Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1699 E. 2020/2008 K. 24.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1699
KARAR NO: 2020/2008
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2017
NUMARASI: 2016/671 E – 2017/463 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 24/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketten sözleşmeli abone olarak elektrik satın aldığını, Yargıtay kararlarına rağmen yasal dayanağı olmayan kayıp kaçak, sayaç okuma, iletim, dağıtım ve perakende satış hizmet bedellerinin faturalara yansıtıldığını, müvekkili tarafından faturalara yansıtılan bu bedellerin haksız olarak ödendiğini beyan ederek, bu ödemelerin tamamının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talep edilen bedellerin yasal mevzuat çerçevesinde zorunlu olarak tahsil edilerek ilgili kurum ve kuruluşlara aktarıldığını, bu nedenle pasif husumet yokluğundan davanın reddinin gerektiğini, 17/06/2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 6719 sayılı kanun gereği davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafça sözleşme özgürlüğü çerçevesinde sözleşmenin akdedildiğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, yargılama sırasında yürürlüğe giren 6719 Sayılı Yasanın getirdiği düzenleme sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir. Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dava konusu bedellerin Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olarak tahsil edildiği, bu yasanın getirdiği düzenlemenin kanunların geriye yürümezliği şeklindeki Anayasal ilkeyi ve hak arama özgürlüğünü ihlal ettiğini, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş, kararın kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Dava, aboneden tahsil edilen kayıp kaçak ve diğer bir kısım bedellerinin haksız tahsil edildiği iddiası ile istirdadı talebine ilişkindir. HMK 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; yargılama sırasında 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır” hükmü getirilerek, Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” hükmünü, geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17. madde hükümleri uygulanır” hükmünü içermektedir. Görüldüğü üzere, 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine eklenen 10. bendi ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür. Karar tarihinden sonra, Anayasa Mahkemesi bedellerin maliyet unsuru olarak alınmasını yasal hale getiren hükümlere dair iptal başvurularını 28/12/2017 tarihinde reddetmiş, karar Resmi Gazete’de 15/02/2018 tarihinde yayımlanmıştır. Bu nedenle mahkemenin yürürlükteki 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na, 04.06.2016 tarihli ve 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un hükümlerine göre somut olayı sonuçlandırılması hukuka aykırı olmadığından Anayasa’ya aykırılık iddialarına ve bekletici mesele yapılması gerekitğine ilişkin istinaf sebeplerinin sonuca etkisi yoktur. Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir. Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır. Bu noktada, mahkemece; HMK’nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir. Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. İlk derece mahkemesince, yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve belirsiz alacak davası olarak açılmakla, bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle, davacının istinaf isteminin kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkeme kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında; “Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b-2 maddesi uyarınca kararın düzeltilerek yeniden esas hakkında; 1-Konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Alınması gereken 54,40 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 85,39 TL harçtan mahsubu ile bakiye 30,99 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacıdan alınan 54,40 TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yargılama sırasında yapılan 572,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihindeki 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısımlarının karar kesinleştiğinde iadesine, İstinaf incelemesiyle ilgili olarak; Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine, Davacının istinaf aşamasında yapmış olduğu 50,00 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesinleştiğinde istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.24/12/2020