geçici kayyumun atanmasını, bu taleplerinin de kabul görmemesi halinde iş ortaklığının tümüne geçici süre kayyım atanması talep etmiştir. Mahkemece tensiben ;”davacı gerçek şahıs olup, Somut olayda davacı ile davalı arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmaktadır. Adi ortaklık TTK’da düzenlenmediğinden, malvarlığı haklarına ilişkin olan davanın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup, dava dilekçesinin görev yönünden reddine, mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna ” şeklinde karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; sözleşmenin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmemiş olmasının , o sözleşmeden kaynaklanan davanın ticari olmayacağı anlamına gelmeyeceği, Türk Borçlar Kanunu’nun sözleşmeden doğanlar da dahil olmak üzere her türlü borç ilişkisini düzenleyen bir kanun olduğunu, adi ortaklık sözleşmesi de malvarlığından ziyade karşılıklı borç ve yükümlülükleri düzenleyen bir sözleşme olduğundan, genel nitelikteki Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olduğunu, ancak sözleşmenin taraflarının tacir olmasının , bu sözleşmeye ilişkin davalara ticari nitelik kazandırdığı, dava konusu edilen adi ortaklığın iki ticari şirketten oluştuğu, adi ortaklığın konusunun da yol yapımı olup ticari iş olduğu, bu bakımdan adi ortaklık sözleşmesine ilişkin davanın ticari dava olduğu,mahkemenin görevli bulunduğu ileri sünülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Adi ortaklık; iki yada daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzel kişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmasının gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiş; müteakip 5. maddesinde ise, “Bir yerde asliye ticaret mahkemesi varsa, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve 4 üncü madde hükmünce ticari sayılan davalarla özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılır. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki (6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak) iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, HMK 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce resen dikkate alınması gerekmektedir.Somut olayda ,Adi Ortaklık Sözleşmesi , başlangıçta iki ticari şirket arasında yapılmış ise de ,davalı ….’nin iş ortaklığındaki payının davacı …’ye devredildiği beyan edilmiştir.Davacı vekilince dava dilekçesinde , müvekkilinin hem … İş Ortaklığındaki … Yol şirketinin temsilci olup, hem de iş ortaklığındaki … A.Ş’nin payını devralan kişi olduğu beyan edilmiş olup,davacının tacir olup olmadığına ilişkin beyanda bulunmadığı ve belge sunulmadığı anlaşılmaktadır.Davanın taraflarından ticari şirket olan davalı yasa gereği tacir ise de ,davacının tacir olduğuna ilişkin dosyada bir kayıt ve belge olmadığı gibi,mahkemece de bu yönden araştırma yapılmamıştır. TTK’da ön görülen, tarafların her ikisinin de tacir olması koşulunun davada oluşup oluşmadığı belli değildir. Dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden ,tensiben karar verilmiştir.Göreve ilişkin olarak mahkemenin mevcut dosya kapsamına göre ,kesin olarak tesbit yapabildiği durumlarda tensiben görev yönünden karar vermesi mümkün ise de ,somut olayda olduğu gibi görev konusunun belli hususların araştırılmasına bağlı olduğu hallerde dava dilekçelerinin tebliği ,hukuki dinlenilme hakkının yerine getirilmesi ,göreve ilişkin delillerin toplanması gerekli olabilir. Mahkemece bu aşamada , yazılı şekilde görevsizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davalı tarafın istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak, davacının tacir olup olmadığı yönünden gerekli araştırma yapılarak görev hususunun değerlendirilmesi için dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle;Davalının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yukarıda açıklanan şekilde yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine,Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.26/01/2021