Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1622 E. 2020/1876 K. 15.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1622
KARAR NO: 2020/1876
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2020
NUMARASI: 2020/405 E – 2020/212 K
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 15/12/2020
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olan ve birlikte işler yaptığı … ile birlikte davalılar ile iki adet sözleşme ile bir ortaklık antlaşması yaptıklarını, yazılı sözleşmelerden de anlaşılacağı üzere,davalı taraflar … (… A.Ş. ortağı sıfatıyla), … (şahsen ve … A.Ş. ortağı sıfatıyla), … şahsen ve … şahsen olarak ortaklığa iştirak ettiklerini, sözleşmelerde … A.Ş. ya da … firmaları ya da şirketlerinin herhangi bir ortaklığı veya bağlantısının söz konusu olmadığını, hal böyle iken müvekkilinin bizzat kendi kişisel hesaplarından ve elden olmak üzere bu ortaklık sözleşmeleri gereği; gerek … A.Ş. çalışanına elden, gerekse borçlarına karşılık … faturalarını ödeme olarak ya da bizzat … kişisel hesabına olmak üzere tamamı belgeli olmak üzere 1.396.460 ,- TL nakden ödeme yaptığını, ancak bu ortaklığın gerçekleşmediğini, müvekkili ile ortağı … arasında anlaşmazlık çıkması üzerine taraflarca tayin edilen Hakem Heyetinin yanlı tutum ve uygulamaları nedeniyle müvekkili tarafından reddedildiğini, buna rağmen yasa dışı olarak aldığı kararları müvekkiline dayattığını, müvekkilinden alınan teminat senetlerini …’ya teslim ettiği ve müvekkili hakkında takipler yapılmasına ve tüm mal varlığına el konulmasına sebep olduğunu, süreç içerisinde davalı … tarafından bu hakem heyetine emanet olarak teslim edilen 15.000.000 TL bedelli bir adet bono (icra takibine konu edilen), 880.000 Euro bedelli bir adet bono (icra takibine konu edilen), tedbiren kendisine devir edilen … A.Ş.ye ait % 50 hissenin müvekkiline iadesi gerekirken iade edilmediği gibi, müvekkiline karşı kullanılmaya devam ettiğini, bununla ilgili yasal sürecin devam ettiğini, bu durum devam ederken müvekkilinin haricen kendi ödediği paraların ortağı … tarafından …’dan tahsil edilmeye çalışıldığını öğrendiklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik davalı …’dan şahsen ve … A.Ş. ortağı sıfatıyla alacağın tümünden, davalı …’dan şahsen ve … A.Ş. ortağı sıfatıyla alacağın tümünden, davalı … varsa …’dan şahsen ve … A.Ş.den tahsil ettiği miktarla sorumlu olmak üzere 114.583.00 TL alacağın davalılardan ödeme tarihi itibarıyla ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davacının adi ortaklıkta “tacir” sıfatını taşımadığının dosyaya celp edilen belgelerden anlaşıldığını, dava dışı bir şirketin ortağı olmasının ona tek başına tacir vasfını vermediği,uyuşmazlığın , taraflar arasında kurulduğu iddia edilen adi ortaklık sözleşmesinin tasfiyesi, ve buna dayalı olarak ortakların birbirinden olan alacak istemine ilişkin olduğu, tarafların ticari işletmelerine ilişkin olmayıp, adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin bulunduğu ,bu sebeple , taraflardan her ikisinin birden TTK 5.maddesi uyarınca tacir olması ve davanın tarafların ticari işletmeleri ile ilgili olma koşulunun oluşmadığı, davanın TTK 4. maddesinde sayılan mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gerekçesiyle ,Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle , mahkemenin görevsizliğine,davanın usulden reddine karar verilmiştir. Kararı istinaf eden davalılar … ve … vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; davanın sadece adi ortaklığın feshine ilişkin bulunmadığı, uyuşmazlığın adi ortaklık kavramından çok da çetrefilli ve hukuken bir çok kavramı bir arada barındıran bir hukuki ilişki haline geldiği, taraflar arasında imzalamış olan iki adet sözleşme ile bir ortaklık antlaşmasının bulunduğu ve yazılı sözleşmelerden açık olarak anlaşılacağı üzere müvekkillerinin ve diğer davalıların şahsen ve … A.Ş ortağı sıfatıyla sözleşmeyle iştirak ettiği ,hal böyle iken somut olaydaki ortaklıkta ortaklığa şahsen iştirak edenler ile birlikte Anonim Şirket Ortağı sıfatıyla iştirak edenler olduğundan yerel mahkemenin kararında tarafların sadece şahsi katılımlarına yönelerek tarafların tacir olmadığı ve ticari işletme ile ilgili olmadığı hükmünün eksik araştırma neticesinde verildiği,hukuka aykırı olduğu, mahkemenin görevli bulunduğu ileri sürülmüştür. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır.Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Aynı yasanın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı madde gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle,ilk derece mahkemesince re’sen inceleme kapsamında , davacının tacir olup olmadığına ilişkin ilgili Oda’lara yazılar yazılmıştır. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın TBK’da düzenlenen adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı olduğu, taraflardan davacının TTK’da düzenlendiği gibi tacir sıfatını taşımadığından, adi ortaklığın konusunun ticari gelir elde etmek olması, davayı kendiliğinden ticari dava haline getirmeyeceği ve TTK’da ön görülen, tarafların her ikisinin de tacir olması koşulunun davada oluşmadığı ,uyuşmazlığın çözümünde genel mahkeme olan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik kararı verilmesi usul ve hukuka uygun görülmekle, davalı tarafın istinaf başvurusunun 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı … ve …’ın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine, Davalı …’dan alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, Davalı …’dan alınması gereken 54,40 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden bu davalılar üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edenlere ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 15/12/2020