Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1491 E. 2022/66 K. 17.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1491
KARAR NO: 2022/66
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/06/2020
NUMARASI: 2019/876 E – 2020/275 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 17/01/2022
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … plakalı … marka aracın davalı/ borçlu şirket adına kayıtlı olduğunu, davalı şirketin ortağı olan diğer davalı/borçlu … tarafından geçici ithalat rejimi kapsamında Türkiye sınırları içerisine sokulmuş ve 08.08.2018 tarihinde müvekkili şirket yetkili servisine getirilmiş olduğunu,sözkonusu araca 08.08.2018 tarihinde servis hizmeti verildiğini, söz konusu servis ücretinin davalı / borçlu şirketin adına kayıtlı olan araca gerçekleştirilen bakım ve onarım işlemlerinden kaynaklandığını, gerçekleştirilmiş olan bakım ve onarım hizmetleri sebebiyle davalı taraflar adına 16.848,52 TL tutarlı 10.09.2018 tarihli fatura düzenlendiğini, davalı/borçlu tarafların ilgili fatura tutarını ödememesi üzerine 04.10.2018 tarihinde davalı/borçlu taraflar aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esasına kayıtlı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu taraflarca haksız ve kötü niyetli bir şekilde itiraz edilerek böyle bir borcun bulunmadığının iddia edildiğini, iş emirlerinden ve faturadan da görülebileceği üzere davalı taraflar adına kayıtlı araca müvekkili şirket tarafından bakım ve onarım işlemleri gerçekleştirilmiş ancak gerçekleştirilen bakım ve onarım işlemlerinin bedeli davalı taraflardan tahsil edilememiş olduğunu beyan ile, davalı/borçlu taraflarca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, icra takibine haksız surette itiraz eden davalı/borçluların, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkûm edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;borca itirazın haklı ve hukuka uygun olduğunu, faturaya bağlı alacak taleplerinde, faturanın tebliği zaruri olup, davacı tarafından icra takibine konu alacağa dayanak olarak gösterilen … no’lu e-arşiv faturanın müvekkiline tebliğ edilmediğini, bu nedenle tebliğ edilmeyen bir faturaya konu alacağa ilişkin olarak faturaya dayalı ödeme emri gönderilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, asla kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafından işbu tebliğ kanıtlansa ve itiraz edilmemiş olsa dahi, davacının işbu faturaya konu alacağın geçerliliğini ispatla yükümlü olduğunu, davacının yerine getirmekle yükümlü olduğu edimi ayıplı olarak ifa ettiğinden, müvekkillerin TBK’nin ödemezlik defi uyarınca karşı edimini ifa etmekten kaçınma hakkı olduğunu, davacının işbu ayıplı hizmetine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi’de 2019/198 E.Sayılı dosyası ile tazminat davası ikame edilmiş olup, derdest olduğunu, test sürüşü sırasında da Jandarma tarafından yapılan kontrollere denk gelinmiş ve yabancı plakalı müvekkili şirkete ait aracın kullanıcısının dışında bir başka şoför tarafından kullanıldığı tespit edildiğini, bu nedenle de hem şoför olan davacının şube çalışanı hem de bir diğer müvekkili asıl kullanıcı olan …. Şirket yetkilisi … adına ayrı ayrı aracın kasko değeri olan 850.000 TL üzerinden hesaplanan 20.640,48 TL ceza kararı verilmiş olduğunu, gerekli muvafakatnameler alınmadan aracın test sürüşüne çıkartılmasında davacı Şirketin ağır ihmal ve kusurunun bulunduğunun açık olduğunu, ikame edilmiş olan ve İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/198 Esas numaralı, hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan dava konulu tazminat davasının bekletici mesele yapılmasını, haksız, mesnetsiz, itirazın iptali talebinin ve icra-inkar tazminatı talebinin reddini, davacının icra takibinin konusu olan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne; davalı tarafından İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … sayılı icra takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin aynen devamına, davalının itirazında haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşıldığından asıl alacağın % 20 si oranında olmak üzere 3.369,70 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davalı vekili istinaf etmiştir. 