Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1688 E. 2020/1940 K. 18.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2020/1688
KARAR NO : 2020/1940
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/10/2020
NUMARASI : 2018/171 E – 2020/650 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle, dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; Davacı kurum ile davalı arasında alçak gerilim elektrik şebekesinden elektrik satışına ilişkin perakende satış sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında akdedilen sözleşme gereğince elektrik kullanımının başladığını, sözleşme tarihinden sonra davalı borçluya 201/01 dönemine ait 16.02.2017 son ödeme tarihli faturanın düzenlendiğini, buna rağmen, davalı borçlu tarafından davacı kuruma herhangi bir ödeme olmadığı gilri hakkında açılan icra takibine, borca, faize ite ferilerine itiraz ettiklerini, borçlunun icra dosyasına yapmış olduğu hakstz itirazın iptali ile asıl alacağa uygulanan % 16,80 yıllık 6183 Sayılı Yasa gereği değişecek oranlar üzerinden gecikme zammı, işbu gecikme zammına, işbu gecikme faiz tutarına işleyecek %18 KDV ile birlikte takibin devamınat haksız ve mesnetsiz kötü niyetle takibe itiraz ederek takibi durduran borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatını ödemeye mahkûm edilmesine, mahkeme masrafı ile ücreti vekaletin davalı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı cevap dilekçesinde özetle; alacak sebebinin elektrik kullanım bedeli olduğunun belirtildiğini, icra dosyasındaki takip talebinde de ise alacak sebebi aynı şekilde enerji bedeli olarak belirtildiğini, dayanak olarak da son ödeme tarihli 16.02.20î 7 olan 4.153,60 TL’lik faturanın gösterildiğini, ancak, dayanak gösterilen bu faturanın incelendiğinde 2017/01 dönemine ilişkin olduğunu, tutanrun ise 5.265,85 TL olduğunu, bunun 4.545,70 TL’sinin fesih tazminatı bedeli ve 720,15 TL’sinin de ödenmemiş borç miktarı olarak gösterildiğini, 4.153,60 TL tutarında elektrik kullanım enerji bedeli borcunu ise içermediğinin görûldüğt’lnüt bu durumda icra dosyasındaki takip talebinde ve dava dilekçesinde elektrik kullanım enerji bedeli olarak gösterilen 4.153,60 TL’lik alacak iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, dayanak olarak gösterilen fatura içeriğinin ise ileri sürülen bu alacak selyebi ve miktan ile örtüşmediğinin görüldüğünüt ayrıca, 2016/09 döneminden itibaren bahse konu abonelik numarasının davacı şirket adına değil dava dışı …, adına kayıtlı olup 2017/01 dönemine ilişkin olarak varsa ödenmemiş elektrik kullanım enerji bedeli boraxndan dolayı davaa şirketin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, 31.01.2017 tarihli fatura incelendiğinde, 2017/01 dönemine ilişkin olarak, dava dışı abone … 1.353,76 TL tutarında fatura kesildiğinin görüldüğünü, dolayısı ile davacı şirketin, davaa şirkete, 4.153,60 TL tutarında elektrik kullanım enerji bedeli borcunun bulunmasının sözkonusu olmadığını, icra dosyasındaki takip talebinde ve dava dilekçesinde açıkça alacak iddiasının sebebi elektrik kullanım enerji bedeli ve miktarı 4.153,60 TL olarak gösterildiğinden ve dayanak olarak gösterilen faturada ise böyle bir borcun bulunmadığı sabit olduğundan, haksız ve dayanaksız davarım reddi gerektiğini, davacı tarafın, icra dosyasındaki takip talebinde ve dava dilekçesinde ileri sürdüğü alacak sebebi ve miktarı ile bağh olması nedeniyle, bu sebep ve miktarla örtülmeyen faturaya dayanarak davacı şirketten fesih tazminatı bedeli veya başkaca ad altında alacak talep etmesinin de mümkün olmadığım, faturada gösterilen btJ alacak sebebinin ve miktanmn da hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davaa şirket aleyhine icra takibi başlatılması üzerine, itiraz sonrasında, davalı şirketçe, davacı şirketten, icra takibine konu edilen alacak iddiasının dayanağı olan belgeler talep edildiğini ve davacı şirketin davalı şirkete, … Enerjisi Satış Sözleşmesi kurumsal başlıklı sözleşme ve eklerini verdiğini, bu sözleşme ve ekleri incelendiğinde; abone numarasının … olduğunu, davacı şirkete vekâleten … ile davacı şirketi temsilen … ve … tarafından imzalandığının görüldüğünü, ancak, bu sözleşme ve ekleri üzerinde davacı şirkete vekaleten atılan imzaların … isimli kişiye ait olmadığım, taraflarınca özel belgede sahtecilik suçundan şikâyette bulunulduğunu, soruşfurmanın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/108921 sayılı dosyası ile devam ettiğini, davacı tarafın dava dilekçesi ekinde, icra takibine konu edilen alacak iddiasının dayanağı olarak, bu kez, davacı şirkete daha önce yermiş olduğu sözleşmeden farklı olarak yine abone numarası … olan, tarafları … ve davacı şirket olan, sadece 2. sayfasında davacı şirkete vekâleten …. in imzası bulunan, diğer tarafin kaşesi ve imzasının bulunmayan “Alçak Gerilim Elektrik Enerjisi Satışına İlişkin Perakende Satış Sözleşmesi” başlıklı sözleşme ve eklerini sunduğunu, davacı tarafça, aynı konuya ilişkin birbirinden farklı 2 ayrı sözleşme sunulduğunu, davacı tarafın bu çelişkili durumu açıklanması ve taraflar arasında An ilişkinin hangi sözleşmeye dayalı olduğunun açıkça belirtilmesi gerektiğini, arz olunan nedenlerle, davanın reddine, davacı taraf aleyhine takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hûkmedilmesirıe, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “davanın reddine ” kararı verilmiştir.Söz konusu kararı davacı vekili istinaf etmiştir. Dava dosyası istinaf incelemesi için Dairemize gönderilmiş ise de, 12/01/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunununda Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair 6763 sayılı yasa ile, HMK 341. madde 2. fıkrasında “Miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir” şeklinde yapılan yasa değişikliği 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Karar tarihi itibarıyla, kesinlik sınırı ise 5.390,00’dir.Somut uyuşmazlıkta, davacı/davalı tarafından istinaf edilen davanın değeri 4153,60 TL olup, karar tarihinde davacı/davalı yönünden miktar itibarıyla karar kesindir. Bu itibarla, istinaf konusu kararın HMK 341. ve 346. maddelerine göre kesin olması sebebiyle, davacı/davalı istinaf dilekçesinin HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacı istinaf dilekçesinin, HMK 341, 346 ve 352/1-b maddeleri uyarınca karar kesinlik sınırı altında kaldığından reddine,Peşin alınan istinaf karar harcının, istinaf edene isteği halinde ilk derece mahkemesince iadesine,İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa, karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine,Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 18/12/2020