Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2020/1471 E. 2021/3490 K. 27.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2020/1471
KARAR NO: 2021/3490
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/01/2020
NUMARASI: 2019/437 E – 2020/36 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 27/12/2021
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında imzalanan Abonelik Sözleşmesi ile … abone numarası altında davalıya taahhütlü 62 adet hat kullandırıldığını, hatların kullanım bedelleri tarife ve paketler ile verilen taahhütler kapsamında faturalandırıldığını, davalıya fatura edilen ödemelerin tam ve zamanında yapılmadığını, davalının kullanmış olduğu hatlara ilişkin gönderilen faturaların ödenmemesi üzerine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile genel haciz yolu ile icra takibi yapıldığını, takip dosyası davalı-borçlunun kötü niyetli olarak ve takibi durdurmak maksadı ile yasal süresine itirazda bulunduğunu, davalının arabuluculuk görüşmelerinde borcu ödemeye yanaşmadığını ve anlaşmazlıkla sonuçlandığını beyan ile %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına ve takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde ;Davacı tarafın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından icra takibi başlatılmış olup, işbu icra takibinin haksız ve kötüniyetli olarak açıldığından itirazda bulunduklarını, davacı tarafça dava dilekçesinin ekinde sunulan abonelik sözleşmelerinin altındaki imzaların müvekkili şirkete ait olmadığını, aboneliklerin taahhütnameye istinaden açıldığını, davacı tarafın taahhütname ile aylık her şey dahil 6.000 TL üzerinden faturalandırma yapacağını tavan sınırının 6.000,00 TL olduğunu taraflarına taahhüt ettiğini, müvekkili şirketin bu kapsamda aylık 6.000,00 TL fatura ödeyecek, davalı firma da aylık belirlenen tutara ulaşılması ve paket limitlerinin dolması halinde otomatik duracak şekilde hizmet sağlayacak şeklinde anlaştıklarını, tavan sınır 6.000 TL olmasına rağmen davacı tarafın herhangi bir açıklama yapmaksızın tarifenin çok üzerinde faturalandırma yoluna gittiğini, davacının müvekkili şirketten talep etmiş olduğu bedellerin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, açılan kötüniyetli davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece; borçluya tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadığından itirazın sonuç doğurmayacağı kabul edilerek davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davacı vekili istinaf etmiştir. Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece yapılan “ödeme emrinin tebliğ edilmediği” tespitinin hatalı olduğu, ve mahkemece eksik inceleme yapılmasından dolayı bu sonuca ulaşıldığı, davalı tarafın cevap dilekçesinin “bekletici mesele yapılması talebimiz” başlığı altında yaptığı açıklamalardan tebligat yapıldığını açıkça kabul etmiş olduğu, söz konusu paragrafta “davacı icra takibinde yasal bir dayanak göndermemiş sadece fatura numarası adı altında bir liste tebliğ etmiştir.” ifadeleri ile bu durumun dile getirildiği, davada hukuki yarar bulunduğu , kararın usul ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, kaldırılması istenmiştir. …nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , itirazın iptali talebine ilişkindir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre ;mahkemec icra dosyası fiziken celp edilmiş ve fiziki dosyada tebligat parçalarının bulunmaması nedeniyle icra müdürlüğüne yazılan yazıya , ödeme emrinin borçluya tebliğ edilmediğini belirtilmiştir. İstinaf incelemesi sırasında ,dosyada ödeme emrine ilişkin bila tebliğ dönen tebligat zarfının bulunduğu, takibin 27/07/2018 tarihinde yapıldığı,ödeme emrinin ise 01/08/2018 de düzenlenerek tebliğe gönderildiği,bila tebliğ iade edildiği,icra dosyasında borçlunun itiraz dilekçesinin bulunduğu görülmüştür. Somut olayda ,davalı -borçlu icra dosyasında kendisine ödeme emri tebliğ edilmemesine rağmen ,borca itirazlarını bildiren dilekçe vermiştir.İcra takibinde ,ödeme emrinin tebliği ve tarihi konuları,itirazın süresinde yapılmadığı ileri sürüldüğü takdirde önem taşıyacaktır.Somut olayda,davalı -borçlu hakkındaki icra tekibini haricen öğrendiğini beyanla itirazlarını bildirmiştir.Bu konuda tarafların ,itirazın süresinde olmadığı veya geçersiz olduğu yönünden iddia ve savunmaları bulunmadığı gibi,ödeme emri tebliğ edilmediği için itiraz süresi başlamadığından ,davalı borçlunun artık itirazının süresinde olmadığı gibi bir değerlendirme de yapılması sözkonusu olmayacaktır. Dolayısı ile, borca yönelik bir itiraz bulunduğundan, ilamsız takip yasa gereği durmuş olduğundan,davacının da İİK 67. maddesine göre itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu açıktır.Bu sebeple ,mahkemece, tarafların gösterdiği deliller toplanarak,sonucuna göre karar vermesi gerekirken, hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine ilişkin verdiği karar usul ve hukuka aykırı olmakla,davacının istinaf talebinin HMK 353/1-a-6. maddesine göre kaldırılması gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, yeniden yargılama yapılıp bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine, Peşin alınan istinaf karar harcının istinaf edene isteği halinde iadesine, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/12/2021