1-Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazlar nazara alınmadan hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, bilirkişi raporunda, müvekkillerine tebliğ edilmeyen faturaya istinaden icra takibi yapılamayacağını, hizmet ediminin ayıplı ifa edilmiş olması nedeniyle ödemezlik de’fi uyarınca karşı edimin ifasından kaçınılabileceğini, ayıplı ifaya sebebiyet veren davacının kusurlu hareketi neticesinde müvekkillerin uğradığı/uğrayacağı tüm zararlardan davacının sorumlu olması gerektiği ve İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/42 E. Sayılı dosyası ile görülmekte olan tazminat talepli davanın bekletici mesele yapılması talebi ile ilgili olarak hiçbir şekilde inceleme yapılmadığı,uyuşmazlık noktalarının tesbiti yönünden hataya düşüldüğü, karşılıklı edim borcunu içeren sözleşmelerde gereği gibi ifa edilmeyen bir edim karşısında müvekkilin söz konusu hizmet bedelini miktarını ödemeyerek karşı edimini ifa etmemesinin TBK hükümlerine uygun bulunduğu, davacının yerine getirmekle yükümlü olduğu edimi ayıplı olarak ifa ettiğinden; müvekkillerin TBK’nin ödemezlik def’i uyarınca karşı edimin ifa etmekten kaçınma hakkı bulunduğu, davacı şirket tarafından ayıplı ifa gerçekleştirilmesi nedeniyle seçimlik hakkını kullandığı, bu nedenle ve ödemezlik def’i uyarınca işbu dava konusu ödemeyi yapmama hakkının ortaya çıktığı, dolayısıyla müvekkilinin borçlu değil, aksine davacı şirketin ağır kusur ve ihmali nedeniyle doğmuş olan tüm zararlardan sorumlu olduğu, davacı şirket tarafından ileri sürülen talebin TMK 2. maddesine göre hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, davacı şirkete yönelik olarak ikame edilmiş olan İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/198 Esas numaralı, hizmetin ayıplı olmasından kaynaklanan dava konulu tazminat davasının bekletici mesele yapılması talep edilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece bu husus hatalı ve eksik olarak incelenmediği, Borçlar Kanunu uyarınca müvekkilin mevcut maddi tazminat alacağına karşılık müvekkilin ödemezlik defi uyarınca ödemediği bedelinde TBK 139 takas uyarınca mahsup edilmesi gerektiği, bu sebeplerle kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek,kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , araç tamiri sebebiyle ödenmediği iddia edilen tamir ücretinin tahsili için yapılan takipte, borca itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalılarca İstanbul Anadolu 6. Tüketici Mahkemesi’nin 2019/198 Esas numaralı dosyasında, aracı kullanamamaktan dolayı kiralama bedeli ile ödenen ceza bedelinin tahsili talebiyle açılan tazminat davasında verilen görevsizlik kararı üzerine ,davanın İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/42 E. Sayılı dosya numarasını aldığı anlaşılmıştır. Davacı bu davada ,aynı alacaklar yönünden takas ve mahsup talep etmiş ise de ,bu yönden açılan müstakil bir dava bulunduğundan bu davada takas -mahsup yönünden inceleme yapılmamasında ve diğer davada verilecek kararın bu sebeple bu davayı etkilemesi de sözkonusu olmadığından bekletici mesele yapılması talebinin reddine karar verilmesinde de usule aykırılık bulunmamaktadır. Diğer istinaf sebeplerinin incelenmesiyle ;dosyadaki bilgi ve belgelere göre , davalılara ait aracın ,davacı tarafça tamir edildiği uyuşmazlık konusu değildir, Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu ile davalı tarafa verilen servis hizmeti nedeniyle belirlenen ücretin hizmet içeriği ile uyumlu olduğu gerekçeleriyle açıklanmış olduğundan, hükme esas alınmasında usul ve hukuka aykırılık bulunmamıştır. Araç tamir ve bakım sözleşmeleri TBK’nın 470 vd. md anlamında eser sözleşmesi niteliği arz etmektedir. TBK’nun 470 maddesinde Eser Sözleşmesi:”Yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır.Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla yükümlüdür. Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır. Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir. Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır. 6098 sayılı Türk borçlar Kanunu’nun karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerin ifasında sırayı düzenleyen 97. maddesi “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” düzenlemesini içermekle bu düzenleme, eski düzenlemeye paralel olup öğreti ve uygulamada ödemezlik defi olarak karşımıza çıkmaktadır.Somut olayda da ,eser sözleşmesindeki taahüdünü yerine getiren davacının ,ücrete hak kazandığı,davalının ödemezlik definin kabulü yönünde yasal koşulların bulunmadığı , bu sebeple yaptığı takipte davalıların borca itirazının haksız olduğu anlaşılmakla, mahkemece itirazın iptaline karar verilmesinde usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşlmıştır. Bu sebeple davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 1.150,92 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 287,73 TL harcın mahsubu ile bakiye 863,19 TL’nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 17/01/2022